Zulüm sadece kırbaçla olmaz

Zulüm sadece kırbaçla olmaz
9 Nisan 2015 13:17

Değerli Okuyucular! Sohbetimiz, Zulüm Sadece Kırbaçla olmaz, Hakkında Olacaktır.

 

Numan ALADAĞ H&H YORUM

 

Değerli Mü’minler!

Ülkeler, kurumlar ve aileler arası, düşmanlarınıza karşı Zafer kazanabilmeniz için, silah kullanarak savaşmanıza gerek yoktur. Düşmanlarınızı, tembelliğe, lüks tüketime alıştırma, kayıt dışı (Kara para) ekonomik hareketliliğe izin verilmesi ve ehil olmayan insanların tasarruflarına sorumluluk vermeniz yeterli olur. Düşmanlarınız aç kaldığı zaman, karnını doyurmakla uğraşır; tembellerin, ekonomik krizleri münasebetiyle düşman ile uğraşma gücü ve zamanı olmaz.

 

Toplumda, zulme yol açan gayr-i meşru kazanç şekillerinden biri de rüşvettir. Rüşvet alan da veren de dinen kötülenmeğe ve ayıplanmağa müstehaktır. Zaten yapılması gereken bir işin, bir menfaat karşılığı yapılması veya ehliyetli olmayan kişilerin layık olmadıkları mevki ve makamlara getirilmesi rüşvettir.

 

Kayıt dışı kazançlar, toplumun en büyük hastalıklarından ve en önemli tehlike habercilerindendir. Kayıt dışı kazançlar, haklıyı haksız; doğruyu yalancı liyakatliyi ehliyetsiz duruma düşürür. Öte yandan ehliyetsiz ve liyakatsız kişilere, menfaatler müşterektir ahlakı uygulanarak, ehil ve başarılı görülür yasak ve gayri meşru faaliyetler normal ve meşru imiş gibi işlem görür. Adalet ve hakkaniyete riayet edilmeyen toplumlarda; herkes hakkını, kendi kuvvet ve kabiliyetini kullanarak almaya yeltenir. Bu ise, huzursuzluğun kökleşmesi demektir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) hadis-i şeriflerinde: ”Rüşvet veren de alan da cehennemliktir.” buyurmak suretiyle bu kötülüğü yasaklamıştır.

 

Dinimiz emanetlerin ehline verilmesini emretmiştir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) hadis-i şeriflerinde ”İş (Görev), layık olmayana verildiğinde kıyameti bekleyin.” buyurmuşlardır. İslam, hak ve Adalet mefhumu ile bağdaşmayan bir içtimai felaket olan rüşveti, kesin olarak yasaklamış, bu çeşit kazançları haram saymıştır. Hatta rüşvet alanın daha sonra tövbekar ve pişman olmasını dahi dikkate alarak, rüşvet olarak verilen maddenin kabzedilmesiyle işin bittiğini kabul etmemiş; alınan şeyin geri verilmesini gerekli saymıştır. Borç alan kimsenin, borç aldığı kimseye önceden bir şey takdim etmesi şüpheli bir hediyedir. Akdin faiz ve rüşvet şüphesine bulaşmasına yol açar.

 

Emevi Halifelerinden Ömer İbn Abdülaziz: ”Hediyeye, Resulullah zamanında hediyye idi. Bugün ise rüşvet olmuştur.” demiştir. Bazı devletlerin yıkılış ve gerileme devirlerinde rüşvetin ne derece yayıldığı ve ne kadar değişik isimler aldığını okurken, Ömer İbn Abdulaziz’in sözündeki inceliği takdir etmemek mümkün değildir.

 

Değerli okuyucular! Cehalet bütün ahlaksızlıkların anasıdır. Kültür bildiklerimiz değildir, öğrendiklerimizi unuttuktan sonra ne kalmışsa kültür odur.

 

Kültürsüz insan bütün varlığı ile yaşadığı ana bağlıdır. Kayıtsız şartsız olayların hükmü altında bulunur. Kültürlü insan ise başına gelenleri aşan bir tarafı vardır. Bir anın bir yerin adamı değildir. Fikirlerindeki serbestlik onu bir kaç mekana birden taşır. Endişe ve üzüntüleri tahammülünü aşsa bile, bir doktorun vecizesini hatırlar, bu da onun sabırlı olması ve tahammülü aşan üzüntülere gülümsemesi için kafi gelir.

 

İnsanın tabiat vergisi olan kabiliyetleri kendiliğinden çıkan şifalı bitkilere benzer; okuyarak budanmaları ve işlenmeleri lazımdır.

 

23-63 Ekseni’ nin yakın Tarih’ten günümüze kadar çektiği ızdıraplardan daha çok kaçırdığı fırsatların acılarını hatırlaması gerekir. Vicdan muhasebesi yaparak hayatını yaşayan ve vicdanlı olarak helal miraslar bırakan, şeytanca düşünen zülümkarların ve şeytanın hesabını bozar. Onun içindir ki, Türkiye Cumhuriyeti arşivlerinde de Harran ve Akçakale halkının, Ruhundaki Vatan sevgisi ve Milli benliğinden hiç bir zaman taviz vermediğini ve ırkçılık yapmadığı belgelerle açık ve net olarak ortadadır. Harran ovası ve Elazığ halkının ruhundaki Vatan severliliği fırsat bilinerek daima yetim bırakılmıştır. Yetim kalmasının ilk sırada yer alanlardan biri de, mayınlı sahalar ve hazine arazileri’nin Suriye’ den gelenlere, başta Suriye Ermenileri olmak üzere verilirse, Harran-Akçakale halkı şaşırmasın! Harran ve Akçakale’ yi, bir tarımsal reel sektör merkezi haline getirebilecek temsilciler olsa, mayınlı saha ve hazine arazilerine sahip çıkıp, daima gündemde tutulacak ve böylece jet hızı ile vurdum duymazlık kararların çıkması frenlenmiş olacaktır. Harran-Akçakale’nin Milli ve stratejik konuları savunup daima TBMM kürsüsünde gündem de tutanlara ihtiyaç vardır. Harran-Akçakale gibi, Elazığ da aynı şekilde stratejik önem taşımaktadır.

 

Elazığ-Şanlıurfa, bugün ağaçlandırma ile bir oksijen deposu ve tarımsal sanayinin üsleri olması gerekirken, ne yazık ki, yabancı sermayeye dayalı büyük alışveriş merkezleri yerini almış olup, halk lüks tüketim, zaman israfı ve rüşvet alışverişinin hareketliliğine terk edilmiştir. Keban barajı inşaatının başlaması ve Harran ovasına su gelmesiyle çiftçi eğitilip bir tarım cenneti olabilirdi; ne yazık ki, Milli tarımın gelişmesi beklenen yer de yerini alamamıştır. Milli tarımın yerine, Elazığ-Şanlıurfa halkı, benim çocuğumu kamu kuruluşuna işe aldırırsan, örneğin X X lira veririm, benim şu negatif sorunumu pozitif hale getirirsen şu kadar para veririm borsası hareketlilikleri hakimiyet kazanmıştır.

 

Cenab-ı Allah, 23-63 Eksenine Allah’tan korkan ve vicdan muhasebesi yapan idarecilerle, yönetilip eğitilmesini nasip etsin. Haram faaliyetleri olan ihanet şebekelerinin şerrinden muhafaza etsin.

 

Elazığ-Şanlıurfa-Harran-Akçakale halkı, haram işlerle uğraşan politikacılara önem vermeyerek, işledikleri günahlara ortak olmamalıdır. Namuslu, şerefli ve Allah korkusu olanlar, hangi siyasi parti de olurlarsa olsunlar, bu ahlaktaki adaylara destek verilmelidir. Namusu, şerefi kıt, Allah korkusu olmayan ve kendisini yalnız dünya işlerine adayanlar ile aynı ekranda aynı şarkıyı söylerseniz, her türlü negatif (Pisliklerini) faaliyetlerini kabüllenmiş olup, günahlarına ortak olursunuz.

 

Netice olarak: Allah’tan korkuyorum, Müslümanım, Vatan severim ve Haram yemem diyenlerin, perde arkası bunların tersini yapıyorsa O insanlar da, namus, şeref ve Allah korkusu olduğundan bahsedebilir misiniz? O zaman bu münafık ve riyakarlara Türkiye genelinde fırsat vermemelidir ki, Türk halkı günah işlemeyip sağlık ve huzur içerisinde hayatını idame edebilsin. Açık ve net olarak, Allah korkusu olmayanlara destek verenlerin o kişilerle hiç bir farklarının olmadığını teyit edilmiş olur.

 

Bu yazılanlar: Din-i, Milli ve 23-63 Ekseninin stratejik önem taşıma konularının, Büyük Türk Milletinin bilgisine sunup paylaşmaktır.

 

Fransız muharriri Paul Bourget, ruh hastaları ile yakından ilgilendiği için sık sık deliler evine uğrarmış. Birgün orada dolaşırken, mermer avlunun ortasında sandalyeye oturmuş, ucuna çengelli iğne bağlı uzun bir ipi elinde olta gibi tutan bir deli gördü. Dayanamadı:
”Nasıl, dedi, bari çok balık avlıyormusun?” sormuş. Deli sükünetle cevap vermiş:
”Bu sabahtan beri, siz, avladıklarımın üçüncüsüsünüz.” söylemiş.
Vatan şehitlerini, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü Rahmetle, Gazileri şükranla anar. Hastalara şifa-i şerifler dileriz.

 

Kaynakça:
Hadis-i şerifler ve Rüşvet: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayın No: 207 1

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Aziz Atam, ruhun şad mekanın cennet olsun
‘CUMHURİYET’, bizi biz yapan ortak değerimizdir
Hicri yılbaşında huzur ve bereket bizimle olsun