Türkçülük Bayramı ve AKP’nin Türklüğü yok ediş çalışmaları

Türkçülük Bayramı ve AKP’nin Türklüğü yok ediş çalışmaları
3 Mayıs 2017 11:19

Türkçülük Bayramı 3 Mayıs 1944 tarihinin anıldığı bir gündür.

 

 

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

 

Irkçılık-Turancılık davasının gerekçelerinden biri olarak gösterilen Hüseyin Nihal Atsız – Sabahattin Ali davasının 3 Mayıs 1944 tarihli duruşmasından sonra yaşanan “Ankara Nümayışı”‘nı anmak amacıyla, ilk defa 3 Mayıs 1945 tarihinde Tophane Askerî hapishanesinde Nihal Atsız, Zeki Velidi Togan, Nejdet Sançar ve Reha Oğuz Türkkan başta olmak üzere 10 mahkûm tarafından kutlanmıştır. Daha sonraki senelerde de devam eden toplantılar Türkçülük Günü (Bayramı) adını almıştır.

 

 

Biz bu makalede Türkçülük Bayramı’nın yukarıda kaydettiğimiz çok kısa bilgi dışında tarihsel seyrinden ziyade Türkçülüğün öneminden ve bilhassa AKP döneminde bizzat RTE’nin planlı programlı çalışmalarıyla Türklüğü Anadolu’dan silip süpürme etkinliklerinden bahsetmek istiyorum.

 

 

Öncelikle bir gerçeği ortaya koyup, sonra konumuza dönelim.

 

 

Bütün uygar ülkelerde millet kavramı öndedir ve daima işlenir.

 

 

Fransa Fransızlar’ın, Almanya Almanlar’ın, Avusturya Avusturyalılar’ın, İngiltere İngilizler’in, Amerika Amerikanlar’ın dır ve hepsi de kendi milletiyle övünmekle birlikte aynı zamanda Fransızcılık, Almancılık, Avusturyalıcılık, İngilizcilik, Amerikancılık vs. yaparlar.

 

 

Bir milletin kendi soydaşlarını öne çıkarma ve gelecek nesillere milliyetçilik duygularıyla aşılama hiçbir zaman ırkçılık değildir, aksine güçlülüklerini, mutluluklarını, özgüvenlerini, kalkınmalarını, dünya üzerinde tüm özgür uluslar gibi söz sahibi olmalarını sağlayan çok önemli ve sürdürülebilir olması gereken toplumsal atraksiyondur.

 

 

Bir önemli gerçeği daha ortaya koyalım.

 

 

Bir ülkede çok çeşitli etnik topluluklar olabilir ve son tarihin verdiği hükümlerle son derece doğaldır.

 

 

Ve bu etnik topluluklar mutlak özgürlük içerisinde dilleri, kültürleri, adet ve töreleriyle yaşamaları doğuştan getirdikleri büyük insanlık haklarıdır.

 

 

Ama şu hakikatı inkar edemeyiz ki, o devleti tarihsel devinimlerle devlet yapan esas ve çoğulcu unsur hangi etnik grupsa, ülkedeki genel egemenlik, kültür, dil, uygarlık, müzik, tore ve adetler ile devlet kurumlarında uygulanan resmi işlemler bu çoğunluğu oluşturan egemen grubun ölçütlerine göre oluşur.

 

 

Bu durum tarihsel zaruretlerden dolayı oluşur ve biz buna ‘’tarihin hükmü’’adını rahatlıkla verebiliriz.

 

 

Fransa’yı devlet olarak Fransızlar kurduğuna göre sonradan bu topraklara yerleşen milyonlarca Afrikalı’ya göre ülke genelindeki kültür, dil, uygarlık-aslında köklü uygarlıklar insanlığın ortak malıdır-mimari, yasalar, devlet yönetimindeki kural ve teammüller oluşturulmaz ve asla olası da değildir çünkü kaos doğar.Ama diğer etnik gruplar yerel anlamda dillerini ve kültürlerini yaşarlar.Çünkü Fransa’yı bugünkü etnik köken itibariyle Fransızlar’ın ataları kurmuştur.Tarihsel miras ta Fransızlar’ın olması gerekir.

 

 

Diğerleri de aynen öyle.-Almanya’da Germen kültürü, İngiltere’de İngiliz kültür hakimiyet vs.-

 

 

Yani tarihin hükmü öyle tecelli ettiği için, çoğunluk uygarlık geliştiren topluluklar hep egemen olmuştur.

 

 

Şimdi, neden Türkçü olmamız gerektiğini yukarıdaki girizgahtan sonra daha iyi anlayabiliriz.

