Türkiye’yi düşürülmüş barajla erken seçim rahatlatır
12 Haziran 2015 15:51

Önce çağdaş demokrasinin en önemli ilkesini ortaya koyalım, o da bu yönetimin bir çoğunluk değil, çoğulculuk rejimi olduğu gerçeğidir.

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

Ama diktatör karakterliler ile iyi niyetli olmayanlar bunu kabul etmezler, demokrasiyi çoğunluk yönetimi olarak kabul eder ve böyle göstererek sık sık milli iradeden bahsederler.

Çünkü despotizmle beslenmiş ruhları ve milletin malını hortumlama konusundaki kişisel, ailevi, güruhlarını ilgilendiren aşağılık çıkarları bunu gerektirmektedir.

Böyle rezil bir yönetim şekli olabilir mi yüzde 35, yüzde 45 veya yüzde 50 oy alacaksın diğer geriye kalan tüm yurttaşların hak ve hukuklarını hiçe sayarak kafana göre yöneteceksin…

İşte bunun adına demokratik çoğunluk denir ki sana oy vermeyen diğer yurttaşların iradelerine de ipotek koymaktır ve krallık, ya da monarşi rejiminden ayırtı yoktur.

Halbuki demokratik çoğulculuk rejiminde yönetimde hangi hükümet olursa olsun tüm yurttaşların hak ve hukukları, özgürlükleri tam garanti altına alınır, iradelerinin üstünde herhangi bir baskı oluşturulmaz.

Demokratik çoğunluğun en büyük payandası yüksek seçim barajıdır.

Demokratik çoğulculuğun önünü açan en büyük etken ise çok düşük seçim barajıdır.

RTE ve onun AKP’si on üç senedir Türkiye’yi yüksek seçim barajı nedeniyle çoğunluk rejimine göre yönetmiş, kendisine oy vermeyen ülke nüfusunun en az yarısını da sürüyü güden bir çoban marifetiyle yöneterek her gün Anayasa ve yasaları çiğnemekle beraber önemli yolsuzlukların altına fütursuzca imza atmışlardır; sürekli olarak ta kendilerini masum gösterme adına milli iradenin temsilcisi olduklarını çok pişkince söylemişlerdir.

Halbuki çoğulculuk esasına dayanan demokratik bir yönetim olsa ülkemizde, ne 17/25 Aralıklar, ne MİT tırları, ne çözüm süreci adı altında ihanet süreci ile Türkiye’nin bölünmesi ihaneti, ne bakanların yolsuzlukları, ne gemicikler VE TÜRGEV hadiseleri ile ne de Urla villaları veya İsviçre bankaları sır hesaplarındaki sekiz ayrı hesaptaki milyar dolar seviyesindeki servet, ne de ülke çapında ve her sektörde, her alanda, her kurumda vs. vahamet derecesinde olaylar olabilirdi.

Tüm bunların müsebbibi, yani demokratik çoğulculuk rejimine geçemeyişimizin nedeni seçim barajının yüzde 10 gibi bir seviyede olmasıdır.
Bugün gelinen noktada bu kadar yüksek seçim barajı dolayısıyla Türkiye tıkanma noktasına gelmiştir.

Sadece Türkiye değil, yıllardır seçim barajının kişisel olarak nimetlerinden yararlanan RTE’de tamamen tıkanmış ve çaresiz hale düşmüştür ki bu çıkmazdan kurtulmak için başını taştan taşa vurduğunu ve danışmanlarıyla sürekli toplantılar yaptığını çok iyi biliyoruz.

Bakın çok vahim bir durumu size söyleyeyim ki yurttaşların gerçekten HDP’den nefret edip iğrenen(PKK’nın kravatlı uzantıları oldukları için) önemli kısmı RTE’nin yönetimden uzaklaşması için bu Kürtçü-ırkçı Kandil ve Öcalan’ın emrindeki partiye oy vermişlerdir.

Ne kadar acı!

