Sopalı, satırlı, palalı, silahlı, kimyasal silahlı tramvay demokrasisi

Sopalı, satırlı, palalı, silahlı, kimyasal silahlı tramvay demokrasisi
10 Temmuz 2013 16:40

Tüfek aldım çıktım keklik avına
Ta Urfa’dan geldim Botan Çayı’na
Aşiretler bir yiğidi meth eder, Pala Remzi derler onun adına vay vay
Vay vay Remzi
Alem Remzi’den razı…

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

Bugün Türkiye’de yukarıdaki türkümüzde anlamını bulan bir ”silahlı kabadayı” demokrasisi uygulanmaktadır pervasız kabadayılıkla ve halkı kışkırtmaya yönelik sınırsız bir cahillikle.
Öyle ki, böyle ”silahlı bir demokrasi’‘ Ortadoğu Arap rejimlerinde bile bu derece yüksek gerilimli değil.

Şimdi bunun nedenlerini ve hangi amaca yönelik olduğunu analiz edelim.

Bugün geldiğimiz çok tehlikeli durum nedeniyle Türkiye’nin ”kaosçu başı” Tayyip Erdoğan yıllar önce ”Demokrasi bizim için amaç değil, amaca ulaşmak için araçtır. Demokrasi bir tramvaydır; istediğimiz durağa gelince ineriz” dememiş miydi?

Herkesin bildiği gibi bu firavunca, neronca faşist sözleri söylemişti ve bugün bunun uygulamasını yapıyor.

Bunları iki açıdan uygulamaya mecbur.

Birisi, demokrasiyi bertaraf ederek hedeflediği Ortadoğu zifiri karanlık gerici Ortaçağ Arap düşüncesi, İslam dışı Şeriat rejimine kavuşmak.

Diğeri ise bugün geldiği nokta itibariyle kendisini iktidara taşıyan ”Okyanus ötesi” gücünde dünya ve kendileri için gördüğü büyük tehlike nedeni ile terketmesi hatta ilk fırsatta vuracağı güçlü tekme hazırlığı içinde olduğunu bildiği için oylarını aldığı milyonları böyle bir durumda sokağa döküp ”deliğe süpürülme” olasılığına karşı prova yaptırıyor ki, çok yanılıyor.

Çünkü oy veren milyonlar hiç kimse için canlarını ortaya koymazlar.
Hele Türkiye halkı bunu hiç yapmaz.

Adnan Menderes de kendisi gibi büyük çoğunlukla ve yine üç dönem üst üste iktidara gelmişti,böyle bir şey asla arzulamıyorum ve tasvip etmiyorum ama neden idama götürülürken kendisine nerede ise tapıyor gibi görünen kitleler sokaklara dökülmedi?

Bu ne menem cahillik yarabbi!

Tayyip Erdoğan’ın kendisi yüreği vatan, bayrak, bağımsızlık, özgürlük, Türklük, Atatürkçülük aşkı ile dolu Gezi direnişçilerine ‘’çapulcu’’diye hakarette bulundu haksız ve mesnetsiz olarak.

Çünkü onların her biri etraflarına bilimin ve çağdaşlığın parlak ışıklarını saçan aydın genç insanlar.
Şimdi asıl kime hakaret edilmesi gerektiğini buradan Türk ve dünya kamuoyuna haykırmak istiyorum.

Bunlar, ülkenin çıkarlarını korumak, demokratik rejimi savunmak adına demokratik hukuksal haklarını kullanmak üzere cadde ve sokaklarda Tayyip Erdoğan zulmüne karşı haklı direnişe geçen milyonlara karşı ellerinde sopa, satır, pala, silah taşıyıp yurttaşları korkutan, yaralayan ne olduğu belli olmayan, hangi mesleğe mensup oldukları bilinmeyen ve hükümetçe bu konuda bilgi de verilmeyen ayrıca polis tarafından korunan ve mahkeme tarafından serbest bırakılıp dünya adliye tarihine geçecek kadar sansasyon oluşturup örnek bir davaya konu olan bu alçak mahluklar kimlerdir?

