Yeter ki sandık tuzakları kırılsın!

Yeter ki sandık tuzakları kırılsın!
28 Aralık 2018 09:08

CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu, yeni nesil belediyecilik vaat ettiğini belirterek “İstanbul’u yeniden küresel iddia sahibi bir marka kent haline getirmek için adayım.” dedi.

 

Şükran Soner / Cumhuriyet

 

 

“İstanbul’u, İstanbullularla birlikte, ortak akılla, İstanbul’dan yönetmek…” Abartısız, güleryüzlü, güven veren ses tonu ile, İstanbullulara mutluluk ve küresel çekim merkezi olma vaadli önceliklerini, konuşmasının en sonunda bilinçlere en vurucu kazıma amaçlı, özetleyerek bir bir sayarken, galiba en çok gerilimden yorgun, baskılardan, şantajlardan yılgın seçmen çaresizliğine merhem olmayı seçmiş gibiydi…

 

Öncelikler

 

Arkasından İstanbul Belediye Başkanı seçildiğinde kendisine oy vermiş, vermemiş seçmenler arasında belediyecilik hizmetlerinde ayrımcılığın söz konusu olamayacağının güvencesi, tanıkları oldukları için, bugüne gelişinde önünü, yolunu açan, Beylikdüzü’ünde yaşayan hemşerilerine teşekkür etti. CHP ilçe, spor kulübü, belediye başkanlığı yıllarından kısa tanıtım eşliğinde, İstanbul Belediye Başkanlığı seçim kampanyasında en çok güç istediklerinde, önceliği genç seçmen ile kadınlara yükledi.

 

“İstanbul ittifakı”, “İstanbul Anayasası” algılarını öne çıkararak, İstanbullular için yaşamı karabasana çeviren sorunlar ağırlıklı öncelikli çözüm yollarını sayarken, İstanbullulara küresel çekim merkezi olma ile birlikte, mutluluk vaadinin düş değil, gerçekleşebilirliğine olan inancının yolunu, yine çok kolay benimsenebilecek adımlarla sıraladı.. Kent rantı, vurgunu, betonlaşmadan, İstanbullular için İstanbul’u yaşanılmaz kılan birbirinden ağır, İktidar erkinin özür dilemek zorunda kaldığı dev sorunlar karşısında, sihirli reçetelere değil, İstanbulluların tüm kimlik ve kurumlarıyla ortak güç, katkılarıyla yürünmesi gereğini zorunlu kılan yolların açılması gereğinden örnekler verdi. Ortak aklın kararlarıyla, demokrasi, hak-hukuk sınırları içinde, şehircilik, belediyecilikten ödün verilmeden, dünyanın pek çok ülkesinden daha büyük ekonomik gücü, nüfusu ile İstanbul’un, Ankara’dan yönetilmeden kurtuluş reçeteleriyle, seçim kampanyası süreçlerindeki açılacak önceliklerini özetledi.

 

İktidarın oyunları

 

Haliç Kongre Merkezi’ndeki bu ilk görücülük sınavının vitrinine, salonu dolduran, kuşkusuz tek başına CHP kökenli siyasilerin ya da oy verme yolunda nabız yoklamak için gelenlerin bir itirazlarının olmadığı sonucunu çıkarmak, ne bir gazetecilik öngörüsü, ne de gönlün de istediği bir demokrasi ittifakı torpili değil. Bir adım ileri, analık duygularım da kabardı, oğlumla kuşakdaş bir genci, ülkemiz ve İstanbulular için geçerli, Saray, Cumhur İttifakı projelerinin karabasandan çıkış özlemli, umuda dönük kayırmaca da değil…

 

Dışardan ne kadarı ile algılanabiliyor kuşkulu, ya da kamuoyunun yüzde doksan beş ele geçirilmiş medya güdülemesi, geçerli her türden hak-hukuk ihlali şantaj, baskı, tehditlerle teslim alınmasının çatışmacılığı, yılgınlığında siyahla beyazı ayırabilmek zorlaşıyorsa da.. İstanbul Belediye Başkanlığı’nda iki ittifakın yarışması, siyah üretilmesinde patlama yaşanıyor ile beyaz kadar zıt renklerde başladı.. Saray doğrudan, Cumhur İttifakı’nın adayının seçiminden, yürünmesi yollarında her gün yeni yeni kararlarla karşımıza çıkarken, işlerin giderek zorlaştığını da ortaya koyan sert virajlar, yasaklar, engellerde sınır tanımayacağa benziyor.

 

Yıldırım’ın Meclis Başkanlığı’ndan istifasının durdurulması, seçmene rüşvet gibi sunulan önceden verilmiş ağır trafik cezalarının affı içinde, Boğaz şeridi kaçaklarına affın eklemlenmesi, ucundan yapılmış medya eleştirileri, haksızlık, hukuksuzluklara gelen nefes kesici ağır cezalar, yargıya göstere göstere müdahaleler… Sandık tuzaklarında patlama siyasetin kirli kültürü ile taşeron kullanmayı da patlatacağından, kuşkusuz CHP, Millet İttifakı içinden filizlenmelere de gebedir…