Türkiye’de siyasette yaş ırkçılığı ve dünya gerçekleri

Türkiye’de siyasette yaş ırkçılığı ve dünya gerçekleri
14 Şubat 2015 15:19

Demokrasinin tüm kurum, kurul ve kuralları ile yerleştiği bilgi düzeyi çok yüksek olan ileri Avrupa ülkeleri ile Amerika’da yaşanan uzun deneyimlerden sonra çekilen sıkıntılara dayalı olarak ”Yaş ırkçılığı” diye bir kavram geliştirilmiş ve herkesin bildiği kavimler arasındaki aşağılanmaya dayalı ırkçılık olumsuzluklarının olmaması için bu spesifik ırkçılığın üzerinde duyarlılıkla durulmaktadır.

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

Böyle adi bir ırkçılığın olmaması için Avrupa’nın tüm ülkeleri gerek çalışma alanında gerekse siyasette çok önemli önlemler almışlar ve yasalar çıkarmışlar ve bunu daha da geliştirme yolunda mesafe almaktadırlar.

 

Örneğin, daha yeni okuduğum bir haber de yaşı daha ileri olan insanların bulundukları çalışma alanlarında daha uzun süre kalmaları ve geç emekli olmaları için yeni yasal hazırlıklar yoldaymış.

 

Başta Almanya ve Avusturya olmak üzere.

 

Halbuki, herkesin bildiği gibi iş alanında Avrupa’da emeklilik yaşı uzun zamandan itibaren altmış beş olarak uygulanıyor.

 

Adamlar bunu ulaştıkları deneyimler sonucu yetmiş yaşa kadar uzatmak istiyorlar.

 

Avrupa’da zaten politika da yaşın sınırı yoktur.

 

Bu nedenlerle Avrupa’da çok yaşlı politikacılar vardır.

 

Avrupalı bunu bilimsel nedenlerle uyguluyor.

 

Ve Avrupalı şunu biliyor:Önemli olan yaşın gençliği ve fazlalığı değil, insanların beyinlerinde taşıdığı bilgi, deneyim ve oluşturdukları yararlı tasarımlardır.

 

İnsanların dağarcıklarında bilgi, deneyim ve yararlı tasarımların oluşması için de çok doğaldır ki belli bir zaman dilimine gereksinim vardır.

 

Elli sene, altmış sene, yetmiş seneye gereksinim vardır, sürekli çalışmak, deneyimlemek, düşünüp tasarlamak zahmetine katlanmak koşulu ile.

 

Yoksa bilgi edinmeden, deneyimlemeden, düşünüp üretme zahmetine katlanmadan geçen ömür boştur ve sadece ‘’yaşlanmak’’tır.

 

Bilginin çılgınca çoğaldığı günümüzde insanlar yirmi, otuz, kırk vs. senede devleti yönetecek seviye ve deneyime her zaman ulaşamıyorlar.

 

Avrupalı şunu çok iyi bilir:Zaman geçtikçe uğraşıp didinen insanlar da bilginin eskimediğini her geçen gün içerisinde yeni takviyelerle çoğalıp tazelendiğini.

 

İşte bu gerçeğin ayırtına varan Avrupalılar iş ve çalışma alanında olduğu gibi politikada da bilgi birikimi sahibi iler yaştaki politikacılara hiç sınır tanımadan yer verir ve seçimle işbaşına getirirler.

 

Biz de ise belli bir yaş seviyesine gelmiş bilgi ve deneyim sahibi politikacılara saldırmak, onları karalamak bir moda haline gelmiş ki, akıl ve gerçeklerle izah edilir bir tarafı yoktur; tamamen dünya gerçeklerinden habersiz olarak yüksek cehalete, ulaşamadıkları bilgisel deneyim nedeni ile kahredici kıskançlığa dayanmaktadır.

 

Örneğin, genç bir arkadaş, atıyorum ‘’Söyleyecek sözleri olan genç politikacıların yerine, sözleri eskimiş olanların tercih edilmesinin de geçerli bir mantığı yoktur’’ sözlerini söylese, yukarıda yaptığım izahat çerçevesinde akıl ve mantıkla bir ilgisi var mı sizce?

