Zorbalıkla bir Anayasa dayatılırsa Türk milleti demokratik direnme hakkını kullanır

Zorbalıkla bir Anayasa dayatılırsa Türk milleti demokratik direnme hakkını kullanır
4 Nisan 2016 09:05

Anayasalar bir milletin topyekun konsensusu ile hazırlanır ve kabul edilir.Kısaca kurucu irade anayasaların içeriğini belirler, yönetim şeklini ona göre düzenler.

 

 

 

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bugünkü yönetim şekli olan, cumhuriyet ilkelerine dayalı parlamenter demokratik sistemi de kabul ettiği anayasa ile kurucu meclis olan TBMM belirlemiştir.

 

TBMM, Anadolu’nun tüm vilayetleri ile Trakya vilayetlerinden mürekkep milletvekilleri tarafından Türk milletinin tümünü temsil ediyordu.

 

TBMM, öncelikle yurdu düşmanlardan temizlemek için savaş yapmış, sonra da gerçek kurucu irade olarak Cumhuriyet’i ilan edip, parlamenter demokratik rejimi kurmuştur.

 

Bu rejimde başkanlık değil, cumhurbaşkanlığı vardır.

 

Atatürk ve o günkü milletin temsilcilerinin başkanlığın otoriter bir yönetime yol açacağını düşündüklerinden dolayı, bu parlamenter demokratik sistemi Türk milleti için en iyi yönetim tarzı olarak görmüş ve yaşama geçirmişlerdir.

 

Hukukçulardan öğrendiğimiz kadarıyla, kurucu iradenin hilafına yeni bir anayasa dayatmak suçtur, sivil darbedir ve anayasayı çiğnemek anlamına gelir.Kısaca anayasanın maddelerini, anayasanın özüne bağlı kalmak kaydıyla günün koşullarına uygun hale getirebilirsiniz ama yeni bir yönetim şekliyle yeni bir anayasa dayatamazsınız, çünkü kurucu iradeyi çiğnemiş olursunuz.

 

Bir kaç senedir Cumhurbaşkanlığı makamını işgal eden RTE tarafından başkanlık sistemine dayalı ve Türk milleti ile Türklüğü anayasadan silip, çok uluslu, çok dilli, federatif yapıya dayalı bölücü bir anayasa kurucu iradeyi çiğnercesine Türk milletine dayatılmak istenmektedir.

 

Hatta bu anayasa taslağının bu haziran ayında TBMM’ye sevk edileceği, daha sonra da halkoylamasına sunulacağı dillendirilmektedir ki böyle bir durum Türkiye’yi parçalamak anlamına gelir.

 

RTE, BOP Eşbaşkanı olarak kendisine verilen rol gereği haklı olabilir ama bunu Türk milletinin yarıdan çok fazlasının istemediği ortadayken dayatmak demokratik hukuksal direnişleri beraberinde getirecek ve asla geçit vermeyecektir.

 

Çünkü burada Türk milletinin istiklal ve hürriyeti söz konusudur.

 

Böyle bir anayasaya demokratik tepki koymak aynı zamanda evrensel bir hak ve görevdir.

 

Bakın nasıl?

 

1789 Fransız Haklar Bildirgesi’nin iki maddesi çok açıktır ve bildirge tüm uluslar için geçerlidir.

 

Nedir bu iki madde:

 

”1-YÖNETİM HALKIN HAKLARINI ÇİĞNEDİĞİ ZAMAN BAŞKALDIRMAK VE DİRENMEK HAKLARIN EN KUTSALI VE ÖDEVLERİN GEREKLİSİDİR.

 

2-DEVLETİN AMACI, İNSANIN DOĞAL VE KAYBOLAN HAKLARINI KOORUMAKTIR.BU HAKLAR ÖZGÜRLÜK, GÜVENLİK VE ZULME KARŞI DİRENMEKTİR.”

 

İşte bu iki evrensel madde Türk milletine dayatılan zorba anayasaya karşı demokratik hukuksal direnme hakkını doğurur, yoğun olarak demokratik sokak gösterilerine dönüşür.

 

Ayrıca bu hususta önemli bir noktaya daha parmak basmamız gerekir ki, o da 17.yüzyılın ünlü filozofu, devlet felsefecisi, akıl çağının gerçek başlatıcısı JOHN LOCKE ”EĞER DEVLET KORUMA GÖREVİ DIŞINA ÇIKAR VE ADALETSİZ DAVRANIRSA TOPLUMUN DİRENME HAKKI DOĞAR” ifadesi ile milletlerin, yanlış kulvarlarda koşan yöneticilerine karşı hak ve görevlerini açıklamıştır.

