Şefkat ve merhamet

Şefkat ve merhamet
30 Haziran 2015 14:03

Ey Yüce Türk İslam alemi! Sohbetimiz; şefkat ve merhamet hakkında olacaktır.

 

Numan ALADAĞ H&H YORUM

 

Ey deryayı rahmetinin sonu olmayan Allahım! Ahirete göçüş bütün mü’minata rahmet ve mağfiretinle cümle İslam alemini, şefkat ve merhametli olmayı nasip etsin dileklerimizle, sohbetimize başlayalım:

 

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) Hadis-i şeriflerinde:

 

1-”Küçüğüne acımayan, büyüğüne saygı göstermeyen bizden değildir.” Buyuruyor.
”Açgölülük ve dünya nimetlerini elde etme hırsı, insan hakkı olmayan şeylere el uzatmaya zorlar.” (Mevlana Hz.)

 

Değerli Mü’minler!

Şefkat yaşamın membasında başlar. Kendi kendisini tanıma ilerledikçe, yaşamın membasına ulaştığında, aynı anda şefkat ortaya çıkar. bilinç onu canlandırmıştır. Şefkat, zekanızın ortaya çıkmasıyla kalmaz, kalbinizi de ısıtır.

 

Şekat vicdan muhasebesini yapan iyi kalpli insanlarda görülen bir özelliktir. Doğası gereği asla bir çaba getirmez ve yüzeysel değildir. Menfaatler müşterektir ahlakından uzak olup, başkalarının maddi ve manevi yaşadığı sorunlarına acıyan ve onların yükünü hafifletmek isteyen bir inanç ve bilinçtir O. İnsan ruhunun üretebildiği en tatlı ve en gönül okşayıcı duygudur.

 

Allah’a inanarak tüm güzel duygular gibi, şefkat gösterip iman ve inançla tamamlandığında, dinleyicide uyandırılmış olur.

 

Shakespeare, ”Merhametin şanında zorlamaya yer yoktur, mübarek yağmur gibi o, altındaki yere gökyüzünden dökülür, iki kat mübarektir: Hem verene rahmettir, hem alana rahmettir: Kudretlerin içinde en büyük kudrettir O: Tahtındaki hakana tacından çok yakışır; hünkar tuğu geçici saltanatın remzidir, yürekleri titreten kral korkusu gibi saltanatla korkunun dayandığı şeydir O; fakat merhamet tuğlu saltanattan daha üstündür, onun haşmetli tahtı kralların kalbinde, Allah’ın bile kendi dayandığı kudret O.” diyor.

 

Vicdan sahibi, şefkatli, ve merhametli olmak, iyi kalplilik insan duygularının arızaları değildirler.
”Bir sürü duygusal gereksinim, güven altına alınmak istiyorlar; kendilerine kulak verilmesini istiyorlar; yaşayıp yaşayamamalarının doktor için fark ettiğini, hem de çok farkettiğini hissetmek istiyorlar. Doktorun düşüncelerinde varolduklarını hissetmek istiyorlar.” Bunun sonuncusunu, doktorun düşüncelerini, doktorluk mesleğindeki en önemli güç olarak görüyorum, çünkü bir doktordan en ince düzeyde bir duygu akışını gerekmektedir. Yaşamın kaynağındaki şefkati gerektirmektedir. Bir doktor, yaptığı yemine sadakatla bağlı olmuyorsa ve sadece tedavi için kendisine müracatların ilk önce hastasını nasıl iyilleştirebilme duygu ve düşüncesine sahip olmalıdır; kimyasal ilaç sanayicierinin uzantısı olmamalıdır. Eğer ki, bir doktorda merhamet ve şefkat yoksa, edindiği mesleği, mali terör estirerek, daha çok kayıt dışı (Kara para) para kazanma düşüncesi, şefkat ve merhametten uzak olan doktorların, Allah korkusu ve de Vatan sevgisinden mahrum olduklarını onaylıyorlar demektir. Bu iddiamız yanlış ise: Hodri meydan! Cevap versinler?

 

HASTALIKLARIN TEDAVİSİ:

 

Hastalık insana zarar veren, sağlığını bozan bir haldir; bu halin izalesi, yeniden sağlığına kavuşması için maddi-manevi çarelere başvurmak tedavidir. Hastalıkların oluşması daima maddi değildir; enfeksiyon hastalıklar yanında ruhi ve manevi sebep ve amillere bağlı hastalıklar da vardır. Resulü Ekrem (s.a.v.) ”Göz değmesi gerçektir” diyerek bir manevi faktörü işaret buyurmuştur. Hastalığın tedavisinin hükmünü, fıkıh bilgilerinin şu üçlü taksiminden alabiliriz: Zararı gideren şeyler üçe ayrılır: Birincisi kesin olandır; açlık için ekmek, susuzluk su gibi. İkincisi muhtemel (maznun) olandır; tıbbi tedavilerin bir kişi gibi. Üçüncüsü %50 den az ihtimali olandır; okuyarak tedavi gibi. Zararı gidereceği kesin olanı kullanmak farz, terketmek haramdır. Pegamberimiz (s.a.v) hadis-i şeriflerinde; ”Tedavi olunuz, çünkü derdi yaratan Allah, devayı da yaratmıştır.” buyuruyor.

