"Sen arsızlığın fotoğrafını çekebilir misin Sebati?"

"Sen arsızlığın fotoğrafını çekebilir misin Sebati?"
4 Eylül 2012 18:05

Gazeteci Cüneyt Ülsever, eski gazetesi ve genel yayın yönetmeni bu sözlerle eleştirdi.
İşte Ülsever’in Enis Berberoğlu’nu eleştirdiği o yazısı;

Nazım Hikmet bir şiirinde üstat ressam Abidin Dino’ya:

 
“Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin”, diye sorar.

 
Birileri de üstat fotoğrafçı Sebati Karakurt’a:

 
“Sen arsızlığın resmini çekebilir misin Sebati?”, diye sormuş olmalı!

 
                                  ***

 
Pazar günü Hürriyet-Pazar’da “Şemdinli dağlarında kahve keyfi” başlıklı bir yazı Sebati’nin muhteşem fotoğrafları ile donandı.

 
Habere can veren ise tek bir fotoğraf oldu.


 
Birinci sayfadaki en büyük fotoğrafta Şemdinli’ye tepeden bakan bir dağ başında bir portatif masa, iki sandalye, beyaz örtü, üç vazo, yapma çiçekler ve sahih bir genel yayın yönetmeni yer alıyor. Habere göre, genel yayın yönetmeni Van’dan Şemdin’liye köy köy mezra mezra gezmiş. Yazıda yönetmen hakkında aynen deniyor ki:

 
 “Bu muhteşem coğrafyada huzur içinde çayını yudumladı!”

 
 “Şemdinli dağlarında kahve keyfi” başlıklı yazıdan geriye sadece “o” resim kalacak!

 
 Zaten, yazının içinde de “o” resim kasıt edilerek:

 
 “Yazı uçar gider. Aklınızda kalan bu manzara olsun”, deniyor.

 
 Verilen mesaj, lafı dolandırmadan, eğip-bükmeden açıkça yazılmış:

 
 “Eğer Hürriyet Gazetesi’nin genel yayın müdürü… Bir sabah Şemdinli manzarasına karşı…

 
Rahat rahat kahve içebiliyorsa… Bakmayın siz elalemin feryatlarına… Bu iş daha bitmedi demektir.”

 
                                  ***

 
 Pazar günü içlerinde kimseyi tanımadığım kalabalık bir grup “o” resmi tartışıyorlardı. Kulak misafiri oldum. Herkes genel yayın yönetmenine çok kızmıştı. Zira ortak fikre göre “uydurulan sahne” gerçekleri tahrif ediyordu.

 
 “Genel yayın yönetmeni bizim aklımızla alay ediyor!”

 
 En hafif cümle bu idi. Kullanılan bazı sözleri Basın Yayın Kanunu nedeni ile aktaramıyorum.

 
 Yönetmen hakkında söylenenler umurumda değildi ama uzun yıllar şerefle görev aldığım, çok şeyler öğrendiğim, Türkiye’nin en köklü kurumlarından Hürriyet hakkında söylenen sözler acıydı!

 
 Kızgın grup böyle bir mizansenin yaratılma nedenini Başbakan’ın 31 Ağustos gecesi Kanaltürk’teki gazetecilere söylediği sözler olarak görüyordu.

 
 “Emir büyük yerden!”


 
                                  ***

 
 Eve dönünce Başbakan’ın Cuma gecesi “kankası gazetecilere” medya ile ilgili neler söylediğini araştırdım. Şu cümleler ilgimi çekti:

 
 “Bir çalışmamız var. Medya kimin yanında yer alacak, başlıklara bakıyorsunuz, köşe yazarlarına bakıyorsunuz Sizin kaynağınız Roj TV midir? Türk medyası teröre karşı birlikte hareket etmelidir. Amerikan medyası, Fransız, İngiliz medyası bak nasıl davranıyor. Hiç görmemek lazım. Televizyon gazetecilik bununla mı reklam yapıyor. İnsanların kanı üzerinden reyting yükselteceksek yandık o zaman.”

 
                                  ***

 
 “Türk medyası teröre karşı birlikte hareket etmelidir!”

 
 Hatta “hiç görmemek lazım” ama:

 
 Hürriyet-Pazar’da “Şemdinli dağlarında kahve keyfi” yazısının yayınlanmasından sadece 24 saat sonra yine Hürriyet’in web sayfasına şu acı haber düştü:

 
 “Şırnak’ın Beytüşşebap İlçesi’ne dün gece (pazar gecesi-CÜ) kalabalık PKK’lı grubunun uzun namlulu silahlar ve askeri birliklere uzun namlulu silah ve roketatarlarla saldırısında 10 asker şehit oldu, 7 kişi yaralandı. Kaymakamlık, Polis Lojmanları ve Jandarma Taktik Alay Komutanlığı’nın üs bölgelerini hedef seçen çok sayıda PKK’lı etkisiz hale getirildi. Saldırı sırasında çok sayıda işyeri ve binaya roket ve kurşun isabet ettiği ilçe merkezinde, günün ağarmasıyla Polis Lojmanları önünde 3 PKK’lının cesedini almak isteyen grup, polis tarafından havaya ateş açılarak uzaklaştırdı.”


 
 Beytüşşebap’ın bağlı olduğu Şırnak ile Şemdinli’nin bağlı olduğu Hakkâri komşu iller!

 
                                  ***

 
 Yine dün Yurt Gazetesi’nde yönetmenin dağlarında kahve keyfi yaptığı Şemdinli’nin bağlı olduğu Hakkâri’de can güvenliği nedeni ile 324 öğretmenin “evliliğini hızlandırarak” tayin yaptırdığı haberi yer alıyordu!

 
                                  ***

 
 Çok merak ediyorum, Hürriyet’in genel yayın yönetmeni kendi organı Hürriyet-web’e bu haber düşünce ne hissetti?

 
 Ben Sebati Karakurt’un genel yayın yönetmeninin Şemdinli dağlarında kahve keyfi yaparken çektiği resmin, ileride yönetmenin meslek hayatının mihenk taşlarından biri olarak kabul göreceğine inanıyorum.

 
 O bile bir gün soracak:

 
 “Değer miydi?