 

Yani ”Bölücü anayasaya karşı milli anayasa toplantıları’‘ Türk milletinin uyanması açısından yararlı ama yeterli değil, bunu demokratik hukuksal eylemsel direnmeler olarak sokağa yansıması elzemdir.

 

Bütün uygar milletler için bu durum geçerlidir.

 

Baın Alman anayasası 20.madde 4.fıkrası ”TÜM ALMANLAR DEĞİŞTİRİLEMEZ MADDELERİ KOYDUĞU KURALLARA UYMAYA VE BU KURALLARI ORTADAN KALDIRMAYA ÇALIŞAN HERKESE KARŞI, EĞER BAŞKA ÇARE KALMAMIŞSA, DİRENME HAKKINA SAHİPTİR” ifadelerini içermektedir.

 

Bu bağlamda olmak üzere, BOP Eşbaşkanlığı görevi gereği, Türkiye’yi federatif yapıya götürüp çok uluslu, çok dilli bir kargaşa ortamı yaratmak ve bugüne kadar işlediği anayasal ve yasal cürümlerden kurtulmak üzere-o zaman tüm ipler elinde olacak-Türklüğü Anadolu’dan yok edici, başkanlık sistemini getirici bölücü anayasaya karşı Türk milleti demokratik hukuksal yollardan sokak gösterilerine başlayacaktır.

 

REZA ZARRAB’I ABD KULLANACAK MI YOKSA BİRİLERİNİN CANINI MI YAKACAK?

 

Reza Zarrab, ABD savcısı tarafından tutuklandı ve yurtseverler olarak hepimiz sevindik.

 

Çünkü bu İranlı oğlanın suçlarını itirafı Türkiye’de en üst konumlarda olan birçok paracı aşağılık hırsızın canı yakar, diye düşündük.

 

Ve, bu durum da Türkiyemiz için çok hayırlı bir gelişme olacağı ortadadır.

 

Öncelikle şunu belirtmemiz gerekir ki, savcı Bharara, Zarrab’ı tutuklamadan önce Başkan Obama ile 1 saatlik bir görüşme yapmıştır.

 

ABD, başta RTE olmak üzere Hükümet yetkililerine çözüm süreci denilen Allah’ın belası ihanet sürecini başlatın, baskısını durmadan yapıyor.

 

ABD’nin derdi Türkiye’yi parçalayıp, güneydoğumuzda bir Kürt devletini oluşturmaktır.

 

Ayrıca ABD, Kıbrıs konusunda RTE’ye dayatma yapmaktadır.

 

Yakın bir zamanda Kıbrıs’taki Türk askeri çekilip ve okus pokus ile yavru vatanı Rumlar’a teslim edersek şaşırmayın.

 

Çözüm süreci denilen ihanet süreci de yeniden başlarsa kimse şaşırmasın.

 

Zarrab konuştukça, cürüm sahipleri kurtulmak için ülkelerini satmaktan nokta kadar kaçınmazlar.

 

Yakında anlayacağız.

 

GÜNEYDOĞU’DA ŞEHİT OLAN VATAN EVLATLARININ MÜCRİMLERİ HESAP VERMEYECEK Mİ?

 

Türk milleti olarak herbir bireyimiz bu soruyu herkese ve kendimize sürekli sormamız gerekmektedir.

 

Artık her gün en az bir düzine vatan evladı şehit olarak memleketlerine uğurlanmaktadır.

 

Bunun suçlusu kimdir?

 

Başta, bunun suçlusu uygulama olarak çözüm süreci denilen ihanet sürecidir.

 

Çözüm sürecini uygulamaya koyan kimdir?

 

Kendi ifadeleriyle RTE’dir.

 

Çözüm sürecinde ne oldu?

 

Güneydoğu’nun her karış toprağı silah/mühimmat deposu, hendekler, kalleş EYPler(El yapımı patlayıcı) ve teröristlerle doldu.

 

RTE valilere emir Verdi: Asker ve emniyet güçlerinin teröristlere karşı harekatına izin vermeyeceksiniz.

 

Böylece askeri kışlasına, polisi de karakollara tıktı!

 

RTE sonra da sanki bilmiyormuş gibi, saf rolüne bürünerek ‘’çözüm sürecinde her tarafa silah depo etmişler, hendek kazmışlar…’’ ifadelerini kullandı.

 

Şimdi soruyorum.

 

Her gün düzinelerce gelen şehitlerimizin müsebbibi kimdir?

 

Ve, bu mücrim cezalandırılmayacak mı?

 

Var mı üç kuruşa beş köfte?

 

İbrahim ÖZDOĞAN Twitter

 

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!