Türkiye’de gerçek Kürt nüfusu taş çatlasa yüzde 7-8 olmasına rağmen HDP yüzde 13 oy alarak hak etmediği sayıda milletvekili çıkarmıştır.
Çok açık olarak söyleyeyim, seksen civarındaki HDP milletvekili sayısı Kürt nüfus oranına göre iki mislidir.

Ben demokratik yönetimle ilgili Türk ve Kürt ayrımı yapmıyorum ama HDP Kürtçülük yaptığı için bu rakamları bilerek belirtiyorum.

Halbuki seçim barajı düşük olsa hiçbir Türk, RTE’nin yönetimden uzaklaşması için Kürtçü-PKKcı HDP’ye oy vermez ve bu durumda bu bölücü parti en fazla kırk milletvekili çıkarmış olur.

Türkiye seçimden sonra daha önceki makalelerimde belirttiğim gibi ağır bir kaosun içine girmiştir.

Bu kaostan çıkışın en kestirme yolu TBMM’de bulunan tüm partiler en kısa zamanda seçim barajını düşürerek birkaç ay içinde erken seçime gitmelidirler.

Bu kadar yüksek sayıda haksız uygulamalara dayalı olarak milletvekili çıkaran HDP’nin arka bahçesi PKK terörünü yeniden hortlatırsınız ve tekrar Allah korusun Mehmetçik cenazeleri babaocaklarına yolculanır.

Var mı öyle üç kuruşa beş köfte yüzde 7-8 nüfusun olacak-HDP ırkçılık yaptığı için söylüyorum- ama milletvekillerinin saf seçmenler nedeniyle yüzde 20’sini götüreceksin.

İşte en büyük kaos nedeni budur ve çok yakında harekete geçecek PKK terörü nedeniyle temenni etmem ama bunu herkes yaşayacak.

Bu nedenlerle bir yurttaş olarak benim önerim seçim barajının en az yüzde 3’e düşürülerek erken bir seçime gidilmesi Türkiye’ye rahat bir nefes aldıracaktır.

Neden?

Çünkü o zaman her seçmen özgüvenle desteklediği partiye oyunu vererek TBMM’ne birkaç kişi de olsa hem kendi temsilcilerini gönderir, hem de PKK’nın temsilcisi HDP bu kadar milletvekili ile çıkarıp ta milli bütünlüğümüzün bölünmesi ile ilgili tehlikeli atraksiyonlarda bulunmaz; haddini bilir yerine oturur.

Şunu açıkça belirteyim ki seçim barajının yüzde 3’e düşürülerek birkaç ay içinde erken seçime gidilmesi RTE’yi de rahatladır.

Seçim barajının yüzde 3’e düşürülerek erken bir seçime gidilmesi dışında ne Türkiye kaostan, ne de RTE’nin yargılanmaktan kurtulma olanağı vardır.

Yüzde 5 seçim barajı bile Türkiye’yi kaostan kurtaramaz.

Gözü yılmış olan seçmen yine korka korka gidip istemediği kazanma olasılığı olan partilere oy verecek.

Türkiye’nin 1960’lı yıllarını unutmayalım ‘’nispi temsil’’ seçim sistemi vardı ve iddialı olan her parti TBMM’de temsil ediliyordu ama yine de o zamanın Adalet Partisi tek başına iktidar oluyordu.

Türkiye’de bu dönemde gerçekten demokratik çoğulculuk vardı ve en yüksek kalkınma hamleleri bu dönemde yapılmıştır.

Biz şimdi derhal seçim barajını yüzde 3’e düşürerek ‘’nispi temsil’’e geçerek erken seçime gittiğimiz taktirde 78 milyon yurttaşın rahat bir nefes alacağı kesindir.

Ve bu yasaya destek verecek partiler seçmen gözünde çok değerli hale gelecektir.

Son olarak yineliyeyim, RTE’nin kurtuluş simiti de budur.

Renkli bir parlamentoda her grup birbiriyle uğraşıp, tarafsız durumdaki cumhurbaşkanı ile didişmeye vakit bulamazlar.

Bizden hatırlatması.

İbrahim ÖZDOĞAN Twitter