Türk tarımını emperyalist çetenin istekleri doğrultusunda yok ettiler

Türk tarımını emperyalist çetenin istekleri doğrultusunda yok ettiler
21 Nisan 2020 16:59

Değerli okurlarım, AKP iktidarı Türk tarımını emperyalist çetenin istekleri doğrultusunda yok ederek milletimizi açlık ve sefalete sürüklemiştir!

 

 

Dr. İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

 

Bildiğiniz gibi 21.Yüzyılda tarım stratejik bir sektördür.

 

 

Öyle ki tarım ürünleri ve özellikle hububat, baklagiller petrolden daha öne geçmiştir.

 

 

Kısaca yüzyılımız gıda ve protein savaşı ile artık başbaşadır.

 

 

Hele küresel çaptaki Coronavirüs salgın afetinden sonra bu olgu daha bir açığa çıkmıştır.

 

 

Uluslar artık Coronavirüs bağlamında önlem olarak yeterince çalışmadıklarından dolayı dışsatım(ihracat) ve dışalım(ithalat) yapamamaktadırlar.

 

 

İnsanlığın doğrudan karnını doyurduğu tarım ürünlerindeki bu daralma sanayi sektörüne de afet olarak yansımıştır.

 

 

Türkiye’ye gelince AKP iktidarı ile birlikte tarımımız bitme noktasına geldi.

 

 

Bunun tek nedeni AKP’nin sürekli olarak iktidarda kalma isteğinden başka bir şey değildir.

 

 

Yüce Atatürk’ün çıkarları uğruna vatanlarını satan siyasiler için söylediği bir gerçeği yine anımsatalım: ‘’…Menfaatlerini müstevlilerin menfaatleri ile tevhit edenler…’’

 

 

Bu tümcenin anlamı ne: ‘’Çıkarlarını emperyalistlerin çıkarları ile birleştirenler.’’

 

 

Emperyalist çete ‘’sen bizim isteklerimizi yerine getir, biz de seni sürekli iktidar yapalım’’ dediler.

 

 

Ve, AKP iktidarının 18 yıldan bugünümüze gelen süre içinde her alanda emperyalist çetenin isteklerini yerine getirmiştir.

 

 

Türk ordusunun küçültülmesi, sanayinin çökmesi, göç mühendisliği ile Ortadoğulu çöp nüfusun yurdumuza yerleştirilmesi, yabancılara yer üstü ve yer altı hazinelerimizin gözlerini kırpmadan satışları, Atatürk’ün aydınlık felsefesi doğrultusunda Cumhuriyet kurumlarının kapatılması, okullarda imam hatip müfredatına dayalı olarak Arapçılık aşılanması vesaire aklınıza gelen bütün yıkım ve kötülükler emperyalist çetenin AKP iktidarına dayattığı işlevlerdir ve onlar da iktidarlarının devamı uğruna bunları seve seve yapmışlardır.

 

 

Emperyalist çete Türk tarımını çökertmek için ilk yaptığı operasyon köylüye ekip ekmediğine bakmadan ‘’tarla parası’’ vermiş olmasıdır.

 

 

Ekilmeyen tarlalara da para verilince köylü ekmemeğe başladı, ekmek elden su gölden misali ekip biçmeyerek yan gelip yattı.

 

 

Öyle ki, kendileri şehirde devlet memuriyetinde olup ta köyde ekilmeyen arazileri olan kişilere de para verildi.

 

 

Halbuki üretimi yok edici ve köylüyü tembelliğe alıştırıcı bu para verilmezse boş tarla bırakılmayıp, hepsi ekilecekti.

 

 

İşte bu ihanet Türk tarımını yok eden en etkili operasyondu.

 

 

Ben TBMM’deyken Tarım Komisyonunda çalıştım; hem bu komisyonda edindiğim bilgiler ve çiftçi bir aileden gelmem dolayısıyla Türk tarımının sorunlarını ve yapılan ihanetleri çok iyi biliyorum.Erdoğan kadar köylüyü hor gören ve hizmet dışında tutan başka bir lider bugüne kadar görmedim.

 

 

Bunu sembolize eden iki olayı anımsatayım.

 

 

Mersin’de sorununu dile getiren çiftçiye ettiği sinkaflı küfür-ananı da al git- ve Erzurum’da 2004 yılında bizzat tanık olduğum bir olaydır. Mitingde ‘’birazda köylü için çalışı’’ diye seslenen kişiye ‘’yatıp kalkıp sizin için mi çalışacağız’’ yanıtını sertçe vermiştir.

