Türk ahlakı ve demokrasi

Türk ahlakı ve demokrasi
19 Haziran 2019 15:35

Değerli okuyucularımız, Gerçek demokrasinin mevcudiyetinden bahsedebilmemiz için, siyasi partilerin varlığı yeterli değildir. Siyasi demokrasiyi tamamlayan ilk önce iktisadi demokrasinin kurulmuş olması gerekir. Ne yazık ki Türkiyede iktisadi demokrasinin mevcut olmadığını anarşik-ekonomik terörün meydana gelmesine sebep olan raf bedeli şartının uygulanmasıdır. Raf bedeli şartı demek, Anarşik-Ekonomik terörün oluşması ve her türlü ahlaksızlıkların meydana gelmesi demektir.

 

Numan ALADAĞ H&H YORUM

 

 

 

Demokrasi tarihi Türk geleneklerinde ve Türk Milletinin ruhunda vardır. Türklerin ruhunda, beyninde yaşayan hayat prensiplerinin fikir haline gelmiş bir şekildir. Sırayı, saygıyı gözetmeden çığırtkanlık edenler, tarihte yaşananları hiçe sayarak kendilerini yükseltmek hayali ardında koşanlar da Türk ahlakı yoktur, Türk değil, alalede insan bile olamazlar.

Türk soyu, tarihi inkar eden, kendisine Allah korkusu ve vatan sevgisi duygusu ile hizmet etmiş eski insanları çıkar ve bencillik duygularıyla küçük gören bir soy olmadığı için, böyle yapanların ruhlarında Allah korkusu ve vatan kavramı olmadından daima şüphe edilir.

 

 

Ruhunda Allah korkusu olan bir Türk evladı, bilimsel sanlarıyla böbürlenmez, alçak gönüllüdür, bir suç işlemişse veya yanılmışsa itiraf eder. Tarihi Türk ahlak ve geleneklerine bağlı kalır. İşin ehli olanı rakip olarak görmez ve kendisi layık olmadığı o makama yükselerek gelmeyi düşünmez. Kalbi yalnız Türk Milletine hizmet etme duygusu ile vurur. Bencillik davasında değildir. Her dinde ve ahlak prensiplerinde kötü olan yalan, iftira gibi küçüklüklerin yanından bile geçmez. Kendisine soykütüğü uydurmaz ve hele babası veya dedesi şüpheli bir çevreden gelmiş birisi ise, bu şüpheyi gidermek için kendisini zalim Fetö gibi riakarlık duygularına kaptırmaz ve Anadolu’nun koyu Türk çevrelerinden birisine yamamak teşebbüsüne girişmez.

Özellikle, yıllarca Türk ahlakı ve kültürü ile çalışarak Türk Milletine hizmet ettikten sonra az veya çok bir manevi makam-mevki kazanmak gibi namuslu ve şerefli bir yol dururken, bir hamlede yükselmek için işin ehli olanları kötülemek gibi hareketlere başvurmaz.

 

 

Bir hadis-i şerif’i paylaşmak istiyorum: Okat yayınevi tarafından Kasım 1964 yılında basılmış olup, Abbdulbaki Gölpınarı hoca’nın yazdığı, Hz. Muhammed ve Hadisleri kitabın 92 ci sayfasında ki, 591 ci hadis-i şerif:
”Kötü kişiyi anmaz, kötülüğünü söylemezseniz halk nereden bilecek onu? Kötü kişiyi kötülüğüyle anın da halk, ondan çekinsin.”

İstanbul belediye başkan adayları bu Hadis-i şerifi esas alarak, rakipleri ile paylaşabilmelidirler. İftira atmamak şartı ile rakipleri haram olan işlere bulaşmışlarsa o zaman, Türk kamuoyuna deşifre etmelidirler ki, Türk Milleti de, haram işlere bulaşan çıkarcıları tanıyıp ve seçilenlerin günahlarına ortak olmamak için, elini vijdanına koyup oyunu kullansınlar.

 

 

İstanbul Büyükşehir belediye başkanı seçilecek kişinin, şeytanı sevindirecek işler yapmamalıdır. Özellikle haram yollarla haksız kazanç elde edenlere fırsat vermemelidir ki, Kur’an-ı Kerim’e göre haram ve günah olan, ayrıca kanunen yasak olan suçların işlenmesine ortak olmasınlar. Eğer ki bazı kimseleri hakkı olmadıkları halde iş verdikleri zaman, haram ve yasak olan her türlü işlere ortak olmak deiğl midir?

İstanbul belediye başkanı seçilecek kişinin, Türk Milleti’nin öz değerlerine ve tarihine eğilmesi şarttır. Sanayi ötesi toplum ülkelerinin, gözü İstanbul Büyükşehir belediye başkanı seçimindedir. Oy sahipleri yapılacak her türlü işlere ortak olmak istemiyorsa ve iyiliği kötülüğüne galip olan ve kul hakkını savunan, kimsenin hegemonyasına girmeden, hür iradesiyle karar verebilen ve yakın tarih de, yaptıklarına bakarak o adaya oy vermesi gerekir.