 

Şimdi bu sözü hep birlikte irdeleyelim.

 

O cümlede hemen kesin bir hüküm konularak ‘’genç politikacıların söyleyecek sözleri’’ ve ‘’yaşı ilerlemiş politikacıların da sözlerinin eskimiş’’ olduğunu sanki bilimsel bir yasaymış gibi konduruyor çok komik bir şekilde.

 

Yok ya…

 

Yukarıda açıkladım, bilgilerini her gün tazeleyen insan yararlanılması gereken ‘’ayaklı kütüphane’’ haline gelir.

 

O artık uzun yılların yetiştirdiği ve ülke insanlarının yararlanması gereken bir çınar ağacıdır.

 

Avrupalı ahmak mı ki, siyaset ve devlet yönetimlerinde yüksek deneyim sahibi ileri yaştaki politikacılara yer verip seçiyor?

 

Sonra şu felsefi bilgiyi aktaralım ki, her bilginin temelinde mutlaka eski bilgiler vardır.

 

Eski bilgiler olmadan yeni bir şey bulamazsınız, icat edemezsiniz, keşif yapamazsınız.

 

Ünlü bilim adamı Lavazye ‘’Yoktan bir madde yaratılamaz, var olan bir madde de yok edilmez’’ diyor ki, bilimin temel ilkelerindedir.

 

Bakın yaşayan büyük sanatçı yontucu(heykeltıraş) Anish Kapoor ‘’Yeni olan her şey eskiden gelir’’ diyor ki, bu adam bir dahidir.

 

Ama yukarıda örneğini verdiğim farazi bir ‘’yaş ırkçısı’’ kendi çalıp kendi oynuyor veya eskilerin deyimiyle tapmak için helvadan put yapıyor, sonra da onu yiyor.

 

Daha amiyane tabirle, ‘’kendi pişiriyor kendi yiyor’’, ‘’kendi çalıp kendi oynuyor’’ metaforları gibi.

 

Böyleleri bilgi küpünü doldurmadan boşalmak isteyen makam bedavacılarından başkası değildir.

 

Ayrıca ruhun yaşlanmasından bahsetmekte bir cehaletlik ürünüdür.

 

Psikoloji biliminin tespitidir ki, yaşlanan ruh değil, bedendir.

 

İnsanların ruhu ölünceye kadar yaşlanmaz, tıpkı gençliğinde arzulayıp yaptığı her şeyi ileri yaşta da arzular yapar veya yapmak ister.

 

İşte bu nedenle genç insanlardan farkı yoktur; enerji ile doludur.

 

Bu nedenle bir politikacı hangi yaşta olursa olsun sağlığı müsait olduğu sürece siyasetin her alanın da olmalıdır ve yukarıda açıkladığım gibi Batı alemi bunu ülkelerinin yararı için bunu ‘’yaş ırkçılığı’’ yapmadan sağlıyorlar.

 

Elbette ki, dünyanın her yerinden ideolojisine sahip genç ve yetenekli politikacılar tarih sahnesine çıkıyorlar ve zaten çıkmaları gerekir bilgilerinden yararlanmak için.

 

Buna ancak eski betimleme ile akl-ı evveller(ilkel akıllılar) karşı çıkar.

 

Ama şu gerçeği de belirtelim ki, genç politikacıları ülkemizde siyasete davet ederken ‘’yaş ırkçılığı’’ yaparak bilgi, deneyim, düşün ve tasarım sahibi ileri yaştaki politikacılara acımadan saldırmak ve ‘’çekilin yolumuz’’dan demek gerçekten akl-ı evvelliktir(ilkel akıllılık); şarklı düşünce tarzıdır ki, Batılı insanlar ile politikacılar böyle bir şeyi çok ayıplarlar, bir tarafları ile katıla katıla gülerler.

 

Ve şunu da belirtelim ki, Meclis’te yaş ortalaması en yüksek parti olmanın ne utanılacak bir tarafı, ne de bunun pekiştirilmesine ihtiyaç var.

