Tansel Çölaşan: İktidar ve Cemaatin güdümündeki yargıya dur demek için 13 Aralık'ta Silivri'deyiz

Tansel Çölaşan: İktidar ve Cemaatin güdümündeki yargıya dur demek için 13 Aralık'ta Silivri'deyiz
7 Aralık 2012 15:11

13 Aralık’ta Türkiye’nin kalbi Silivri’de atacak.

Deniz Bilgen ÇAKIR H&H RÖPORTAJ

Ergenekon Davası Savcıları 13 Aralık’ta esas hakkındaki mütalaayı açıklayacaklar.  Aynı gün, CHP, İşçi Partisi, ADD ve Türkiye Gençlik Birliği örgütleriyle beraber Silivri’de olacak. Silivri’deki 13 Aralık buluşmasına büyük bir katılım bekleniyor. 


 
Biz de konuyla ilgili olarak Atatürkçü  Düşünce Derneği Genel Başkanı Tansel Çölaşan’la konuştuk.  
 
Çölaşan, 13 Aralık’taki Silivri buluşmasında üç noktaya dikkat çekmek istediklerini söyleyerek “Özellikle irademiz dışında içine sürüklendiğimiz Suriye savaşı, Türkiye’nin parçalanma planı ve iktidar ile cemaatlerin güdümündeki Yargıya tepki” için orada olacaklarını belirtti. 

13 Aralık’ta Silivri’de buluşacak insanların bindirilmiş kıtalar olmadığını söyleyen Çölaşan, ‘Burada bir örgütlenme yok. Biz sadece çağrı yapıyoruz. Burada önemli olan bu. Halk artık bu kadar tepkili” diye konuştu.  
 
İşte Çölaşan’ın o açıklamaları:

 
Biz buraya üç noktaya dikkat çekmek için gidiyoruz. Bir kere yargı ötesinde Türkiye yıkıcı bir gündem yaşıyor. Bu yıkıcı gündemin başında Türkiye’yi hiç de kendi amaçlarına ve ülkesinin menfaatlerine uygun olmayan bir savaşın içinde bulma durumu var.  İrademiz dışında bu Suriye savaşının içine sürükleniyoruz.

-Aynı süreç içinde bir de Patriotlar sorunu var….

Evet, geldiğimiz aşamada bunu Türkiye için bir tehlike görüyoruz. Patriot füzelerinin NATO adıyla Türkiye’ye koymasıyla anlaşılıyor ki, ABD Türkiye’yi dışarıda bırakarak, NATO eliyle Suriye sürecini devam ettiriyor. Erdoğan iktidarını da pasifize ederek, Türkiye toprakları üzerinden bir savaş planı yürütülüyor.  Halkın bu savaşa dur demesi lazım. Biz sivil insiyatifiz, halkın sesiyiz. Halk bu savaşa karşı. Bu çığlıkları duyurmalıyız.

-Bahsettiğiniz diğer iki nokta neler?

Şu anda Türkiye’nin bölünmesi, parçalanması, federasyona doğru götürülmesi süreci var. AKP ile BDP birlikte hareket ediyor. Dışarıya karşı kavga görüntüsü veriyorlar. Süreç aslında birlikte sürdürdükleri bir süreç olarak yürüyor. 

Bunun sonucunda da başkanlık sistemi de dahil, bir diktatörlükle gelecekte vilayetlere dönüşerek hızlandırılarak sürüyor. Halkın böyle bir isteği yok. Halka sorulmadan çirkin politikalarla yürütülmesine karşıyız.  
 
Üçüncü bir nokta, bütün bu sürecin içinde, bu sürece karşı duranların, tavır alanların, vatansever tepki gösterenlerin hepsi şimdi tutuklu. Silivri’de  gördük ki, aynı Balyoz’daki süreç hızlandırılarak, Ergenekon’da da yaşatılacak.


-Ayın 13’ünde  esas hakkında karar istendi…. Bu süreci nasıl yorumluyorsunuz?

Yargılama süreci, kovuşturma süreci tamamlanmadan yaşatılacak.  Delillerin pek çoğunun dijital olduğu bilindiği halde bunlara ve gizli tanıklara itibar edilerek, mahkemenin kendi ara kararlarında istediği soruların cevapları bile verilmediği halde süreci yarıda keserek, esas hakkında iddianamenin Aralık’ın 13’ünde açıklanmasını istediler. Hemen karar aşamasına gelinmesi için yapılan hukuksuz bir süreç. Bunun da halkın iradesi olmadığını biliyoruz. Tamamen siyasallaşmış bir yargının yürüttüğü, cemaatlerin güdümünde yürüttüğü bir süreç. Karşı durmak gerekiyor. Savaş, Türkiye’nin bölünmesi, hukuksuz yargılama sürecine dur demek için halk adına halk için toplanıyoruz. 



-Özellikle 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda ve 10 Kasım’da çok büyük kitleler toplandı. Halk artık tepkisini belli ediyor. Silivri’de aynı durum söz konusu olacak mı sizce?

Burada amacı bir  kitle toplama olarak görmemek lazım. Söylediğimiz sözler nedir; Hangi olayda nasıl tavır alıyor halk? Silivri bir 29 Ekim alanı gibi değil.  Ama halk nerede varsa o halkın söylediklerine dikkat etmek gerekir diyoruz. Halkın sözüne dikkat etmek gerekir. Vermek istediğimiz mesaj bu bu. Ne kadar katkı olursa o kadar iyi olur.  
 
Buraya gelenler bindirilmiş kıtalar değildir. Aynı grup insanların oraya buraya gitmesi değildir. 29 Ekim’de, 10 Kasım’da insanlar cumhuriyet için geldiler. Şimdi buraya gelecekler  hepsi beraber. Ama  özellikle yargı sürecine tepki koymak için geleceler. Bunlar halk.


 
-Sizin de halka bir çağrınız oldu… Ve karşılık da bulacağa benziyor…

Şuna özellikle dikkat etmek lazım,  burada halk örgütlenmiyor. Halka çağrı yapıyoruz sadece. Otobüslerini biz temin etmiyoruz. Azıklarını biz vermiyouz, masraflarını biz ödemiyoruz. Halka sacede çağrı yapıyoruz. Diyoruz ki, bu hukuksuzluğu gör ve bizimle beraber ol. Tepkini koy . Öyle tepkili ki halk. Bizim bu çağrımızla geliyor.

-Siz de biraz önce bahsettiniz, bindirilmiş kıtalar eleştirileri yapanlar var…

Bindirilmiş kıtalar iktidarın yaptığı tüm eylemlerde var. 3 günlük yemek paralarını, yol paralarını verip hatta ceplerine harçlık koyarak getiriyorlar. Buraya gelen sadece halk. Hiç örgütleme yok sadece çağrı. Burada hukuksuzluk var diyoruz. Bunu görmese halk, beni çağrımla gelmez. Halk Türkiye üzerine oynana oyunu gördü. Burada bize düşen onların sesi olmak, çığlıklarını duyurmak.