 

 

İstanbul belediye başkanı adayına oy vermek için, helal, haram bir müslüman’ın ilk öğreneceği ilimlerdendir. Bu nedenle yaşantınızın güzel olabilmesi için helal rızk çabasında bulunmak farz-ı ayidir. Hz. Muhammed (s.a.v.) hadis-i şeriflerinde: ” İbadet on kısımdokuzu helal lokmadır” buyuruyor.

Midesinde helal lokma bulunan kimseden rıza-i ilahiye muhalif bir şey zuhur etmez çünkü ağızdan ne girerse, fiiliyattan çıkacak ta o olur. O kimsenin yegane gayesi çoluk çocuğuna helal rızık temin etmesi olur. Çünkü bilir ki helal rızık peşinde olmak bizatihi ibadettir. İstanbul Büyükşehir belediye başkanı seçilecek kişide de bu ahlak olmalıdır ki, Fetö gibi riyakar olmadığını ispat etsin.

 

 

Fetö denen “İhanet şebekesi” hem müslümanım diyor, hem de haram olan her türlü pislikleri yaptı. Onun içindir ki, İstanbul büyükşehir belediye başkanı seçilen kinin riyakar olmaması gerekir. Özü, sözü bir olmalıdır.

Tarihi Türk geleneklerinde, insanları beraberliğe götüren şeyler onları ayıran şeylerden çok daha fazladır, ama insanlar arası anlaşmazlıklar daima vardır. Bunun nedeni, önyargılı çıkarcı, riyakar ve bencil olmalarıdır.

Raf ve ürün giriş bedeli şartı liderliğini bencillik, çıkarcılık ve riyakarlık (İkiyüzlülük) ahlakı ile yapan bazı mağaza zincirleri yöneticilerine, Numan Aladağ’ın önerisi: ”Bir işi yapmak isteyen bir çare bulacak. Hiç bir iş yapmak istemeyen bir bahane bulacak.”

 

 

Ayrıca raf bedeli şartı ile anarşik-ekonomik teröre sebep olanlara, Türk Milletinin en büyük meziyetlerinden biri de anarşik-ekonomik terör oluşturan düşmanlara karşı son nefesine kadar dayanmasıdır. 15 Temmuz bunun en iyi bir örneğidir.

Unutmayalım ki riyakar vatan hainlerine karşı gedik bir kişi ile açılır; sonra gedikten korku, ayrılık ve düşman girer. Birlik bozguna uğrar. Öyle ise savaş hattından bir neferin yüz geri ettiğini gören komutan derhal çaresine bakmalı; engel olmazsa hiç tereddüt etmeden etkisiz hale getirilmelidir. Savaşın ve İslam dininin de emri budur. Özürsüz olarak anarşik-ekonomik terörle savaş hattını terk eden müsamaha olunmamalıdır. Çünkü ekonomik terörün yaptıklatına karşı ufacık bir ihmal ve gevşeklik onların ekonomik terör faaliyetlerine raf bedeli şartı ile devam edin habercisidir.

Vatan kavramı ne demektir? Vatan dar manasıyla bir millet veya toplumun üzerinde barındığı toprak parçasıdır.

 

 

Vatan; atalarımızın kanıyla yoğrulmuş, uğrunda can, mal verilen maddi-manevi kıymetler, tarihi miras, paylaşılmış duygularla üzerine barınanları kader birliği ile birbirine kenetleyen ülkedir. Vatan yalnız raf bedeli şartı ile Türk sanayicisini ve çiftçisini haksız çyere sömürüp faydalanılan bir bölge değildir. Vatan yurt kelimesinin de üstünde manevi bir değer taşır.

Vatan ve demokrasi manevi değerleriyle azizleşir. Vatan mefhumunu gönüllerde yücelten onun herkesçe görünmeyen manevi kıymetler yekünudur. Din, dil, his, ideal ve kader beraberliği, milli sanat, tarihi miras olarak nesillerden nesile intikal eden, gönülleri birleştiren manevi müeseseler toprak parçasını vatan yapar.

O toprağın her zerresinde atalarımızın kanı ve kaderi yatar. Bu manevi değerlerle, kutsallaşan vatan uğrunda, can vermeye koşanlara vatansever denir. Toprağa raf bedeli şartı ve riyakarlık duygularıyla maddi çıkar düşüncesiyle bağlananlar kozmopolittir, riyakardır, vatansızdır.

 

 

Türkiyede iktisadi ve siyasi demokrasinin kurulmaması için, harici-dahili riyakar vatan hainleri tarafından, Fetö terör örgütünün faaliyetleri gibi elini kolunu sallayıp, ihanet ederek iktisadi-siyasi demokrasinin olmadığını fırsat biliyorlar.

Onun içindir ki, Milletvekillerinin görevi, bürokrasiye ulaşabilme rehberliği (Aracı) değildir. Milletvekilli demek, seçildiği bölgede üretimin artışını sağlamak demektir. Türk sanayicisinin-çiftçisinin (Milli sermaye’nin) yok olması için, çalışan “İhanet şebekeleri” ne, dur demeleri gerekiyor.

