‘Yeşile hayranım, hastayım’

‘Yeşile hayranım, hastayım’
3 Eylül 2013 14:51

Başbakan Erdoğan, Gezi Parkı olayları ile ilgili olarak yaptığı açıklamada; “İktidara geldiğimizden bu yana milyonlarca ağaç diktik. Yeşile hayranım, hastayım. Bize adeta çevre düşmanı gibi bir yaklaşım içinde olmak, çok büyük haksızlık olur” dedi.

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından düzenlenen uluslararası sempozyumda konuştu. Sempozyumda TBMM Başkanı Cemil Çiçek, AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ve AB Ombudsmanı Nikiforus Diamandouros katıldı.

 

Kamu Denetçiliği Kurumu’nun yaklaşık 6 aydır faaliyette olduğunu hatırlatan Erdoğan, bu kısa süreye rağmen aldığı 4476 şikayet ile ilgili çalışmalarını sürdürdüğünü kaydetti. Eroğan, Kamu Denetçiliği Kurumu’nun idare ile vatandaş arasında çok önemli bir köprü, hakem olacağına yürekten inandığını dile getirerek; “Bizim devlet geleneğimizde birey sadece vergi veren, askerlik yapan, tüm kararlara da körü körüne itaat eden bir varlık olarak asla değerlendirmemiştir. Bin yıllık bir mazisi olan Ahilik teşkilatını burada özellikle hatırlatmak isterim. Ahilik teşkilatı, esnafın ve müşterinin haklarını koruduğu kadar, bireyi devlet karşısında güçlendiren bir işlev de üslenmiştir. 11 yıl boyunca devlet-vatandaş ilişkilerinde köklü değişimler getirdik. Şeyh Edabali’nin ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ öğüdünü hükümet çalışmalarımızın temel ilkesi yaptık” diye konuştu.

 

“KARARLARIMIZIN ÖNÜNDE BÜROKRATİK OLİGARŞİ VAR”

En iyi kanunları yapmanın, kağıt üzerinde bağımsız yargıyı oluşturmanın demokrasi için yeterli olamayacağını kaydeden Başbakan Erdoğan; “Ama devletin işleyişini sağlayan bürokrasinin zihniyeti değişmiyorsa, bürokrasi kendisini yeni şartlara hazırlamıyorsa, toplum demokratikleşirken bürokrasi köhnemiş geleneklere sıkı sıkıya sahip çıkıyorsa işleyiş mutlaka eksik kalacaktır. Türkiye’de son 11 yılda çok önemli reformlar yaptığımız halde, zihniyet devrimi çok geriden geldiği için reformalarımız tam manasıyla topluma, bireye yansıması zaman almaktadır. Zihniyet değişiminin vakit alacağını elbette biliyoruz, ancak zihniyet değişiminin er ya geç mutlaka gerçekleşeceğine inanıyoruz. Bu anlayışla hız kesmeden reformlarımızı sürdürüyoruz. Hükümet olarak birçok kararımızın önünde bürokratik oligarşiyi bulmamıza rağmen, reformlarımızın bürokrasi kanalında zorlandığını görmemize rağmen bugüne kadar kararlılıktan hiç taviz vermedik” dedi.

 

“TUTUKLU GAZETECİLER KONUSUNDA DÜNYA YANLIŞ BİLGİLENDİRİLİYOR”

