Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır

Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
22 Temmuz 2020 16:39

Bugün itibariyle artık Türkiye Osmanlı Devleti’nin son dönemlerini aynen yaşamaktadır.

 

 

Dr. İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

 

Bu yaşamsal süreç içerisinde Osmanlı yıkılıp gitti ve yurdumuzun her tarafını Batılı emperyalistler işgal etti.

 

 

Osmanlı padişahları 2.Abdulhamit ve Vahdettin’in İslami değerleri kullanarak topraklarımızın elden çıkması elden çıkması ve işgalleri ile koskoca imparatorluk paramparça oldu.

 

 

Bunun tek nedeni İslami değerler bu padişahlara izafe edilerek halkın gözüne din perdesi çekilmesidir.

 

 

Maalesef din perdesi öyle yıkıcı bela bir şeydir ki padişahların, kralların, devlet başbakanlarının, başbakanların devletleri yok edici, topraklarını düşmanlara işgal ettirici, devasa hırsızlıkları ile ilgili kusurlarını güya dinlerine bağlı cahil halk yığınlarına göstermez ve onları birer evliya haline getirir.

 

 

Örneğin gerici yaftanın öve öve bitiremediği 2.Abdulhamit hakkında öyle dinsel içerikli menkıbeler anlatılır ki güya bu adam öyle dindarmış ki, sürekli abdestli olurmuş ve abdestsiz adım bile atmazmış; hatta oturduğu yerde abdesti kaçsa bile oracıkta kendisine getirilen su ile abdest almadan kalkıp adım atmazmış.

 

 

Osmanlı topraklarının büyük bir kısmının 2.Abdulhamit döneminde kaybedildiğini hiç kimse bilmez, bu bağlamda elimizdeki Kıbrıs adasının da yine onun zamanında İngilizlere para ile satıldığını da kimse bilmez.

 

 

Hoş bilse bile ne yazar, ne yazar, o halk için Müslüman evliya bir padişahtır!

 

 

O ne yapsa yeridir.

 

 

Halk nezdinde İslami değerler o kadar hoyratça kullanılmıştır ki, olan Türk milletine olmuştur.

 

 

Örneğin Batılıların topraklarımızı padişahların bilgisi dahilinde işgallerine rağmen Osmanlı orduları ki hepsi Anadolu gençlerinden oluşuyordu Arapları ve kutsal bölgeleri koruma adına Arabistan, Suriye, Yemen, Trablusgarp(Libya) çöllerinde İngilizler ve Araplar tarafından arkadan vurulup çöllere gömüldüler.

 

 

Bir taraftan dinsel algılarla halkın gözlerine mil çekilirken, diğer taraftan vatan toprakları düşmanlara peşkeş çekiliyordu.

 

 

Düyun-u umumi ile de ekonomik kriz baş göstermiş, hain padişahların İslami değerleri kullanarak yalayıp yuttuklarını bizim Cumhuriyet hükümetleri ödemişti.

 

 

Ben aslında bu yazıda bir olguya işaret etmek istiyorum ki o da bizi yöneten bazı uyanık siyasetçilerin İslamı çok hoyratça kullanarak Türk halkına çok fenalık yapmaları ve milli değerlerimizi hiç çekince duymadan satmalarıdır.

 

 

Artık tarihsel saptamaları ile yukarıda da izah ettiğim gibi cahil halk yığınlarına her türlü dinsel masalları sür ve icraatını yap, ondan sonra ne kötülük yaparsan yap, bunları kılçıkları ile yiyeceklerdir.

 

 

18 yıldır Erdoğan’ın iktidar olmasının tek nedeni dinsel dogmatizmi dibine kadar kullanmasıdır ki ona oy verenler bunları yutuyor.

 

 

İşte Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yapısını ancak ilkel insanların inanabilecekleri, gerçek İslam’dan uzak dinsel dogmatizmi kullanarak yapmıştır.

 

 

Örneğin dinsel dogmatizmle cahil halk yığınlarının gözerini perdeleyerek en büyük yıkımları yapan Erdoğan’ın yaptıklarını CHP iktidarı yapsa, vallahi bu cahil halk yığınları savaş açar.

 

 

Türkiye’nin bütün mal varlıklarını dinsel dogmatizm sayesinde yabancılara sattı.

 

 

18 adamızı dinsel dogmatizmi kullanarak Yunanistan’a sattı.

 

 

Türk ordusunu dinsel dogmatizm ile kuşa çevirdi.

 

 

Askeri hastaneleri dinsel dogmatizm sayesinde kapattı.

 

 

Yüz yıllık, iki yüz yıllık askeri okulları dinsel dogmatizm ile kapattı.

 

 

T.C. tabelalarını devlet kurumlarından dinsel dogmatizmle halkın gözlerini perdeleyerek kaldırdı.

 

 

Yüce Atatürk ve İsmet İnönü gibi İstiklal Savaşı önderlerine dinsel dogmatizm sayesinde hakaretler etti.

 

 

Türk milliyetçiliğini dinsel dogmatizm sayesinde ayaklarının altında çiğnedi.

 

 

Dinsel dogmatizm sayesinde Apo’ya sayın, şehitlerimize kelle dedi.

 

 

Türk halkından toplanan vergilerden elde edilen vergiler neidüğü belirsiz yerlere dinsel dogmatizm kullanılarak harcanıp ekonomik krize duçar olduk.

 

 

Ülkede torpil, rüşvet, nepotizm(akraba kayırmacılığı), hırsızlık, devlet kasalarının boşaltılması, milletin aç bırakılması dinsel dogmatizm/hurafe inançlar ile sağlandı.

 

 

Ve saymakla tüketemeyeceğimiz yığınla cürüm hep dinsel dogmatizm ile halkın gözü perdelenip işlendi, işlenmeğe devam ediyor.

 

 

Ülke kızıl sultan 2.Abdulhamit dönemine döndü ki ağzını açan tüm aydınlar kodesi boyluyor.

 

 

Ayrıca yolunmuş kuşa çevrilmiş Türk ordusu tıpkı Osmanlı’nın son dönemlerinde olduğu gibi Arap çöllerine gömülmüş durumda.

 

 

Arap coğrafyasının her tarafında Türk askeri gönderilmiş ve bunu da dinsel dogmatizm ile halka lokum gibi yutturuyor.

 

 

Tarih boyunca dinsel dogmatizm bizi Arapların kölesi yaptı ve Erdoğan dinsel dogmatizm ile bunu yeniden diriltti ve onlarda her defasında bizi sırtımızdan hançerlediler, hala daha buna devam ediyorlar.

 

 

Araplarla olan ilişkilerimizi tarihsel, inançsal, duygusal boyutlarından çıkarıp, ne zaman karşılıklı çıkarlara dayalı bir zemine oturtursak o zaman onların ihanetlerinden kurtuluruz.

 

 

Millet olarak bizim en büyük düşmanımız dinsel cahilliklerdir.

 

 

Dinsel cahillik milletin gözünü öyle kör ediyor ki artık hiçbir gerçeği görmüyor.

 

 

Bakın size bir anekdot aktarayım.

 

 

İnternette tesadüfen rastladığım bir videoda bir adam ‘’Tayyip Erdoğan’ı anamın üstünde yakalasam, kesinlikle orospuluk anamdadır!’’ diyor.

 

 

Erdoğan ülkemizi çağdaş yönetim anlayışıyla değil, anakronik(çağdışı) kafa ile yönetiyor.

 

 

Bu anlayış on bin yıl önceki insanların anlayışıdır.

 

 

Çağdaş bir devlet çağdışı kavram ve düşüncelerle yönetilemez.

 

 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti Erdoğan’a hiçbir şekilde bırakılmayacak kadar önemli ve Atatürk’ün bize emaneti olan kutsalımızdır.

 

 

Bu nedenle yapılacak ilk cumhurbaşkanlığı seçiminde demokratik olarak oradan indirilmeli ve derhal Yüce Divan’a sevk edilmelidir.

 

 

Erdoğan bir daha seçilmek için her türlü siyasi projeyi yaşama geçirecektir.

 

 

Bun karşılık bu defa Meclis içi ve dışı muhalefet partileri şimdiden işbirliği yaparak demokratik milli mücadele ilan etmelidir.

 

 

Bunun da ilk koşulu er bir muhalefet partisi ayrı ayrı cumhurbaşkanı adayı çıkarmamalı, anlaştıkları tek bir adayı desteklemelidirler.

 

 

Şunu acı ile belirtmeliyim ki, Erdoğan’dan başka türlü kurtulmak olası değildir.

 

 

Ama şunu da belirteyim ki, muhalefetin ortak olarak göstereceği cumhurbaşkanı adayının Tayyip Erdoğan ile geçmişte ve bugün hiçbir siyasi ilişkisi olmamalıdır.

 

 

Bu bağlamda olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bugünkü kara günlere getiren ve cumhurbaşkanlığı adaylığına hazırlanan Abdullah Gül’e asla prim verilmemelidir.

 

 

Zira ülke için hem çok zararlı ve geçmiş siyasi icraatlarından dolayı da kazanması da olası değildir.

 

 

Seçim günü ve gecesi sandıklara da yiğitçe sahip çıkılmalı, herhangi bir yasa dışı olumsuzluk ve/veya oy hırsızlıklarına karşı demokratik/hukuksal haklar yiğitçe sonuna kadar kullanılmalıdır.

 

 

Bu defa Tayyip Erdoğan’ın atı alarak Üsküdar’ı geçmesine fırsat verilmemelidir.

 

 

Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in fabrika ayarlarına dönülmesi için muhalefet parti liderlerini fedakarlığa çağırıyorum.

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!