Son günlerde Şanlıurfa’nın sahipsiz olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Türkiye de üç adet değirmencilik lisesi kuruması kararlaştırıldı. Bu liseler Konya-Çorum-Gaziantep de 2019-2020 öğretim yılında öğretime açılacaktır. Türk tarımı, sanayicisi ve eğitimi için hayırlı olmasını, Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum. Açılan değirmecilik liselerinin, Şanlıurfa da açılmaması, Türkiye de iktisadi demokrasinin olmadığı ve Şanlıurfa’ya büyük haksızlık yapıldığı açık ve net bir şekilde raf bedeli şartının tehlikesi gibi ortaya çıkmıştır.

 

 

Şanlıurfa Harran bölge Milletvekilleri: “Lafla Milletvekili olunmaz. Milli, stratejik ve toplumsal sorunların çözümü ile Milletvekili olunur.” Değirmencilik lisesinin şanlıurfa-Akçakale-Koruklu da ki, tarım meslek lisesine değirmencilik bölümü olarak açılması gerekir. Masraf yapılarak yeni bir lisenin açılmasına gerek yok. Alt yapısıyla hazır okul var.

Tarımsal üretim potansiyeli ve Şanlıurfa kadar fıstık üretimi olmayan bazı iller ne yazık ki, Şanlıurfa da tarıma dayalı sanayinin gelişmesi için daima engeldir.

Şanlıurfa da, siyasi demokrasinin bir kolu olan tarım demokrasisinin kurulması gerekir. Tarım demokrasisinin kurulma öncülüğünü de, özellikle Şanlıurfa Harran bölge Milletvekilleri’nin yapması gerekir. Tarım da demokrasi demek; Harran ovası demektir.

Siyasi ve iktisadi demokrasinin mevcudiyeti için İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığı seçimi önem taşımaktadır. Ayrıca 23 Haziran pazar günü tarihi bir fırsat olduğunu unutmamalıyız.

 

 

İstanbul Büyükşehir belediye başkanı seçilecek kişinin, kimsenin hegemonyasına girmemesi gerekir. Belediye başkanı seçilen kişinin, Allah korkusu, kul hakkını yememesi, işi ehline vermesi, haram olan haksız kazanç elde etme işlerine bulaşanları derhal görevden uzaklaştırması, raf bedeli şartını ve domuz eti ürünlerini aynı rafta satanlara fırsat vermemesi ve vatan sevgisini ruhunda taşıması şarttır.

Türk Milletinin, ülkesi ve mileti ile bölünmez bütünlüğünü bozma hayalini yapan ve demokrasinin mevcudiyetini istemeyen vatan hainleri olan, iç-dış güçlerin gözü İstanbul büyükşehir belediye başkanı seçilecek kişidedir. Onun için dir ki, Türkiye de iktisad-siyasi demokrasinin mevcudiyeti için, İstanbul stratejik önem taşımaktadır.

 

 

Raf bedeli bedeli şartı demek, siyasi demokrasiiyi tamamlayan iktisadi demokrasinin Türkiye de kurulması için, en büyük tehlike ve engeldir?

Raf bedeli şartı 15 Temmuz da, riyakar Fetö’nun faaliyetleriyle hiç bir farkı yoktur. Raf bedeli şartı Anarşik-ekonomik terörün ve her türlü ahlaksızlıkların meydana gelmesine vesile olmak demektir. Türkiye de, İktisadi ve siyasi demokrasi vardır diye savunmasını yapanlar, raf bedeli şartının demokrasinin mevcuddiyeti için en büyük engel olduğu, tehlikesini niye araştırmıyorlar.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 08/Mart/2019 Cuma günü, Şanlıurfa da ki, konuşmasında diyor ki: “İstikbalimize göz dikenlere derslerini veriyor muyuz?” konuşmasına, “Raf bedeli şartı ile iktisadi-siyasi demokrasinin kurulmasına engel olanlara da, dersini vermeliyiz.” ifadesini ilave ederek, bu Milli sesleniş tamamlanmış olmaz mı?

 

 

Lafla müslümanlık, vatanseverlik olmaz. Müslümanım ve vatanseverim diyenler, önce haram işlere bulaşanların korkulu rüyaları olması gerekir ki, o haram işlere bulaşanlar dersini alsın.

Cenab-ı Allah, ruhunda Allah korkusu ve vatan sevgisi olanların, vatana hizmet etmeyi kendilerine nasip etsin.
Bu vesile ile müslüman Türk Milletine ve bütün İslam alemine kardeşlik duygularımızın kuvvetlenmesi, üretime önem vererek her türlü ahlaksızlıkların önlenmesi, birbirimize nefsi, nefsi değil kardeşi, kardeşi dememizi ümit ederek cümle Türk İslam dünyasına saadetler dilerim. Amin..

Cümle Vatan şehitlerini ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, Mareşal Fevzi Çakmak’ı rahmetle, Gazileri Minnetle Anar. Hasta ve yaralılara acil şifalar dileriz

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Aziz Atam, ruhun şad mekanın cennet olsun
‘CUMHURİYET’, bizi biz yapan ortak değerimizdir
Hicri yılbaşında huzur ve bereket bizimle olsun