Başbakan Erdoğan, basın ve ifade özgürlüğü konularında da açıklamalarda bulunarak şunları söyledi; “Bundan 11 yıl önce gazetelerde her haberi yapmak, her manşeti atabilmek, her konuda yazabilmek, kalem oynatabilmek mümkün değildi. Belli çevrelerden, özellikle devlete sirayet etmiş çetelerden korkuluyor, özgürlükler kullanılamıyordu. Hükümetimiz, medya üzerindeki ifade özgürlüğü üzerindeki tüm bu korkuları ortadan kaldırmıştır. Gösteri yapmanın, basın açıklaması yapmanın neredeyse imkansız olduğu, çok sert karşılıklar bulduğu bir Türkiye’den, bugün, altını çizerek söylüyorum, şiddete başvurmadığı sürece vatandaşların haklarını kullanmaları bu ülkede mümkündür. AB’ye üye olmak için aday durumundaki Türkiye, özellikle AB’deki bazı çevrelerin hükümetimize karşı karalama kampanyası olmuştur. Biz bunun AB’de dostlarımız tarafından yürütülüyor olması, AB’nin Türkiye hakkında son derece yanlış bilgilendirilmesi için özel bir gayretin gösterildiğini görüyoruz. Tutuklu ve hükümlü gazeteciler diyorlar. Bunu Adalet Bakanım defaatle anlattı. Tutuklu ve hükümlü gazeteciler konusunda AB ve dünya kamuoyu sistematik şekilde yanlış bilgilendirilmektedir. Türkiye’deki ifade özgürlüğü konusunda, yine aynı çevreler son derece yanıltıcı biçimde bilgilendirilmektedir. Biz şu özeleştiriyi çok büyük bir memnuniyetle yaptık, yaparız; Tabi ki yüzde yüz her şeyi çözdük, böyle bir iddianın içinde değiliz.”

 

“BİBER GAZI AB MEVZUATINDA VAR”

Gezi Parkı olaylarında yaşananların yanlış yansıtıldığını öne süren Erdoğan; “Bizim polisimiz dayak yemiştir, son ana kadar tahammül etmiştir. Biber gazı AB mevzuatında zaten var. Su, kullanılabilir. Ama gerçek mermi kullanılamaz. Ama gerçek mermiyi gösteriyi yapan polise karşı kullanıyorsa buna ne demeli? Bunlar karşısında polis ne yapacak? Bu sorularında cevabını bulmamız lazım. Ve gerçek mermiyle yaralanan hatta ölen polislerimizde olmuştur. Ama bunlar görülmeden, bilinmeden ülkemiz hakkında bu tür kampanyalar sürdürülmüştür. Mesela çok masum gerekçeler ileri sürülmüştür. ‘Ağaç söküldü, bundan dolayı gösteriler’ denildi. AB üyesi ülkelerle biz ağaç dikme noktasında rekabetteyiz. Biz ön alırız. Biz bu konuda vagon değiliz, lokomotifiz. İktidara geldiğimizden bu yana milyonlarca ağaç diktik. AB’nin her yerinde, yeri gelir ağaçları sökersin bir yerden başka bir yere nakledersin. AB’ye Fransız değiliz. Ağaç sökülmez diye bir anlayış artık yok. Çevre teknolojisi bu denli ilerlemiş vaziyette. Ben belediye başkanlığı yaptım. Ve bu işlerin ne denli önemli olduğunu bilenlerdenim. Ve birazda yeşile hayranım, hastayım. Bu işi çok severim. Bize adeta çevre düşmanı gibi bir yaklaşım içinde olmak, çok büyük haksızlık olur. Bizim gösteri ve yürüyüşlerde hukuk içersinde haklarını kullananları sadece biz onları koruruz” ifadelerini kullandı.

 

“VATANDAŞLARIN HAKLARINI HER ŞEYİN ÜZERİNDE TUTUYORUZ”

Türkiye’de demokrasi güçlendikçe imtiyazlarını kaybedenlerin olduğunu dile getiren Erdoğan; “Hukuk güçlendikçe imtiyazlarını kaybedenler, değişimi engellemek için her yolu başvuruyorlar. Ama biz hiç kimseye imtiyaz sağlamadan, hiç kimseye ayrıcalık tanımadan 76 milyona eşit mesafede devlet anlayışını, 76 milyonun tamamına eşit mesafede bir hukuk sistemini kurduk. Ve güçlendirmeye de devam ediyoruz. Etnik kökeni, dini, mezhebi, yaşam tarzı ne olursa 76 milyon devlet ve hukuk karşısında eşit bir konumdadır. Türkiye’de artık devlet vatandaşına tepeden kibirli bakan ceberrut bir devlet değil, vatandaşının hizmetkarı bir devlettir. Bürokrasi de aynı şekilde. Zaman zaman aksaklıklar olabilir, ama bunların üzerine kararlılıkla gidiyoruzi. Ki ombudsmanlık bunun için var. Vatandaşların haklarını her şeyin üzerinde tutuyoruz. kamu Denetçiliği Kurumu, işte bu anlayışın bir neticesidir” diye kaydetti.