Soner Yalçın, ‘Pembe Kitap’ı yazdı: Rantın-paranın gözü çıksın!

Soner Yalçın, ‘Pembe Kitap’ı yazdı: Rantın-paranın gözü çıksın!
15 Mayıs 2019 08:58

Sözcü yazarı Soner Yalçın, Yüksek Seçim Kurulu’nun temeli sayılan İngiliz, Belçikalı ve Fransız uzmanların görüşlerinin yer aldığı ve hükümet, Başbakanlık, Adalet ve İçişleri bakanlıkları bürokratlarından oluşan bir teknik kurula hazırlatılan ‘Pembe Kitap’ı yazdı. Yalçın, “Yazmaya utanıyorum” diyerek yaşanları “Rantın-paranın gözü çıksın” sözleriyle eleştirdi.

 

 
Yalçın’ın “Pembe Kitap” başlığıyla yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle:

 

 

14 Mayıs 1950 genel seçimine sekiz ay vardı…

Önce “İlim Heyeti”; İstanbul-Ankara Hukuk Fakültesi’nden, Yargıtay’dan, Danıştay’dan ve -en çok üyeye sahip- iki barodan seçilen ikişer üyeyle oluşturuldu.
Heyete; İngiliz, Belçikalı ve Fransız uzmanların görüşlerinin yer aldığı “Pembe Kitap” ve hükümet, Başbakanlık, Adalet ve İçişleri bakanlıkları bürokratlarından oluşan bir teknik kurula hazırlatılan “ön tasarı” verildi.
İlim Heyeti çalıştı… Ardından yasa tasarısı hazırlandı…
Tasarıda şöyle bir yenilik vardı:
-“Ankara’da bir Yüksek Seçim Kurulu bulunacaktır. Bu kurulun vazifesi memleketteki bütün seçim çevrelerinin seçim işlerini idare, tanzim ve müşahede etmek olacaktır…
-“Yüksek Seçim Kurulu’nun başkanlığını Yargıtay ikinci başkanları arasında kurayla seçilecek bir zat yapacaktır. Üyelikler de keza kurayla seçilecek Yargıtay’dan ve Danıştay’dan üçer kişiye verilecektir…
-“Kuralar, Yargıtay ve Danıştay genel kurulları önünde yapılacaktır. İl ve ilçelerdeki seçim kurullarının başkanlarını da yüksek seçim kurulu seçecektir. İl, ilçe ve sandık seçim kurullarında parti temsilcilerinden gayri üç de tarafsız üye bulunacaktır…”
Yani…
Neredeyse bugünkü YSK yapısına benziyor…
Sonuçta:
CHP ve DP oylarıyla 16 Şubat 1950 tarihinde 1545 sayılı yasa TBMM’den çıktı.
14 Mayıs 1950, YSK’nın ilk seçimi oldu…
Yazmaya utanıyorum

14 Mayıs 1950 sonuçları belli oldu…
Seçimi kaybeden Cumhurbaşkanı İsmet İnönü nasıl tavır alacaktı?
Ülkede nefesler tutuldu, Çankaya Köşkü’nden çıkacak söze kilitlendi herkes.
Komutanlar ile İnönü ne konuştu?
İnönü iktidarı devredecek mi?
İnönü ne yaptı biliyor musunuz:
Çankaya Köşkü’nden sessizce kendi evi Pembe Köşke taşındı. Siyasal kriz başlamadan bitti. Ülke nefes aldı…
“Emrinizdeyiz” diyen komutanlara, “yeni hükümetin emrinde olacaksınız” demişti… Ardından… Genelkurmay Başkanı Orgeneral Nafiz Gürman da, Celal Bayar’ın evine gitmiş, “Ordu seçim sonuçlarına saygılıdır” demişti..
Ve:
Yüksek Seçim Kurulu, kararını bir hafta sonra açıkladı; ve ilk kez mazbata verdi. DP hükümeti 22 Mayıs’ta kuruldu…
Oysa…
İktidarı vermek istemeyen eşraf, iktidarın nimetlerinden beslenen bürokrasi, ülkenin dört yanından CHP Genel Merkezi’ne telgraf çekiyordu: “Oylar çalındı!”
Milli Şef İnönü, Yüksek Seçim Kurulu’na baskı yapıp istediği kararı aldıramaz mıydı?
Yapmadı…
“Egemenlik Milletindir” şiarına sözde değil, özde inandığını tarihe yazdırdı. Demokrasi kahramanı oldu.
YSK ilk seçimde güvenilir hukuk kurumu oldu.
600 yıllık Osmanlı ve padişahlık, kanla- savaşla yıkıldı.
Atatürk, saltanatı lağvedip Cumhuriyeti kurdu.
Mirasını devralan İnönü, iktidarı kavgasız gürültüsüz bir hafta içinde Bayar-Menderes’e bıraktı. Dünyada örneği yoktu bu iktidar değişiminin…
69 yıl önce böyleydi…
Ya şimdi?
İnanın yazmaya utanıyorum…
Rantın-paranın gözü çıksın.

 

 

 

Yazının tamamı için tıklayın