Suçlu olan tertipçilerdir!..

Suçlu olan tertipçilerdir!..
4 Ağustos 2013 13:57

AKP faşist bir parti olduğunu uygulamaları ile her gün yeniden gösteriyor.

Cemil CAN H&H YORUM

En yetkili ağızdan, demokrasiyi amaca ulaşmak için binilecek tramvay olarak gördükleri, yıllar önceden açıklanmıştı zaten. Nihai amaçlarının “şeriat düzeni”ni getirmek olduğunu da hiçbir zaman gizlemediler. “Halk isterse laiklik elbette gidecek” diyen adam, bugün T.C hükümetinin başında oturmaktadır. Cumhuriyeti kuranlara her fırsatta saldıran, onları itibarsızlaştırmak için akıl almaz yalan ve iftiraya başvuran, bizzat Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisidir. Atatürk ve İnönü’ye “iki ayyaş” diyerek dil uzatan da odur. Her söyleminde, dini terimleri referans alarak sömüren v e din devleti kurmanın alt yapısını tamamlayan da aynı adamdır. Halkı ötekileştiren, bölücü ve nefreti körükleyici bir dil kullanarak, milli birliğimizi zedeleyen bu  Recep Efendi, akıllara durgunluk verecek şekilde, yandaşlarına devletin olanaklarını peşkeş çekmiş ve bu şekilde bütün ülkenin başbakanı olmadığını da defalarca kanıtlamıştır!..

Hükümet, futbol taraftarlarını bile, e-bilet uygulaması ile fişleyip, kontrol altına almak istemektedir. AKP’nin eski Adalet Bakanı ve Meclis Bakanı M.Ali Şahin, “Gezi Direnişi”nin hükümeti düşürmeyi amaçladığını söyleyerek; hükümet karşıtı eylemlere katılanlara, müebbetlik suç olan TCK 312.(1) maddenin uygulanması gerektiğini söyleyebilmiştir…”Gizli Tanık” uygulamasından sonra, yurttaşlara erdemli ve ahlaklı insan olmayı özendirecek yerde, “Sırdaş Polis Noktaları” projesi ile ispiyonculuk yapmak önerilmektedir. halkın birbirine karşı güven duygusunu zedeleyen bir hükümet dünyanın neresinde görülmüştür?..  Hükümeti demokratik yollardan yıkmayı öngören eylemleri bile, “darbe” kavramı içerisine alarak, yeni bir yasa çıkartmadan,  ceza hükümleri üretenler, AKP zihniyetinin yarattığı yandaş ve yalakalardır!..

“Siyasi propaganda”nın, aynı zamanda hükümeti demokratik yollardan düşürmek için yapılan siyasi faaliyet  olduğu düşünüldüğünde; AKP hükümetinin, siyasi faaliyetleri yasaklamak istediği son derece açıktır. Hükümete karşı yapılan eylemlere  katılan gençleri, devlet yurtlarından atmak ve burslarını kesmekle tehdit, aynı anlama faşist uygulamalardır!..

Hamile kadınların sokağa çıkmasını “terbiyesizlik” olarak nitelendirmek, aynı yurtta kalan kız ve erkek öğrencileri haremlik-selamlık olarak ayırarak, gençliği töhmet altında bırakmak kadın erkek eşitliğine vurulmuş ağır bir darbedir! 5 Eylül’de Silivri’de verilecek olan kararı dinlemek üzere mahkemeye gitmek isteyenlere, yasak koyan bir anlayış, yılgınlığa uğramayan ve Silivri’ye gitmek kararından vazgeçmeyen; başta TGB ve İşçi Partisi yöneticileri olmak üzere, barıştan ve özgürlükten yana olan herkese karşı başlatılan bu cadı avı, acaba hangi gerekçeler ile açıklanabilir?.. (2) Yüz akımız Çağdaş Cengiz ve yurtsever çalışma arkadaşları huzurunda saygı ile eğiliyorum!.. “Haziran Direnişi”nden sonra başlayan faşist uygulamalardan sadece bir kaçı bile dudakları uçuklatmaya yetmektedir… İdarenin mahkeme yerine geçerek, “aleniyet ilkesi”ni kaldıracak ve “seyahat özgürlüğü”nü yok edecek şekilde kararlar alması, demokratik ülkelerde mümkün müdür?..

