‘Ya kabul edecekler ya da…’

‘Ya kabul edecekler ya da…’
6 Ağustos 2017 14:41

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, katıldığı bir festival açılışında yaptığı konuşmada, Kıbrıs Rum tarafının çok ciddi bir değerlendirme yapması gerektiğini ifade ederek, zamanının birleşmeye doğru değil, iki ayrı devletin kökleşmesine doğru akıp gittiğini belirtti.

 

Ali RUHLUEL/LEFKOŞA, (DHA

 

 

“Eğer bu ülkede federatif bir çözüm olacaksa siyaseten eşit, iki kurucu devletli olacak. Dönüşümlü başkanlık da olacak” diyen Akıncı, Kıbrıslı Rumların ya federatif bir anlayışta Kıbrıs Türkü’nün siyaseten eşit varlığını kabul edeceklerini, ya da iki ayrı varlığın devam edeceğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs Türk tarafının değerlendirme aşamasında olduğunu ifade ederek, Kıbrıs’ta aynı coğrafyayı paylaşan toplumlar olarak, mutlaka bir ilişki içinde olunması gerektiğini kaydetti. Bu ilişkinin de bir barış ilişkisi olması gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Akıncı, “Biz dünya dilinden, barış dilinden vazgeçecek değiliz. Kıbrıs’ta yaşayan 2 ana toplum olarak mutlaka ve mutlaka bir barış ilişkisi içinde yaşamamızın gerekliliğinin her zaman bilincinde olmamız lazım” diye konuştu.

 

 

“Bu talep bir insan hakkıdır”

 

 

Kıbrıs Türk halkının dünyanın bir parçası olmak istediğini ve bu talebin bir insan hakkı olduğunu söyleyen Akıncı, “Dünyayla daha haşır neşir olmak istiyoruz. Bu ambargolardan kurtulmak istiyoruz ve kültürel boyutuyla yaşadığımız bu geceyi aslında sürekli olarak ekonomimizle, demokrasimizle, siyasetimizle, sporumuzla, her yönüyle yaşamak istiyoruz” dedi.

 

 

“İsyanımız var”

 

 

Cumhurbaşkanı Akıncı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Karabükspor bir Rum takımıyla dostluk maçı yaptı. Haklı olarak buradan büyük tepkiler oluştu. Bir dostluk maçına itirazımız mı var? Asla. Resmi maç da yapılıyor, onlara da itirazımız yok. Yalnız isyanımız var. Kıbrıs Türkü, Kıbrıs Türk gençleri niye bundan mahrum, neden bunu yapamıyor ve bundan uzak kalıyor? Bundan dolayı Kıbrıs Türkü isyan ediyor. Bu haklı bir isyan. Çünkü bu çağda, bu iletişim çağında dünyadan kopuk yaşamak bizim kaderimiz olamaz, bunu kabul edemeyiz. Üstelik Kıbrıs sorununun çözümü için varıyla, yoğuyla mücadele eden bir toplum 13 yıl evvel referandumda yüzde 65 oyla çözümü istediğini kanıtlayan bir toplumdur. Daha 1-2 hafta önce Crans-Montana’da, KKTC’yi, bu toplumu temsil eden heyetiyle ve Türkiye’nin heyetiyle, hem Kıbrıs Türkü olarak, hem de Türkiye olarak çözüm istekliliğini kanıtlayan bir taraf hala daha ambargolar altına yaşatılmaya devam edecek. Böyle bir şey olamaz. Bunu kabullenmemiz mümkün değildir.”

 

 

“Yerim dar, yenim dar”

 

 

KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı, Önce Mont Pelerin’e, ardından Cenevre’ye ve son olarak da Crans-Montana’ya gidildiğini ancak her defasında da Rum tarafının “yerim dar, yenim de dar” gibi tavrıyla karşılaştıklarına dikkat çekti. Akıncı, “Bizim adım atamayacağımız düşüncesiyle geldiler. Mont Pelerin’de yüzdelik konuşurken adım atamayacağımızı düşündüler. Adım attığımız anda ara istediler ve ayrıldılar” dedi. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, konuşmasına şu şekilde devam etti: “Cenevre’ye gitmiştik. Harita konusu gündemdeydi. Adım atamayacağımızı zanettiler. Harita masaya konduğunda bu defa da Yunanistan ara istedi ve ayrıldı. En son Crans-Montana’ya gittik. Orada da Türkiye’nin adım atamayacağını hesapladılar, öyle kurguladılar, Türkiye’nin yerinden kıpırdayamayacağını düşündüler. Türkiye, Kıbrıs Türkü’nün güvenliğini tehlikeye düşürmeyecek tarzda, ama bugünün koşullarına da uygun bir yaklaşımla esneklik gösterilebileceğini kanıtladı. 2017’deyiz; 1960’ın koşullarını yaşamıyoruz. O nedenle Türkiye 2017’ye dönük bir yaklaşımla günün koşullarına uygun bir açılım sergilediği anda, bu defa ne yazık ki Rum tarafı Yunanistan Başbakanı’nın gelişini bile engelledi. Bakınız, Türkiye Başbakanı 4 saat içinde ben gelirim mesajını verdi. İngiltere Başbakanı gelmeye hazırdı. Tsipras ile yapılan telefon görüşmelerinden sonra bu gerçekleşmedi. İnanınız ki, çözüm konusunda Kıbrıs Türk tarafı orada bulunan siyasi partileriyle, Türkiye’den gelen heyetiyle uyum içinde, koordinasyon içinde çalıştı, atılması gereken adımları attı. Ancak maalesef yine bir sonuca ulaşılamadı”

 

 

“Eide’ye yapmadıkları kalmadı”

 

 

Rum tarafının BM ve temsilcilerine yönelik davranışlarını da eleştiren Akıncı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Genel Sekreter bize düşünün, değerlendirin diyor. Geçtiğimiz akşam son BM Genel Sekreteri’nin Danışmanı olan Sayın Eide’yi yolcu ettik. Kaç genel sekreter, kaç özel temsilci, kaç danışman olduğunun sayısını ben unuttum. Her gelen de Rum tarafının büyük saldırılarıyla karşılaşarak ayrıldı. Bizim de sayınEide ile anlaşamadığımız noktalar oldu. Daha açık konuşmasını beklediğimiz zamanlar da oldu. Değerlendirmelerinin tümüne katılmadığımız da oldu. Ama bunların hepsini karşılıklı bir saygı içinde yaptık. Değerlendirmelerimizi ortaya koyduk. Ama onu hiçbir zaman kamuoyu önünde alçaltmaya, habire saldırıya maruz bırakmadık. Ama Rum tarafından Sayın Eide’ye söylenmedik söz, yapılmadık çirkin davranış kalmadı. Sadece ona değil, ondan evvel Downer vardı, De Soto vardı, onlara da aynı şekilde davrandılar.”

 

 

“Barış dilinden vazgeçecek değiliz”

 

 

Kıbrıs Türk tarafının değerlendirme aşamasında olduğunu ifade eden Akıncı, Kıbrıs’ta aynı coğrafyayı paylaşan toplumlar olarak, mutlaka bir ilişki içinde olunması gerektiğini belirtti. Bu ilişkinin de bir barış ilişkisi olması gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Akıncı, “Biz dünya dilinden, barış dilinden vazgeçecek değiliz. Kıbrıs’ta yaşayan 2 ana toplum olarak mutlaka ve mutlaka bir barış ilişkisi içinde yaşamamızın gerekliliğinin her zaman bilincinde olmamız lazım” diye konuştu.