'2020 İstanbul için tek Türkiye' paneli

'2020 İstanbul için tek Türkiye' paneli
10 Nisan 2013 20:08

Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, “Lise çağındayken Bakanlığın kapısından içeri girmenizin, eğitim ve sonrasındaki hayatınıza rehberlik teşkil edeceğine inanıyoruz” dedi.

 

 

 

 

 

Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından düzenlenen “İstanbul-2020 İçin Tek
Yürek Türkiye”
konulu panelde Milli Güreşçi Rıza Kayalp ve Milli
Tekvandocu Servet Tazegül, liseli öğrencilerle bir araya gelerek spor
yaşamlarındaki deneyimlerini paylaştı. Gençlik ve Spor Bakanlığı
tarafından spor faaliyetlerini artırmak amaçlı yürütülen, “Büyük
Adımlar”
projesi kapsamında, Bakanlığın konferans salonunda
“İstanbul-2020 İçin Tek Yürek Türkiye” konulu panel düzenlendi. Panele,
Milli Güreşçi Rıza Kayalp ve Milli Tekvandocu Servet Tazegül katıldı.
TRT spikerlerinden Erdoğan Arıkan’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen
panele, Ankara Hacı Bayram Anadolu İmam Hatip Lisesi, Mamak Anadolu İmam
Hatip Lisesi ile Tevfik İleri Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri
izleyici olarak katıldı.

BAKAN KILIÇ: ÜLKENİN HER KADEMESİNDE MİLLETİMİZE HİZMET ETMENİN HAYALİNİ KURUN

 

Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, konuşmasında, öğrencilerle bir arada
olmaktan duyduğu memnuniyeti belirterek, “Lise çağındayken Bakanlığın
kapısından içeri girmenizin, eğitim ve sonrasındaki hayatınıza rehberlik
teşkil edeceğine inanıyoruz. Gelin, bu hayatı yaşayın ve sizler
gelecekte bu ülkenin Gençlik ve Spor Bakanı olmayı hayal edin. Bu
ülkenin her kademesinde milletimize hizmet etmenin hayalini kurun,
eğitiminizi ona göre yapın. Öğretmenleriniz konuşurken, gözlerinizi ve
kulaklarını dört açın. Bunu yaparsanız hayal ettiğiniz ne varsa
gerçekleştiğini göreceksiniz”
ifadelerini kullandı.

 

 

İmam hatip eğitiminin kolay bir eğitim olmadığını belirten Kılıç, şöyle devam etti:

“Müfredatınızda daha çok ders var. Bu dersler sizi ayrıca alan bilgisi
konusunda yoğunlaştırıyor. Kimsenin bilmediği genel bilgiyi size
taşıyor. Fazlanız var eksiğiniz yok. Geçmişte katsayı probleminiz vardı.
Maalesef ayağınızda prangalarla yarışmak mecburiyetinde kalıyordunuz.
Hukuk devletinde olmanın, özgür ve demokratik bir ülkede yaşamanın
gerekleri bu anlamda da hayata geçti. Katsayı adaletsizliği sona erdi.
Dolayısıyla bugün Türkiye’nin bütün üniversiteleri sizlere açık.
Mühendis de, doktor da, kamu görevlerinde üst düzey yönetici de
olabilirsiniz. Sporcularımızın başarıları nasıl ki sizi
gururlandırıyorsa, eğitim ve meslek hayatınızda elde edeceğiniz
başarılar da bizim göğsümüzü kabartacak. Kendinize yatırım yapın. Bunun
bu yaş grubunda 3 yolu var. Anne ve babalarınızın tavsiyelerine kulak
verin. İkincisi öğretmenlerinizin sizler için yol haritası olacak
tavsiyelerini dikkate alın. Üçüncüsü de okuma süreciniz. Her eğitim
kurumunun bizlere kattığı değerler var ama özellikle iki eğitim kurumu
çok önemli. İnsanın kendi diline hakim olması, kelime hazinesini
kuvvetlendirme ve daha geniş bir çerçeveden düşünebilmesi için iki
eğitim kurumunun çok önemli fırsatları var. Biri üniversite yıllarında
hukuk fakültesindeki eğitimdir, diğeri de imam hatip liseleridir. İmam
hatip liseleri de çok geniş çerçeveden kavrama ve algılamayı sağlar.
Çünkü normal müfredatın iki katına varan ders yoğunluğuna sahipsiniz.
Madem ki böyle bir avantajınız var ve madem ki katsayı adaletsizliği
ortadan kaldırıldı, o zaman imam hatipli gençlerimizin de biraz daha
fazla toplumsal gelişmelerle, hem ülkemizle hem küresel sorunlarla
alakadar olması gerekiyor.”

