‘SETA raporu kumpaslardaki yöntemlerden farklı değil’

‘SETA raporu kumpaslardaki yöntemlerden farklı değil’
21 Temmuz 2019 11:26

SETA’nın raporuna tepki gösteren İYİ Partili Aytun Çıray, “Daha önce çeşitli kumpaslarda görülen kanıt üretme metotlarından ve ürünlerinden pek de farklı değildir” dedi.

 

 

 

 

Gündemdeki konuları değerlendiren İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Aytun Çıray, SETA’nın gazeteci fişleme raporuna tepki gösterdi.

ODATV’ye konuşan Çıray, “Daha önce çeşitli kumpaslarda görülen kanıt üretme metotlarından ve ürünlerinden pek de farklı değildir” ifadelerini kullandı.

Çıray, ekonomi ile ilgili torba yasada yapılan değişikliklerin krizi daha da derinleştireceğini belirterek, “Meclis tatile girmek üzereyken önümüze bir torba kanun yine getirildi. Biz İYİ Parti olarak bu torba kanunu “krizin torbası” olarak isimlendiriyoruz. Getirilen kanunun bazı maddeleri çok sakıncalı… Merkez Bankası’nın ihtiyat akçelerinin Hazine kullanımına açan değişiklikler gibi. Bu değişiklikler krizi daha da derinleştirecek.” şeklinde konuştu.

Çıray’ın açıklamalarından satır başları şu şekilde:

 

 

“SETA RAPORU KUMPASLARDAKİ YÖNTEMLERDEN FARKLI DEĞİL”

 

 

SETA kendisini bir düşünce ve araştırma kuruluşu gibi gösteren, ancak asli fonksiyonu iktidara belli konularda politikalar veya uygulanılan politikaları çeşitli açılardan meşrulaştırabileceği düşünülen argümanları, metotları veya araçları üretmeye çalışan, dolayısıyla AKP’yle, bağlantıları olan bir organizasyon. İktidarın en güçlü unsurlarından birini teşkil ettiği açık…

SETA’nın araştırma görüntüsü vermeye çalıştığı son raporu bu değerlendirmeyi, olabilecek en güçlü şekilde doğruluyor. “Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları” başlıklı bu rapor aslında bir tür andıç. SETA Genel Koordinatörü Burhanetin Duran’ın akademik unvanını kullanarak kaleme aldığı sunuş yazısında rapora bilimsel bir analiz havasını vermeye çalışması raporun bu niteliğini değiştirmiyor, aksine tersten bir okumayla tamamen ortaya koyup pekiştiriyor.

Rapor adı verilen metin; BBC, Deutsche Welle, Sputnik, Euro News Türkiye, CRİ Türk gibi uluslararası haber kuruluşların haberlerini iktidar perspektifinden güya objektif olduğu izlenimi verilmeye çalışılan şekilde değerlendirilmekte, onların Türkiye’deki muhabirleri de yakın geçmişte bünyesinde yer aldıkları haber kuruluşlarının iktidara olan mesafeleri esas alınarak belli sonuçlar çıkarılmaktadır.

Çıkarılan bu sonuçlar, söz konusu uluslararası kuruluşların, özellikle de BBC, Deutsche Welle ve Euro News Türkiye’nin, Türkiye’deki rejimin görüntüsünü negatif bir imaj uyandıracak şekilde ve ölçüde çarpıttıkları gerekçesiyle eleştiriden öte suçlayıcı bir nitelik taşımaktadır.

Bu sözde analizler, bünyelerindeki geçmişte ağırlıklı olarak ana akım medyada çalışmış, ama iktidarın medyada kurduğu hakimiyet nedeniyle işlerinden edilmiş gazetecilerin yaptıkları haberlere dayandırılmış ve bu haberlerin iktidar karşıtlığı içinde biçimlendirildiği, bunun için özellikle çaba harcandığı kanaati veya izlenimi uyandırılmaya gayret edilmiştir.

İşte çalışmayı bir rapordan ziyade bir andıç metni kılan faktör budur. Raporun sahipleri tarafından aksinin iddia edilmesinin manası yoktur. Çünkü ortaya çıkan şey, daha önce çeşitli kumpaslarda görülen kanıt üretme metotlarından ve ürünlerinden pek de farklı değildir.

Bunun siyasi bakımdan kimin işine yarayacağı, kullanıp kullanılmayacağı siyasi güç kullanıcısının ihtiyaçlarına ve takdirlerine bağlıdır.

 

 

“BU DEĞİŞİKLİKLER KRİZİ DAHA DA DERİNLEŞTİRECEK!”

 

 

Torba yasalar 17 yıllık AKP iktidarları döneminde bir istisna olmaktan çıktı. Özellikle yasama yılları sonunda belli adreslere yönelik, oldubitti kanunları halinde Meclis’in zaten daraltılmış alanını iyice aşındıran, onu işlevsizleştiren çok tahripkâr, dolayısıyla çok kötü bir alışkanlık haline getirildi.

Hem araştırmacı gazetecilere ve muhabirlere hem de siyaset biliminde yüksek lisans veya doktora çalışmaları yapacak genç siyaset bilimcilere çağrımdır: AKP iktidarının 17 yıllık bu kötü alışkanlığını bir araştırsınlar; inanıyorum ki torba kanunların Yüce Meclis’in yasama işlevini nasıl bozduğuna ilişkin çok çarpıcı sonuçlara ulaşacaklardır. Tabii bunu söylüyorum, ama gerek medyamızın gerekse üniversitelerimizin cari rejimde bunları araştıracak özgürlük alanından mahrum olduklarını da biliyorum.

Ama ne olursa olsun, yasama etkinliğini bozan bu kötü alışkanlık bu yıl da bozulmadı. Meclis tatile girmek üzereyken önümüze bir torba kanun yine getirildi. Biz İYİ Parti olarak bu torba kanunu “krizin torbası” olarak isimlendiriyoruz. Getirilen kanunun bazı maddeleri çok sakıncalı… Merkez Bankası’nın ihtiyat akçelerinin Hazine kullanımına açan değişiklikler gibi. Bu değişiklikler krizi daha da derinleştirecek.