Öncelikle çok önemli bir konuyu açıklamam gerekli.

O da bu eli sopalı, satırlı, palalı, tabancalı alçak mı alçak mahlukların hangi mesleğe mensup olduklarını tahmin etmek hiç de zor değil.

Bu geri zekalı cahil alçak mahluklar, o mesleği edinmek için gittikleri okulda okudukları ekmek kırıntısı hacmindeki psikoloji bilgileri ile kendilerini o bilge gençlere ve bize mi yutturacaklar?
Var mı öyle üç kuruşa beş köfte?

Bu ülkede sapına kadar psikoloji, davranış bilimleri, beden dilini bilen hadi adını öyle koyalım okuma hastası insanlar var.

Ve şu bilgiyi hemen kaydedip bu sokak serserisi eli sopalı, satırlı, palalı, tabancalı geri zekalı cahil alçak mahluklara fırsat elde iken okkalı bir hakaret edelim.

Şu bilinen bir bilimsel gerçek ki, insanlar dilleri ile çok ustaca yalanlar söyleyebilirler ama beden dilleri ve davranışları ile asla inandırıcı bir yalan söyleyemezler; çünkü onları mimikleri, el, kol, vücut hareketleri,  bakışları, davranışlarındaki serbestlik ve korkusuzluk ele verir.

İşte bu nedenle ‘’oyunculuk’’ herkesin harcı bir uğraş (meslek) olsaydı kimler bu alana kaymazdı ki.
Bakın bu konuda psikanalizin kurucusu Sigmund Freud ‘’Hiçbir ölümlü sır saklayamaz.Eğer dudakları sessizse parmakları ile konuşur;vücudundaki bütün deliklerden ihanet sızar dışarı’’ der ve bu bilimsel gerçeği bütün çıplaklığı ile açıklar.

İşte demokrasiyi Tayyip Erdoğan’ın talimatları ile sokaklarda boğmak isteyen hiçbir resmi görevli görünmeyen bu eli sopalı, satırlı, palalı, tabancalı alçak geri zekalı pez..enkler de yasa dışı eylemlerde bulunarak açıkça katmerli suç işlemişlerdir.

Peki şimdi can alıcı soruyu soralım: Bu eli sopalı, satırlı, palalı, tabancalı sokak serserisi pez..enkleri polis neden yakalamadı ve müdahale etmedi bilakis koruma moduna girdi.
Benim çok bilge okuyucum var; ne demek istediğimi çok iyi biliyor.

Böyle bir rezalet olur mu? Ellerinde sopalar Kasımpaşa sokaklarını ‘’Tayyip Erdoğan’’ sloganları atarak etrafa dehşet ve korku salıp, insanları püskürten pez..enkleri, arkasından polis gitmesine rağmen yakalamıyor sadece numaradan uyarı anonsları yapıyor.

Bunların video kayıtları hemen tüm internet haber sitelerinde dolaşıyor.

Yahu satır ne demek, en tehlikeli silah; kurşun icabında kemikleri sıyırıp geçiyor ama bu meret bırakın kemikleri, taşı bile yaracak etkide.

Pala, kavisli,kısa, uç bölümü geniş,kabzasına doğru daralan bir tür kılıç diye tarif ediyor; Türk Dil Kurumu sözlüğü ve geri zekalı alçak bir pez..enk bu çok tehlikeli silahla etrafına hiç çekinmeden saldırıyor, bir kişiyi yüzünden yaralıyor, bir kıza tekvandocu adımıyla ta sırtına uzanacak kadar tekmeyi atıyor (dövüş sporu eğitimi aldığı kesin belli oluyor, bende bundan anlayan birisi olarak derhal fark ettim), buna rağmen polisler onu yakalamıyor ve kendinden çok emin şekilde (neden acaba?) elini kolunu sallayarak gittiği mahkemece serbest bırakılıyor.

