Soner Yalçın’dan Kılıçdaroğlu’na ağır eleştiri!

Soner Yalçın’dan Kılıçdaroğlu’na ağır eleştiri!
30 Ekim 2018 11:50

Bugün…Farklı bir Cumhuriyet yazısı kaleme alacağım.Konuyu Kılıçdaroğlu’na bağlayacağım. Önce tespitler yapayım:

 

 

Soner Yalçın / Sözcü
Sadece 2018’de…
1) Yılmaz Özdil, “Mustafa Kemal” kitabıyla rekor kırdı; şu an baskı adeti 780 bin. 1 milyonu aşması bekleniyor…
2) İlber Ortaylı, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk” kitabı 450 bin adet sattı….
3) İpek Çalışlar, “Mustafa Kemal Atatürk, Mücadelesi ve Özel Hayatı” 50 bin adet basıldı. İki ayda 35 bin adet sattı…
4) Süleyman Bulut, “Büyük Atatürk’ten Küçük Öyküler” kitabı 500 bin adet sattı…
5) Emin Çölaşan’ın “İyi Ki Varsın Atatürk” ve Tuncay Özkan’ın “Hesaplaşma: 21. Yüzyılda Atatürk” kitaplarının ne kadar sattığını öğrenemedim. (Halk Kitap nedir ne değildir bilemedim. Neyse.)
6) “Eski” kitaplar:

a) Falih Rıfkı Atay“Çankaya” kitabı 250 bin;
b) Lord Kinross“Atatürk: Bir Milletin Doğuşu” kitabı 110 bin;
c) Andrew Mango“Atatürk: Modern Türkiye’nin Kurucusu” kitabı 32 bin;
d) Şevket Süreyya Aydemir“Tek Adam” kitabı 265 bin sattı. Yakup Kadri’nin “Atatürk”, Attila İlhan’ın “Hangi Atatürk”, Emre Kongar’ın “Devrim Tarihi ve Toplum Bilinci Açısından Atatürk” kitapları satmaya devam ediyor…

7) İlker Başbuğ “20. Yüzyılın En Büyük Lideri Mustafa Kemal Atatürk” kitabının toplam satışı 48 bine ulaştı.
8) Keza… Bu yıl raflarda; Özgür Karslı, “Devrimci Teşkilatçı Mustafa Kemal”, Sadık K. Tural “Yüzyıla Damgasını Vuran Önder Atatürk”, Gülnur Aksop-İbrahim Karakaş “Atatürk Atatürk’ü Anlatıyor: Benim Tutkularım Var”, Necati Ulanay “Atatürk’ün Jeopolitiği Misak-ı Milli ve Küresel Emperyalizm”, Serkan Esen “Vatansever”, Emre Güneş “Vefa Borcu”, Murat Ertan “Tarihi Anekdotlar” vb. yer buldu.
Atatürk kitapları rekorları alt üst ediyor…
Devlet katına hapsedilen

 

Gelelim diğer tespite:
Atatürk ölümü ardından “devlet katına” hapsedilerek halktan uzaklaştırıldı. Devlet seremonisinin “taştan simgesine” dönüştürüldü.
“Bağımsızlık benim karakterimdir” diyen Atatürk’ü “hapsedildiği” yerden 68 Kuşağı çıkardı. Gençlik, Atatürk’ü halkla buluşturdu; Atatürk’ü anti-emperyalizmin sembolü yaptı…
12 Mart ve 12 Eylül darbeleri bir kez daha Atatürk’ü halkçı-devrimci programından çıkardı. Şekilciliğe indirgeyip “Gardırop Atatürkçülüğü” yaratarak onu “devlet katına” tekrar hapsetti! Ve… Amerikancı “fikir meydanını” ardına kadar Ilımlı İslamcılara-liboşlara açtı. Zamanla…
Atatürk, yaşanılan tüm sorunların sebebi bir “diktatör” ilan edildi. Atatürk’ün “devlet katında” olmasına bile tahammülleri yoktu bu ittifakın.

 

“Amentüleri” FETÖ ile işbirlikçisi AKP oldu. Önlerine çıkan tüm Atatürkçüleri Ergenekon-Balyoz vd. kumpaslarıyla hapse attılar.
O korkunun bulaşıcı olduğu dönemde…
Atatürk’e saldırıların yoğunlaştığı günlerde…
Yeni bir halkçı-devrimci gençlik hareketi doğdu: Türkiye Gençlik Birliği/TGB.
12 Eylül askeri darbesinden sonra en büyük gençlik eylemi 12 Mart 2011 tarihinde gerçekleşti. Taksim İstiklal Caddesi’nde 20 bin genç “Tam Bağımsız Türkiye” sloganıyla yürüyerek Atatürk’ü halkla buluşturdu. Evet…
Atatürk’ü, “devlet katından” çıkarıp özgürleştiren, Atatürk’ün halkın bilincinde-yüreğinde ikinci kez doğmasına öncülük yapan yine bir gençlik hareketi oldu: TGB.
Gelelim ana konumuza…

 

Kılıçdaroğlu’nu kim yenecek?

 

Gerçeği eğip bükmeyelim:
Liboşların-Ilımlı İslamcıların Atatürk saldırısını yoğunlaştırdığı dönemde Kılıçdaroğlu, kurucusundan utandı! Öyle ki:
Altı Ok ile Atatürk posterlerinin miting alanlarına sokulmasından bile rahatsızlık duydu. Güya, Atatürk’ün siyasette artık karşılığı yoktu!
Amerikancı neoliberal düşünce CHP yönetimini sağa savurdu. Genel merkez Atatürk’ü “taşlandıran” kervana katıldı. CHP gençlik kolları niye bir TGB olamadı sanıyorsunuz?
Bakınız:
Mesleği gereği hep rakamlarla-aritmetikle uğraşmış memur-bürokrat Kılıçdaroğlu siyaseti salt sayılara indirgedi: “Şunun şu kadar oyu var, ittifak yapalım; bunun seçmen sayısı bu aday yapalım” gibi…
Keza: Mesleği muhasebecilik gereği sadece iktidarın “rakamsal gediklerini” söylemeyi muhalefet yapmak sandı! Politika çerçevesini bunlarla sınırlı tuttu. Siyaset onun için sadece rakamdan ibaretti!
Amerikan merkezli “ideolojisiz ideolojinin” tuzağına düşerek kurucu idealleri ağzına almadı. İtibariyle…
Kılıçdaroğlu, “Andımız” konusunda tek laf etmiyor.
– Tam bağımsızlık demiyor…
– Laiklik demiyor…
– Halkçılık demiyor…
Maalesef… Kılıçdaroğlu, Atatürk’ü sadece “devlet katındaki” yönüyle biliyor.
Kurucu parti genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun konuşmalarından anlaşılıyor ki Atatürk’ü tanımıyor! Geçen gün düşündüm; 30 ciltlik “Atatürk’ün Bütün Eserleri” kitap dizini hediye etsem mi? Ya da Nutuk’u?
Çünkü:
Kılıçdaroğlu, hâlâ liboşların-Ilımlı İslamcıların estirdiği emperyalist rüzgârların etkisi altında!
Kitap satışları ve TGB eylemleri gösteriyor ki; bu gidişle Atatürk, Kılıçdaroğlu’nu yerinden edecek!
Dost acı söyler…

 

 

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/soner-yalcin/dost-aci-soyler-2-2708916/