 

Beyin dağarcığı denilen küpteki bilgi birikimi esas alındığında bir partide ki yaş ortalaması en genç olsa bile yine durum değişmez ve utanılacak bir tarafı olmaz.

 

Utanılacak bir durum varsa o da, bir partideki milletvekillerinin yaşları hangi kategoriye girerse girsin cehaletlik katsayısının yüksek olmasıdır.

 

İşte süper akıl sahibi kişi partilerdeki milletvekillerinin yaş düzeyine değil, bilgi düzeyine bakarak karar vermelidir.

 

Herhangi bir parti bu uygulamayı yapıyorsa eğer, belli ki ileri yaştaki çınar ağacı mesabesindeki politikacıların birikerek bugüne kadar gelmiş yüksek bilgi ve deneyimlerinden yararlanmak istiyor ki, bence ileri bir Avrupa ülkesi uygulaması olarak çokça övünülmesi gereken bir durumdur.

 

Kimse bana bu düşüncelerimden dolayı ‘’Bu adam gençlerin politikaya girmesini istemiyor’’ suçlamasında bulunmasın; çünkü gerçekten bunu yürekten istiyorum.

 

Ben politikada Avrupalı’nın uyguladığı gibi kimsenin ne yaşına ne de cinsiyetine bakıyorum.

 

Aklına, bilgisine, deneyimlerine, tasarımlarına, yüreğine güvenen herkes, hangi yaşta olursa olsun ilgi alanına giriyorsa ülke ve milletin hayrı için politikada olmalıdır.

 

Ama gençler ve yaşlılar birbirlerine saygılı olmalı, iki taraf da birbirlerinin ayaklarına çelme takmamalıdır.

 

Kısaca, kimin beyni çalışıyorsa genç olsun, yaşlı olsun; kadın olsun, erkek olsun; hiçbir düşünsel ve eylemsel kısıtlama yapmadan, yüksünmeden, komplekse kapılmadan politikaya atılıp yarışmalı ama kimseye sokak lisanı ile hakaret edip ‘’yaş ırkçılığı’’ yapmamalıdır.

 

Ama bir gerçeğe de burada dokunmadan geçemeyeceğim ki, o da Türkiye’de siyasal partilerin başında bulunanlar ‘’Gençlere siyasette önemli ölçülerde yer vereceğiz; genç ve kadın kotası uygulayacağız’’ vaatlerinde bulunurlar ama bunların hiçbirini maalesef yerine getirmezler.

 

Çünkü sloganlarla gençleri ve kadınları kullanırlar.

 

Ben aslında siyasette genç ve kadın kotasına da karşıyım.

 

Temel ölçü genç veya yaşlı olmak değil, bilgi, deneyim, üretim, düşünsel yetenekler esas alınarak aday adayları değerlendirilmelidir.

 

Bu kıstaslar esas alınarak yapılan değerlendirmeler sonucunda seçilen milletvekili veya belediye başkanlarının isterse hepsi genç, isterse hepsi yaşlı, isterse hepsi kadın olsun fark etmez; önemli olan Avrupa’nın uyguladığı gibi tercih nedenlerindeki ilkesel duruştur.

 

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz.

 

Fikir sahibi olmadan ‘’yaş ırkçılığı’’ yapıp, karşı tarafa hakaret ederek bedavacılık zihniyetiyle siyaset makamına oturulmaz.

 

Bilgin varsa buyur, meydan senindir.

 

Yoksa gençlik mağduriyetini kullanma.

 

Aksi taktirde ülke ve millet bilgisizlik ve deneyimsizlikten perişan olur.

 

Politikada gençliğin enerjisi çok lazım ama şunu unutmamak gerekir ki, sürekli dağarcığına bilgi dolan ileri yaştaki beyinler yıllanmış şarap gibi çok kıymetlidirler.

 

Ülkenin bu değerlerden sınırsız bir şekilde yararlanmasına kimse engel olamaz.

 

 

İbrahim ÖZDOĞAN Twitter

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!