 

 

Anadolu’yu kanlarıyla, canlarıyla gelecek yüzyıllar içerisindeki torunlarına vatan yapan Türkler’dir.

 

 

Güzelim İstanbul’u, Ege’nin altın sahillerini, Akdeniz’in maviliklerini de gelecek kuşaklar için fetheden yine Türkler.

 

 

Türkler Anadolu’yu bugün bu topraklar da yaşayan etnik gruplardan değil, Bizanslılar’dan almışlardır ve bu topraklar uğruna canlarını verirlerken hiçbie zaman yüzyıllar sonra çok çeşitli etnik grupların zulüm ve savaş vs.nedeniyle kendi vatanlarını terk edip buralara yerleşeceklerini hesap etmemişerdir.

 

 

Ama Türkler’in alicenap bir millet olması nedeniyle tarihin her döneminde milyonlarca değişik ırklardan sığınmacılar Anadolu’ya yerleşmişlerdir.

 

 

Tarihin hükmüne siz bakın ki, bir taraftan Türklerin can vererek bu toprakları fethedişi, diğer taraftan onlarca etnik gurubun bu topraklara sığınması.

 

 

İşte bu noktada tarihsel paradoks başlıyor.

 

 

Çünkü yüzyıllar sonra Türklere sığınan çeşitli etnik sığınmacıların torunları devlet katmanlarında-dil,kültür vs.- kullanmak ve ayrı devletler kurmak üzere haklar istiyor.

 

 

İşte bu paradoksu çözecek tek gerçek ‘’tarihin hükmü’’dür.

 

 

Aile mirasları gibi milletlerin de mirasları vardır.

 

 

Bir baba veya annenin mirasını çocukları paylaştığı gibi, tarihsel miras ta tarihsel bedel ödemiş milletin çocuklarına aittir, bedavadan vatan edinmiş etnik grupların çocuklarına ait değildir.

 

 

Tarihin ağır bedeller karşısında verdiği hükmü hiçbir güç değiştiremez ve işte bu nedenle ‘’Türkçülük’’ devreye girer.

 

 

‘’Türkçülük’’ hiçbir etnik grubun özgürlüklerine nokta kadar zarar vermeden Türk’ün haklarına sahip çıkmak, atalarımızdan bize kalan maddi ve manevi mirası emeği olmayan üçkağıtçı topluluklara kaptırmamak ve Türk milletini tarih ve uygarlığa olan binlerce yıllık katkısından dolayı yüceltmektir.

 

 

Yukarıda sıraladığım açıklamalar çerçevesinde en büyük ‘’Türkçü’’ olarak Türk milletinin ulu ve ebedi önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk çıkmaktadır.

 

 

İşte kanıtı.

 

 

‘’Mahmut Esat Bozkut Yakınlarından Hatıralar, 1955, s.95’’ adlı yapıtta ‘’Benim hayatta yegane övüncüm, servetim Türklük’ten başka bir şey değildir’’ sözü Ulu Önder Atatürk’e aittir.

 

 

Ayrıca ‘’1923; Taha Toros, Atatürk’ün Adana seyahatleri, s.23’’ adlı yapıtta da ‘’Bu memmleket tarihte Türk’tü, bugün de Türk’tür ve sonsuza kadar Türk olarak yaşayacaktır’’ haykırışı da Türkçülüğün esasını teşkil etmektedir.

 

 

Büyük Atatürk’ün Türkçülükle ilgili bizi ihya edecek yığınla aydınlık sözleri vardır ve aparı işlenmesi gerekmektedir.

 

 

Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’nin temelinin ‘’…Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü’’ olduğunu bizzat söylemiş ve bu husustaki yayınlar Kültür Bakanlığı yapıtları arasında bulunmaktadır.

 

 

‘’Türkçülük’’ ırkçılık değildir, Türk milletinin haklarını savunmaktır.

 

 

‘’Türkçülük’’ kafatası ve genetic faktörlere göre bir ırkın dayatması değil, binlerce yıllık bir uygarlığın daima yaşam bulmasıdır.

 

 

Bu nedenle Türk olmak aynı ırktan gelme koşuluna bağlanmıyor.

 

 

Büyük Atatürk bu nedenle ‘’Ne mutlu Türk’üm diyene’’ sözü ile bu büyük ve şanlı uygarlığa atıfta bulunuyor.

 

 

Türk düşmanları tarafından ırkçı olarak yaftalanan ama aslında ırkçılıkla uzaktan yakından ilgisi olmayan büyük dava adamı Nihal Atsız ‘’Türk; Türk ırkından gelenlerle, kendini Türk olarak hissedenlerden meydana gelen bir millettir’’ diyerek meseleye noktayı koymuştur.

