4+4+4'ten Endişeliyiz!

4+4+4'ten Endişeliyiz!
8 Mart 2012 15:02

TÜSİAD’ın ardından Ankara Üniversitesi de 4+4+4 şeklinde öngörülen yeni temel eğitim programına karşı çıktı. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Kurulu, 4+4+4 eğitim modelinden “büyük endişe duyduklarını” belirtirken, teklifin geri çekilmesini istedi. Üniversite, eğitim sistemindeki düzenleme çalışmalarının, eğitim bilimlerinin ışığı altında; Milli Eğitim Bakanlığı, üniversiteler ve demokratik kitle örgütleri başta olmak üzere ilgili tarafların işbirliğinde yapılması gerektiğini kaydetti.

ANKARA (ANKA) – Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Kurulu, kamuoyunda “4+4+4” eğitim modeli olarak bilinen 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ne ilişkin görüşlerini açıkladı.
Kurul tarafından yapılan açıklamada, “Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Fakülte Kurulu olarak 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nden büyük endişe duymaktayız” denildi. Açıklamada, söz konusu kanun teklifinin insan hakları, eğitim bilimleri ve psikolojinin temel ilke ve bulguları ile çağdaş eğitim anlayışı açısından “sakıncaları ve sorunları” anlatıldı.
İlk olarak, önerilen 4+4+4 modelinin eğitim hakkına erişimi engellediği belirtilen açıklamada, kanun teklifinin, 8 yıllık temel eğitimi fiilen 4 yıla indirerek kız çocuklarının, yoksul çocukların, köy çocuklarının ve engelli çocukların üst öğrenime devam etme olanaklarını ortadan kaldırdığı, tasarının çocuk işçiliğini, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve ayırımcılığı, sınıfsal ayrışmayı, köy-kent kutuplaşmasını teşvik ettiği, çocukların toplumsallaşarak bütünsel ve çok yönlü gelişiminin önünü kapattığı kaydedildi. Genel olarak tasarının, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesini, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ve Uluslararası Çalışma Örgütünün çocuk işçiliğinin önlenmesine dair kararlarını, UNESCO Eğitimde Ayrımcılığa Dair Sözleşme’nin birçok hükmünü göz ardı ederek insan hakları ihlallerine yol açtığı belirtildi.

-“İLKÖĞRETİME BAŞLAMA YAŞININ ERKENE ALINMASI BİLİMSEL DEĞİL”

Açıklamada, zorunlu ilköğretime başlama yaşının 1 yıl erkene alınmasının ve bunun sonucu olarak okulöncesi eğitimin zorunlu eğitimin dışına çıkarılmasının, çocuğun gelişim ve eğitimine ilişkin bilimsel verilere uygun olmadığı vurgulandı. Daha önce denenmiş ve sakıncaları nedeniyle vazgeçilmiş olan bu yaklaşımın yeniden gündeme getirilmesinin uygun olmadığı belirtilerek, okul öncesi eğitimin (60-72 ay) zorunlu temel eğitim kapsamında ele alınması, ancak 72. ayını tamamlamış çocukların ilk öğretime başlaması gerektiği kaydedildi.

-“ERKEN TERCİH SAKINCALI”

Mesleki yöneltmenin erkene alınmasının da sakıncalı olduğu ifade edilen açıklamada, erken mesleki yönlendirmenin çocukların temel eğitim ile hedeflenen “bütünsel gelişimi”ni engelleyici nitelikte olacağı belirtildi. Çocukların yetenek, ilgi, özellik ve değerlerini tanıyarak yaşam hedefleri ve beklentilerinin belirgin ve tutarlı hale gelmesinin ancak ergenlik döneminin sonunda gerçekleştiği vurgulanan açıklamada, “Bu nedenle erken tercih sakıncalıdır. Son yıllarda ‘gecikmiş ergenlik’, ‘uzatılan gençlik’ gibi kavramlar ile işaret edilen bu durum, kariyere yönelik belirleyici meslek seçimi ve tercihlerin 17-18 yaşlarına kaydırılmasını gerekli kılmaktadır” denildi.

-“YENİ SİSTEM, ÖĞRETMENLER İÇİN DE UYGUN DEĞİL”

Önerilen yeni sistemin mevcut öğretmen yetiştirme koşullarına da uygun olmadığına dikkat çekildi. Kanun teklifinin getireceği sistemde, öğretmenlerin aldıkları eğitimin hedeflediği yaş grubundan farklı bir grubun eğitimini üstlenmek zorunda kalacakları belirtilirken, “Her yaş kümesinin özellikleri farklı pedagojik ilkeleri gerektirmektedir. İlk dört sınıfın öğretmeninin hem okul öncesi hem sınıf öğretmeni olarak görev yapması sakıncalıdır” uyarısında bulunuldu.
Kanun teklifinde “Hayatboyu Öğrenme” kapsamında yer alması gereken yaygın eğitimin ise zorunlu ortaöğretimin bir parçası olarak ele alındığı belirtilirken, “Oysa yaygın eğitim çeşitli nedenlerle örgün eğitimin dışında kalanlara sağlanan eğitimdir. Yaygın eğitimin örgün ortaöğretimin içinde düşünülmemesi gerekir. Zorunlu eğitimi bu şekilde esnekleştirmek eğitimde eşitliği zedelediği gibi bu teklifte zorunlu eğitim gerçekte 12 yıla çıkarılmamaktadır” denildi.

-“FATİH PROJESİ’NİN KAMU İHALE KANUNU DIŞINDA BIRAKILMASI ETİK DEĞİL”

Teklifte, yüksek öğretim kurumlarına giriş ve ortaöğretim başarı puanının belirlenmesine ilişkin maddelerin bilimsel temelden yoksun olduğunu ifade edilirken, FATİH Projesi’nin Kamu İhale Kanununun kapsamı dışına çıkarılmasının da etik olmadığı kaydedildi. Açıklamada, bunun kamu yararına uygunluk ve devlet bütçesini koruma konularında denetime ve hesap verilebilirliğe uygun olmayan uygulamalara yol açabileceği belirtilirken, “Kamu İhale Kanunu dışında tutulacak bir mal ve hizmet alımı, yüksek bütçeli FATİH Projesi’nde şaibelere neden olabileceğinden ve kamu vicdanında rahatsızlık yaratacağından bu tekliften kesinlikle vazgeçilmelidir” denildi.

-“TEKLİFİ GERİ ÇEKİN”

Tüm bu nedenlerle, 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin geri çekilmesini isteyen kurul tarafından yapılan açıklamada, “Eğitim sistemimizdeki tüm yeniden düzenleme çalışmaları ‘sistem yaklaşımı’ çerçevesinde, bilimsel bakış açısıyla ve özellikle eğitim bilimlerinin ışığı altında Milli Eğitim Bakanlığı, Üniversiteler ve demokratik kitle örgütleri başta olmak üzere bütün ilgili tarafların etkili bir işbirliğine dayalı olarak ele alınmalıdır” denildi. (ANKA)
(GO/ZHR)

TÜSİAD’ın ardından Ankara Üniversitesi de 4+4+4 şeklinde öngörülen yeni temel eğitim programına karşı çıktı. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Kurulu, 4+4+4 eğitim modelinden “büyük endişe duyduklarını” belirtirken, teklifin geri çekilmesini istedi. Üniversite, eğitim sistemindeki düzenleme çalışmalarının, eğitim bilimlerinin ışığı altında; Milli Eğitim Bakanlığı, üniversiteler ve demokratik kitle örgütleri başta olmak üzere ilgili tarafların işbirliğinde yapılması gerektiğini kaydetti.

 

 

Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Kurulu, kamuoyunda “4+4+4” eğitim modeli olarak bilinen 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ne ilişkin görüşlerini açıkladı. Kurul tarafından yapılan açıklamada, “Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Fakülte Kurulu olarak 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nden büyük endişe duymaktayız” denildi. Açıklamada, söz konusu kanun teklifinin insan hakları, eğitim bilimleri ve psikolojinin temel ilke ve bulguları ile çağdaş eğitim anlayışı açısından “sakıncaları ve sorunları” anlatıldı.
 İlk olarak, önerilen 4+4+4 modelinin eğitim hakkına erişimi engellediği belirtilen açıklamada, kanun teklifinin, 8 yıllık temel eğitimi fiilen 4 yıla indirerek kız çocuklarının, yoksul çocukların, köy çocuklarının ve engelli çocukların üst öğrenime devam etme olanaklarını ortadan kaldırdığı, tasarının çocuk işçiliğini, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve ayırımcılığı, sınıfsal ayrışmayı, köy-kent kutuplaşmasını teşvik ettiği, çocukların toplumsallaşarak bütünsel ve çok yönlü gelişiminin önünü kapattığı kaydedildi.

 

Genel olarak tasarının, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesini, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ve Uluslararası Çalışma Örgütünün çocuk işçiliğinin önlenmesine dair kararlarını, UNESCO Eğitimde Ayrımcılığa Dair Sözleşme’nin birçok hükmünü göz ardı ederek insan hakları ihlallerine yol açtığı belirtildi.

