SPD’de Genel Başkan hiçbir MV adayını belirleyemiyor

SPD’de Genel Başkan hiçbir MV adayını belirleyemiyor
22 Eylül 2014 17:30

Cuma günü öğleden sonra Alman Sosyal Demokrat Parti’nin Berlin’deki merkezini aradım, ki, onlarda parti içi seçim yöntemleri nasıl, sorup, öğreneyim.

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 

Sorularımı cevaplandıran parti yetkilisinin ismi İllefeld idi, Bay İllefeld.

 

İllefeld’in bana anlattıklarını size aktarıyorum şimdi…

 

1-SPD’de partinin genel başkanı hiçbir milletvekili adayını belirleyemiyor. Herkes ön seçime girmek zorunda. Partinin genel başkanı sadece bazı önerilerde bulunabiliyor, mesela diyebiliyor ki, “Bay Hans çok iyi bir isim, ben de ondan şu konularda faydalanabileceğimi düşünüyorum, bu nedenle de bu ismi seçmelerini üyelere öneriyorum.” Ama gerisi parti üyelerine kalmış. Genel başkanın önerdiği ismi seçme veya seçmeme hakkına sahipler. Ve, onlar seçmezse genel başkan hiçkimseyi, mesela, partinin yapısına vs.sine ters bir Bay Hans’ı oracıkta seçip, yanına, yanıbaşına alamıyor.

 

Bu durum tabii siyasi partiye şöyle bir işlerlik kazandırıyor, genel başkanın önerdiği adaylar eğer tabana ters gelmeyenler ise, zaten kabul görüyor ve seçiliyor ama ters gelen kişiler ise, bunlara üyelerin kabul vermemesi ilerde parti içinde doğabilecek tartışma ve hatta bölünmeleri engelliyor.

 

2-Milletvekili (Almanlar milletvekili değil, parlamenter veya Meclis seçilmişi diyor ama ben milletvekili kavramında kalayım, nasıl olsa pratikte aynı şey) adayları ise ya doğrudan üyelerin seçimi ile veya parti delegelerinin seçimi ile belirleniyor. Şöyle ki…

 

Almanya seçim bölgelerine ayrılmış (Wahlkreise). Her bir seçim bölgesi yaklaşık olarak bizdeki şehir ilçelerinin büyüklüğüne tekabül ediyor. Berlin mesela birçok seçim çevresine ayrılmış, diyelim ki bizdeki Çankaya, Etimesgut, Keçiören filan gibi. Herbir seçim bölgesinde hem delegeler var tabii, hem de parti üyeleri. İşte bir milletvekili adaylığı söz konusu olduğunda, söz konusu o seçim bölgesinin ya tüm parti üyeleri veya delegeleri söz konusu kişinin adaylığına oyları ile karar veriyor. Peki daha çok, daha yaygın olarak tüm parti üyeleri mi seçim yapıyor, delegeler mi? Bu soruyu İllefeld’e yönelttim. İllefeld dedi ki, “Herbir seçim çevresi bunu belirleme hakkına sahip. Biz mesela son seçimlerde doğrudan üyelere seçtirdik adayları.”

 

3-Peki, parti delegeleri nasıl seçiliyor? İllefeld bu konuda şunları söyledi, “Delegeleri herbir seçim sevresinde partinin üyeleri doğrudan seçerek, belirliyor.”

 

Ben cuma günü bunları sordum ve cevabını aldım ve de bugün, pazartesi yazıya başlamadan önce aklıma geldi ki, parti içinde genel başkanlığa aday olanların aday olma şartlarını sormamışım cuma günü.

 

Bunu sormayı neden unuttuğumu da şöyle yorumladım…

 

Kafamda, bir kişinin genel başkanlığa aday olmasının önünde bir engel olabileceğine dair bir ön kültür yoktu.

 

O nedenle bu soruyu sormayı unutmuştum.

 

Ve, bu sorunun cevabının ne olacağını da tahmin ediyordum…

 

Kafama göre, bir kişi aday olacaksa neden başkalarının imzasına gerek olsundu, böyle şey mi olurdu…

 

Ama tahminimi yazamazdım tabii, tekrar telefon edip, sormalıydım…

 

Bin kunduz, yine taa Berlin’e telefon etmeliyim diyerek, tekrar aradım.

