Verilen en büyük zarar

Verilen en büyük zarar
5 Haziran 2017 17:30

Hükümetler değişir, zamanlar geçer, ara dönemler biter, herşey olur da…

 

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 
Son senelerde ve bilhassa da 15 Temmuz’dan beri Türk halkının devlet hissi elinden alındı.

 
Devlet hissi nedir?

 
Örneğin Suudi Arabistan’a gittiğinizde orda hangi davranışının hangi sonuca yol açacağını ve hangi davranışın hangi polisiye, devletsel tepki ve yaptırıma tabii olacağını bilirsiniz.

 
Diyelim ki kadın olarak başı açık dolaştığınızda veya sokakta alkol içtiğinizde bunun bir cezası olduğunu bilir ve buna göre hareket ederseniz.

 
Keza bir AB ülkesine gittiğinizde hangi durumlarda polisin ve oranın devletinin birimlerinin ne yapacağı hakkında bir fikriniz vardır.

 
Mesela bir AB ülkesinde sokakta alkol almanız size devletsel yaptırım tehlikesi yaratmaz ama çimleri ezmenin cezası olduğunu anlarsınız.

 
Ve, buna göre davranırsınız.

 
Türkiye’de en azından ben kendimi bildim bileli, hatta annem ve anneannem kendini bildi bileli hesaplanabilir bir devlet vardı.

 
Devlet de tanınır bir haldeydi.

 
Devletin dönem dönem değişen hassasiyetleri vardı.

 
Mesela 12 Eylül döneminde sol örgüt üyesi olmak veya Marksist ideoloji mensubu olmak tehlikeli idi.

 
Ama bunu herkes bilirdi ve ve bu nedenle gözaltına alınırsa biri, buna şaşırmazdı, bu durumda anlaşılmayacak birşey olmazdı.

 
Türk askeri de tanınır ve hesaplanabilirdi.

 
Bilinirdi ki Türk askeri laiklik konusunda çok özel hassastır, okullarda, şurda burda din devleti savunan barınamaz, işten atılır veya Türkiye’de Kürt devleti kurulmasının propagandasını yapmak yasaktır, böyle birşey olursa o kişi işten atılır veya gözaltına alınırdı ve bu durum gözaltına alınan kişiyi de çok mutsuz eder ama şaşırtmazdı.

 
Yani, her şey önceden belli ve anlaşılırdı.

 
Bir de, Türk ordusu arada bir darbe yapar ve yaklaşık 1 sene sonra geri çekilirdi.

 
Bu bile bilinir bir şeydi.

 
Askerin geri çekileceği de hep belliydi Türkiye’de.

 
İnsanlar en azından, “Asker darbe yaptı ama bir sene, bilemedin 2 sonra filan geri çekilir ve yeniden seçim olur” diye düşünürdü.

 

 
Bizim askerin davranış kodları belli idi.

 
Yani, ne yaptığınızda onun buna karşı ne yapacağı belli idi.

 
Ama artık biz devletimizi tanımıyoruz ve hesaplayamıyoruz.

 
Mesela benim yazlığım askerin görev alanı içinde.

 
En az 20 senedir orayı bilirim.

 
Askerin nasıl biri olduğunu, güvenilir olduğunu, insanlara kötü muamele etmeyeceğini, laik olduğunu, insanlara ölçülü ve devlet kuralları içinde davranacağını, herhangi bir başka gizli örgütün elemanı olamayacağını bilirdim.

 
Şu anda ama yazlıkta asker görsem acaba Fethullah cemaatinden mi, acaba Cumhuriyet düşmanı mı diye şüphe içindeyim ve artık güven duygum yok.

 
Çünkü tanımıyorum, bilmiyorum, kim kimdir, kim nedir.

 
Sonra 15 Temmuz oldu.

 
Şu gün dahi o gün Ankara’yı bombalayan kimdi, kimlerdi, bilmiyorum.

 
Gece yarısı İstanbul’un üzerinde uçan ve bana artık ölüyoruz dedirtecek kadar çok sarsıntı yaratan o uçak neydi, kim kullanıyordu, bilmiyorum.
15 Temmuz’da Genelkurmay ne durumdaydı, kim ne yaptı, kim kimdi, bilmiyorum.

 
Kim FETÖ’cü, kim değildi, bilmiyorum.

 
Yolda bir subay görsem onun da Atatürkçü mü cemaatçi mi, yoksa başka bir şey mi olduğunu bilmiyorum ve güven duygum yok oldu.

 
Oysa Fransa’ya, Almanya’ya gitsem yoldaki askerin niteliğinden emin olurum.

 
Cemaatçi, tarikatçı değildir, Fransız milliyetçisidir, Alman milliyetçisidir, standart olarak demokrasi yanlısıdır, gizli örgüt üyesi değildir vs.

 
Vatandaşların vatanlarına, ülkelerine olan aidat duygusu çok temel ve çok önemlidir ve bu aidiyet duygusu herşeyden önce vatandaşın devleti ve devletinde görevli şahısların nasıl insanlar, düşünce, zihniyet ve duygu olarak nasıl, kim olduklarını hissedebilmesi ve görmesine bağlıdır.

 
Biz ise, artık nasıl bir devletin ve nasıl insanların görev yaptığı devlet kurumları ve hangi ne tür, hangi değer yargıları ve hangi siyasal ilkelerle hareket eden bir devlete ait olduğumuz konusunda his sahibi değiliz, olamıyoruz.

 
Çok ateşli bir insanın damağının tad alamaması gibi bir durumdayız.

 
Ve, durum beni çok üzüyor.

 
Şimdi bugün de kalkmış hükümete yakın bir yazar hükümet kaynaklarından aldığı bilgiler doğrultusunda, “Asker içinde gizli FETÖ’cüler var ve yine darbe yapabilirler 15 Haziran’a kadar” diyor.

 
Bu ne demek?

 
Yolda gördüğümüz asker üniformalı kişiler cemaatçi ve Cumhuriyet’i yıkmaya çalışan kişiler de olabilir demek.

 
O halde biz kime güveneceğiz, bizim devletimiz kim?

 
Ve, bunun sorumlusu kim?

 
Orduyu zayıflatmak ve mevcut yapısını yıkmak için FETÖ’cülerden yardım alanlar, bunun için onları her yere, Genelkurmay’dan tutun, her yere kadar yerleştirenler.

 
Mesela AKP’li Şaban Dişli’nin şu anda FETÖ’den tutuklu kardeşi Genelkurmay’a ordunun yeniden yapılandırılmasını incelemek üzere bizzat hükümet tarafından yerleştirilmiş.

 
Bu açıktan beyanını duyduğumuz ama duymadıklarımız asıl olan.

 
Şimdi de 100 binlerce insan ihrac edildi ama buna rağmen heryerde FETÖ darbe yapacak diye söylentiler yayılıyor.

 
Bu nasıl bir şey ki, bu orduda, Türk ordusunda on binlerce FETÖ’cü olsun.

 
Bu nasıl bir şey.

 
Bunu vatandaşa anlatabilecek biri var mı?

 
İşte, AKP hükümet döneminin bu vatana verdiği en büyük zarar vatandaşdaki anlaşılır ve hesaplanabilir devlet hissini, vatandaşın nasıl bir devlete ait olduğu ve devletinde görev yapan insanların nasıl insanlar olduğu konusundaki hissini almış olmasıdır.

 
Hiç kimse bir ülkeye bundan büyük bir zarar veremez.

 

 

 

Safile USUL Twitter

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Didik didik bir şey aramışlar
Böyle bir kaza nasıl olur
İYİ Parti istifaları