5+2=7 Yıldızlı çapulcubaşı ultra-süper hain

5+2=7 Yıldızlı çapulcubaşı ultra-süper hain
22 Nisan 2013 00:00

Güzel Türkçemiz’de ”Yavuz hırsız ev sahibini bastırır diye çok anlamlı ve bütün olaylara uyarlanabilecek çok güzel bir atasözü vardır.

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

Bu atasözümüz gerçek bir hırsızın dürüst insanları daha baskın bir şekilde hırsızlıkla suçlamasına uyarlandığı gibi örneğin ülkesini bölmeye uğraşan ultra-süper hain ve bu hususta her türlü yavşaklığı kalleşçe sergileyen yöneticilerin, ihaneti önleyen yurtseverleri çapulculukla, hainlikle suçlamasına varıncaya kadar her olumsuz duruma uyarlanabilir.

Neden böyle olur?

Çünkü atasözünde geçen ”yavuz hırsız” suçludur.

Bu suçunu örtmesi ve toplumun gözünden uzak tutması için,işlediği suçu deşifre edip önlemeye çalışanları aynı suçla suçlaması, lekelemesi gerekir.

Yani işin psikolojik temeli bunu gerektiriyor.

Bu yavşakça saldırı insanoğlunda genetik, doğuştan.

Can havliyle toplumun saldırısından kendini korumak için bu karşı atağı yapıyor ‘‘yavuz hırsız” rolündeki kişi.

Örneğin, atıyorum; hayali olarak bir kişi ortaya koyarsak, ülkesini bölme noktasına getiren bir başyönetici düşünelim; bu bölme parçalama işlemini kemale erdirmek için ülkenin tüm bölgelerine heyetler gönderip halkın beynini yıkamasına karşı çıkan yurtseverleri çalışmalarından ve yazılarından dolayı ”çapulcu” olarak nitelerse, bu kişi ‘‘yavuz hırsız” rolünde gerçek bir ”çapulcubaşı’‘dır.

Ülkenin bölünmesine karşı çıkanları ”fitne sokmaya çalışan hainler” olarak nitelerse, bu da ancak gerçek ”ultra-süper hain”e ait bir ayırıcı bir özelliktir.

Her aklı başında insan biliyor ki, ”çapulcubaşı” odur ki, ülkesinde birlik beraberlik varken ve hiç kimse etnik kökenini söz konusu etmiyorken, uygar bir tarzda cumhuriyet değerlerine uygun olarak yaşarken ”çapulcubaşı” ülkedeki tüm insanları onlarca etnik gruba ayırıp bunları meydanlarda, kitle iletişim araçlarıyla, medyanın bütün dallarında bangır bangır bağırıp yurttaşları birbirlerine karşı kışkırtan kişi olabilir.

”Çapulcubaşı” ve ”hain” odur ki ülkede terör bitmişken ve kan akması durmuşken yaptığı kışkırtmalarla terörü tekrar hızla canlandırıp vatan evlatlarının kanının dökülmesine sebep olan ve bu yetmiyormuş gibi yabancı ülkelerin teröristlerini de ülkede besleyip eğiterek kendi ülkelerine gönderip orada da binlerce insanın kanının dökülmesine sebep olan kan içici bir ‘‘vampir”, yurdunu satan bir ”hain’‘, ülkenin bölünme işleminin tamamlanması için kendine bağlı ”çapulcular”ını görevlendiren bir zavallı olabilir.

Ama böyle kan içici ‘’vampir’’,ülkeyi bölme noktasına getiren ‘’ultra-süper hain’’, çapulcularını organize edip ülke yüzeyine yayarak bölünme işleminin tamamlanması için halkın beynini yalanlarla yıkamak amacı ile şehir şehir dolaştıran kişi ‘’çapulcubaşı’’nın dik alası olabilir.

Böyle bir ‘’çapulcubaşı’’ şöyle diyebilir:’’Biz ne anlatıyorsak,halkımız bize inansın’’

Böyle bir ‘’çapulcubaşı’’nın halkın nazarında asla ve katiyetle yeri olamaz; çünkü hep aldatır,hep yalan söyler.

Böyle durumlarda hep İsmet İnönü’nün ‘’maskaralara bak,bugün ne yapıyorlarsa,yarın da onu yapacaklar’’ ve ‘’eşkiyanın bu gece ne yapacağı belli olmaz’’ sözlerini hatırlarım.

‘’Ukala dümbeleği, sen kim oluyor muşsun da halk seni dinleyecekmiş,halk sana güvenecekmiş;ülkede bütün dürüst ve akıllı insanlar öldü de sadece sen mi kaldın’’ denilebilir böyle hayali olarak beynimizde canlandırdığımız yurttaşların zekası ile alay eden aptal kişiye.

Sen ilimsiz, irfansız bir ‘’megaloman’’sın da denilir,ülkenin korunması için hayalimizde yarattığımız böyle bir bedbahta.

Yalan makinesı böyle bir ‘’çapulcubaşı’’ ancak ölme ve öldürme tarafında olabilir.

Çünkü ‘’çapulcubaşı’’ yaptırdığı katliamlarla bilinir.