 

Sordum…

 

“Bir kişi mevcut genel başkanlığa adaylığını koyacaksa, delegelerin bir kısmından imza toplamak zorunda mı?”

 

Aldığım cevap sorduğum soruyu sormuş olmaktan dolayı beni biraz utandırdı, çünkü sorduğum soru demokrasi olmayan bir ortamın içinden sorduğumu gösteriyordu, sorular da bir ortama ışık tutar bilirsiniz ama aldığım cevabın tahminimi teyid ettiğini görünce de sevindim.

 

Cevap şöyle geldi…

 

“Aday olmak için neden delegelerin imzasına gerek olsun ki, isteyen adaylığını açıklayabilir, aday olduktan sonra kendisine oy veren yeterli sayıda kişi de çıkarsa genel başkan olabilir.”

 

Biraz daha açtırdım cevabı iyice emin olmak için…

 

“Genel başkan adayı olmak için bir tane bile delegenin imzası ön şart değil.”

 

Bizde ise, galiba 100 küsür imza lazım, ki, aday olabilesin.

 

Halbuki ne gerek var buna, isteyen aday olsun, seçilirse seçilir, seçilemezse oturur veya istiyorsa bir sonraki durağı bekler.

 

Şimdi bir de, CHP’nin 2012’de yenilenen tüzüğüne bakalım biraz…

 

CHP’nin 2012’de yenilenen tüzüğü de bir siyasi partinin işlerliği açısından demokrasiye uygun değil..

 

Örneğin, tüzüğün 58. maddesi genel başkanlara milletvekili kontenjanının % 15’lik bir bölümünü belirleme yetkisi veriyor.

 

Bakın, 58. madde aşağıda…

 

 

“TBMM ÜYELİĞİ İÇİN ADAYLARIN BELİRLENMESİ

 

Madde-58

 

C) Yöntemlerin uygulanması:

 

1) Önseçim, partiye yazılı üyelerin katılımı ile yapılır.

 

2) Aday yoklaması partide belli görevlere seçilmiş olan delegelerin katılımı ile yapılır.

 

3) Merkez yoklamasında adaylar Parti Meclisince saptanır.

 

4) Önseçim veya aday yoklaması yargı yönetimi ve denetiminde yapılır.

 

5) Merkez yoklaması yöntemi uygulanarak belirlenecek adayların toplam sayısı, Genel Merkezce Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığına sunulan Partinin gösterdiği milletvekili adaylarının yüzde on beşinden fazla olamaz. Partinin son genel seçimlerde yüzde onundan az oy aldığı seçim çevrelerinden gösterilen toplam milletvekili aday sayısı bu orana göre hesaplanan milletvekili aday sayısına dahil değildir.

 

6) Önseçim veya aday yoklamasına katılanlar, merkez adaylığı için başvuramazlar.

 

7) Parti Meclisi, adayları belirlerken, kadınların, gençlerin ve engellilerin TBMM’de temsiline özen gösterir.

 

8) Aday belirlenmesinde merkez yoklaması yapılmasına karar verilen yerlerde, eğilim yoklaması yöntemleri kullanılabilir.”

 

Tüzüğün 58. maddesi böyle, oysa ne yüzde 15 ne ne de başka bir oran, genel başkanın aday seçimlerini tamamen parti üyelerine ve/veya delegelerine bırakması lazım.

 

Ki, parti içi siyasal enerji ve yetiler partinin işlerliğini sağlayabilsin ve parti bütünlüğünü ve dolayısıyla etkinliğini koruyabilsin.

 

Seçimden ve demokrasiden kimse korkmamalı, demokrasi hakikaten muazzam bir ilaç ve çaredir.

 

Diğer Avrupa sosyal demokrat partileri ile devam edeceğim peyderpey. Ama Avrupa telefon paketimi bir günde bitiremem, bana biraz zaman tanıyın, tamam mı?

 

 

Safile USUL Twitter

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Eski camlar bardak oldu
Özel-İmamoğlu-Yavaş ekseni
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor