Yeni Osmanlı hayali

Yeni Osmanlı hayali
27 Mayıs 2013 11:59

1.Dünya Savaşı’ndan sonra Osmanlı İmparatorluğunu parçalayanlar Ortadoğu’da kendi projelerini uygulayabilmek için bizi Osmanlının yeniden diriltileceğine inandırmaya, içimizden devşirdikleri aracılığı ile de komşularımıza saldırtmaya çalışıyorlar.

Hilmi SARAL H&H YORUM

1.Dünya Savaşı’ndan sonra Osmanlı İmparatorluğunu parçalayanlar Ortadoğu’da kendi projelerini uygulayabilmek için bizi Osmanlının yeniden diriltileceğine inandırmaya, içimizden devşirdikleri aracılığı ile de komşularımıza saldırtmaya çalışıyorlar.

Yeni Osmanlıcılık olarak adlandırdıkları bu projeyle de sokaktaki vatandaşın gönlünü okşuyor, kafalarını karıştırıyorlar.

BOP adını verdikleri kendi projeleriyle Ortadoğu’da yirmiden çok ülkenin haritasının değişeceğini
zaten ABD Dışişleri Bakanı Gonzalize Rice açıklamıştı.

Bizim işbirlikçi basın ve devşirilmiş yöneticilerimiz öyle bir hava yaratıyorlar ki yeniden üç kıtaya biz egemen olacağız ve oraları biz yöneteceğiz sanırsınız. Oysa mevcut haliyle ülkemizi bizim yönetmemize dahi izin vermiyorlar.

Uludere’de kendi vatandaşlarımızı bizim uçaklarımıza bombalatmak bizim isteğimizle mi oldu? Suriye ile sınırlarımızı biz mi kevgire çevirdik? Reyhanlı’da bunca vatandaşımızın katledilmesi bizim isteğimiz miydi? Elbette ki hayır!

Misak-ı Milli sınırlarımız içinde ülkemizi yönetmemize tahammül edemeyenler, “Türkiye, yönetimi Türklere bırakılamayacak kadar değerli bir ülkedir” diye düşünenler neden yeniden üç kıtada at koşturmamızı istesinler ki?

Üç kıtada at koşturmayı hayal edenler Ankara’nın göbeğinde Murathan Mungan’ın “Türkiye bölünmesin diyenler, Türkiye çoktan bölündü. Batı ile Doğu’nun belleği aynı değil, bellekler bölündü. Vatan bölünse ne olur?” demesinin alkışlanmasını hiç düşünmüyorlar mı?

Bölünerek mi kuracağız Yeni Osmanlıyı?

Bunun olanaklı olmadığını çok insan söyledi ama yaşayan en önemli tarihçilerimizden İlber Ortaylı durumu bir cümle ile özetledi: Türkiye imparatorluk hayalleri kurabilecek durumda değil.

Gerçekçi değerlendirme bu.

Şundan ki bir kere imparatorluklar devri kapandı. Emperyalizm bırakın imparatorlukları ulusal üniter devletlere bile tahammül edemiyor.

Ne kadar çok küçük devlet o kadar rahat sömürü ve kâr. Onun için Avrupa’nın göbeğindeki Yugoslavya’dan birden çok yavru devlet çıkardılar ve bunun için insanların ve özellikle Müslümanların katledilmesine seyirci kaldılar.

Orada onu yapanlar burada neden tersini yapsınlar ki?

Bir an elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün, ülkemizin birlik ve bütünlüğünün arttığını mı yoksa azaldığını mı görüyorsunuz?

Komşularla sıfır sorun deyip yola çıkanlar stratejik çokurluk düşünceleriyle efendilerine bağlılık ve hizmetlerini yerine getirmiş olsalar da ülkemizin ve ulusumuzun başına uzun yıllar sağalması imkansız yaralar açtılar.

Kendi basiretsizlik ve beceriksizliğinin sorumluluğunu başkalarına yıkmaya çalışan müzevir artık Esad’ı bıraktı, anasını şikayet ediyor. “Bizimle konuşuyor, sonra gidip annesiyle konuşuyordu. O da hep babasını ve Hama’da izlediği yöntemi hatırlatıyordu.” diyor. Ancak mahalle arasında, köy kahvesinde dillendirilebilecek bu düşünce ne yazık ki bizim devlet görüşümüz olarak açıklanıyor.

Stratejik çukurluk uzmanının bu mızmızlanması benim aklıma bir fikir getirdi. Gitsin o da Esad gibi annesinin yanına elini öpsün ve desin ki: “Ana ben Osmanlıları yıkıp tarih sahnesinden silenlerle iş birliği yapıyorum. Onlarla birlikte Yeni Osmanlı devletini kuruyorum.” Eminim ki annesi de ona “ Oğlum, şimdi hayal kurmak değil, akıllı olmak zamanıdır. Bırak bu saçmalıkları” diyecektir. Bakalım O annesini mi yoksa efendilerini mi dinleyecek?

Hem biz annesine sordu diye de yadırgamayız onu. Bizim için anne kutsaldır, eli öpülür, sözü dinlenir.