 

 

Türk tarımını emperyalist çetenin direktifleriyle bitirdikten sonra her çeşit ürün için dışalım yaptılar.

 

 

Daha önce tarım ürünlerinde kendi kendine yeten 7 ülkeden biriydik ve övünçle her tarafa bu anlamda afişler asılıyordu.

 

 

Neden 7 ülkeden biri konumuna geldik?

 

 

Bunun tek yanıtı Atatürk’ün Cumhuriyet felsefesinde yatar ve ‘’Köylü milletin efendisidir!’’ sözü ile sembolleşir.

 

 

Şimdi köylü tukaka, anasına küfredilecek ve şiddetle azarlanacak insan grupları haline geldi.

 

 

Tabi küresel çetenin operasyonel dayatmaları doğrultusunda köylerde insanlar ekip biçmeyince şehirlere akın etmeğe başladılar.

 

 

Şehirlerde asgari ücretle iş bulduklarında öpüp başlarına koydular.

 

 

Ekip biçen köylünün ise ürünleri para etmedi.

 

 

Köylünün üretimden kaçışının en önemli nedenlerinden biri de çağın koşullarına göre Türk tarımının bilimsellikten ve modernlikten uzak tutulmasıdır.

 

 

TBMM’de bütçe üzerindeki görüşmelerde o zamanki partim adına Tarım bütçesini ben konuşurdum.

 

 

Bu konuşmalar ve tekliflerde AKP iktidarına tarımı modernleştirin ve yüksek üretim sağlamanız için her köye en az 1 ziraat mühendisi tayin edin diyorduk.

 

 

Elbette emperyalist çetenin emrindeki bir iktidarın bunu yapmayacağını iyi biliyordum ama bu TBMM tutanaklarına geçsin istiyordum.

 

 

Anadolu toprakları tarım potansiyeli olan ve her çeşit ürünün fışkırdığı bir coğrafyadır.

 

 

Eğer tarıma yeteri kadar önem verirsek milletçe asla açlık korkusu çekmeyeceğimiz gibi, bize zenginlik yolunu da sonsuza kadar açar.

 

 

Türkiye’de 40 bin köy var.

 

 

Bu köylerin her birine devletin elemanı olarak en az 1 ziraat mühendisi atanmalı.

 

 

Bu ziraat mühendisleri köylüye bilimsel anlamda önderlik yapacak, rehber olup sahada çalışacak.

 

 

Bu bağlamda köyde mütevazı bir ofisi de bulunacak, üretimle ilgili bir sorunu olan köylü burada mühendisi ziyaret edip bilgi ve öneri alaca.

 

 

40 bin ziraat mühendisi, hadi diyelim büyük köyler için 2 ziraat mühendisi verilirse en fazla 50 bin ziraat mühendisi istihdam etmelidir.

 

 

Tarımda bilimsel yöntemleri ne kadar çok uygularsanız elde edeceğiniz verim matematikteki geometrik dizi şeklinde artar.

 

 

Bunu yapmak çok mu zor?

 

 

Güldürmeyin beni damızlık boğalar örneğinde olduğu gibi 8 milyon Ortadoğuluyu bedava bakan, onlara maaşlar veren bir devlet kendisine katma değer katacak olan 50 bin ziraat mühendisine maaş veremez mi?

 

 

Zaten onlar aldıkları maaşın karşılığını modern ve bilimsel üretim yoluyla kat kat çıkaracaklar.

 

 

Türkiye’de tarıma vurulan darbe sonucunda en az 2 Trakya büyüklüğünde toprak ekilip biçilmiyor.

 

 

Emperyalist çetenin istekleri doğrultusunda Türk çiftçisinden esirgenen olanaklar arkaik/ilkel/iğrenç ümmetçilik politikaları ile dogmatik/hurafe inançları ile yoksul ve perişan duruma düşmüş olan İslam coğrafyasına harcanıyor.

 

 

Bugün Türk halkından onar lira dilenen AKP daha önce ve şimdi yüzlerce milyon Doları onlara harcadı.

 

 

Şimdi bu konuda bir örnek vereceğim.

 

 

AKP hükümeti Türk köylüsünden esirgediği nimetleri Sudan köylüsüne peşkeş çekiyor.

 

 

Tarım Bakanlığı’na bağlı bulunan TİGEM(Tarımsal İşletmeler Genel Müdürlüğü) Sudan’da yıllar önce bir şube açtı ve onlara hizmet veriyor.

