Tanrının AKP’ye bir lütfu: CHP (yazı dizisi 3)

Tanrının AKP’ye bir lütfu: CHP (yazı dizisi 3)
24 Kasım 2014 17:25

Solda birleşme şarkıları yeniden mi çalınacak?

 

 

Çağların IŞIK H&H YORUM
Türkiye’de son dört ay içerisinde Merkez Parti (MEP), Demokratik Gelişim Partisi (DGP) Anadolu Partisi (ANAPAR) ve Millet ve Adalet Partisi (MİLAD) adlarında dört ayrı parti kuruldu.
Kurulma çalışmaları tamamlanmak üzere olan birkaç partinin daha yolda olduğu söyleniyor.
Bir umutsuzluk ikliminin hüküm sürdüğü ülkemizde, üçü sağda yer alan partilerin kurulması, kamuoyunda küçük bir heyecan dahi yaratamadı.
Bundan yola çıkarak Anadolu Partisi’nin bir varlık gösterip gösteremeyeceği merak ediliyor.
Sayın Tarhan bir iddia ve inançla yola çıktığını söylüyor.
Kendi deyimiyle boş kalmış sol kulvarı doldurmaya geliyor.
Fakat sol kulvar ideolojik olarak hakikaten de boş olsa bile sol seçmenin CHP ile var olan tarihsel bağlarını bırakarak kendi partisine gelmesini beklemesi biraz ütopik duruyor.
Çünkü bazılarınca CHP sadece bir parti değil; Atatürk’ün mirası ve her şekilde ona sahip çıkılması, savunulması, desteklenmesi gerekiyor.
CHP Milli Mücadeleyi ve emperyalizmin yenilgisini ve cumhuriyeti temsil ediyor.
Rahmetli Ecevit’in DSP’si, CHP’den umutlarını yitirmiş sol seçmene yaptığı yatırım ile %21’i yakalayarak koalisyonla iktidara geldiğinde, meclis dışı kalan CHP’nin alabildiği o %9’luk oy, işte tam da CHP ile duygusal bağını koparamayan bu seçmenlerin oyuydu.
Yani eskiden iki partiyi taşıyamayan ve artık %30’un bile altına inmiş olan sol oyların, bugün de iki partiyi taşıyamayacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok.
Bu yüzden Sayın Tarhan’ın parti içerisinde mücadele etmek yerine, ayrılarak yeni bir parti kurma kolaycılığına girmesi soldan başka her şeye hizmet eder bir nitelik taşıyor.
Çünkü Anadolu Partisinin CHP seçmeninden alacağı her oy, CHP’den ayrılmasına sebep olarak gösterdiği otoriter bir rejimin inşasına bir tuğla koymak olacaktır.
Sayın Tarhan bir hukukçu olarak hepimizden iyi bilir ki; otoriter bir rejimin kurulmasının önündeki tek engel anayasalardır.
Parçalanmış bir solla oluşacak meclis aritmetiğinde, AKP’nin anayasayı tek başına değiştirecek bir çoğunluğa ulaşması, Sayın Tarhan’ın tam da –milyonların paylaştığı- endişelerinin gerçekleşmesi anlamına gelebilecektir.
Yani aslında Sayın Tarhan korktuğu şeyi kendi eliyle başarmış olacak.
Sonraki yıllarda ise, solda birleşme nostaljileri, eski bir gramofona takılmış bozuk plak gibi, yeniden yeniden çalınıp durmaya başlayacak.
Yaşanması muhtemel bu durum için sorumluluğu tek başına Sayın Tarhan’a yüklemek tabiki gerçekçi ve adaletli olmayacaktır.
Sayın Kılıçdaroğlu iyi niyetli olarak partide özgürlükçü bir ortam yaratmaya çalıştı.
Çoksesliliği teşvik etti.
Fakat bunu yaparken, koca bir partinin içindeki, yılların kurdu siyasetçilerin, farklı farklı öncelikleri, hesapları ve beklentileri olduğunu anlamakta gecikti.
O dönem suiistimal edilen iyi niyetli çabası, partide kaotik bir görünüm yaratılmasına sebep olmuştu.
Bugün ise parti içindeki farklı grupların endişelerini anlamakta geç kalıyor.
Onların endişelerini paylaşmak ve yönetmek yerine, partiden ayrılmalarını teşvik ediyor.
Sayın Kılıçdaroğlu bir uçtan diğer uca savrulmuşa benziyor.
Partiye bu şekilde hakim olabileceğini sanması bu kez de tabanın bölünmesi ihtimalini gözardı ederek olası risklerin artmasına sebep oluyor.
Ve bu savruluş sadece AKP’nin ekmeğine yağ sürüyor.
Geçen sürede; Sayın Kılıçdaroğlu’nun ideolojik bir vizyon sunamaması; liderlik vasıflarının sorgulanmasına ve seçim yenilgileri ise; partiye hakim olma kapasitesinin sınırlanmasına yol açtı.
İşte Sayın Kılıçdaroğlu’nun çözüm bulması gereken nokta budur.
Yoksa muhalifsiz bir genel başkanlık değil.

 

 

 

Sonraki yazı konusu: İktidarın yarattığı yeni burjuva sınıfının otoriterizme panzehir olup olamayacağı

 

 

 

 

Çağların IŞIK Twitter

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Seni başkan yaptıracağız
Yarının gülüşleri bugünün gözyaşlarında boğuldu
Dağlıca saldırısının Cizre’yle ilgisi var mı?