Solunda karısı, sağında Hamdi Topçu, AKP Altın Portakal’da

Solunda karısı, sağında Hamdi Topçu, AKP Altın Portakal’da
19 Ekim 2014 17:30

Basın bugün, benim dün gece ekranda gördüklerime yer vermemiş, sebebini tahmin etmek zor değil; Hükümet ile papaz olmak istemiyorlar, daha da doğrusu Hükümet’den korkuyorlar.

 

Safile USUL H&H YORUM

 

Cumartesi gecesi gerçekleşen Antalya Altın Portakal Sinema Festivali kapanış töreninden söz ediyorum…

 

Ekrana bakmaya başladığımda henüz olayın siyasi boyutunun farkında, vallahi değildim.

 

Öylesine bakacaktım biraz…

 

Törene gelen ve kırmızı halının üstünde yürüyen konuklar görünüyordu ekranda.

 

Bakarken gözüme birden Menderes Türel ilişti…

 

A, evet, Antalya Büyükşehir’i CHP çok büyük bir beceri ile AKP’ye kaptırmıştı geçtiğimiz Mart yerel seçimlerinde.

 

Kafama aydın oldu ki, ben şu anda Mart’da Antalya’yı alan AKP’li belediye başkanını izliyorum Altın Portakal’da.

 

Sonra gözüme karısı çarptı…

 

Vay, tam bir şehir ve society kadını, elbisesi de çok şık, yüzünde özgüven ve salona, “Eşim AKP’li olabilir ama ben sizdenim, hiçbirinizin elbisesinden aşağı kalmam, hem sakın beni dışlamayın” gibi bir bakış. Vallahi, aynen böyleydi.

 

Sonra ama, Menderes Türel’in sağındaki kişi dikkatimi çekti…

 

Tam sağında Türel’in ve Türel ve eşiyle birlikte yürüyor…

 

A, bu da THY Yönetim Kurulu Başkanı, kırmızı ruj karşıtı Hamdi Topçu…

 

Mmmm, Altın Portakal’dan THY reklamı için yüz devşirmeye gelmiştir.

 

Altın Portakal’a katılan Jan Claude Van Damme’ı, mesela, gözüne kestirmiş olabilir.

 

E, haliyle hostesin kırmızı rujunu yasaklayıp, kadın görevli kıyafetlerini Tayyip E. ideolojisine göre ayarlayıp, ardından da Altın Portakal’da kırmızı halıda yürümek çok uygun bir AKP durumu çünkü önce seçmeni uygun sembollerle avlayacak, oyunu alacak, yapacağını ilerde güçlü hale gelince yapacaksın…

 

Da…

 

Yanına karısını almamış kırmızı halıda beraber yürümek için…

 

Oysa Menderes Türel’in karısı yanında…

 

O niye almamış karısını yanına?

 

Mmmm, hanımını acaba Antalya seçmenine uygun bulmadı mı?

 

Hanımı başı kapalı olduğu için o ortamda yanında istemedi mi?

 

Bilmem, olabilir.

 

Hanımı yanında olmadığı için, kırmızı halıda tek başına yürümemesi için de çözüm olarak Menderes Türel sol yanına eşini, sağ yanına da AKP’nin ağır topu Hamdi Topçu’yu almış ve ortaya hiçbir kırmızı halıda görülmeyecek bir resim çıkmış.

 

Neyse işte, bunlar kırmızı halıda yürüdü, geçti.

 

Az sonra tören başladı ve konuşma için ilk olarak Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel kürsüye geldi.

 

Tabii, Türel Erdoğan tarafından laik yönü çok belirgin bir seçmen olan Antalyalı için derlenmiş birisi ve esasen geldiği akültürasyon pek Tayyip E.vari değil.

 

Neyse, konuşmaya başladı, hoşbeş filan…

 

Ardından dedi ki, “Böyle bir festival yapılabilmesinin sebebi bizim özgürlükler konusunda yaptıklarımızdır.”

 

????????

 

Salondaki sanatçıların yüz ifadeleri yansıtıldı ekrana o anda…

 

Herkesin aklına benzer cümleler gelmişti o anda eminim…

 

Menderes Türel, ama, konuşmasının sonunda Atatürk deyince salondan ve yüreklerden kopan bir alkış aldı.

 

Sadece orda alkış aldı, alkışlanan ama o değil bu ülkede sanatın kapılarını açan ve bu ülkenin bugün dahi sanatla beslenmesinin ve sanatla ayakta kalmasının babası olan Atatürk idi alkışı alan.

