Vatana bağlılık

Vatana bağlılık
9 Ağustos 2014 08:26

Değerli okuyucularımız! Sohbetimizin konusu, Vatana bağlılık hakkında olacaktır.

 

 

Numan ALADAĞ H&H YORUM

 

 

Vatan sevgisini ruhunda taşımayanların, cüzdan muhasebesi ahlakına sahip olanların perde arkası verdikleri ekonomik ve siyasi tavizlerle coğrafyasının çizildiğinin farkında mıyız?

 

Dünyanın neresi olursa olsun insanoğlunun yaşadığı her yerde mutlaka bir problem olduğunu görüyoruz. Sanayi ötesi toplum olanlarla olmayanların daima soğuk ve sıcak savaşı gündemdedir. Bütün savaşların ana aktif maddesi ”daima gözü doymayacak bir şekilde daha güçlü olma hırsı” yatmaktadır. Sanayi ötesi toplum olmuş ülkeler daima güçlerini kullanma hayallerini sürdürerek ayakta kalacaklarına inanıyorlar.

 

Ayakta kalabilen ülkeler ise hegemonyasına geçirmek istedikleri ülkelerin, milletlerin tarihlerini yok eder ve onları kendi tarihlerinden soğuturlar.
Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere bir çok sanayi ötesi toplum ülkeleri, Türkiye üzerindeki emellerini gerçekleştirmek için o ülkelerin stratejilerine bakarsanız bunu daha da net görebilirsiniz.

 

Türkiye de ve diğer Müslüman coğrafyalarında hayatlarını idame ettiren Müslümanların bugünkü halini inceleyecek olursak, izlenen tiyatro sahnesinden hiç birimizin memnuniyeti olmayacaktır. Takdir edilecek bir tarafı olmayan bu tiyatro sahnesi, Müslümanlara böyle bir kader mi yazılmıştır? Bu işin ana aktif maddesi tembelliktir. Ayrıca Jet hızı ile zengin olma ahlakını da buna ilave edebiliriz.

 

Bizi yaratan; Cenab-ı Allah ”Bağışlayan ve esirgeyen’‘ sıfatıyla, ‘‘Rahman ve Rahim olan” sıfatıyla ‘‘İnanan” ve ”İnanmayan” bütün insanlığa karşı adil davranmıştır.

 

Türk İslam Dünyası ve Müslüman devletler, başta yönetici ve şahıslar, eğer bu adaletten nasibini almamışsa, nasibini rüşvet ver diğer haram olan faaliyetlerden uzak kalıp çoğaltamamışsa, Allah’ın çizdiği rotada, samimiyetle ibadetlerini yapıp ve zekatını verip iyi değerlendirmemişse, Cenab-ı Hakk’ın adaleti tecelli etmiş demektir. Ve kimseyi suçlayıp eleştirmeye hakkımız olduğundan bahsedebilir miyiz? İslam coğrafyalarında tahakkümlerini sürdürmek isteyen, bizleri; ”Ekonomik, kültürel ve siyasi” baskılar altına alanlar kadar, niye Müslümanlar ”Birlik ve beraber olma” bakımından hangi sonuca varmışlar? Bu sorunun cevabını bulabildiğimizde, sadakatla kendimize geleceğimizden, biribirimizi tanıyıp anlayabileceğimizden en ufak bir endişemiz olmamalıdır. En büyük eksiğimiz, İslam coğrafyasında yaşayan insanların bölünmez bütünlüğünü bozmak isteyenlere karşı, alternatif üretmememiz, sanayi toplumu olamayışımız, fikir birliğini oluşturulması hedefine varılamaması, kardeşlik kültürünü ayakta tutamamamız ve tembellik değil midir?

 

Türkiye Cumhuriyeti coğrafyasında yaşayanların arasında, kültürel, sosyal, siyasi ne de ekonomik bakımından anlaşılmaz farklar yoktur. İslam kimliğini taşıyan herkes bilir ki; ”Kıblemiz bir, Peygamberimiz bir, Kitabımız bir ve İnandığımız Allah bir.”

 

Peki ”Problem” nerede?
Türk İslam Dünyası bir zaruretle karşı karşıyadır: Türk İslam birliği içinde beraberce olmak. Birlik ve beraber olarak, her insana karşı sevgi ve saygıyı göstermek. Din, dil, ırk ve renk ne olursa olsun, huzur ve barış içinde yaşanabileceğini, iyiye ve güzele gidişte örnek olabileceğini aleme teşhir etme görevini taşıdığını ispat etmek. Cenab-ı Allah Kur’an-ı Kerim de sevgiyi telkin ettiğini, haram rüşvet-i, riyakarlığı, münafıklığı yasakladığını ve kardeşçe yaşamayı emretmiştir.

 

Türkiye Cumhuriyeti coğrafyasında yaşayanların, Allah, Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed ve hadis-i şerifleri, Ay yıldızlı Şanlı Türk Bayrağına inanarak, adalet ve hoşgörüyü esas alarak, üzerine farz olan Müslümanlığı eda etme duygu ve düşüncesine sahiptir. Kimse bundan endişe etmemelidir. Türk İslam Dünyasında, birlik, dayanışma ve beraberlik olma zamanıdır.

 

Dünyada iki çeşit insan vardır, vicdan ve cüzdan sahibi: Vicdan sahibi olanlar geceleri daha rahat uyur. Cüzdan muhasebesine odaklı olanlar, uyanık oldukları saatlerde yaşamdan daha çok zevk alıyorlar!
Eleştiri, insanların hoşuna gitmiyorsa bile lüzumlu bir şeydir. Vücudunuz da ki bir ağrı ile aynı faaliyeti görür: Ağrı olan yere aynı dikkatleri çeker.

 

İslam Dünyasına zulmeden, bir çok sanayi ötesi toplum ülkeleri iyi bilmelidirler ki, Yüce Türk İslam aleminin yenilmez İman gücü olan iradesi, ruhunda dayanıklı Vatan sevgisi bir karaktere sahip olan İslam aleminin, beraberliğini bölünmez bütünlüğünü bozma hayalinde olanlara ve aldatanlara, ders verdiğini tarih de onaylıyor.

 

Netice olarak; bizleri düşüren tokat, acı olandan daha stratejik önem taşıyan perde arkası göremediğimiz tokattır. O zaman, Türk her şeyini feda eder; fakat İstiklalini asla. Diyenleri hayal kırıklığına uğratmamak için menfaat, her türlü fazilet ve ahlaksızlığı faaliyete geçirdiğini daima hatırlamalıyız. Ona göre, stratejik önem taşıyan görevlerimizi iyi düşünüp yapmalıyız.

 

Cenabı-ı Allah Büyük Türk Milletinin, ülkesi ve milletinin birlik beraberliği uğruna şehit olanları, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu M. K. Atatürk’ü ve değerli okuyucularımızın atalarını Rahmetle, Gazileri minnetle anar. Hastalara acil şifalar dileriz.

 

Cenab-ı Allah’ın bereketi, huzuru, şifası ve Selamı üzerinize olsun.

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Aziz Atam, ruhun şad mekanın cennet olsun
‘CUMHURİYET’, bizi biz yapan ortak değerimizdir
Hicri yılbaşında huzur ve bereket bizimle olsun