AKP’nin gerçek niyetinin, siyasal İslam’ı getirmek olduğu artık sır değildir!..

Bütün bunlardan daha da önemlisi; AKP’nin toprak bütünlüğümüz için en büyük tehdit olmasıdır. “Açılım Süreci” ile topraklarımız üzerinde uydu bir “Kürt Devleti”nin kurulmasının temel taşları döşenmektedir.. Demokrasilerin olmazsa olmazı olan “kuvvetler ayrılığı”na son darbenin vurulması için Anayasa Uzlaşma Komisyonu yeniden çalışmaya başlamıştır!  Ne yazık ki, “dizayn” edilmiş muhalefet partileri, Y-CHP ile Y-MHP de “kuvvetler ayrılığı” ilkesinin yok edilmesi hususunda, iktidar ile işbirliği içerisine girmişlerdir!..  Şu iki yüzlülüğe bakar mısınız: İstanbul Valisi’nin Ergenekon Davası’nın  karar duruşmasına koyduğu yasağı eleştiren Kılıçdaroğlu, utanmadan kamuoyuna dönüp: ”Duruşma salonu ile ilgili kararları bile vali açıkladığına göre güçler ayrılığı ilkesinin olmadığı ortaya çıkıyor” diyebilmektedir!.. Bu sözleri söyleyen Kılıçdaroğlu, öte yandan Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda güçler ayrılığını sona erdirecek madde üzerinde iktidarla anlaşmıştır!.. (3) İktidar ve muhalefetin üzerinde anlaştıkları anayasa maddeleri, 2010 Anayasa Referandumu ile kabul edilen maddelerin çok daha gerisindedir!.. Bundan böyle Yasama Organı ile Yargı, Yürütmenin kontrolü içerisinde olacağından, Türk Milleti adına egemenlik yetkisini sadece hükümet kullanabilecektir!.. Bu durumun açık faşizmin hukuksal temelini oluşturacağı, tarihsel deneyimlerle sabittir. Buna rağmen, Kılıçların Efendisi Kemal Efendi’nin, demokrasiye bu korkunç ihaneti yapmaktan çekinmemiş olması oldukça anlamlıdır!..

AKP’liler 11 yıl boyunca, Yüce Divanlık çok ağır suçlar işlemişlerdir!..

Bu nedenle de, olası bir yargılamadan kurtulmak ve aynı zamanda da iktidarlarının sürekliliğini sağlamak için “yeni” bir anayasa yapılmasına ihtiyaç duymaktadırlar!.. “Yeni” anayasa ile aynı zamanda BOP içerisinde üzerlerine aldıkları “görevleri” de kolayca yerine getirebileceklerdir…  İşte bu ve benzeri nedenlerle; Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda iktidar ve muhalefetin üzerinde anlaştığı 48’den 57’ye çıkartılan maddelerin, (4) bir an önce Meclis’ten geçirilmesi istenmektedir…

Üzerinde uzlaşmaya varıldığı söylenen ve gerçekte çıkartılmasalar dahi çok da önemli olmayan o maddelerin, muhalefetin katılımı ile birlikte Meclis’ten geçirilmesi, hayati öneme sahiptir!.. Üzerinde uzlaşmaya varılmayan ve AKP’nin ısrarla çıkartılmasını istediği, “Başkanlık Sistemi”ne ve federasyona olanak sağlayan o maddelerin,  halkoyuna sunulmasının yolu, ancak bu şekilde açılabilir!..

Hükümetin nihai hedefi; Meclis’te yapılmaya çalışılan yeni anayasanın üzerinde uzlaşma sağlanamayan maddelerinin halkoyuna sunmasıdır!..

