Türkiye’nin inek ithal edeceği Singapur’da sadece 200 sığır var!

Türkiye’nin inek ithal edeceği Singapur’da sadece 200 sığır var!
25 Kasım 2017 09:49

Kırmızı et üzerinden yürütülen tarım savaşının tam ortasındaki Türkiye, yüz binlerce hayvanın hazır bekletildiği dev gemilerle baş edebilecek mi?

 

 

 

Daha önce çeşitli vesilelerle Türkiye’nin uzun süredir bir tarım savaşının içinde olduğunu ve bunun ayrıntılarını aktarmıştık. Son dönemde hızlanan kırmızı et ve hayvan ithalatlarının ardından alınan Singapur’a gümrük vergisi sıfırlaması gösterdi ki acilen toplumsal bir refleks gösterilerek bunun ardından da tarım politikalarından radikal değişikliklere gidilmez ise bu savaşın kaybedeni 80 milyonluk dev bir tüketici kitlesine sahip Türkiye olacak. Artık okyanuslarda yalnızca uçak gemileri, 6. Filo dolaşmıyor, ‘ucuz et’ yalanıyla tüketimi körüklenen bir ürünün hammaddesi olan milyonlarca sığır ve koyunun konuşlandığı dev hayvan gemileri bu savaşın sonucunu şansa bırakmayacak şekilde ve ihtiyaç olduğunda çıkartma yapabilmek üzere Türk karasularının burnunun dibinde dolaşıyor. Kapitalizm asla zar atmaz.

 

Yanlış tarım politikaları yüzünden hayvancılıkta büyük bir krize sürüklenen Türkiye çareyi ithalatta arıyor. AB, ABD, Avustralya ve Balkan ülkelerinden yapılan sığır ve küçükbaş ithalatının ardından şimdi de bir Güneydoğu Asya ülkesi olan Singapur’dan damızlık ve besilik sığır ile koyun ithal edecek. Üstelik Singapur’dan ithal edilen sinek ve düvelerden hiç gümrük vergisi alınmayacak. Bakanlar Kurulu’nun buna ilişkin kararı önceki gün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

 

Meralarını ve yaylalarını yitiren küçük ölçekli üreticiye dayatılan ensütriyel hayvancılık yüzünden zaten büyük bir borç batağında olan Türkiye’deki çiftçiler bu kararla birlikte hükümetten bir darbe daha almış oldu.

 

SİNGAPUR’DAN HAYVAN İTHALATINA SIFIR GÜMRÜK VERGİSİ KARARI

 

Bakanlar Kurulu’nun Singapur’dan ithal edilen bir çok tarım ve sanayi ürünü ithalatında gümrük vergisi oranlarını yeniden belirleyen kararına göre bu ülkeden ithal edilecek olan inek ve düvelerden gümrük vergisi alınmayacak. 400 kilonun üzerindeki dişi ve erkek danalar için yüzde 26, 1 yaşından küçük kuzular içinde yüzde 40 gümrük vergisi alınması kararlaştırıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da imzasını taşıyan Bakanlar Kurulu Kararı önceki gün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

 

ISPARTA BÜYÜKLÜĞÜNDEKİ SİNGAPUR’DA TARIMSAL ÜRETİM YOK!

 

Ancak yüzölçümü yaklaşık Isparta ili büyüklüğünde olan, 5 milyon 600 bin civarında nüfusa sahip bu Güneydoğu Asya ülkesinde tarımsal üretim neredeyse yok denecek kadar az. Singapur’un toplam arazisi 71 bin 910 hektar. Bu oran, Türkiye’nin birçok ilinden daha küçük. Örneğin Artvin’in 54 bin 930 hektarlık yüzölçümüyle Singapur’dan daha büyük araziye sahip. Isparta ise 68 bin 200 hektar. Ekonomi Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre Singapur ekonomisinin yüzde 73’ünü hizmetler, yüzde 26’sını ise sanayi sektörü oluşturuyor. Yok denecek kadar az olan tarımsal üretimin payı ise sadece yüzde 1. Bunu da orkide ve akvaryum balıkçılığı gibi ürünlerle sahil şeridinde yapılan kültür balıkçılığı oluşturuyor. Gıda ihtiyacının büyük bölümünü Malezya ve Endonezya gibi ülkelerden karşılayan Singapur, kısıtlı olan topraklarını yüksek girdili ekonomik faaliyetler için kullanıyor.

 

TÜRKİYE’NİN İNEK İTHAL EDECEĞİ SİNGAPUR’DA SADECE 200 SIĞIR VAR!

 

Bakanlar Kurulu’nun ‘sıfır gümrük vergisi’ kararı, kendi ihtiyacını bile üretemeyen Singapur’dan Türkiye’nin nasıl hayvan ithal edeceği sorusunu akıllara getirdi. CHP Edirne Milletvekili ve TBMM Tarım Orman ve Köy İşleri Komisyonu Üyesi Okan Gaytancıoğlu da bu sorunun peşine düşerek FAO verilerine göre Singapur’da sadece 200 büyükbaş hayvan olduğunu açıkladı. Gaytancıoğlu’nun açıklamasına göre hiç koyun bulunmayan Singapur, 270 bin domuz varlığına sahip.

 

SIFIR GÜMRÜK VERGİSİ KARARININ ARKASINDA BAŞKA TEZGÂH MI VAR?

 

Bu ölçekteki bir hayvan varlığına sahip olan Singapur’dan Türkiye’nin sıfır gümrük vergisiyle hayvan ithal etme kararı almasının mantığını anlayamadığını dile getiren CHP’li Gaytancıoğlu, “Burada akla ilk gelen konu ‘acaba yine bir AKP tezgâhı mı vardır?’ şeklindedir. Türkiye ile Singapur tarımsal potansiyel açısından karşılaştırılamayacak durumdadır diyebiliriz. İki ülke arasındaki hayvancılık ticaretinin Singapur dikkate alınarak hiç yapılmaması gerekirken sıfır gümrükle Singapur’dan ithalat yapılacak olması AKP’nin bugüne kadar yaptığı yandaş siyaseti ile açıklanabilir” görüşünü dile getiriyor.

 

Tarım konusunda küresel boyutta oynanan oyunlarla yerel üreticilerin nasıl kıskaca alınarak üretimden koparıldığını ve büyük kentlere tıkılarak birer tüketiciye dönüştürüldüğünü belgeleriyle anlatan araştırmacı-yazar Erhan Ünal’ın et ve canlı hayvan ithalatına yönelik kapsamlı değerlendirmelerini önce gün yayınlamıştık.

 

TÜRKİYE’NİN ET TEDARİKÇİSİ HİJAZİ FİRMASI VE ASYA PASİFİK İLİŞKİSİ

 

f1(90)

 

Ünal, Türkiye’ye gemilerle canlı hayvan getiren Amman (Ürdün) merkezli küresel hayvancılık tekeli Hijazi&Ghosheh Co. Ltd. şirketinin iş ilişkilerinin araştırılması durumunda, giderek karmaşıklaşan bu ilişkilerin Birleşik Arap Emirlikleri’nden Avustralya’ya ve daha başka merkezlere uzandığının görüleceğini belirterek, “Burada konuyu fazla uzatmamak için Avustralya üzerine şimdilik fazla bir şey yazamıyorum fakat sadece dikkatleri o yöne bir miktar çekebilmek amacıyla bu Anglo Sakson ülkenin, sadece büyük bir canlı hayvan ihracatçısı değil aynı zamanda Asya ve Güneydoğu Pasifik’te Küresel Oligarşinin en önemli operasyon merkezi olduğunu da söyleyeyim” ifadeleriyle aslında Singapur’un da içinde olduğu Asya Pasifik bölgesine işaret etmişti: (http://odatv.com/ucuz-et-oyununun-arkasindaki-korkunc-plan-2211171200.html)

 

HİJAZİ’NİN TÜRKİYE’DE HAYVAN FABRİKASI MACERASI N ASIL BAŞLADI

 

Erhan Ünal’ın dikkat çektiği Ürdün merkezli Hijazi şirketi Türkiye’ye 2010 yılında girmiş. Üstelik de bugün ithal et tartışmalarının odağındaki Et ve Süt Kurumu’nun desteğiyle Türkiye’de 50 milyon Dolarlık hayvancılık yatırımı yaparak. Ancak 2010 yılından bu yana Türkiye’nin ithal ettiği et ve canlı hayvanda en fazla adı geçen şirket, Hijazi. Şirketin Türkiye ayağı olan Angos Hayvancılık’ın resmi internet sayfasında verilen kurumsal bilgilere göre şirket bünyesinde Avustralya, Amerika, Brezilya, Uruguay, Meksika, Arjantin, Yeni Zelanda ve birçok başka ülkede hayvan üretimi yapılıyor. Adeta yüzen dev ahırlara benzeyen 30 bin büyükbaş, 100 bin küçükbaş hayvan taşıma kapasitesine sahip gemilerle Türkiye’ye bugüne kadar milyonlarca canlı hayvan ithal eden Hijazi’nin Avustralya’da helikopterlerle kontrol edilen 500 bin sığır, 1 milyon koyundan oluşan yığınsal üretim yapılan devasa hayvan fabrikaları bulunuyor. Çünkü kimyasal ve antibiyotiklerle desteklenen bu boyutlardaki hayvan üretimine ‘çiftlik’ demek, gerçek çiftlik sahiplerine haksızlık olur.

