Türkiye’nin IŞİD politikası değişir mi?

Türkiye’nin IŞİD politikası değişir mi?
22 Eylül 2014 10:55

Musul Başkonsolosumuzun da içinde bulunduğu 49 rehine 101 günlük aradan sonra nihayet serbest bırakıldı.

 

 

Çağların IŞIK H&H YORUM
Şimdi tüm çevrelerin merak ettiği soru, Ankara’nın Işid politikalarının değişip değişmeyeceği.
Bu sorunun cevabı, serbest bırakılmalarının ardındaki sebeplerin neler olduğuna bakılarak verilebilir.
Zira daha önce iki Amerikalı ve bir İngiliz rehineyi iğrenç görüntülerle infaz eden Işid’in 49 personelimizi sağ salim bırakacağı çok şüpheli görülmekteydi.

 
Ancak Esad düşmanlığında ölçüyü çoktan kaçıran Ankara’nın, asıl amacına ve felsefesine bakmaksızın yardım edip büyüttüğü örgüt, Esad’a diş geçirmek yerine, kendi varlığını büyütüp geliştirmek adına 49 rehineyi sigortası olarak kullandı.
Bu sigorta Türkiye’nin zaten isteksiz olduğu sınır geçişkenliğini önlemeyişinin ve Işid karşıtı koalisyonda yer almak istemeyişinin de sebebi oldu.

 
Öte yandan bazı Kürt grupları Türkiye’yi Kobane saldırısından önce Işid’e silah göndermekle suçlamıştı.
Bazı Avrupalı parlamenterler ise NATO üyesi Türkiye’nin Işid’i desteklemesinin skandal olduğu şeklinde açıklamalar yapmışlardı.
Örgütün savaşçılarını finanse edebilmek için ihtiyacı olan geliri, Türkiye ve Lübnan üzerinden petrol satarak karşıladığını da ABD Senato Dış İlişkiler Komitesi’nde konuşan Kerryaçıkladı.

 
Ancak aynı toplantıda KerryTürkiye’nin önümüzdeki günlerde seçimini yapmak zorunda kalacağını da açıklamıştı.
Ankara maruz kaldığı uluslararası baskı ve suçlamalara karşı koymak konusunda çok kararlı davranmış ancak artık köşeye sıkışmıştı, Işid politikası konusunda bir karar vermek zorundaydı.

 
Aynı şekilde Işid’dedaha önce defalarca bırakılacağını söylediği ancak sözünde durmadığı rehinelerin bırakılması konusunda bir karar vermek zorundaydı.

 
Sabrı tükenen Ankara başından beri büyümesine ve güçlenmesine yardım ettiği Işid’in celladı konumuna geçebilirdi.
Bunu farkedenIşid kendisi için en doğru zamanda rehineleri serbest bıraktı.

 
Rehinelerin bir operasyon sonucu ya da fidye ödenerek değil, siyasi pazarlıklar sonucu serbest bırakıldığı bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da açıklandı.

 
Artık bundan sonra koalisyona aktif olarak katılması için Türkiye’ye baskı yapmanın önünde bir engel kalmadığını düşünenler var.
Aslında gelişmeleri konjonktüreldeğerlendiren bu insanlar pek haksız da sayılmazlar.

 
Türkiye Işid karşıtı koalisyona hem de kararlılıkla girmelidir.

 
Ancak Işid’leasıl müzakere konusunun zaten tamda bu olabileceği göz ardı ediliyor.
Yani rehineler, Türkiye’nin hiçbir şekilde Işid karşıtı koalisyonda yer almayacağını kabul etmesi koşuluyla serbestbırakılmış olamazlar mı?

 
Zaten geri adım atma anlamına gelecek olan politika değişikliği, öncelikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’nın kişiliğine de uymuyor.
Bu durumda ne yazık ki Türkiye’nin Işid politikasında agresif bir değişikliğe gideceğini söylemek pek olası görünmüyor.
Peki ama Türkiye artık öfkesi birikmiş dünyanın karşısında bu kez hangi mazeretle durabilecek?

 
Bu sorunun cevabı Suriye’nin kuzeyinde bir tampon bölge kurulması çalışmalarına öncülük etmek istemesi ile şimdiden 80.000’i bulan yeni bir göç dalgasını memnuniyetle kabul etmesi olabilir.

 
Ancak tampon bölgeye Kürtler şiddetle karşı çıkıyor ve bu Kürt grupları Amerika’nın önderliğinde savaşacak olan kara ordusunun başat aktörü durumundalar.

 
Yani senaryosu yeniden yazılan Ortadoğu için Türkiye’nin koalisyona katılması ve Işid’e karşı daha fazlasını sunması gerekeceği açık.

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Seni başkan yaptıracağız
Yarının gülüşleri bugünün gözyaşlarında boğuldu
Dağlıca saldırısının Cizre’yle ilgisi var mı?