Tabanca taşıyan başka bir sokak serserisi yine kendinden çok emin bir şekilde havaya ateş ediyor.
Neden kendinden emin bir tarzda bunu yapıyor acaba?

Yaşasın sokak serserisi alçakların ellerindeki sopa, satır, pala, tabanca güvencesindeki Tayyip Erdoğan’ın tramvay demokrasisi!

Hele Bület Arınç’ın ‘’palalının serbest bırakılmasına şaşırdım’’ ifadesi tam bir şark kurnazlığı, insanların zekası ile alay etmektir.

Garipseyeceğine bunun nedenini ‘’tramvay demokratı’’na neden sormazsın beyefendi?
Çünkü gerçek failin kim olduğunu ve ajite ettiğini sen de biliyorsun.

Bir de zaman zaman Müslümanlık ve muhafazakar değerlerden bahsedersin.

Benim iliklerine kadar çok iyi bildiğim Müslümanlık’ta böyle bir üçkağıtçılık yoktur. Allah’tan kork muyorsanız,ku ldan utanmıyor musunuz, yalan söylemekten yüzünüz kızarmıyor mu?

Kendi siyasal sonu olarak gördüğü geniş halk yığınlarının demokratik tepkilerini Tayyip Erdoğan şimdiye kadar polise gerek katlettirerek (Ethem Saısülük misali) gerekse binlercesini gerekse ellerindeki silah ve en tehlikelisi adına biber gazı dedikleri aslında bir kimyasal silah olan yöntemlerle kanla bastırmaya çalışmıştır ve yukarıda izah ettiğim nedenlerden dolayı buna devam edeceği görünüyor.

Çünkü hem sosyolojik gerçekler hem de içgüdüsel olarak sonunu çok karanlık görüyor.
Bu nedenle başka çare kalmayınca ‘’ya hero, ya merro’’ yöntemini uyguluyor ama yemezler şefim.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir çadır devleti değil, bilinen beş bin yıllık ‘’Türk Tarihi’’ deneyimine dayanmaktadır.

‘’Türk Milleti’’ en ümitsiz anlarda bile kendini koruma içgüdüsüne sahiptir.

İstiklal Savaşı’nda Mustafa Kemal etrafındaki kenetlenme bunun en iyi örneğidir.

Tayyip Erdoğan sana söz: Sen işlediğin cürümler nedeniyle ne kendini ‘’Türk Yargısı’’ından kurtarabileceksin ne de şu anda binmiş olduğun ‘’Tramvay demokrasisi’’nden inip narsist kişiliğini tatmin edecek krallığa eşdeğer başkanlık veya herhangi bir hedefine ulaşacaksın.

Onur kaynağımız tüm yurtseverlere de şunu diyorum ki, zafere direnişle, demokratik eylemlerin sürekli tekrarıyla ulaşılacaktır.

Bu bağlamda dün Beyoğlu’nda başlayan ‘’yeryüzü sofrası’’ eylemi dahada büyümeli ve yurdun her tarafına yayılarak devam etmelidir.

Herkes bir kap yemeğini alarak Ramazan boyu her gün iftar vaktinde ‘’yeryüzü sofraları’’na koşmalı.
Herkes ‘’sosyal medya’’nın büyük gücünü unutmamalı, zamanının önemli bir kısmını da buraya ayırmalıdır.

Bunlar Tayyip Erdoğan için çok korkutucu unsurlardır.

Çünkü Mısır’ın Tayyip’i Mursi böyle diskalifiye edildi; Türkiye’nin Mursi’si Tayyip’te böyle diskalifiye edilecektir.

Çok yakında çifte bayram kutlayacağız,biri Ramazan bayramı diğeri de Tayyip Erdoğan’ın demokratik yollarla ‘’Türk Milleti’’nin başından uzaklaştırma bayramı.


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!