 

f3(45)

 

YÜZBİNLERCE HAYVAN OKYANUSLARDAKİ GEMİLERDE BEKLİYOR!

 

Hijazi şirketinin üretim yaptığı diğer ülkelerdeki hayvan rakamları da milyonlarla ifade ediliyor. Ancak en çarpıcı olanı şu: “Bunların yanında her biri 10.000 büyükbaş ve 50.000 küçükbaş taşıyabilen yüzen hayvancılık tesisi konumundaki gemilerimizde sürekli hazır hayvan ile okyanuslar da bekletilmektedir.” (http://www.angoshayvancilik.com/digerulke_ciftlik.php)

 

SİNGAPUR’DAN SIFIR GÜMRÜK KARARINDAN ÜÇ HAFTA ÖNE GEMİ KARARI

 

Singapur’dan ithal edilecek hayvanlardan gümrük vergisi alınmamasıyla ilgili 21 Kasım tarihli Bakanlar Kurulu Kararı’ndan yaklaşık 3 hafta önce sessiz sedası bir Yönetmelik hazırlandı. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nca hazırlanan ve 21 Ekim’de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ‘Türkiye-Singapur Serbest Ticaret Anlaşması Çerçevesindeki Ticarette Eşyanın Tercihli Menşeinin Tespiti Hakkında Yönetmelik’ başlığını taşıyan yasal düzenlemenin en ilginç maddelerinden biri de ‘gemilerden üretilen hayvanlar’ ve işlenmiş et ürünleriydi.

 

csdcsdc(1)

 

YÖNETMELİKTEKİ ‘ASEAN’ AYRINTISI

 

Yönetmeliğin 7. Maddesinde yer alan düzenlemeye göre, taraf ülkedeki yetişen hayvanlar ve tarım ürünleriyle deniz ürünleri anlaşma kapsamında değerlendirilirken, Türk ve Singapur ortaklı ve bandıralı ‘fabrika gemiler’ de kapsama alınıyor. Ayrıca kısa adı ASEAN olan ve Brunei, Endonezya, Filipinler, Kamboçya, Laos, Malezya, Myanmar, Singapur, Tayland ve Vietnam’ın üyesi olduğu Güneydoğu Asya Uluslar Birliği’ne de yönetmelik kapsamında yer veriliyor. Kısacası üretici olmayan Singapur’un kendi ihtiyacını bile karşılayamadığı tarım ürünleri (hayvan ve et), Avustralya ve Yeni Zelanda ile Malezya ve Endonezya gibi ASEAN ülkelerinden temin edilip balık istifi dolduruldukları gemilerle Singapur limanından Türkiye’ye taşınacak.

 

AVUSTRALYA’DA EN PAHALI ET TÜRKİYE’DEKİ UCUZ ETİN YARISI KADAR

 

Dünyanın en büyük hayvan üreticilerinden biri olan Avustralya’da iyi kalitedeki bir kilo dana bifteği yaklaşık 5 Avustralya doları. Bu da ortalama 15 liraya tekabül ediyor. Yaklaşık 25 kiloluk bir canlı koyunun fiyatı da 120-130 Avustralya doları (ortalama 400 lira) civarında. 200 kiloluk bir dana 400 (1200 TL), yetişkin bir inek ise 800-900 (2400 ila 2700 TL) dolar civarında. Türkiye’de ise özellikle büyükbaş hayvan rakamları bunun neredeyse 3-4 katı civarında. Koyunda da ortalama iki kat yüksek.

