Usta gazeteci Melih Aşık: CHP Türkiye’nin umuduydu, kadersizliği oldu…

Usta gazeteci Melih Aşık: CHP Türkiye’nin umuduydu, kadersizliği oldu…
30 Temmuz 2020 15:52

Türk basının usta kalemi, 50 yıllık meslek erbabı Melih Aşık… Yılların yorgunluğu mesleğine ve fikirlerine hiç yansımıyor. Gazetecilikte 1967’de tuttuğu kalemi bugüne taşıyan ender isimlerden… Sayın Melih Aşık ile CHP’nin son kurultayını ve partinin geleceğini konuştuk…

 

Engin Balım / Veryansın tv

 

 

Kurultay’ı nasıl buldunuz?

“Kemal Kılıçdaroğlu adına parlak, CHP ve demokrasi adına hüzün vericiydi. Amaç Kemal Kılıçdaroğlu’nu yeniden kral yapmaktı. Amaç hasıl oldu. Parti ve ülkenin geleceği adına yeni hiçbir şey görmedik. Bir tek adam şovu yaşadık. Tek adam yönetimi perçinlendi.”

 

 

Sizi bu kadar karamsar yapan ne? CHP’yi siz neredeyse iktidar partisi kadar sert eleştiriyorsunuz. Oysa demokrasilerde genellikle iktidar eleştirilir muhalefet eleştirilmez…

“Ben CHP’yi muhalefet yapıyor diye değil yapmıyor diye eleştiriyorum. Bu bir…
İkinci sorunuza bir fıkrayla cevap vereyim…
Maç bitmiş, takım 6 – 0 yenilmiş.
Soyunma odasında kimsenin ağzını bıçak açmıyor. Derken antrenör içeri girmiş, doğru yedek kalecinin üzerine yürümüş, tekme tokat dövmeye başlamış…
Yedek kaleci şaşkın:
– Yahu hoca bana neden vuruyorsun, golleri ben yemedim ki…
Demesine kalmamış hoca isyan etmiş:
– Ulan sen form tutup kaleye geçseydin biz bu golleri yer miydik…”

 

 

Genel Başkan’ın 13 maddelik beyannamesini nasıl buldunuz?

 

“Komik buldum… Yeni bir anayasa yapacağız diye söze başlıyor… Yeni bir anayasa yapmak için bu meclisin lağvedilmesi daha sonra CHP’yi destekleyecek 360 milletvekili bulunması gerekir. Bunlar ne zaman,nasıl olacak? Meteliksiz adamın hedef olarak kendine Bodrum’da villa sahibi olmayı koyması gibi bir şey… Oysa Türkiye’nin çok acil meseleleri bulunuyor Daha da komik olanı var…”

 

 

Nedir o?

“Genel Başkan beyannameyi okurken genel başkan değildi. Divan seçimi yapılmış, divan başkanı ve divan heyeti yerini almıştı. Artık Kurultayın yönetimi divandaydı. En yetkili organ Divan idi. Genel başkan olmayacak dualardan müteşekkil beyannamesini okuduktan sonra bunu oya sundu. Kabul edenler,etmeyenler, kabul edilmiştir falan. Oysa bu işi divan başkanının yapması gerekirdi. Ona hiç söz bırakılmadı.”

 

 

Kılıçdaroğlu’nun dostlarımızla seçimi alacağız söylemini nasıl okudunuz? Sizce dostları kimler?

“Bakınız Yüzde 2,5 oy desteği olan DEVA Partisinin başkanı Ali Babacan ittifak sorulduğu zaman
“Biz ittifak düşünmüyoruz tek başımıza iktidara gelmeyi amaçlıyoruz” diyor. Ana muhalefet lideri ise kendi partisinin iktidarından umudu kesmiş, ittifak yaparak iktidar olacağını anlatıyor. Çünkü artık CHP’nin tek başına iktidar olabileceğine kimse inanmıyor. Kendisi buna dahil. Partinin getirildiği yer burasıdır.”

 

 

İttifak mümkün değil mi?

“Aytuğ Atıcı Kurultay konuşmasında çok basit bir soru sorarak bu ihtimali alaya aldı. Dedi ki: İktidar yarın siyasi partiler yasasını değiştirir ve seçim barajını yüzde 5’e indirirse sizin ittifak öngördüğünüz partiler tek başlarına seçime girmez mi? O zaman siz ne yapacaksınız? Ayrıca artık İyi Parti ile HDP birarada bulunmak istemiyor. Kaldı ki bakarsınız İyi Parti yarın AKP ile koalisyona girivermiş. Bu bile ihtimaldir.”

 

 

Parti Meclisi’nin yeni yapısını nasıl buldunuz?

“Mekanizma şöyle işliyor. Genel Başkan belediye başkalarını ve il başkanlarını seçiyor. Belediye ve il başkanları kongreleri ayarlıyor, delegeleri belirliyor. Delegeler kendilerini belirleyen genel başkanı seçiyor. Genel Başkan parti meclisini belirliyor. Parti Meclisi genel başkanın ağzının içine bakıyor.
Milletvekili olma hayali bütün mekanizmaya ağır basıyor.”

 

 

Bu çark başka türlü döner mi?

“Elbette.. Mesela neden Parti Meclisi seçimi Genel Başkan seçiminden önce yapılmıyor? Eğer Parti Meclisi Genel Başkan tarafından değil de delegenin özgür iradesiyle belirlense parti içi demokrasi farklı bir hal alabilir. O zaman bir kuvvetler ayrılığı oluşur. PM, genel başkandan bağımsız davranabilir.”

 

 

Partiyi düzeltmek için işe nereden başlamalı?

“Bence tüzüğü değiştirip iki seçim kaybeden genel başkanın koltuktan indirilmesi sağlanmalı. Eğer koltuktan indirmezseniz, zayıflamış başkan koltukta kalırsa, bu defa artık partiyi ve ülkeyi değil kendini koltukta tutmaya çalışıyor. Bütün eylemleri kendini kurtarmaya dönük oluyor.”

 

 

Canan Kaftancıoğlu’nun ‘Tuncay Özkan ve Yıldırım Kaya isimlerini PM listesinden bizzat ben çizdirdim… Ekrem İmamoğlu’nun Kurultay sabahı, ‘Genel Başkandan memnunuz ama ancak çevresinin iyi bir yönetimle toparlanması gerekir” açıklamalarını nasıl okuyorsunuz?

“Canan Hanım belli ki kendisini partide her operasyonu yapacak kadar güçlü görüyor. Ve bu gücünü dosta düşmana duyurmak istiyor. Kendisinin deri ceketiyle motosiklet kullanan fotoğraflarını gördüm. Belli ki cesur ve hızı seviyor. Ancak biraz fazla hızlı gidiyor bence… İmamoğlu’na gelince… Genel Başkan kötü diyemeyeceği için Genel Başkan iyi ama çevresi kötü, diyor. Ve o çevreyi temizlemeye talip görünüyor. Kendisi yerine ne koyacak? İdeolojisi nedir? Ben bilmiyorum… Ancak parti liderliğine kendini aday gördüğünü belli ediyor. Sonra da cumhurbaşkanlığı tabii!”

 

 

Parti meclisine türbanlı bir hanımın girmesine ne diyorsunuz?

“Bu hanım partinin ilkelerini benimsemiş, olağan kademelerden geçerek bu noktaya gelmişse kimsenin diyeceği bir şey yoktur. Ama “aman bize dinsiz demesinler” gibi güdülerle vitrine konuyorsa bu kimseyi inandırmaz. Komikliklere bir yenisini ekler.”

 

 

Röportajın tamamını okumak için tıklayın