Toplumsal birlik ve huzur için!

Toplumsal birlik ve huzur için!
9 Eylül 2014 12:37

Değerli okuyucularımız! Sohbetimiz, Toplumsal Birlik Ve Huzur hakkında olacaktır.

 

Numan ALADAĞ H&H YORUM

 

Ey Türk Milleti!

Sorumluluk taşıyan seçilmiş ve atanmış idarecilerde, kişisel namus kadar sosyal, ticari ve Milli namus da bulunmalıdır. Bir idareci bencilliğini düşündüğü ne kadar görüyorsa toplumsal bencilliği de o kadar görerek, Vatan’ı Milleti, Türk Milletinin ülkesiyle Milleyiyle bölünmez bütünlüğünü her şeyin üstünde görmesindeki davranışlarından anlaşılır. Ayrıca toplumla ilgili bir ülküsü olmayan; Vatanı, milleti, ülkenin milletiyle bölünmez bütünlüğünü hiçe sayarak yalnız bencillik çıkarlarını faaliyete geçirmek için makam, mevki, şöhretin ve cüzdan muhasebesinin yada bir insanın peşinde gidenler, bu yolda bir süre aldatıcı başarılar da sağlayabilirler. Fakat sonunda böyle kişilerin, ot’un, et’in arkasında yok olan yaratıklardan ciddi bir değişikliğe sahip olmadan göçtükleri hazin bir gerçektir. İyi bilmeliyiz ki, bu değirmen pek çok insan öğütmüştür ve öğütecektir.

Sanayi ötesi toplum olmuş ülkelerinde politikanın vasıtası partiler ve sosyal dilim kuruluşları, müşterek varlığı parlamento ve yapıcı gücü hükümettir.

Gerçek politikacı, herkesten çok örnek vicdan sahibi adam olmak zorundadır. Seçilmiş ve atanmışlar, bulundukları görevleri, kişisel çıkarlarına alet etmek için tercih eden politikacı ve atanmış bürokrat değil, entrikacıdır. Entrikacı demek bitki içindeki kurt demektir, kemirerek tahrip eder. Bu kadar değil, nasıl ki haram para helal parayı kovarsa, politikada da bencil olup cüzdan muhasebesine sahip olanlar, ALLAH korkusu ve vicdan sahibi olanları aralarında olmasını istemez.

Bu itibarla gerçek vicdan sahibi politikacı, yurdun aciliyeti olan ana sorunlarına ciddi çözüm çarelerini arayan ve bunları, İman gücü ile gerçekleştirme mücadelesinden çekinmeyen adamdır.

Bir toplum, gerçek politikacıyı entrikacıdan ayıramıyorsa, partiler ve parlamento entrikacıyı politikacı ile bir tutuyorsa, orada siyasi sıkıntılar önlenemez ve fazilet mücadelesi çok güç olur.

İyi bilmeliyizdir ki, bugünkü yaşananların devamı olursa, ALLAH korusun, henüz tam yerleştiremediğimiz; bütün gerekleri ile gerçekleştiremediğimiz siyasi varlığını kanıtlayabilen iktisadi demokrasinin kurulamamasının ve gerçek demokrasiyi soysuzlaşmaktan politikacıyı itibarsızlıktan kimse kurtaramaz.

 

Toplumsal birlik ve huzur

Aziz Türk Milletinin islâmı kabul sonrasında uzun yıllar süren İslâmın bayraktarlığını yapmıştır. Bu görev kendisine verilmek yerine, islâma olan şuurlu bağlılığın yansıması olarak yaşanmıştır. Dünden gelen bu hassasiyet toplumsal yapımız açısından bugünün de şekillenmesinde etkili ve düzenleyicisi olup, yarına da istikamet tayin eder.

Seçilmiş ve atanmış karar organlarının, Büyük Türk Milletinin ve insanlığın sorunlarını doğru teşhis etmek ve daha sonra halkımızın sorunlarını nasıl çözülebileceğini iyi teşhis ederek bu İman gücü, niyet ve cesaretle etüt edip kararlaştırmalıyız ki, sosyal, ticari ve Milli namusumuzun muhafaza edildiğinin huzur ve mutluluğunu yaşayabilelim.

Siyasi sekilenmede de bu yönün tesiri yakın zamanda da görülmektedir. AKP’nin uzun yıllar süren iktidarında yıpranması gerekirken toplumsal desteğin her seçimde artan yönünde yaptığı hizmetlere duyulan memnuniyet yanı sıra İslami hassasiyetinin getirdiği bu özeliliği yok sayılamaz.