 

KÜRESEL ET TEKELLERİNE MİLYONLARCA DOLARLIK KOLAY VURGUN

 

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın Türkiye’de iki büyük market zincirinde satışa sunduğu ‘İthal ucuz et’ ise kıymada 29, kuşbaşı ette ise 31 lira. Yani yaklaşık 10 Avustralya doları. Yani dar gelirli milyonlarca Türk insanının et yiyebilme hayaliyle kuyruğa sokularak umacılaştırılmasından küresel et tekelleri milyar dolarlar kazanacak, bakanlık ise yerli üreticiyi koruyacak radikal önlemler almak yerine ithalatta gümrük vergisini bile sıfırlayacak düzenlemelerle bu kolay yağmanın önünü açacak.

 

f4(26)

 

HİJAZİ’NİN PATRONU: ‘TÜRKİYE UZUN SÜRE İTHALATA DEVAM EDECEK’

 

Türkiye’de kırmızı et krizinin baş gösterdiği günlerde Kasım 2011’de Dünya Gazetesi’nden Ali Ekber Yıldırım’a konuşan Ürdünlü Hijazi firmasının sahibi Tareq Hijazi, Türkiye’de hayvancılık ve et yatırımlarını şöyle anlatıyordu: “İlk bakışta Türkiye piyasasının hayvana doyduğu söylenebilir. Kendi hayvan varlığı var. Besicileri var. Hükümet hayvan varlığını artırmak için çalışmalar yapıyor, destekler veriyor. Bunun sonuçlarını da almaya başladı. Fakat biz daha uzun bir süre ithalatın da devam edeceğine inanıyoruz. Bu nedenle Türkiye’ye yatırım yapıyoruz. Bugüne kadar 15-20 milyon dolarlık yatırım yaptık. Çiftliklerimiz var. Kiraladığımız çiftlikler var. Çiftlik ekipmanları ve diğer yatırımlar için para harcadık. Kuracağımız entegre tesis ile Türkiye’deki toplam yatırımımız 50 milyon dolara ulaşacak. Biz Türkiye pazarının geleceğine ve istikrarına güvenerek yatırım yapıyoruz…

 

‘İTHAL ETTİĞİMİZ HAYVANLARI BÜYÜK MARKETLERE VERECEĞİZ’

 

Hijazi Grubu, hayvancılık konusunda entegre bir yapıya sahip. Hayvan ithalatı yaptığımız ülkelerde çiftliklerimiz var. Avustralya, Uruguay, Arjantin, Brezilya, Yeni Zelanda ve daha birçok ülkede çiftliklerimizde hayvanlarımızı besleriz. Sağlıklı ve doğal olmasına özen gösteririz. Türkiye’de de çiftliklerimiz var… İthal ettiğimiz hayvanları karkas olarak veya kesilmiş parçalar halinde büyük marketlere vereceğiz.”

 

EBK’DAN HİJAZİ’YE VERİLEN AÇIK DESTEK

 

Hijazi’nin kuracağı et entegre tesisine o günlerde adı Et ve Balık Kurumu (EBK) olan kurumun Genel Müdürü Bekir Ulubaş büyük bir destek vererek şunları söylüyor: “Hijazi’nin gelmesi büyük kazanç olur. Teknoloji getirecekse böyle bir tesisin büyük yararı olur. Çünkü o bölgede çok büyük ihtiyaç var. Edirne’de bir tek Borsa’nın bir kesimhanesi var ama yetersiz. Keşke Et ve Balık Kurumu’nun Trakya’da bir entegre tesisi olsaydı. İstanbul’daki Zeytinburnu Kombinası özelleştirilmiş. Çok yanlış. Aynı şekilde Ege’de de bir kombinamız olsaydı. Manisa Et Balık Kombinası özelleştirilmeseydi çok iyi olurdu. Ege ve Trakya’da kombinamız olmayınca çok zorlanıyoruz. Sakarya ile Marmara ve Trakya’ya hizmet vermeye çalışıyoruz ama yetmiyor. Ben özelleştirmeye karşı değilim. Ama keşke en son özelleştirilecek bu kurumu ilk özelleştirmeselerdi. Manisa’yı Zeytinburnu’nu satmasalardı. Bu iki bölgede de yeni yatırıma ihtiyaç var.” (http://www.tarimdunyasi.net/2011/11/14/urdunlu-hijaziden-50-milyon-dolarlik-et-entegre-yatirimi/)

 

33 YAŞINDAKİ KÜRESEL ET TEKELİNİN SAHİBİNİN TÜRKİYE MACERASI

 

Türkiye’nin gıda güvenliği açısından son derece stratejik bir kurumu olan Et ve Süt Kurumu’nun (ESK) başındaki en yetkili kişinin dünyanın en büyük et ve canlı hayvan tekeli sayılan bir kuruluşun ülkeye girmesini kazanç olarak görmesi oldukça düşündürücü. Ancak henüz 33 yaşındaki tam adı Tareq İssam Khaleel Hijazi olan Ürdün kökenli iş adamının şirketinin Türkiye’de hangi siyasilerle ve onlara yakın olan iş adamlarıyla bağlantılarının olduğunun araştırılması gerekiyor.

