‘Vatandaşın parası köprü ve yollara gitti’

‘Vatandaşın parası köprü ve yollara gitti’
29 Eylül 2019 10:55

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, “Türkiye, aldığı parayla yol, köprü yaptı, inşat sektörüne ağırlık verdi, yurt dışında harcadı. Bununla üretim yapıp ihracat yapabilmeniz mümkün değil” dedi.

 

 

Fatih Erboz/ Yeniçağ

 

 

Türkiye’de IMF ile görüşme polemiği sürerken Türk ekonomisinin içinden geçtiği süreci CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu anlattı. Kuşoğlu, Türkiye’nin 100 milyar dolara ihtiyacı olduğunu belirtirken, Türk iş insanlarının tahmini olarak 200 milyar dolarının yurt dışında olmasının da dikkat çekici bir başka konu olduğunu söyledi. Dünyanın hiçbir ülkesinde vatandaş olmanın Türkiye’de olduğu gibi olmadığını kaydeden Kuşoğlu, “Şu anda 250 bin dolar verene, 250 bin dolarlık evi olana vatandaşlık veriyoruz. Türk vatandaşlığını satılığa çıkardık o vaziyetteyiz. Amerikan, İngiliz, Alman vatandaşı olmak parayla mümkün değil. Bizim yatırımlarımızın içindeki en önemli kalem gayrimenkul yatırımları. Gelip Türkiye’de üretim tesisi açmıyor, fabrika yapmıyor. Gayrı menkul alıyor, Türk vatandaşlığı da alıyor. Bunu en fazla Arap ülkeleri yapmaya başladı. Türkiye’nin ekonomik politikalarını değil, sosyal politikalarını, toplumu da etkileyen politikaları olmaya başladı” dedi.

 

Türkiye ekonomisinin geldiği noktada kaynak yaratması gerektiğini vurgulayan Kuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

“Ekonomiyi anlayan ve bilen insanların yaptığı tespitlere göre bazı rakamları net olarak vermiyorlar, bazı rakamları ne olarak vermiyorlar ama gördüğümüz kadarıyla Türkiye’nin en az 100 milyar dolara ihtiyacı var. 100 milyar doları kimse size durup dururken vermez. Ekonominiz güven vermiyorsa, belli kurallara bağlı değilse kimse size bu borcu vermez. Şu anda Türk ekonomisinin 460 milyar dolara yakın bir borcu var. Bu kadar borç vermiş, riske girmişsiniz, Merkez Bankası Başkanının açıklamalarına baktığınızda faiz indiriminde bir fren de söz konusu, bundan sonra derin faiz indirimleri de yapılmayacak. Ekonomiyi demek ki toparlayamıyorsunuz, bunlar görülüyor. Türkiye’nin 100 milyon dolar kredi bulabilmesi mümkün değil. Nasıl bulabilir? Bu mekanizma içerisinde sadece IMF’ye gidecek, IMF yoluyla bulacak. Bunun dışında ben borç bulmayacağım, borç bulmadan kalkınacağım ya da dünya mali sisteminin, finans sisteminin dışına çıkacağım diyorsanız böyle bir yol yok, şu ana kadar böyle bir yolu da bulan olmadı.”

 

ALDIĞIMIZ BORÇLARI KULLANAMADIK

Alınan borcun ödenebilmesi için üretmenin ve karlı biçimde satabilmenin gerektiğini dile getiren Kuşoğlu, “Aldığı borçları üretime yönelik yatırımlarda kullanmadı, ihracat da yapmadı. Peki, ne yaptı Türkiye, aldığı parayla yol, köprü yaptı, inşat sektörüne ağırlık verdi, yurt dışında harcadı. Bununla üretim yapıp ihracat yapabilmeniz mümkün değil. Yol köprü de lazım alt yapı işleri sonuçta bunlar. Ancak bunlar borç alarak yapacağınız işler değil. Türkiye yap-işlet-devret modeliyle, başka ifadeyle Kamu-Özel sektör işbirliği projeleri yok. Bunları da dahil edersek çok daha büyük bir riski var Türkiye’nin” diye konuştu.

100 MİLYAR DOLAR İÇİN IMF GÖRÜNÜYOR

Bülent Kuşoğlu, Türkiye’nin toplu olarak mevcut, batmakta olan, can çekişen şirketlerini kurtarabilmesi için paraya ihtiyacı olduğunu aktararak, “Hem de ihracat yapabilmesi, üretim yapabilmesi için yeni yatırımlara ihtiyacı var. Güven duyulan bir ekonomi olması gerekiyor. Bunu Türkiye şu ana kadar başarılmış değil. Bu parayı bulmanın tek yolu IMF. Bu noktaya getirdiler, bu yolu bu kurallar içinde oynuyorsanız, IMF’ye gitmek zorundasınız. Onların çizdiği yolda yürüyüp buraya kadar geldi. Şimdi de IMF’ye gitmeyeceğim diyor. Hâlbuki bu yolda yürüyorsanız, bu kuralları kabul etmişseniz bunlar uluslararası sistemin kuralları bunun sonu IMF, bu noktaya getirdiler ekonomiyi” ifadelerini kullandı.

TÜRK EKONOMİSİNİN BATIŞINI SEYREDEMEYİZ

IMF’ye Türkiye’nin 1947 yılından bu yana üye olduğunu ve aidat ödediğini hatırlatan Kuşoğlu, şunları anlattı

Fatih ERBOZ / ANKARA

ANKARA- Türkiye’de IMF ile görüşme polemiği sürerken Türk ekonomisinin içinden geçtiği süreci CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu anlattı. Kuşoğlu, Türkiye’nin 100 milyar dolara ihtiyacı olduğunu belirtirken, Türk iş insanlarının tahmini olarak 200 milyar dolarının yurt dışında olmasının da dikkat çekici bir başka konu olduğunu söyledi. Dünyanın hiçbir ülkesinde vatandaş olmanın Türkiye’de olduğu gibi olmadığını kaydeden Kuşoğlu, “Şu anda 250 bin dolar verene, 250 bin dolarlık evi olana vatandaşlık veriyoruz. Türk vatandaşlığını satılığa çıkardık o vaziyetteyiz. Amerikan, İngiliz, Alman vatandaşı olmak parayla mümkün değil. Bizim yatırımlarımızın içindeki en önemli kalem gayrimenkul yatırımları. Gelip Türkiye’de üretim tesisi açmıyor, fabrika yapmıyor. Gayrı menkul alıyor, Türk vatandaşlığı da alıyor. Bunu en fazla Arap ülkeleri yapmaya başladı. Türkiye’nin ekonomik politikalarını değil, sosyal politikalarını, toplumu da etkileyen politikaları olmaya başladı” dedi.

 

Türkiye ekonomisinin geldiği noktada kaynak yaratması gerektiğini vurgulayan Kuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

“Ekonomiyi anlayan ve bilen insanların yaptığı tespitlere göre bazı rakamları net olarak vermiyorlar, bazı rakamları ne olarak vermiyorlar ama gördüğümüz kadarıyla Türkiye’nin en az 100 milyar dolara ihtiyacı var. 100 milyar doları kimse size durup dururken vermez. Ekonominiz güven vermiyorsa, belli kurallara bağlı değilse kimse size bu borcu vermez. Şu anda Türk ekonomisinin 460 milyar dolara yakın bir borcu var. Bu kadar borç vermiş, riske girmişsiniz, Merkez Bankası Başkanının açıklamalarına baktığınızda faiz indiriminde bir fren de söz konusu, bundan sonra derin faiz indirimleri de yapılmayacak. Ekonomiyi demek ki toparlayamıyorsunuz, bunlar görülüyor. Türkiye’nin 100 milyon dolar kredi bulabilmesi mümkün değil. Nasıl bulabilir? Bu mekanizma içerisinde sadece IMF’ye gidecek, IMF yoluyla bulacak. Bunun dışında ben borç bulmayacağım, borç bulmadan kalkınacağım ya da dünya mali sisteminin, finans sisteminin dışına çıkacağım diyorsanız böyle bir yol yok, şu ana kadar böyle bir yolu da bulan olmadı.”

 

 

ALDIĞIMIZ BORÇLARI KULLANAMADIK

 

Alınan borcun ödenebilmesi için üretmenin ve karlı biçimde satabilmenin gerektiğini dile getiren Kuşoğlu, “Aldığı borçları üretime yönelik yatırımlarda kullanmadı, ihracat da yapmadı. Peki, ne yaptı Türkiye, aldığı parayla yol, köprü yaptı, inşat sektörüne ağırlık verdi, yurt dışında harcadı. Bununla üretim yapıp ihracat yapabilmeniz mümkün değil. Yol köprü de lazım alt yapı işleri sonuçta bunlar. Ancak bunlar borç alarak yapacağınız işler değil. Türkiye yap-işlet-devret modeliyle, başka ifadeyle Kamu-Özel sektör işbirliği projeleri yok. Bunları da dahil edersek çok daha büyük bir riski var Türkiye’nin” diye konuştu.

 

 

100 MİLYAR DOLAR İÇİN IMF GÖRÜNÜYOR

 

 

Bülent Kuşoğlu, Türkiye’nin toplu olarak mevcut, batmakta olan, can çekişen şirketlerini kurtarabilmesi için paraya ihtiyacı olduğunu aktararak, “Hem de ihracat yapabilmesi, üretim yapabilmesi için yeni yatırımlara ihtiyacı var. Güven duyulan bir ekonomi olması gerekiyor. Bunu Türkiye şu ana kadar başarılmış değil. Bu parayı bulmanın tek yolu IMF. Bu noktaya getirdiler, bu yolu bu kurallar içinde oynuyorsanız, IMF’ye gitmek zorundasınız. Onların çizdiği yolda yürüyüp buraya kadar geldi. Şimdi de IMF’ye gitmeyeceğim diyor. Hâlbuki bu yolda yürüyorsanız, bu kuralları kabul etmişseniz bunlar uluslararası sistemin kuralları bunun sonu IMF, bu noktaya getirdiler ekonomiyi” ifadelerini kullandı.

 

 

TÜRK EKONOMİSİNİN BATIŞINI SEYREDEMEYİZ

 

 

IMF’ye Türkiye’nin 1947 yılından bu yana üye olduğunu ve aidat ödediğini hatırlatan Kuşoğlu, şunları anlattı:

 

“Eleştirdiğimiz kredi rayting kuruluşlarına Fitch gibi kuruluşlara para ödüyoruz, bize not verilsin de borç verilsin diye. IMF 4’üncü madde gereğince sürekli olarak gel bizim ekonomimizi tadil et, bize borç verilmesini sağla raporlarınla diyoruz, hem de reddediyoruz, bu siyaset yapmadır ama kendisini hapsetti iktidar. Şu ana kadar IMF aleyhine konuşmuş bir iktidar ile ilgili IMF’ye gitmişse eleştiririz haklı olarak söyleriz ama o noktaya gelmişse de yapacak bir şey de yoksa mecbur. Türk ekonomisinin batışını mı seyredeceğiz bu noktadan sonra. Ankara Sanayi Odası Başkanı bir özel sektör temsilcisi olarak kamunun batık şirketlere ortak olmasını istedi. Bu iktidar geldiği zaman 2002 yılında bunu kimse söyleyemezdi, söylediği zaman ASO başkanı karşı çıkardı. Ancak gelinen noktada kamunun özel sektör firmalarına ortak olması isteniyor. Daha düne kadar özelleştirme yaparken bugün kamulaştırma yapılan bir noktaya geldik. İktidar IMF noktasında tükürdüğünü yalamak istemiyor ama aynı şekilde ekonomi politikasında da tükürdüğünü yalıyor. Bugün firmalara sadece kamudan kaynak aktarılıyor. Dışarıdan gelmiyor. Dünyada ülkelerin birbirine yaptığı yatırımlar artıyor. Bu dönemde arttı. Sadece Türkiye’de düşmüş durumda.”

 

 

TÜRK VATANDAŞLIĞINI SATAR HALE GELDİK

 

 

Türkiye’deki yatırımların ana kaleminin gayrı menkul yatırımları olduğunun altını çizen Kuşoğlu, “Şu anda 250 bin dolar verene, 250 bin dolarlık evi olana vatandaşlık veriyoruz. Türk vatandaşlığını satılığa çıkardık o vaziyetteyiz. Amerikan, İngiliz, Alman vatandaşı olmak parayla mümkün değil. Biz de 250 bin dolara Türk vatandaşı olabiliyorsun, o hale getirdiler. Bizim yatırımlarımızın içindeki en önemli kalem gayrimenkul yatırımları. Gelip Türkiye’de üretim tesisi açmıyor, fabrika yapmıyor. Gayrı menkul alıyor, Türk vatandaşlığı da alıyor. Bunu en fazla Arap ülkeleri yapmaya başladı. Türkiye’nin ekonomik politikalarını değil, sosyal politikalarını, toplumu da etkileyen politikaları olmaya başladı. Bir taraftan IMF’ye muhtaç olmayalım, IMF’ye gitmeyelim söylemi, diğer taraftan Türk ekonomisini, Türk toplum yapısını berbat eden bir politika izleniyor. Suriyelilere harcanan paranın 40 milyar dolar olduğu söylendi ama bunu da ispatlayamıyor, bunun da hesabı verilemiyor” şeklinde konuştu.

 

 

ACİL OLAN İDLİB

 

 

Birkaç milyon sığınmacının Suriye’den Türkiye’ye gelmesinin söz konusu olduğuna da değinen Kuşoğlu, “İdlib Rusların ve Suriye güçlerinin kontrolünde Türkiye ile birlikte. İdlib’den çıkabilecek bu mülteciler en kolay Hatay’a gidebilecekler. Hatay ile İdlib arasındaki sınır 40 kilometre. Türkiye oraya müdahale etmeyi düşünmüyor. Oradaki mülteciler sınırımıza geldiler Erdoğan’ın posterlerini yaktılar. Öbür taraftan da Fırat’ın doğusu Şanlıurfa’nın altına düşüyor. Şimdi biz Şanlıurfa’nın altına asker göndererek İdlib’deki bu acil sıkıntıyı nasıl çözeceğiz. Bunu da çok merak ediyorum” dedi.

 

 

TÜRK İŞ İNSANLARININ 200 MİLYAR DOLARI YURT DIŞINDA

 

 

“Türkiye’de devletin gelire ihtiyacı var ancak tahsilât yapamıyor. Tahsilât yapsa bu sefer firmaları öldürülecekler. Firmalarda daha da sıkıntıya girecekler” diyen Kuşoğlu şöyle devam etti:

Oysa firmaların yatırım yapmaya ihtiyacı var. Ben bu nedenle 100 milyar dolara ihtiyacımız var diyorum. Bu çok net. Hem mevcut firmaları kurtarmak, hem de yatırım yapabilmek için bu paraya ihtiyacımız var. Torba kanun ile daha önce çıkarttık mevcut durumda yapılandırmaya gidecek. A firmasının borcunu almıyorsun, uzatılıyor, ancak bu firmanın yatırım yapması lazım ki kendini toplasın. Bunu bir sene, iki sene erteledin yapılandır ne olacak? Paraya ihtiyacı var firmanın. Bu firmalara verme o zaman diğer taraftan mallarına el koy, yatırım yapabilen firmalara destek ol. Bu da bir politika. Bazı şeyleri göre göre yapmıyorlar gereğini. Neden yapmıyorlar gereğini? Türk firmalarının, Türklerin yurt dışında 200 milyar doların üzerinde parası olduğu tahmin ediliyor. Bu para korkudan, iktidara olan güvensizlikten dolayı gelmiyor. Türk iş insanlarının paraları bunlar. Bu firmaların bir başka özelliği de bu iktidar döneminde para kazanmış firmalar olmaları. Çekiniyorlar, getiremiyorlar paraları. Yurt dışına götürdüler paralarını, çünkü bu firmaların mallarına her an el konabilir. Güvenmiyor insanlar böyle bir yapı var. Tek kişi yönetimi ekonominin çok büyük bir sorunu.”

 

 

PYD’Yİ YOK EDEBİLECEK MİYİZ?

 

 

CHP’li Kuşoğlu, Fırat’ın doğusuna, İdlib’deki soruna müdahale edilmesi gerektiğine de işaret etti. Kuşoğlu, “Burada acil olan İdlib. Fırat’ın doğusuna girdiğimizde ne yapacağız? PYD’yi yok edebilecek miyiz? Yok etmiyorsak neden giriyoruz? Seçim yatırımı mı yapılıyor yoksa PYD’yi mi yok etmeye çalışıyoruz? İdlib’den bugünlerde oradaki insanların gelmesi söz konusu. 1 milyon insan daha gelebilir Türkiye’ye. Orada da Ruslar var, radikal unsurlar var, bunlara müdahale edebilir miyiz ki etmemiz gerekiyor neden etmiyoruz? Bütün bu radikal unsurları sadece Türkiye mi temizleyecek? Suriye temizlesin. Biz neden temizliyoruz, kendi askerimizi tehlikeye atıyoruz?” şeklinde sözlerini tamamladı.