Türkiye sağlıkta sondan ikinci

Türkiye sağlıkta sondan ikinci
11 Kasım 2017 09:45

Milli gelirden sağlığa ayrılan pay OECD genelinde yüzde 9’u bulurken, Türkiye’de yüzde 4.3 olarak kaydedildi.

 

 

 

Türkiye’de sağlığa ayrılan kaynak da, vatandaş başına düşen sağlık personeli ve yatak sayısı da medeni ülkelere göre çok geride kaldı. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) dün yayınlanan “Bir Bakışta Sağlık 2017” raporunda, 35 üye ülke genelinde sağlığa Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’dan (GSYH) ayrılan payın ortalama yüzde 9 olduğu belirtildi. Türkiye ise bu oranın yarısından daha azını (yüzde 4.3) sağlığa ayırarak, bu alanda OECD sonuncusu oldu. Bin kişiye 2 doktorun ve 3 yatağın bile düşmediği Türkiye’de, kişi başına yıllık sağlık harcaması da 1088 dolar ile OECD’nin en düşük seviyesinde. OECD genelinde kişi başına yıllık sağlık harcaması 4 bin doları geçerken, 2009’dan beri her yıl yüzde 1.4 artış olduğu kaydedildi.

 

AVRUPA’DA 5 YIL UZUN

 

Raporda şu ifadelere yer verildi: “Kişi başına sağlık harcamasının reel olarak yüzde 10 artması, ortalama ömür beklentisini 3.5 ay artırır. Ancak yaşam süresi beklentisinde fark yaratan sadece harcama miktarı değil, kaynakların nasıl kullanıldığıdır. Sağlık harcaması ve ömür beklentisi ilişkisinde büyük farklılıklar mevcut: Örneğin, ABD’de 1995’ten bu yana sağlık harcaması diğer ülkelere göre daha fazla arttı fakat yaşam süresi beklentisi kazanımı daha düşük kaldı.”

 

Doğum anında ortalama yaşam süresi beklentisinin OECD genelinde kadınlarda 83.1 yıla, erkeklerde 77.9 yıla çıktığı belirtilirken; Türkiye’de kadınlarda 80.7, erkeklerde 75.3, kişi başına sağlık harcamasının 9 bin 900 dolara yaklaştığı ABD’de ise kadınlarda 81.2, erkeklerde 76.3 oldu. Sağlığa ayrılan kaynağın GSYH’nin yüzde 11’ini geçtiği İsviçre, Almanya, İsveç ve Fransa’da ortalama ömür kadınlarda 85’e, erkeklerde 80’e dayandı. Kaynakların verimli kullanılması için OECD, patentli olmayan ilaçların kullanılmasını önererek; ABD, İngiltere ve Almanya’da satılan ilaçların yüzde 75’inin bu kategoride olduğunu belirtti. Türkiye’de ise bu oran yüzde 55 civarında kaydedildi. Kesinlikle gerekli olmadıkça antibiyotik reçete edilmesinin önüne geçilmesini tavsiye eden OECD, üye ülkelerden 20’sinde katarakt gibi ameliyatların yatış olmadan yapıldığını ancak Türkiye, Polonya, Macaristan ve Slovakya’da bu ameliyatların yüzde 40’ında hastanın yatmak zorunda kaldığını belirtti.

 

2008’deki ekonomik krizden sonra OECD ülkelerinin çoğunluğunda sağlık harcamalarının azaldığı belirtilirken, ilaçlara yapılan harcamalar kriz öncesinde yüzde 2.3 artmasına karşın, 2009-2015 döneminde yüzde 0.5 daraldığı kaydedildi. Aynı dönemde uzun süreli bakım harcamaları artışının yüzde 6’dan yüzde 3.2’ye gerilediği belirtilirken, birçok devletin sağlık harcamalarını kısmak için kamu hastanelerinde çalışan sayısını ve yatırımları azaltmayı, ücretleri düşürmeyi tercih ettiği ifade edildi.
Personel sayısı yetersiz

 

OECD verilerine göre, üye ülkelerin genelinde nüfusa düşen doktor sayısı binde 3.4, hemşire sayısı binde 9, yatak sayısı ise binde 4.7 olarak hesaplandı. Türkiye’de ise bin kişiye düşen doktor sayısı 1.8, hemşire sayısı 2, yatak sayısı ise 2.7’de kaldı. Türkiye, kişi başına düşen doktor sayısı bakımından OECD sonuncusu oldu. Sağlık ve sosyal hizmet alanında istihdam edilenlerin oranı OECD genelinde yüzde 10.1 olurken, sadece yüzde 4 olan Türkiye bu oranla Meksika’nın önünde sondan ikinci sıraya yerleşti.

 

11szt09a_ist-izm-ant-ank-trb

 

 

Kaynak: Engin Esen/Sözcü

 

Bin kişiye 2 doktor 3 yatak düşmüyor