y-CHP içindeki paralelcilere ne zaman dokunulacak?!

y-CHP içindeki paralelcilere ne zaman dokunulacak?!
20 Temmuz 2016 10:30

Eski Genel Başkan Deniz Baykal’ın 2010’da kaset operasyonu ile düşürülmesinden sonra, boşaltılan makama çoşkuyla sayın Kemal Kılıçdaroğlu getirilmişti.

 

 

 

Kemal Bey’den tabanın ve örgütlerin beklentisi yüksek düzeydeydi.

 

 

H&H ÖZEL Analiz

 

 

Kurtarıcı olarak görülen ve büyük sinerji yaratan Kılıçdaroğlu’na halkımız Gandhi lakabını takmıştı.

 

 

 

Ancak ne olduysa Kemal Bey’in ilk PM kurultayında oldu. PM listesi açıklandığında herkes şoktaydı. Faik Tunay, Muhammed Çakmak’ın yanı sıra araya sıkıştırılan sol görünümlü yetmez ama evetçi isimler, liberal tutumları ile Ergenekon ve Balyoz kumpaslarında AKP ve paralel (o dönem kardeştiler) yanında saf tutan bir çok ismi karşılarında Parti Meclisi üyesi olarak gören CHP emekçileri şok geçirmişlerdi.

 

 

Daha sonra bu durum 2011’deki ilk seçimlerde de hepimizin karşısına çıktı. Atatürk resminin indirilmesiyle hafızalara kazınan Aylin Nazlıaka gibi, geçmişinde CHP ile hiçbir zaman yolları kesişmemiş olan isimler partiden iyi sıralardan paraşütle vekil adayı gösterildiler! Yetmedi rahmetli Bülent Ecevit döneminde, DSP ile Gülen arasındaki iletişimi sağlayan eski Bakan Hüsamettin Özkan Beykoz Konakları’ndan belirlediği listeleri Kılıçdaroğlu’nun eline tutuşturuverir hale geldi.

 

 

 

Pensilvanya’dan emir geldi mi, örgüte, tabana sormaya gerek yoktu. Kah İstanbul’a Sarıgül, kah Ankara’ya Ülkücü Mansur Yavaş aday gösteriliyordu. Bunlar yetmiyormuş gibi Cumhurbaşkanı adayı olarak Abdullah Gül’ün yakını olan Ekmeleddin İhsanoğlu gibi saltanat yanlısı bir kişi önümüze konuluyordu. Çankaya gibi önemli ve hayati bir ilçenin başına 29 aday içerisinden tabanda büyük infiale yol açan, Ankara’yı Gökçek’e peşkeş çeken Doğan Taşdelen’in oğlu Alper Taşdelen, babadan oğula saltanat misali, Beykoz Konakları’nın baskısı sonucu ata-nıy-or-du…

 

 

 

Bugün Beşiktaş’ta çevre katliamları ile anılan, rantçı başkan Murat Hazinedar gibilerinin geliş öyküleri de farklı değildi.

 

 

 

Feto istedi mi, CHP tabanının ne istediğinin artık bir önemi kalmamıştı. Teğmen Mehmet Ali Çelebi liste dışı kalırken, İlhan Cihaner desteklenmezken ve kendi emekleri ile PM listelerini delmeyi başarırlarken.. Sezgin Tanrıkulu, Aydın Ayaydın gibi isimlere CHP büyüğü muamelesi yapılıyordu. Yetmiyor, listede olmasına rağmen, yönetime giremeyen, Mehmet Bekaroğlu gibi isimler; KADIN kotasından CHP yönetimine sokuluyordu…

 

 

 

İhsan Özkes gibi isimler yaşadıkları en ufak sorunda, partiye hakaret ederek, istifa ediyorlardı. Atatürk’e hakaret edildiğinde bile kılları kıpırdamayan bazı vekiller, devlet paralel yapıya ait TV ve gazetelere baskın yaptığında TOMA’ların üstüne tırmanacak kadar yurtsever ve demokrat kesiliyorlardı…

 

 

 

Kocası Atatürk’e açıkca Dersim Katili diyen, Selina Doğan gibi isimler ‘Türkler Ermenilere soykırım yapmıştır’ diye bas bas bağırarak, CHP’den milletvekili yapılarak, Mustafa Kemal’in partisi paralelin arzusu doğrultusunda dizayn ediliyordu.

 

 

H&H

 

 

Not: Belki eksiğimiz var ama fazlası yoktur…