 

Türel sonra, festival boyunca kendileri ile yaşanan sorunlardan, önyargılardan, diyalog kopukluğundan vs. söz etti…

 

Belli k, festival boyunca sanatçılarla ve festival kurulları ile çok mutlu olmamış.

 

Önyargı dediğine göre de, sanatçılardan Altın Portakal’ın ve dahi bu ülkedeki tüm özgür sanatın sağlayıcısı oldukları yönünde onore edilmemiş AKP’li belediye olarak…

 

Yani olacak iş mi? Hiç AKP’li belediye onore edilmez mi böyle bir günde, “Ya, sayenizde şurda sanat icra ediyoruz, olmasaydınız siz, biz nasıl sanat üretirdik şöyle özgür, özgür sanatımızı” şeklinde onore edilmez mi hiç AKP’li belediye?

 

Anlaşılan o ki, festival boyunca AKP’li belediye ile sanatçılar ve festival kurulları arasında nahoş dalgalar oluşmuş ama bu basına yansıtılmamış.

 

Festival organizatörleri AKP’li belediye ile sürtüşme şeklinde haberlerin basına yansımasının iyi olmayacağını düşünmüşlerdir muhtemelen.

 

Bu arada…

 

Şundan emin olun, Tayyip Erdoğan bu festivalle de bizzat ilgilenmiş ve Menderes Türel’den devamlı bilgi almış ve sanatçılara bol bol ifrit olmuştur.

 

Bir türlü tanımıyor bu sanatçılar kendisini, bir türlü kabul etmiyorlar bu ülkenin baş sahibi olduğunu, hatta ona tepki duyuyorlar.

 

Bu da Tayyip Erdoğan’ı çok mutsuz ediyor.

 

Oysa, bu başkaldıran, kendisine itaat etmeyen ve kendisine yalakalık yapmayan kişiler onu, çevresindeki yalaka ve tenekelerden ve de şu ülkede bir türlü bir sanat üretip de ülkenin ruhunu saramayan tiplerden milyon kat daha fazla cezbediyor.

 

Ama bir türlü ele geçiremedi şu kültür ve sanat dünyasını ve bu nedenle bir türlü bir şöyle adamakıllı bu ülkeyi ele geçirme tatminini yaşayamadı.

 

Yaşatmadılar ona bu duyguyu ve o kendisini aslında çok çorak hissediyor.

 

Valla ben de çok üzülüyorum bu duruma.

 

Neden mutluluk yaşatmıyorsunuz şu kaçak sarayda oturan ülke sahibine? Yani, valla çok isyankar ruhlusunuz be sanatçılar…

 

Neee, yoksa o yüzden mi zaten sanatçı oldunuz?

 

Yok canım sizden iş çıkmaz…

 

Bir de…

 

Dün gece izlerken anladım…

 

Festival boyunca, “Türk sineması” mı, “Türkiye sineması” mı gibi bir tartışma olmuş.

 

Festivale katılan Kürt yönetmenler, “Türkiye sineması” demişler, ama “Türk sineması” denmesini isteyenler bu durumu kabul etmemiş.

 

Şimdi herşeyin de ötesinde şunu kaydetmek isterim ki, buna dair…

 

İsteyen istediği tanımı kullansın; önemli olan Türk sinemasının Kürt sanatçılara da sanat platformu olmasıdır.

 

Ve, işte bu durum bence siyasal olarak da çok kıymetli..

 

Çünkü Kürt sanatçıların, yönetmenlerin sanatlarını üretmeleri ve Altın Portakal’da yarışa sokmaları bu ülkenin insanının kendini ifadenin en güçlü ve en estetik yollarından olan sanatta buluşması bizi ilerde inanın çok daha büyük ve beraber bir Türkiye yapacak.

 

Üstelik…

 

Yeşilçam öyle bir Türk sinaması ki, Kürt sanatçıyı da beslemiş kılcal damarlarına kadar.

 

Hatta ben tv tartışmalarında Yeşilçam filmlerine atıfta bulunan HDP yöneticilerini gördüm. (Altan Tan mesela)

 

O nedenle…

 

Kim hangi tanımı kullanırsa kullansın, önemli olan sanatla ifadenin bu ülkenin iç iletişimi ve birbirine sarılmasında, olgunlaşmasında ve yüreğini büyütmesinde çok güçlü, mega güçlü bir tekerlek olması.

 

not: şu anda bir yandan da Ankara Baro seçim sonucunu merak ediyorum çok

 

 

 

 Safile USUL Twitter

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Eski camlar bardak oldu
Özel-İmamoğlu-Yavaş ekseni
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor