Tanrının AKP’ye bir lütfu: CHP (yazı dizisi 1)

Tanrının AKP’ye bir lütfu: CHP (yazı dizisi 1)
19 Kasım 2014 01:00

Bütün araştırmalar gösteriyor ki her türlü olumsuzluğa rağmen varlığını koruduğu sürece mevcut partilerle girdiği rekabet yarışında hep tek başına iktidar olmayı sürdürecek bir parti duruyor karşımızda.

 

Çağların IŞIK H&H YORUM

 

Her kesimden siyaset bilimciler, sosyologlar ve düşünürler son zamanlarda AKP’nin nasıl çözüleceğine dair tezler geliştiriyorlar.
Hepsi birbirinden farklı bu tezlerin tek ortak yanı ise; iki büyük muhalefet partisinin –CHP ve MHP’nin- alternatif iktidar olasılıklarına dahil edilmemesidir.

 

Türk parlamenter sistemi incelendiğinde çok partili hayata geçildiğinden bu yana küçük istisnalar ve kısa duraklamalar hariç olmak üzere ülkeyi hep sağ iktidarların yönettiği görülecektir.

 

Ve yine görülecektir ki bir sağ partinin alternatifi yine bir başka sağ parti olmuş, sol partiler gerçek bir iktidar alternatifi olarak hiçbir zaman ortaya çıkamamıştır.

 

Potansiyel olarak alternatif olmaya en çok yaklaşan Ecevit’in CHP’si %42 ile bile iktidar olmayı başaramamış ve sonrasında da bu oy oranının bir daha yanına dahi yaklaşılamamıştır.

 

İşte bunu bilen Sayın Erdoğan en başından beri kendi adına oldukça başarılı bir strateji geliştirmiştir.

 

2002 seçimlerinde yakaladığı %34 lük oy oranı ve tek başına iktidar olması sonrasında belirlediği en önemli strateji ANAP ve DYP’nin ayağa kalkmasını önlemek olmuştur.

 

Bunu başardıktan sonra sağda kendisine yeni alternatifler çıkmasını önlemek üzere, en son 2012 yılında kısa vadede meclise girme potansiyelini yakalamış Has Parti’yi varlığı için bir tehdit olarak görmüş ve Numan Kurtulmuş’u ikna ederek AKP’ye katılmasını sağlamıştır.

 

Sayın Kurtulmuş’un AKP uygulamalarına referans vererek getirdiği onca ağır itham ve eleştiriye rağmen bu partiye katılmayı kabul etmesi bu açıdan çok anlamlıdır.

 

Artık sağ kulvar AKP için dikensiz bir gül bahçesidir.

 

Cumhurbaşkanlığı seçim süreci ise bu dikensiz gül bahçesinin en bariz kanıtı oldu.

 

Potansiyel lider adaylarının ve sivil toplum önderlerinin ya –bir şekilde- AKP’de siyasete dahil edilmesi ya da karanlık bir köşeye çekilmeyi yeğlemesi sonucu, siyasi partiler aday bulmakta zorluk çekerken, seçmenler bilindik bazı klasik siyasetçilerden başka isimler telaffuz edemediler.

 

Halka önderlik edecek, onu peşinden sürükleyebilecek kimseler yoktu ortalıkta.

 

Bir demokrasi için bundan daha büyük tehlike var mı bilemiyorum.

 

Bütün çabalar merkez sağda AKP’yi zayıflatacak bir oluşum yaratmaya yönelmişken bunda başarısız olunmasının sebebi Sayın Erdoğan’ın izlediği bu stratejiyle ilgilidir.

 

Kamuoyu araştırmaları AKP’nin bariz şekilde ve artan oranda bir oy kaybı yaşadığını ortaya koymaktadır.

 

Fakat aynı araştırmalar CHP’nin de oy kaybettiğini ve MHP’nin stabil kaldığını, HDP’nin oylarının ise yükselme eğiliminde olduğunu ortaya koyuyor.

 

Peki nereye, kime gidiyor bu oylar?

 

Tabiiki Cumhuriyet tarihinin en büyük kararsızlar partisine.

 

İşte her seçimdeki adresi olmayan bu kararsız oylar, alternatifi olmadığı için her seçimde yine büyük oranda AKP’ye gittiğinden iktidarda kalmayı başaran bir AKP var.

 

İçinde bulunduğumuz bu dönemde göstergeler konjonktürün 2002 siyasi şartlarıyla büyük benzerlik gösterdiğini ve halka umut verebilecek bir partinin iktidar alternatifi olmakta önemli zorluklarla karşılaşmayacağını gösteriyor.

 

Hatırlayınız; AKP benzer şartlarda kurulmuş, AB ve ABD kaynaklı büyük bir medya desteğiyle siyaset sahnesine çıkmış ve ilk seçimde tek başına iktidara gelmişti.

 

Fakat bugün AKP’den farklı olarak bir medya desteği bulabilmek neredeyse imkansız ve hatta bir siyasi lince maruz kalınması işten bile değil.

 

Son kurulan partilerin kamuoyunda yeterli ilgi uyandıramamasının ardında yetersizlikle birlikte yukarıda yazılı bu sebepler bulunmakta.

 

AKP stratejisi siyasi rekabeti bertaraf etme üzerine kurulu ve gayet başarılı şekilde işlemektedir.

 

İktidarda kalmasının sırrı işte bunda yatıyor.

 

Yeni şeyler söylemesi gereken CHP ise, geçmişin esareti altındaki ruhu yaşlı bir parti olarak kendisine muhalefet etmekle meşgul görünüyor.

 

Yarınki 2. yazımıza CHP ve AKP vizyonu açısından yapacağımız değerlendirme ile devam edeceğiz.

 

Solda birleşme şarkılarının yeniden çalınıp çalınmayacağına yönelik değerlendirmelerimiz ile Anadolu partisinin AKP’nin anayasa değişikliğinin anahtarı olma ihtimalini yazacağız.

 

Çağların IŞIK
Twitter @caglarinisik

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Seni başkan yaptıracağız
Yarının gülüşleri bugünün gözyaşlarında boğuldu
Dağlıca saldırısının Cizre’yle ilgisi var mı?