Ve yine ‘’çapulcubaşı’’ ağlamanın ve ağlatmanın tarafında olur ancak.

Yaptığı kışkırtmalarla ‘’çapulcubaşı’’, sıfırlanmış terörü azdırarak binlerce daha vatan evladının ölmesine  ve onların yakınlarını da hesaba katarsak milyonlarca insanın ağlamasına sebep oldur ve ömür boyu sürekli onları ağlatır.

Şimdi düşünelim, kim ölmenin ve öldürmenin tarafında olabilir?

’Çapulcubaşı’’ mı yoksa ‘’yavuz hırsız’’ misali suçladığı, foyaları meydana çıkaran yurtseverler mi?

Kim ağlamanın ve ağlatmanın tarafında olabilir?

‘’Çapulcubaşı’’mı yoksa ‘’yavuz hırsız’’ misali suçladığı,işlediği cürümleri ve gelecekte işleyeceği cürümleri ortaya çıkaran yurtseverler mi?

Evet ben de dahil tüm yurtseverler içine tükürdüğüm ve o iki sözcükten midem bulanırcasına nefret ettiğim ‘’çözüm süreci’’ne bilgece, yiğitçe engel oluyoruz.

Neden engel oluyoruz?

Çünkü o iki sözcük bölücülüğün sembolü haline geldi.

Bu ülkede barışı ve kardeşliği isteyen sadece yurtseverler olmuştur.

Yurtseverler yaşamanın ve yaşatmanın, gülmenin ve güldürmenin tarafındadır.

‘’Çapulcubaşı’’ ve ona bağlı ‘’çapulcular’’ ise bu güzel sözcükleri, öldürme ve ağlatma işlerinde sadece paravan olarak kullanırlar.

Hainler ise yurtseverleri itibarsızlaştırmak,etkisizleştirmek ve diskalifiye etmek için sürekli onlara saldırırlar.

Hakaret sözcükleri ile yurtseverleri kimse yolundan döndüremez.

İt ürür, kervan yürür.

‘’Çapulcubaşı’’da birgün ‘’çapulcular’’ı ile birlikte yargı önünde hesap verir.

Hayalimde canlandırdığım ve yazımda baştan sona resimlediğim bu tablo Türk’ün istikbali için bir ders niteliğindedir sadece.

 

İŞGAL YÜZÜNDEN ÜLKEMİZİN GERÇEK SORUNLARINI YAZAMIYORUZ

Ülkemiz tam anlamı ile AKP işgali altındadır.

Çünkü bu iktidar okyanus ötesi güdümündedir.

11 yıl içerisinde bu iktidar ülkemizi bölünme noktasına getirdi.

Şimdi biz AKP’nin ülkeyi bölme atraksiyonu ile mi yoksa diğer sorunlarla mı ilgilenelim?

Tabi ki öncelikle Hıristiyan ABD-AKP ittifakından kurtulmadan diğer sorunları ele almak abesle iştigaldir.

Sağlık sorunları.

Eğitim sorunları.

Adli sorunlar.

Güvenlik sorunları.

İşsizlik sorunumuz.

Tarım ve hayvancılık sorunlarımız.

Kalkınma sorunlarımız.

Bayındırlık.

Konut.

Deprem.

Gıda terörü.

Kıyı yağmacılığı.

AKP’li belediyelerde dönen büyük yolsuzluklar.

Turizm.

Trafik kazaları.

Dış politikadaki hezimetler.

Kıbrıs sorunumuz.

Demokrasi ve özgürlük sorunlarımız.

Hizmet sektörü sorunları.

Vs…..

Normal bir ülkede aydınlar ve yurtseverler,köşe yazarları bunları ele alır,hükümetlere yeni öneriler sunarlar.

Hükümetlerde ülkenin aydınlarının ortak usundan(akıl) yararlanarak yeni kalkınma ve sorunlarını asgariye indirme hamleleri yaparlar.

Biz Türkiye’nin aydınları,yurtseverleri, siyasetçileri olarak ülkemizi bölünme noktasına getiren AKP iktidarı ve onun başı Bay Erdoğan’dan kurtulma mücadelesi vererek ülkemizin ne dereleri, ne eğitimi, ne gıda terörü, ne sağlığı, ne dağları, ne bağları ve tarımı, ne sanayisi, ne madenleri, ne adli sorunları, ne demokrasi sorunları ve diğerleri ile uğraşıp çözüm bulmaya zaman bulabiliyoruz.

Zaten bu hükümetten de o sorunların çözümüne dair en küçük bir ümidimiz yok.

Ülkeyi bölünme noktasına getiren bir hükümetten nasıl böyle bir ümit içinde olabiliriz ki?

Biran önce hedefe ulaşıp bu ABD işbirlikçisi ve taşeronu hükümetten kurtulup diğer işlerimize bakmaktan başka çaremiz yok.

Herkes iş başına.

Birlikten kuvvet doğar.

Ülkemiz lehine yaptığımız hiçbir aktivasyonu küçük görmeyelim.

Samuel Simites ‘’doğru yolda giden kaplumbağa, eğri yolda giden yarış atını geçer’’ der.


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!