 

MİLLİ GÜREŞÇİ RIZA KAYAALP: GÜREŞ 2020 OLİMPİYATLARINDAN KALKARSA JİMNASTİK YAPARIZ

 

Panelde konuşan Milli Güreşçi Rıza Kayaalp, “Güreş bende, doğuştan gelen
bir şey. İsmimi Rıza koymuşlar ama göbek adım her zaman
‘pehlivan’
oldu. O da iriliğimden herhalde. Aileden, okuldan herkes bana pehlivan
derdi. Pehlivanı halkımız gözünde iri yapılı biri olarak görüyorlar.
Aileler arasında bir araya geldiğimizde 3 kişiye karşı tek başıma
güreşirdim”
dedi.

 

Çocukluk yıllarında ailesine güreşçi olacağını söylediğinde başlangıçta
iyi karşılanmadığını anlatan Kayaalp, “Günümüzün sorunun da ailelerin
fazla bilgisi olmadığı için çocuklarına engel oluyorlar. Ben çok ısrarcı
oldum, oturup ağladım bir birkaç gün. Onlar da dayanamadılar, bu
ısrarıma”
dedi. Güreşe şans eseri başladığını dile getiren Kayaalp,
“Güreşin ne kadar zor bir spor olduğunu içine girince öğrendim. Pişman
olmadım ama ‘geri dönsem ne yapacağım’ diye kendi kendime soruyordum.
Küçük yaşta güreşe başladım ve büyük hedeflerim vardı. Her antrenmanda
da güreşi en iyi şekilde öğrenmeye çalışıyordum. Antrenmanlardan 1 saat
geç ayrılırdım”
diye konuştu.

 

Bir öğrencinin “İlk madalyanızı aldığınız da neler hissetiniz?”
şeklindeki sorusu üzerine Kayaalp, “İlk madalya aldığımda 14
yaşındaydım. Güreşe başladım, 3 yıl madalya alamadım. 4 yılın ardından
aldığım ilk güreş madalyasını o gece, yastığımın altına koyarak
uyumuştum. O yüzden çok sevinmiştim. İlk madalyamla beraber yatmıştım.
İlk madalyam Büyük Minikler Türkiye Grup Birinciliği madalyasıydı. O
günden sonra madalyasız dönmedim”
cevabını verdi.

 

“Türkiye’de bazı güreşçiler unvanını kaybetmemek için bırakırlar, sizin
de böyle bir düşünceniz var mı?” yönündeki soruya ise Kayaalp, “Öyle bir
düşüncem var ama 2020 için. İnşallah güreş olimpiyatlardan kalkmaz,
2020’de biz de şampiyon olur bırakırız. Ama 2020’de kalkarsa jimnastik
yaparız”
karşılığını verdi.

 

Başarılı olmanın sırlarını öğrencilerle paylaşan Kayaalp, “Başarılı
olmak, planlı çalışmayı gerektiriyor. Antrenmanları çok iyi yapacaksın,
kesinlikle kaytarmayacaksın. Yaşantına çok dikkat edeceksin, bir sporcu
gibi yaşamayı bileceksin, fedakarlıklarda bulunacaksın. İyi bir
antrenman ve kamp sonrası iyi dinlenmesini bileceksin”
dedi.


MİLLİ TEKVANDOCU TAZEGÜL: HİÇBİR ZAMAN ÇİFTE VATANDAŞ OLMADIM, TÜRKİYE’Yİ TEMSİL ETMEKTEN GURUR DUYUYORUM

 

Milli Tekvandocu Servet Tazegül ise, “2020’yi alıp kalan 7 yılda hep
beraber tek yürek olup, Türkiye’yi temsil ederiz”
dedi. Yeteneğin çok
önemli olduğunu ancak bunu çalışarak desteklemek gerektiğini söyleyen
Tazegül, “Hem yetenekliysen hem de çok çalışıyorsan sizi kimse yenemez.
Ben de çok çalışarak yenilmez bir sporcu olmaya gayret gösteriyorum”
diye konuştu.

 

Eğitim hayatında çok zorlandığını anlatan Tazegül, liseyi Almanya’da
okuduğunu ve Milli Takım kamplarına katılmak için biraz geri kaldığını
ancak spor ve eğitimin bir arada götürülmesi gerektiğini ifade etti.
Milli takım tercihi konusunda, “Babam her zaman beni Türk vatandaşı
tuttu. Yani hiç çifte vatandaş olmadım. Babamın hayali her zaman
Türkiye’ye geri dönmekti, ‘bir gün geri döneceğim’ diye hedefleri vardı.
Spora başladıktan sonra da onun en büyük hayali benim Türk milli
takımını tercih etmemdi. Bundan çok büyük gurur duyuyorum. Gençler
kategorisinde dünya şampiyonu olduğumda Almanya’dan teklif geldi ama iş
işten geçmişti ben şampiyon olmuştum. Alman takımındaki arkadaşlarım da
beni kıskandılar. Türkiye için dövüşmek çok değişik bir duygu”

ifadelerini kullandı.

 

İlk madalyasını aldığında 6 yaşında olduğunu ve bir turnuvada üçüncülük
elde ettiğini söyleyen Tazegül, 2004 yılında Dünya Şampiyonası’nda
şampiyon olduğunu ardından madalyaları sıraladığını belirtti.