Taşlar yerinden oynadı, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
11 Ağustos 2014 13:22

Çok önemli bir seçimi geride bıraktık.

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

Cumhurbaşkanlığı seçimini.

Bu seçimin çok önemli olmasının asıl nedeni BOP Eşbaşkanı RTE’nin aday olması ve her türlü hile ile desise ile hiçbir bakımdan hak etmediği bu makamı işgal etmesidir.

İşte bu nedenlerle Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Koskoca eğri büğrü köşe taşı duvardaki yerinden çıkmış devletin çatısına gelip yerleşmiştir.

Bundan sonra neler olacaktır?

Öncelikle bu seçimin açık ihlal ve şaibelerle dolu olduğunu RTE’ye oy veren kitlelerde dahil tüm kamuoyu çok yakından bilmektedir.

Bir defa, RTE’nin Başbakan olarak yani görevinden istifa etmeden cumhurbaşkanlığı seçimine katılması çok açık bir hukuk ihlalidir ve bu cürüm çok konuşulacak, ileride yargı önünde muhakkak ki hesabı sorulacaktır.

Böyle rezil bir hak ve hukuk anlayışı olabilir mi?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm olanakları ve sınırı belli olmayan ”örtülü ödenek” harcamaları elinde bulunan RTE’nin cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmaması elbette sürpriz olabilirdi.

Ve, RTE’nin on iki senedir topluma, devletin kurumlarına, medyaya karşı yürüttüğü ”psikolojik savaş” nedeniyle faşistçe elde ettiği ”güç algısı” da işin cabasıdır.

Ayrıca, şunu da buraya bir not olarak yazıyorum ki, bu seçimin sayım işlemlerinde çok büyük şaibelerin olabileceğine dair derin kuşkularım vardır.

Bunu nereden biliyoruz?

En son 30 Mart 2014 ”yerel seçimi”n den net olarak bilmekteyiz.

Başta Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı olmak üzere birçok yeri CHP adayları kazandığı halde hile ve faşistçe baskılarla AKP adayına kazandırıldığı her yurttaşın tanık olduğu açık bir durumdur.

Bu noktada hukukta işlemez veya yanlı hale gelmişti.

Ben şuna eminim ki, uluslararası bağımsız gözlemciler huzurunda birçok yerin cumhurbaşkanlığı seçim sandıkları yeniden değerlendirildiği taktirde, şaibelerin ne kadar gerçek olduğu meydana çıkacaktır.

BOP Eşbaşkanı RTE Çankaya’da rahat oturacak mıdır?

Asla oturamayacaktır.

Neden?

RTE, Türkiye’yi yönettiği on iki yıl boyunca anayasal ve yasal büyük cürümler işlemiştir.

Bu nedenle büyük korku içinde yaşayacaktır.

Aynı nedenlerle AKP’yi yönetmekten vazgeçmeyecektir.

Çünkü, AKP’yi yönetmediği taktirde başına her an bir yargı kemendinin dolanacağından büyük ölçüde korkmaktadır.

İşte bu nedenle Çankaya’nın yeni sakini olarak başbakanı kendisi atamak istemektedir.

Halbuki, cumhurbaşkanı olarak seçildikten sonra başbakanlık görevi düşen ve yeni görevi de 28 Ağustos 2014 günü başlayacak olan RTE’nin böyle bir yetkisi bulunmamaktadır.

Devlet boşluk kaldıramayacağına göre yeni başbakanı atama görevi şimdiki cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e aittir.

Bu anayasal ve yasal bir zorunluluktur.

Bunu yapmadığı taktirde, ileride Abdullah Gül’den de yargı önünde hesap sorulur.

Sadece anımsatmak istedim bu reel durumu.

Çankaya’da bulunduğu süre içerisinde (çok fazla oturabileceğini sanmıyorum) RTE kendini yargının ağır sonuçlarından korumak için Abdullah Gül’ü siyaseten harcama ve yok etme isteği kesindir.

