Tarih bilinci ile Ortadoğu savaşı

Tarih bilinci ile Ortadoğu savaşı
23 Şubat 2018 18:00

Halkın Habercisine ilk yazım. İç ve dış siyasi gündm dışı bir şeyler yazmak istiyordum. Ama öyle bir sürçteyiz ki, siyasal güncele ilişkin yazmak, okurlarımla paylaşmak çok daha önemli.

 

 

 

Damataşı H&H YORUM

 

***

Olayları sıralamak, tarihlerini eksiksiz bilmek,yerli yerinde analoji yapmak, büyük insanların doğuşlarını, ölüşlerini, yaşama biçimlerini, aşklarını meşklerini sıralamak, tarihi Baltacı Mehmet Paşa’nın Katerina’ya aşkına, Napolyonun hırsına, Lenin’in asılan ağabeyinin intikamına, Hitler’in eşcinselliğine bağlamak, ders kitaplarının derlenip toplanıp sunulması tarih bilinci değildir. Tarih bilinci insanlığın yaşadığı altüstlüklerin görünürdeki nedenlerini değil, temel dürtülerini araştırıp incelemek ve tarihin nasıl değiştiğine yönelik köklü nazariyeler kurmaktır. Bu nazariyelerden en önemlisi ise “tarihsel maddeciliktir” ki “tarihin değişimine” insanın giyiminin kuşamının, yediğinin içtiğinin değil bilinçli iradesinin katılımını göz önüne alır.

***

İkinci paylaşım savaşının getirdiği “barış” ortamı giderek bozulmuş, bugün yeni ve büyük emperyalist paylaşım noktasına gelinmiştir. Yoksul halklara bir şey kazandırmayan, ama güçlü emperyal devletlerin çıkarlarını geliştirip pekiştiren savaşlar zincirinin altındaki temel nedenin “emperyal çıkarlar” olduğu bugün daha açıkça ortaya çıkmış bulunmaktadır. Demek ki, Ortadoğu da bir Türk-kürt, arap-kürt, şii-sünni, islam-hristiyan, yahudi-müslüman, işçi-işveren, laik-fundemantalist savaşı değil, emperyal merkezler arası bir çıkar savaşı yükselmiş, büyük bir boğazlaşmanın ve ardından cetvelle çizilecek yeni devletler kurmanın oluştuğu bir aşamaya gelinmiştir. Bütün alt kimliklerin kışkırtılmasının doğal sonucu olan paylaşım bölgeleri arasındaki gerilimde, böylesine bir altüstlüğğün içine düşmemek için Türkiye’nin meşru sınır güvenliği tmelindeki askeri harekatanının emperyal merkezlerdeki tezgahlara düşmeden tamamlanması dileğindeyiz.

***

ABD, İsrail, Suudi Arabistan “yahudi, kürt, sunni” ittifakını düzenli ve düzensiz silahlı güçlerin konumlamasıyla fiilen bölgede vardır. Rusya, Suriye, İran “hristiyan, arap, şii” ittifakı aynı şekilde bölgedededir. Çin, Suriye merkezli bölgede yatırımları için çalışmalarını artırmıştır.”Referandum” girişimini defeden Irak, toprak bütünlüğü için güçlü merkezlerle yoğun ilişki içindedir. Emperyal merkezlerin çıkarı için kışkırtılan etnik azınlıkçıların bölgenin en uzun sınırına sahip Türkiye’yi tehdit eden “34 Yıllık” “etnik ayrılıkçıların saldırısı”Irak, Suriye sınırı boyunca “orta ölçekli savaş” içine Türkiye’mizi sokmuştur. “Afrin”e kilitlenen sıcak savaş sabırılı bir süreci yaşamaktadır. Bölgedeki emperyal güçlerin uzun vadeli hesapları olan “bağımsız Kürt Devleti”, “Irak, Suriye,Türkiye”nin “etnik, din, mezhep, milliyet” kavgaları ile bölünüp yeni bir paylaşıma sürüklenmesi gittikçe çok daha yakın bir tehlike haline gelmiş bulunmaktadır.Bu tehlike, altında Ortadoğu halklarının kalacağı bir kan gölünün daha başlangıcıdır.

 

Böylesine kanlı bir gömleği halklara giydirmesindeki tek neden ise çokça yazıldığı gibi Ortadoğudaki zengin petrol kaynakları,doğal gaz yatakları, enerji hatları değildir. Tersine, “yeni enerji kaynaklarını ve bu enerji kaynaklarına dayanan yeni teknolojik yatırım alanlarını” bulan emperyal merkezler, şimdi “demode” olmuş eski enerji kaynaklarının bulunduğu bütün alanları “imha” etmeyi, buralardaki politikalarını engelleyen ulus dvletleri dağıtmayı, küçük fiili devletçikler ile bölgeyi daha geniş bir pazar haline getirmeyi gündeme almış bulunmaktadır.

 

***

Vietnam Savaşı’ından bu yana geri çekilmekte olan Amerikan Emperyalizmi ve müttefikleri Ortadoğuda büyük bir bozgunla karşılaşacaktır. bugün 150.000 asker bulundurduğu Afganistan da düzeni sağlayamamıştır. Dün şii-sunni savaşı üzerine kurduğu bütün dengeler altüst olmuştur. Şimdi dolaylı savaşa girmektedir.Kurtarıcı rolüyle elattığı Irak, Suriye, Libya adeta kan gölüne dönmüş bulunmaktadır. ABD ordularının durumu, Anadolu coğrafyasına saldıran Yunan ordularının durumuna, Amerikan halkının durumu ise, ordularının zafer değil yenilgisini bekleyen Yunan halkına benzemektedir. Amerikan merkezli bu saldırının yarattığı boşluktan bölgede beklenmedik ölçüde güç kazanan, yerleşen Rusya ve İran ise, daha şimdiden bölge halklarının şikayetlerine yol açmış bulunmaktadır.

 

***

Türkiye dış politikası, güncellenmiş “Atatürkçü Dış Politika” ile tıpkı 1.Dünya Savaşı sonrasında olduğu gibi, bölge ülkelerine umut ışığı olacak politikalar üretmelidir. Emperyal merkezlere bağlı politikalar, “Türk İslam Sentezci”lerinin “Türkiye de bir emperyal merkez olmalıdır” politikaları sorgulanarak, bugün iktidar ve muhalefetin en çok dikkat etmesi gereken siyasi alan olarak güncelleştirilmiş “Atatürkçü Dış Politika” özenle ele alınmalıdır.

 

Tam bağımsız, bölgesinde lider, komşularının iç işlerine karışmayan, kendi içinde demokratikleşmeyi geliştiren bir Türkiye, girilen engebeli Ortadoğu yolundan tek sağlıklı çıkışı bizlere,bölge halklarına verecektir.

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Bilime para yok
Tarih bilinci ile Ortadoğu savaşı