 
İLKÖĞRETİME BAŞLAMA YAŞININ ERKENE ALINMASI BİLİMSEL DEĞİL

 

Açıklamada, zorunlu ilköğretime başlama yaşının 1 yıl erkene alınmasının ve bunun sonucu olarak okulöncesi eğitimin zorunlu eğitimin dışına çıkarılmasının, çocuğun gelişim ve eğitimine ilişkin bilimsel verilere uygun olmadığı vurgulandı. Daha önce denenmiş ve sakıncaları nedeniyle vazgeçilmiş olan bu yaklaşımın yeniden gündeme getirilmesinin uygun olmadığı belirtilerek, okul öncesi eğitimin (60-72 ay) zorunlu temel eğitim kapsamında ele alınması, ancak 72. ayını tamamlamış çocukların ilk öğretime başlaması gerektiği kaydedildi.

 
ERKEN TERCİH SAKINCALI

 

Mesleki yöneltmenin erkene alınmasının da sakıncalı olduğu ifade edilen açıklamada, erken mesleki yönlendirmenin çocukların temel eğitim ile hedeflenen “bütünsel gelişimi”ni engelleyici nitelikte olacağı belirtildi. Çocukların yetenek, ilgi, özellik ve değerlerini tanıyarak yaşam hedefleri ve beklentilerinin belirgin ve tutarlı hale gelmesinin ancak ergenlik döneminin sonunda gerçekleştiği vurgulanan açıklamada, “Bu nedenle erken tercih sakıncalıdır. Son yıllarda ‘gecikmiş ergenlik’, ‘uzatılan gençlik’ gibi kavramlar ile işaret edilen bu durum, kariyere yönelik belirleyici meslek seçimi ve tercihlerin 17-18 yaşlarına kaydırılmasını gerekli kılmaktadır” denildi.

 
YENİ SİSTEM, ÖĞRETMENLER İÇİN DE UYGUN DEĞİL

 

Önerilen yeni sistemin mevcut öğretmen yetiştirme koşullarına da uygun olmadığına dikkat çekildi. Kanun teklifinin getireceği sistemde, öğretmenlerin aldıkları eğitimin hedeflediği yaş grubundan farklı bir grubun eğitimini üstlenmek zorunda kalacakları belirtilirken, “Her yaş kümesinin özellikleri farklı pedagojik ilkeleri gerektirmektedir. İlk dört sınıfın öğretmeninin hem okul öncesi hem sınıf öğretmeni olarak görev yapması sakıncalıdır” uyarısında bulunuldu.

 

Kanun teklifinde “Hayatboyu Öğrenme” kapsamında yer alması gereken yaygın eğitimin ise zorunlu ortaöğretimin bir parçası olarak ele alındığı belirtilirken, “Oysa yaygın eğitim çeşitli nedenlerle örgün eğitimin dışında kalanlara sağlanan eğitimdir. Yaygın eğitimin örgün ortaöğretimin içinde düşünülmemesi gerekir. Zorunlu eğitimi bu şekilde esnekleştirmek eğitimde eşitliği zedelediği gibi bu teklifte zorunlu eğitim gerçekte 12 yıla çıkarılmamaktadır” denildi.

 

 
FATİH PROJESİ’NİN KAMU İHALE KANUNU DIŞINDA BIRAKILMASI ETİK DEĞİL

 

Teklifte, yüksek öğretim kurumlarına giriş ve ortaöğretim başarı puanının belirlenmesine ilişkin maddelerin bilimsel temelden yoksun olduğunu ifade edilirken, FATİH Projesi’nin Kamu İhale Kanununun kapsamı dışına çıkarılmasının da etik olmadığı kaydedildi. Açıklamada, bunun kamu yararına uygunluk ve devlet bütçesini koruma konularında denetime ve hesap verilebilirliğe uygun olmayan uygulamalara yol açabileceği belirtilirken, “Kamu İhale Kanunu dışında tutulacak bir mal ve hizmet alımı, yüksek bütçeli FATİH Projesi’nde şaibelere neden olabileceğinden ve kamu vicdanında rahatsızlık yaratacağından bu tekliften kesinlikle vazgeçilmelidir” denildi.

 
TEKLİFİ GERİ ÇEKİN

 

Tüm bu nedenlerle, 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin geri çekilmesini isteyen kurul tarafından yapılan açıklamada, “Eğitim sistemimizdeki tüm yeniden düzenleme çalışmaları ‘sistem yaklaşımı’ çerçevesinde, bilimsel bakış açısıyla ve özellikle eğitim bilimlerinin ışığı altında Milli Eğitim Bakanlığı, Üniversiteler ve demokratik kitle örgütleri başta olmak üzere bütün ilgili tarafların etkili bir işbirliğine dayalı olarak ele alınmalıdır” denildi.