Ülkemizin hızla fakirleştiği, üreten tüm fabrikalarının tek tek kapatıldığı, tarımın ve hayvancılığın dip noktalara geldiği bir süreçten geçiyoruz. Üretmeden tüketerek büyüyebileceğini sana nadir ekonomik yetenek sahiplerince yönetiliyoruz.

 

 

 

Dr. Semih DİKKATLİ H&H YORUM

 

 

 

İnsanımızın çoğu aç, her şey gün gün zamlanıyor. Ülkede para gün geçtikçe belli tekellerin eline geçiyor ve küçük bir azınlık güzelim memleketin zenginliklerini talan ediyor. Çoğunluk çocuklarını büyütürken ekmeğe yapılan 25 kuruş zammı nasıl atlatacağını düşünürken “yandaş azınlık” servetine servet katıyor.

 

Ülkenin güya eğitimli, sanatçı, gazeteci tayfasının bir kısmı yandaşlıkta çığır açarken, doğruları dile getiren bir azınlıksa türlü şekillerde cezalandırılıyor. Halkın haklarını arayanlar hainlikle suçlanırken, yapılan israflara, talanlara, yalanlara çanak tutanlar el üstünde tutuluyor.

 

Milleti ve devleti için doğru bildiklerini söylemekten çekinmeyenlerin çoğu işsizlik, vergi kıskacı altındayken bazılarıysa hapishanelerde süründürülüyor.

 

Tüm bunlar olurken kendisinin bugünü ve çocuklarının geleceği için doğruları söyleyenlere saldıran, onları linç etmeye çalışan, kurucu kahramanlarına hakaretler yağdıran bir gençlik, cahil ve hadsiz söylemleriyle utanmazlığın zirvesine tırmanıyor.

 

Bugün ayrıca Ankara Gar’ında Barış için buluşan insanların şeriatçı katillerce katledilmesinin 3’ncü yıldönümü… Ve o insanlar hala hainlikle suçlanabiliyor, saygı duruşu sırasında yuhalanabiliyor ve o gün görevini yapmayan kamu görevlileri hakkında tek bir işlem yapılmıyor. Katillerinin bir kısmı dışarıda özgürce gezebiliyor.

 

Neymiş, bugün Dünya Ruh Sağlığı Günü imiş…

 

Size ülkemizle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir fıkra anlatayım o zaman… Güya eski Çin’den bahseder:

 

Eski Çin’de medyumların her dediğine aşırı inanan bir kral varmış ve medyumlar bir gün bu kralın huzuruna büyük bir panikle çıkmışlar.

 

-Kralım, kralım!!! Önümüzdeki 3 ay içinde çok büyük bir yağmur yağacak ve o yağmurun değdiği kaynaklardan su içenler delirecek.

 

Kral hemen durumu ciddiye almış ve saraya çok büyük su depoları yapılmasını ve bu depoların hemen suyla doldurulmasını emretmiş.

 

Aradan 3 aya yakın bir süre geçmiş ve medyumların söylediği gibi büyük bir yağmur yağmış. Saray ve çevresi depolardan su içerken halk yağmur suyunun değdiği kaynakları kullanmış ve gerçekten de suyu içenler çıldırmış… Sarayda herkesin aklı başındaymış…

 

Kral birkaç ay sonra vezirlerini çağırmış ve onlara kükremiş:

 

– Tez elden ben dâhil herkes depodan su içmeyi bırakacağız ve yağmur suyu değmiş kaynaklardan su içeceğiz.

 

Vezirler biraz korkuyla itiraz edecek olmuş ama kral yüksek sesiyle konuyu kapatmış…

 

-Bunca deliyi akılla yönetmek mümkün değil, şimdi bizler anormal durumdayız ve bundan kurtulmalıyız.

 

Netekim suyu içmişler, “onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine…”

 

Bazen o yağmur suyunu bulup içesim geliyor, belki ben de mutlu mesut yaşarım o zaman… Ama şimdilik yaşananları aklı başında karşılayabilmek bana pek mümkün gelmiyor.

 

 

 

Dr. Semih DİKKATLİ Twitter

 

 

 

 

 

---

Yazarın Son Yazıları:
İçimdeki çocuğun bayramı
Herkes birine zorba…
Kara Kutu… Hadi yüzleşelim…