 

 

Türk toprakları boş dururken AKP Sudan’da 780 bin dönümlük arazi kiraladı, 99 yıllığına kiraladığı bu topraklara Sevakin adası da dahildir.

 

 

Tamamen Türk topraklarında üretilen ve üretilecek olan ürünler Sudan halkına iyilik olsun diye oralarda üretiliyor.

 

 

Demek ki, Sudan köylüsü hepimizin efendisi!

 

 

Bizim Çukurova pamuk hazinesi ile dolu ama Tarım Bakanlığı sahibinin direktifi ile Sudan’da pamuk ekiyor.

 

 

Çift yönlü ihanet!

 

 

Hem Türk köylüsünün hakkını Sudan’ın zıpır adamlarına yedir, hem de oradan gelen üretimle rakibini güçlendir.

 

 

Ağam benimle alay ediyi, ağamın başına güneş vurmuş! (Kibar Feyzo filminden)

 

 

Geçen gün hükümet hazine arazilerini ekip biçecek olanlar için tarıma açtı.

 

 

Çok yanlış bir uygulama.

 

 

Hazine arazileri boş ziraat mühendislerine meccanen verilerek modern tarıma açılmalıdır.

 

 

Türkiye’de 100 bin civarında ziraat mühendisi var ve bunların önemli bir kısmı ya boş, ya da kendi alanlarında çalışmıyorlar.

 

 

50’ye yakın ziraat fakültesi var ve her yıl çok sayıda mühendis mezun olmaktadır.

 

 

Açlık tehlikesinden kurtulmamızın iki şıkkı var.

 

 

Bunlardan biri iğrenç ümmetçilik duygusu ile İslam coğrafyasına akıtılan milletin ak sütü parasını kesmek, diğeri de ziraat mühendislerini yukarıda açıkladığım gibi devlet kadrosuna alarak yurdun her noktasında yoğun olarak görevlendirmektir.

 

 

Köylü ile içiçe olan ziraat mühendisleri onlara bilmedikleri ve alışmadıkları verimli bitkilerin üretimini de yaptıracaklardır.

 

 

Ve ayrıca arıcılık, balıkçılık gibi çok spesifik konularda eğitim vererek buralara da yönlendireceklerdir.

 

 

Ve, şimdi size AKP’nin küresel çetenin direktifiyle Türk tarımına yaptığı ihanetle ilgili spesifik konuyu anlatacağım.

 

 

Türkiye’de 1960 yılında faaliyete başlayan ‘’Cargill’’ adında bir Amerikan firması var.

 

 

Bu Amerikan firması İstanbul, Bursa, Kocaeli, Adana, Ankara, İzmir gibi illerde faaliyet gösteriyor.

 

 

2006/2007 yılında küresel çetenin bu firması AKP’den firmasının bulunduğu bölgelerde, işgal ettikleri alanlar yetmiyormuş gibi tarım yapılan arazilerin de sanayi yatırımlarına açılmasını istedi.

 

 

TBMM’de çok büyük mücadeleler oldu bu konuda ve o zamanki partim adına Tarım Komisyonu üyesi olarak bunun çok yanlış olduğunu, yapılmaması gerektiğini canhıraş bir şekilde ben savundum ama sayı çokluğundan bu ihanet yasası TBMM’den geçerek işler hale getirildi; Türkiye’nin o en münbit arazileri tarıma açıldı.

 

 

İspatı TBMM tutanaklarındadır, internete girildiği taktirde karşınıza çıkar.

 

 

Bu Coronavirüs günleri henüz iyi günlerimizdir.

 

 

Zaman uzadıkça ekonomik zorlukları ve tarım üretimindeki yoksullukları daha derinden duyacağız.

 

 

Milletçe tek çıkış yolumuz var.

 

 

Arkaik/ilkel/iğrenç ümmetçilik politikası ile milletin mal varlıklarını ümmete ihanet derecesinde akıtan AKP hükümetinin demokratik/hukuksal/siyasal yollardan behemahal gitmesidir.

 

 

Bugünkü muhalefet partilerinden asla milli ve güçlü hükümet çıkmaz.

 

 

AKP’nin yıkımlarını bu muhalefet partileri asla düzeltemez.

 

 

Bu nedenle öncelikle kılıcının arkası ve önü kesen çok güçlü bir hükümet gerekmektedir.

 

 

Şifre: Arife tarif gerekmez.

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!