 

ET VE SÜT KURUMU VE HİJAZİ’NİN 2018 İÇİN DEV İTHALAT SÖZLEŞMESİ

 

Zira daha şimdiden 2018 yılında Türk halkına satılacak etlerin büyük bölümü bu şirket tarafından ithal edilmek üzere düğmeye basılmış durumda. ESK’nın 2018 yılı için Hijazi’nin şirketiyle yaptığı ithalat sözleşmelerinde, Avustralya’dan gelecek olan 300 bin kuzu ile Brezilya’dan ithal edilecek 270 bin sığır için imzaların atıldığı öne sürülüyor. Macaristan kökenli bir diğer hayvancılık devi olan Hundland firması ile de Fransa, İspanya ve İrlanda’dan ithal edilecek 110 bin sığır için sözleşme hazırlığı olduğu belirtiliyor.

 

HİJAZİ’NİN ‘YILDIRIM’ SOYADLI ORTAĞI KİM?

 

Hijazi’nin Türkiye’deki üretim üssü olan Çorlu’daki Angos Hayvancılık bünyesinde ‘Niğmet’ adıyla kurduğu şirkette, yüzde bir hisseli Fırat Yıldırım adında bir yatırımcının adı geçiyor. Ticari sicil kayıtlarına göre Gaziantep merkezli bir adreste ikamet ettiği belirtilen Yıldırım’ın kardeşi olan bir başka girişimciyle birlikte Hijazi’ın Türkiye’deki işlerini yürüttüğü öne sürülüyor.

 

BAKANLIK HİJAZİ’YE BAŞVURUDAN BİR GÜN ÖNCE NASIL BELGE VERDİ

 

Angos Hayvancılık şirketi adına Çorlu’da açılan dev işletmenin ‘işletme uygunluk belgesi’, İlçe Tarım Müdürlüğü’nce başvuru tarihinden bir gün önce verilmiş. Bu skandalın ortaya çıkmasıyla 2012 yılında dönemin CHP’li milletvekilleri Gıda Tarım ve Hayvancılık Eski Bakanı Mehdi Eker’e bir soru önergesi veriyor. Bakan Eker, uzun aranın ardından önergeye verdiği yanıtta, ilgili firmanın 24 Mart 2011 tarihinde Çorlu İlçe Tarım Müdürlüğü’ne başvurarak ‘işletme uygunluk belgesi’ talep ettiğini belirterek şöyle diyor: “İşletmenin daha önceden kayıt altına alınmış olması, kontrol ve denetimlerinin sık sık yapılan bir işletme olması sebebiyle aynı gün işletme uygunluk belgesi tanzim edilerek firmaya verilmiştir. Ancak söz konusu firmanın dilekçesi akşam mesai bitiş saatlerine denk geldiği için bir gün sonrasında kayıta alınmıştır.”

 

TÜRKİYE İÇİNE SOKULDUĞU TARIM SAVAŞINI NASIL KAZANACAK

 

Daha önce çeşitli vesilelerle Türkiye’nin uzun süredir bir tarım savaşının içinde olduğunu ve bunun ayrıntılarını aktarmıştık. Son dönemde hızlanan kırmızı et ve hayvan ithalatlarının ardından alınan Singapur’a gümrük vergisi sıfırlaması gösterdi ki acilen toplumsal bir refleks gösterilerek bunun ardından da tarım politikalarından radikal değişikliklere gidilmez ise bu savaşın kaybedeni 80 milyonluk dev bir tüketici kitlesine sahip Türkiye olacak. Artık okyanuslarda yalnızca uçak gemileri, 6. Filo dolaşmıyor, ‘ucuz et’ yalanıyla tüketimi körüklenen bir ürünün hammaddesi olan milyonlarca sığır ve koyunun konuşlandığı dev hayvan gemileri bu savaşın sonucunu şansa bırakmayacak şekilde ve ihtiyaç olduğunda çıkartma yapabilmek üzere Türk karasularının burnunun dibinde dolaşıyor. Kapitalizm asla zar atmaz.

 

Yusuf Yavuz

Odatv.com