Bu hamlenin meşruiyet temelini, ancak ve ancak bazı maddeler üzerinde uzlaşmaya varılmış olması sağlayabilir. Ayrıca, Anayasayı toptan değiştirme yetkisi olmayan bu Meclis’in, yeni bir anayasa yapma yetkisi olduğuna halkı inandırmanın tek yolu da muhalefetin işin içerisinde olmasıdır!.. Gerçekte  bu Meclis, sil baştan yeni bir Anayasa yapmak üzere değil, hükümet kurmak üzere yetkilendirilmiş olup, sadece Anayasa’da öngörülen usullere uygun olarak değiştirmesi mümkün olan bazı maddeler üzerinde değişiklikler yapabilir… Bu durum anayasanın meşruiyet temelini teşkil etmektedir. AKP bu noktayı geçmek için, Kılıçdaroğlu ile Bahçeli’yi kullanmaktadır!.. Her iki partinin Anayasa Uzlaşma Komisyonu masasından kalkmak için direnmeleri, “görevle” ilgilidir ve bu nedenle oldukça acıdır!.. Bu durum, aynı zamanda CHP ve MHP’nin ele geçirilmiş olduğunun da en çarpıcı kanıtıdır!..

Anayasa Uzlaşma Komisyonu masasında oturarak; buradaki çalışmalara katılan ve bazı maddeler üzerinde anlaşarak, bu komisyona meşruluk kazandıran muhalefet partilerinin,  üzerinde uzlaşma sağlanamayan maddeler için halkoyuna gidilmesi karşısında, söyleyebilecekleri bir tek sözleri olamaz!.. O zaman, muhalefet halka gitmekten korkmuş ve sandıktan kaçmış ilan edilerek, hükmen mağlup edilecektir!.. Belki de asıl yapılmak istenen budur!.. O bakımdan Y-CHP ile Y-MHP’nin, Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda üstlendikleri rol, Cumhuriyetimiz açısından son derece hayati öneme sahiptir!.. Bu somut gerçeklik karşısında, AKP gibi demokrasi ile uzaktan yakından ilgisi olmayan bir parti ile anayasa yapmaya kalkışmak, faşist bir iktidara meşruiyet sağlamaktır. Cumhuriyete karşı; en büyük gaflet, dalalet ve ihanettir!..

Masada oturarak kaybedilen vakit, AKP’nin gerçek niyetini halka anlatmak, suretiyle en iyi şekilde değerlendirebilirdi… Y-CHP, kapalı kapılar ardında, iktidar ile aynı masada oturarak, hayati öneme sahip bu zamanı da heba etmiştir!..

Anlaşılıyor ki, SOROS’un Türkiye şubesi durumundaki TESEV; başka bir ifade ile Y-CHP; AKP ile yeni bir anayasa konusunda anlaşmıştır!.. Bu anlaşma ile Y-CHP’yi ele geçiren TESEV’in  öncü birliğine  muhalefeti oyalamak ve Atatürk ile Cumhuriyet’e bağlı güçlerin uyanarak başlarının çaresine bakma girişimini engellemek görevi verilmiştir!.. CHP’nin aldatılan delegasyonunu sayesinde de bu hain strateji, bugüne dek başarı ile  uygulanabilmiştir!.. Kılıçdaroğlu’nun bu kadar yoğun tepkiye rağmen, pişkinliğe vermesini üzerine aldığı görevin ağırlığı ve tehlikesi bağlamında değerlendirmek gerekir. Gerçekten zor bir işi üzerine almıştır!? PKK yandaşları, liberal solcular ve Cemaatçi paratonerleri partinin en etkin görevlerinde  tutması da  bu görevini gereği gibi yapabilmek içindir!.. Başka bir açıdan bakıldığında Kılıçdaroğlu, Erdoğan ve Gül’den daha ağır suçludur!.. Bizleri aldatan ve ihanet düzleminde oyalayarak, siyasi rakiplerimizle işbirliği içerisine giren Kılıçdaroğlu’nun bizzat kendisidir!..

Amacı ve görevi; halk muhalefetini kontrol altında tutarak; hükümet karşıtı eylemleri en aza indirmek olan Kılıçdaroğlu, görevi kapsamında; “Taksim Gezi Parkı Direnişçileri”nin tek talebinin, AVM yapımı için kesilecek ağaçların kurtarılması olduğunu söyleyerek, bu şanlı direnişi sulandırmaya çalışmıştır!.. Kurumsal olarak bu gösterilere katılmayan Y-CHP yönetimi, CHP tabanını engelleyemediği için, eylemlerin ivmesi düştükten sonra, direnişçiler için “Bizim Çapulcular” ifadesini kullanmak zorunda kalmıştır… 

Y-CHP Ergenekon ve Balyoz tertiplerinin başından beri içerisindedir!?..