Bu husus muhalefet partilerinin de islama dönük duyduğu hassasiyet toplumdaki kabullenilme düzeyinde etkili olduğu tartışılmayacak bir yön olduğunu düşünüyoruz.

Muhalefet partilerinin toplumun bütününü kucaklama hedefinde bu temel değişken atlanmadan, İslami hassasiyetleri ve bu yönde toplumla paylaşacaklar stratejik planlarıyla kabul edilme ihtimalini doğrudan etkileyecektir. Bu süreçte, ”Samimiyetle muhalefette gösterecekleri tutarlılık iktidar olduklarında duyulan endişeleri ortadan kaldıracağı söylenebilir.” vazgeçilmezlerdendir.

Devletin kurucu partisinin de bu yönde farkındalık içinde olması ve son kongresine de bu yönde somut adımlar attığının göstergeleri toplumda İslami hassasiyetlere dayalı yaşanan gerginliğin azalmasına, partiler arasında artık hizmet yönünde projeleriyle ve reel sektöre ve modern tarıma yatırım yapma yarışmalarının başlaması ile zemin hazırlayacağını, bundan da yaşanan hizmet odağında projelerden kazananın Büyük Türk Milleti olacağını düşünüyoruz.

Ancak önemli olan bir diğer hususun da atılan bu müspet adımların (MYK üyeliğine Diyanet İşlerinde uzun yıllar hizmet etmiş …. Birisinin (İlahiyatçı) en yüksek oy alarak seçilmiş olmasının doğru bir süreci başlatırken, devamının da samimi duruşun parti merkez ve taşra yönetimi/vekil ve diğer partililerin söylem ve davranışlarında hata yapmadan doğru ve tutarlılıkları nispetinde İslami hassasiyet gösterme yönüyle toplumdaki önyargıları aşabilecektir.

Sadakat ve samimiyetle Müslümanım diyebilen ve dini siyasete alet etmeyip, Riyakar olmayan, daima ruhunda Allah korkusunu, vicdan ve Vatan sevgisini, taşıyanların devlet adamı ve idareci (Bürokrat) olması halinde ülkemizin, ihanet şebekesi sanayi ötesi toplum ülkelerinin menfaatler müşterektir (Rüşvet) yüz kızartıcı ahlakının uygulanması ve insanların günah işlemesi de böylece engellenmiş olup, Yüce Türk İslam alemi olarak, bu duygu ve düşüncelerin bilincinde olmalıyız.

Bu önyargıların aşılması sürecinde partiler arası yarışın millete yapacakları hizmet odağındaki projelerin ön plana çıkması halinde toplumsal huzur ve refahın artmasına vesile olacaktır. Belki o zaman yaşanan “Ekonomik Terör, İktisadi Demokrasi” sorunlarının çözümü yönünde süreç başlayacaktır.

Yüce Türk İslam alemi iyi bilmelidir ki, iç huzursuzluğumuz, kişisel çıkarların (Rüşvet) Milli çıkarlarla çatışmasından ileri geliyor.
Öte yandan, sanayi ötesi toplum ülkelerinin Türkiye üzerinde başta 23-63 ekseni olmak üzereçok ciddi hesaplar yapılırken, yurtiçindeki uzantıları aracılığı ile, bu hesapları kolaylaştıracak çekişmelerin sorumsuz dönemine girmiştir.

Demekki ihanet şebekesi, sanayi ötesi toplum ülkelerine karşı haysiyetli, Milli menfaatlerimizi zedelemeyen ve Milli egemenliğe gölge düşürmeyen, şahsiyetli bir politika düşüncesi şarttır.

Artık kesinleşmiştir ki, namuslu ve şerefli insanları baskılar nasıl yenemezlerse; haysiyetli ve sanayi toplumu olmaya aday ülkelere de sanayi ötesi toplum olmuş ülkeler kumanda etme cesaretini ve gücünü kendilerinde bulamazlar.

Vatan şehitlerini, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve değerli okuyucularımızın atalarını rahmetle, Gazileri minnetle anar. Hastalara şifa-i şerifler dileriz.

Allah’ın Selamı ve Bereketi üzerinize olsun. Görüşmek üzere.


Yazarın Son Yazıları:
Aziz Atam, ruhun şad mekanın cennet olsun
‘CUMHURİYET’, bizi biz yapan ortak değerimizdir
Hicri yılbaşında huzur ve bereket bizimle olsun