 

 

Tarihin en büyük milleti olan Türk olmak bir ayrıcalıktır ve şunu unutmamak gerekir ki, Anadolu ve Trakya’da yaşayan her etnik topluluğun Türk milletine yığınla vefa borcu vardır.

 

 

Türkler’in tarih boyunca yüzyıllar içerisinde her ırktan zulme uğrayan sığınmacıları kabul edişi ve onlara hüsnü muamelede bulunmasını inkar edip, arkadan hançerlemek affedilmez bir nankörlük, insanlık dışı iğrenç olaydır.

 

 

Türkçülüğün egemen olmadığı bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti yıkılmaya mahkumdur.

 

 

Bunun sosyolojisini çok iyi bilmek gerekir.

 

 

Anadolu topraklarında binlerce yıldır Türklük ekilmiştir ve fışkıran somut ve soyut anlamdaki her şey ‘’Türk’’ diye şarkı söylemektedir.

 

 

Yukarıda kısaca açıkladığımız ‘’tarihin hükmü’’ nedeniyle bu böyle olmaktadır ve bu bir sosyoloji yasasıdır.

 

 

Bir nesneyi esasından ayırdığınız zaman orada mutlak kaos doğar.

 

 

Bu topraklardan bu yasa nedeniyle hiç kimse ne Türklüğü ne de derinlere kadar işlemiş Atatürk devrimlerini, akıl ve bilime dayalı çağdaş yaşama kurallarını kimse söküp atamaz.

 

 

Sosyolojik nedenler dolayısıyla ‘’atı alan Üsküdar’ı geçti.’’

 

 

Bu atasözünü kendi kişisel emelleri için kullananların, yukarıda yazdığım sosyolojinin katı gerçeği nedeniyle ya zır cahildir ya da zeka sorunu vardır.

 

 

AKP iktidarı on beş yıllık iktidarı döneminde Anadolu topraklarından ve Büyük Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden Türklüğü silip atmak için her cürümü işledi ve işlemeye de devam etmektedir.

 

 

AKP’nin ve onun doğal liderinin her icraatı Türklüğü ve en büyük ‘’Türkçü’’ olan Atatürk’ün akıl ve bilime dayalı damgası ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin her bir hücresine işlemiş kurumları yok etme üzerine kuruludur.

 

 

Ama yukarıda yazdığım sosyolojik yasaya göre bunu asla başaramayacaklar.

 

 

Okulları Arapçılık yuvasına çevirdiler fakat sonuç alamayacakları kanısına vardılar.

 

 

Nüfus dengesini Türkler’in aleyhine çevirmek için beş milyon Arap çopurunu Anadolu’nun her tarafına tohum gibi ektiler ama bundan da bir sonuç alamayacaklarını ve Türk milletinin artık bu kasıtlı sığınmacı politikasından kendilerine şiddetli nefret duyduklarını da çok iyi biliyorlar.

 

 

Şimdi de Arapçılık icraatlarına uygun olarak Türk milletinin mal varlıklarını, dağlarını, ovalarını, büyük işletmelerini Araplar’a peşkeş çekiyorlar.

 

 

Ama bunların ve daha nice Türklük düşmanı iğrenç politikaları ters tepecektir.

 

 

Türk aldatıldığını anladığı anda şaha kalkar ve kaybettiklerini kahramanca geri alır.

 

 

Şunu da unutmamak gerekir ki, hırsızlık oyları ile kazanılmış adına cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi dedikleri ve tüm yetkinin tek kişide toplandığı diktatoryal başkanlı sistemi de Türklüğü yok etmeye matuftur, Anadolu topraklarını Araplara peşkeş çekme atraksiyonudur.

 

 

Hiçbir Türk hırsızlık oyları ile yönetim sisteminin değişmesini ve özgürlüklerin çiğnenmesini içselleştirmeyecek ve zulmü zamanı gelince ortadan kaldıracaktır.

 

 

Türk düşmanları tarafından yönetildiğimiz sürece milli varlığımızla tehdit altında oluruz.

 

 

Hiçbir zaman devlet kurumlarındaki T.C. tabelalarının indirilmesini ve ‘’…Türk milliyetçiliği ayaklarımın altındadır’’ sözünü unutmayacağız.

 

 

TÜRK MİLLETİNİN HER BİR BİREYİNİN ‘’3 MAYIS TÜRKÇÜLÜK BAYRAMI’’NI YÜREĞİMLE KUTLUYOR, SONSUZA KADAR TÜRK VARLIĞININ YAŞAMASINI YÜCE TANRI’DAN NİYAZ EDİYORUM…

 

 

İbrahim ÖZDOĞAN Twitter

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!