Çünkü, Abdullah Gül’ün AKP’nin başına geçmesi RTE’nin kendisi için kukla başbakan hayallerini suya düşürecektir.

Şu andaki Gül’ün başbakan atama yetkisi kendi siyasi geleceği için tam bir fırsattır.

Bu nedenle fırsatı RTE’ye kaptırmadan yeni hükümeti kurmakla görevli olarak AKP içinden bir milletvekilini derhal görevlendirmelidir.

Aksi taktirde siyasi olarak ebediyen biteceği kesine yakındır.

RTE, kısa bir süre AKP’yi kukla bir genel başkan ve başbakanla yönetebilir ama bu çok fazla sürmez.

Sorumsuz olan bir cumhurbaşkanının ağır sorumluluk getiren politik isteklerini sorumlu olan en saf başbakan bile ebediyen yerine getiremez ve yargı korkusunun başladığı yerde direnme, reddetme derhal başlar ki, bu da çok açık olarak çatışma doğurur, AKP kısa sürede yıpranmaya başlar.

2015 seçimlerinde AKP tek başına veya hiç iktidar olamaz; muhalefetin birleşmesi ile oluşan blok RTE’yi ve avanesini ”Yüce Divan”a gönderip yargılatacaktır.

Üçüncü olarak RTE anayasa manayasa dinlemeyip devletin tüm kurumları ile çatışmaya girecektir.

Bu çatışmanın da temel nedeni 12 yıl içinde işlediği ağır cürümleri sırtında Çankaya’ya taşıması olacaktır.

Büyük korkular içinde yaşıyor olması ister istemez RTE’nin kendini koruma içgüdüsü ile bunu yapmasına sebep olacaktır.

17 ve 25 Aralık şaibeleri ve sendromu RTE için emr-i hak vaki oluncaya kadar çok ağır bir kamburdur.

PKK ile birlikte ülkeyi bölünme noktasına getirmesi de affedilmesi olası olmayan cezası ağır bir cürümdür.

Ayrıca hempalarıyla birlikte işlediği yüzlerce ağır cürümler siyasal tarihimizde kayıt altına alınmıştır ki, yargılanma başladığı zaman her şey halkın önüne serilecektir.

RTE, seçime katılanların orantısına göre yüzde 52 oy almış görünüyor ama toplam seçmeni hesaba kattığımız zaman aslında yüzde 38 oy almıştır ve bu da onun halkın seçimi ile cumhurun başı olmadığını göstermektedir.

RTE’nin Çankaya’ya çıkışı yukarıda sıraladığım veriler ışığında değerlendirildiğinde onun siyasi sonunu ve yargılanma başlangıcını hızlandıracaktır.

Kısaca, RTE’nin Çankaya’ya çıkışı bilhassa devlet katmanlarında krizlerin patlaması demektir.

Kriz, sözcük olarak Çince’de aynı zamanda ‘’fırsat’’ anlamına da gelmektedir.

Türkiye’nin ve milletimizin krizlerle bunalmasını ve boğuşmasını asla ve katiyetle arzu etmiyoruz ama RTE’yi işlediği cürümler nedeni ile haksızlıkla, şaibelerle oturduğu Çankaya’dan derhal indirmek için bütün yurtseverler, milliyetçiler, ulusalcılar, Atatürkçüler muhakkak ki doğacak fırsatları derhal değerlendireceklerdir.

Türkçe’de ‘’Her şeyde bir hayır vardır’’ özdeyişi insanlar yaşamlarından bilirler ki çok zaman doğru çıkmaktadır.

Ben de bu açıdan, yukarıda anlattığım nedenlere dayalı olarak orada çok kısa süre oturacağına inandığım RTE’nin ondan kurtulmak bakımından Çankaya’ya çıkışının Türk milleti için hayırlı olabileceğini değerlendiriyorum.

Taşlar yerinden oynadı, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

[email protected]

İbrahim ÖZDOĞAN twitter