Tanrı’nın AKP’ye bir lütfu: CHP (yazı dizisi 2)

Tanrı’nın AKP’ye bir lütfu: CHP (yazı dizisi 2)
19 Kasım 2014 10:44

Kısaca vizyon; gelecekte varılmak istenen hedef, olunmak istenen yerdir, misyon ise; bu hedeflere ulaşmak için yaptıklarımızdır.

 

 

Çağların IŞIK H&H YORUM

 

AKP vizyonu Sayın Tayyip Erdoğan tarafından bizzat belirlenmiştir.

 

Yanında bulunan her alandaki ihtisas sahibi yüzlerce danışmanını bu vizyon etrafında yönlendirmekte, onlardan, sadece belirlenmiş hedeflere ulaşmada kullanılacak araçlar, yol ve yöntemler –misyon- konusunda yardım almaktadır.

 

Yani Sayın Erdoğan danışmanlarının ufkunu belirleyen ve onların önünde yürüyen kişidir.

 

Sürekli olarak 2023’e referans vererek belirlediği vizyonu önemli bir kısmıyla demokratik temalarla süslenmiş öğeler içeriyor.

 

Bu kavramları uygulamada siyasi ve sosyal yaşama sunduğunu söylemek gerçekçi olmasa da, sunulacağına dair güçlü beklentiler yaratmak konusunda oldukça başarılı olundu.

 

Kürt açılımı, Alevi açılımı, azınlıklar açılımı gibi akla gelen her açılımın amacı çağdaş demokratik standartlara ulaşmayı ve uzlaşma kültürüne geçişi sağlamaya dönük umutlar yaratmayı ve seçmende bunu başaracak iradeye sahip olduğu mesajını vermeyi amaçladı.

 

Tabii ki zenginlik vadetmeyi de ihmal etmedi.

 

Arka planında ise kayda değer demokratik bir tavır geliştirmek konusunda hiçbir somut irade ortaya koymayışı, bunların sadece seçim hedeflerine yönelik birer politik yaklaşımdan ibaret olduğunu gösterdi.

 

Aynı şekilde kendisine sıkı sıkıya bağlı tabanının da ne istediğine bakmak yerine onlara neyin gerektiğini belirleyici bir siyasi çizgi izledi.

 

Kişiye bir malı satmak beceridir, ihtiyacı olmayan bir malı satabilmek ise sanattır.

 

İşte AKP bir sanatçı edasıyla kendi tabanının taleplerini onlar adına kendisi belirliyor ve sunumunu da ona göre yapıyor.

 

Bu sebeple de kendi tabanı; yaşamın içindeki demokratik kural ve kurumları önemsemekten her geçen gün biraz daha uzaklaşıyor.

 

Bu durum tespitini hiç kimse “AKP seçmeni zaten demokrasiye inanmıyor” kolaycılığı ile yorumlamaya kalkmadan ve % 52 oy vermiş bir çoğunluğu gözünde canlandırmadan yapmasın.

 

AKP’nin bugünkü uygulamalarına bakıldığında, siyasi ve felsefi alanda ben merkeziyetçi bir misyonla yürüdüğü görülecektir.

 

Sosyal hayatın neredeyse her alanında kullandığı dini referanslar kendi tabanına çekici gelmeye devam ederken toplumun diğer yarısında korkuyla karışık bir kanıksama yaratıyor.

 

Vadettiği zenginlik ise; Avrupa sanayi devrimindeki daha çok kazanma hırsına dayalı, vahşi kapitalist modele benziyor.

 

O dönemden en önemli farkı üretime dayalı olmaması.

 

Bir talan ve rant düzeni sonucu oluşan sermaye birikimi ile altyapı ve üstyapı projeleriyle gerçekleşen servet transferinin katkısıyla, kendi siyasal sistemini kurmaya yarayan bir zenginlik modeli.

 

Fakat uygulanan bu misyon vizyonla uyuşmuyor.

 

En azından yazılı metnindeki vizyonuyla uyuşmuyor.

 

Fakat bu vizyonu şu şekilde okursak durum değişebilir…

 

AKP sadece sağda değil bütün siyasal ve sosyal alanlarda bir dikensiz gül bahçesi yaratabilirse demokrasiyi de, bir lütuf olarak sunacaktır.

 

Tabii ki bu demokrasi kendine özgü sınırları, kuralları ve zenginleri olan bir AKP demokrasisi olacaktır.

 

Zaten; başkanlık veya yarı başkanlık ve partili cumhurbaşkanı sistemine geçiş, 2023 vizyonu içinde de yerini almıştır.

 

AKP için her şey böylece yerine oturmuş oluyor.

 

CHP’ye gelince…

 

Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ve Atatürk’ün kurucusu olduğu CHP’nin tarihsel bir vizyonu vardır.

 

Bu vizyon Atatürk’ün deyimiyle siyasal, sosyal, ekonomik her alanda “muasır medeniyet seviyesidir” ve aslında cumhuriyetin de vizyonudur.

 

Fakat muasır medeniyet seviyesi anlayış farklılıklarına bağlı olarak ve biraz da göreceli bir kavram olduğundan çağın şartlarına uygun olarak daha spesifik tanımlamalara ihtiyaç duymaktadır.

 

İşte CHP bu konuda spesifik bir vizyon tanımlaması geliştiremiyor.

 

Sayın Kılıçdaroğlu’nun –olduğu şüpheli- vizyonu nedir? Bilinmiyor.

 

10 yıl sonraki hedefinde nasıl bir Türkiye olduğunu kimse bilmiyor.

 

Bir modelleme var mı? Bilinmiyor.

 

Ne vadediyor? Bilinmiyor.

 

Daha iyi bir Türkiye diyor sadece.

 

Nasıl yapacak? Bilinmiyor.

 

Dışarıdan bakıldığından danışmanlarının arkasından giden bir lider görüntüsü var.

 

Sanki ne yapması gerektiği konusunda yönlendirilen bir lider.

 

Demokrasisi oturmuş, sistemi fevkalade düzenli bir Avrupa ülkesinde başarılı bir genel başkanlık için gayet uygun bir model olduğu inkar edilemez.

 

Fakat rejim kavgası veren bir ülkede ihtiyaç duyulan şey –benzeri onlarcası bulunabilecek- salt bir genel başkan tiplemesine değil, topluma önderlik edecek, ona vizyon sunacak liderlik vasıflarına sahip olunmasıdır.

 

Peki misyonu var mı?

 

Görünen en önemli misyonu; kavgasız (içten kavgalı), din düşmanı algısını yıkmış, ABD ve AB’yi dışlamayan bir politika yürütmek.

 

Fakat bazen kavgaya girmekten kaçınılmamalı, dinin vicdanlara hapsedilmesinden ödün verilmemeli ve sadece kendine güvenmekten vazgeçilmemelidir.

 

Yeni şeyler söylemeli, ne istediğimizi bilmeli, buna önce kendimiz inanmalı.

 

Bir sonraki yazım: Solda birleşme şarkılarının yeniden çalınıp çalınmayacağı ve Anadolu partisinin AKP’nin anayasa değişikliğinin anahtarı olma ihtimali.

 

İktidarın yarattığı yeni burjuva sınıfının otoriterizme panzehir olup olamayacağı.

 

 

Çağların IŞIK Twitter

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Seni başkan yaptıracağız
Yarının gülüşleri bugünün gözyaşlarında boğuldu
Dağlıca saldırısının Cizre’yle ilgisi var mı?