Kılıçdaroğlu, BOP’un hayata geçirilmesinde  Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan gibi bir görevlidir! Kılıçdaroğlu, AKP’nin “Millet iradesi” diyerek ele geçirdiği devleti, Cumhuriyet’i yıkmak için araç olarak kullanmasına “Darbelere karşıyız” aldatmacasıyla  sessiz kalmıştır!.. CHP içerisine doldurulan ve Sabiha Gökçen gibi ulusal kahramanları bile, katil olarak göstermek isteyen; Sebahat Akkiraz, Hüseyin Aygün, Sena Kaleli, Sezgin Tanrıkulu, Gülseren Onanç ve aynı kafa yapısındaki diğer Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı milletvekilleri, CHP’nin geçmişini ve önderlerini sürekli karalamışlardır!.. Tutuklu iki milletvekili Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal’ın Ergenekon tertibine “kurban” verilmesi ise ayrı bir tezgahtır!.. Belli ki bu oyun, büyük tertip Ergenekon’un hedefinde, güya  CHP’nin de olduğu görüntüsünü vermek için kurgulanmıştır!..

“Millet iradesi” ile seçilmiş milletvekillerini hangi güç Meclis yerine hapiste tutabilir?..

Y-CHP, hiçbir zaman “Türkiye’de ‘Millet iradesi’nden daha büyük bir güç var mıdır?” sorusunu kamuoyunun gündemine taşımamıştır!.. Bu süreçte, Kılıçların Efendisinin  bir başka aldatmacası da “Ordu darbecilerden temizlensin” teranesi olmuştur!.. Bu nedenle, AKP “sivil darbe”sinin başarıya ulaşmasındaki en büyük sorumluluk, Y-CHP yönetiminin üzerindedir!.. Şimdi döktükleri timsah gözyaşlarına aldanmamak gerekir… Ana gövdesi “ulusalcı” olan CHP’nin, ele geçirilip emperyalizmin hizmetine sokulmasından sonra, parti içerisindeki  “ulusalcılar” küçük bir kanat olarak gösterilerek, tabanın başka arayışlara girmesi önlenmek istenmektedir!..

İşte bu koşullar altında, 5 yıldan fazla bir süredir gerçek yurtseverler ve ulusal kahramanlarımız hukuk dışı kanıtlarla, Silivri zindanında esir tutulmaktadır!.. Türkiye’nin kurtuluşu öncelikle “adalet”in özgürleşmesi ile mümkün olabilecektir. Bu nedenle başlangıç noktamız Silivri olmalıdır!.. “Silivri Hukuku”ndan kurtulduktan sonra, ilk kurtarılacak olan, ülkemizi düşman işgalinden kurtaran ve Cumhuriyeti kuran önderlerimizin partisi CHP’dir. Ondan sonra, sıra ülkemizi emperyalizmin işgalinden kurtarmaya gelecektir!.. Emperyalizmin ikinci kez denize dökülmesi ile birlikte, AKP’den de kurtulmuş olacağız!..
Bu Yüce Millet, eninde sonunda  Milli Hükümet’ini kuracaktır!..

Bu nedenledir ki, yüzbinler,  tarihe tanıklık etmek üzere, yönlerini Silivri’ye dönen otobüslere koşmaktadır!..“Bu kutsal kavgada ben de vardım” diyebilmek onurunu taşımak için; yurtseverler Silivri’ye  bu nedenle akın ediyor!..

Halk hükmünü daha şimdiden verdi: “Suçlu olan tertipçilerdir” dedi!..

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) TCK m.312:Cebir ve Şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya VEYA görevlerini yapmasını kısmen VEYA TAMAMEN engellemeye teşebbüs eden Kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis Cezası Verilir. http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5237.html

(2) http://www.youtube.com/watch?v=6x6JQRJ4qwk

(3)  2 Ağustos 2013 tarihli Cumhuriyet Gazetesi

(4) http://www.trthaber.com/haber/gundem/yeni-anayasa-calismasinda-onemli-gelisme-95572.html


Yazarın Son Yazıları:
‘Bağımsızlık’ mı ‘hırsızlık’ mı?!..
Devletin ‘özel’i olmaz!..
‘Cesaret ödülü’nün bedeli!..