 

ŞEFKAT VE TEVESSÜL:

 

Cenab-ı Allah’a dua ederek, istenecek bir şeye kulu aracı ve vasıta yapmak ”şefkat) ve ”tevessül) kelimeleriyle ifade edilir.
Kur’an-ı Kerim’in, (El Bakara: 2/255, Taha 20/100; el-Enbiya: 21/28 ayetlerinde: Cenab-ı Allah’ın izni ve rızası olmadan hiç bir kimsenin, O’nun nezdinde şefkat edemeyeceği ifade buyrulmuştur. Alla’ın hüküm ve kararı adil ve kesindir. Onun hakkında, bu manada bir ”şefkat haktır, Allah’ü Teala’nın, kıyamet gününde bazı kullarına tanıyacağı bir meziyettir, imtiyazdır; ancak ”Mana ve mahiyetini biz bilemeyiz.” demişlerdir.

 

Müslümanlık cihana şefkat ve merhamet gözüyle bakmamızı emretmekte… Bir hasta doktora başvurduğu zaman, o doktor mali terörü düşünmeden hastayı nasıl şifaya kavuştururum ahlakına sahip olması gerekir. Bir doktor, hastasına şefkatle ilgilenip acıyorsa Mü’minler, gerçekten büyük bir hayır üzerindedirler. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) hadis-i şeriflerinde; ”Allah, her şey üzerine ihsanı (İyiliği, yazmıştır) emretmiştir. Öldürdüğünüz zaman, öldürmeyi güzel bir şekilde yapınız, keseceğiniz hayvanları, güzel bir şekilde boğazlayınız. Bu işi yapacak (olan) biriniz bıçağını bilesin ve keseceğini ferah tutsun” buyuruyorlar. Bir diğer hadislerinde ise: ”Merhamet edenlere Rahman (Olan Allah) da merhamet eder. Yerde bulunan yaratıklara acıyınız (ki), göktekiler size acısın. buyurmaktadır.

 

Ey Yüce Türk İslam alemi!

 

Gözlerini ve düşüncesini kainat nizamına çeviren her insan; şaşmaz bir nizam ve intizam içinde, zerrelerden kürlere kadar, görünür-görünmez her şeyin, Cenab-ı Allah’a boyun eğip itiat ettiğini, onun hükmüne ram olduğunu, hayranlıkla müşahade edecektir. Nitekim, mukaddes kitabımız Kur’an-ı Hakim; semavatta ve yeryüzünde ne varsa hepsinin itaat ettiğini, beyan buyurmaktadır ki; yeryüzünün efendisi ve mahlukatın en şereflisi olarak yaradılan insanın yaradanına itaat etmemesi gibi ebes bir durum düşünülemez. Kur’an-ı Kerim de, Mü’minlere; Allah’a ve resulüne itaatı emrediyor, buyuruyorki: ”Ey iman edenler! Allah’a ve Resulüne itaat ediniz, işitip durduğunuz halde ondan yüz çevirmeyiniz.”

 

Asrımızın, insan üzerinde en büyük zararlarından biri de onun kalbindeki şefkat ve merhamet hislerini tahrip etmeye başlamış olması ve kalbini taş gibi katılaştırmasıdır. Ayrıca sağlık sektöründe hizmet verenlerin, hastasına reçete yazdığı zaman, kimyasal ilaç firmalarının menfaatler müşterektir ahlakından uzak olmalıdırlar. Hiç bir zaman aklınızdan çıkarmayınız ki, ”Merhamet etmeyen kimseye merhamet olunmaz.”

 

Maliye Bakanı Mehmet ŞİMŞEK, ”Yolsuzluk yapanın, Allah belasını versin” diyor. Ne kadar isabetli ve doğru bir özdeyiştir. Bu özdeyişin tamamlanabilmesi için, ”Yolsuzluk yapana göz yumanın da, Allah belasını versin” ilave edersek tamamlanmış olur. Muayenehanesi olan bir doktor, muayene parası olarak aldığı ücreti vergilendirmiyorsa, o doktor, kamuoyunda ne kadar dindar, ve Vatansever görünse de, o kişi de, Allah korkusu, Vicdan, Vatan sevgisi, Namus ve Şeref olduğuna inanılır mı? O tarakta bezi olanlara, mali terör denilir. Mali terör (Kara Para), Ermeni diasporasından, Rumlardan ve diğer terör örgütlerinden Vatana ihanet edenlerle bir fakı yoktur. Bir ülkede mali terör cirit atıyorsa ve müdahale edilmiyorsa o ülke de bunun meyvelerini yiyerek en kısa zamanda karşılığını bulacaktır, Allah korusun: O ülke bir tehlike ile karşı karşıya kalması kaçınılmazdır. Mali terör olan ülkede, rüşvet ve karapara cenneti diyebiliriz: Rüşvet ve karapara’nın cirit attığı yerde, her türlü Milli bilgi transferini ve diğer stratejik bilgileri elde etmede en kolay yollardır. Bir zamanlar Libya da iş takibi karşılığı rüşvet ve stratejik bilgi temini konusunda bir borsa gibi aşırı derecede hareketlilikler vardı. Libya da dikilen bu ahlaksızlık ve haram olan meyve fidanları meyve verdiğini gördük. Allah korusun, Türkiye de karapara (Mali terör) kontrol altına alınmaz ise, ülkemizi çok büyük tehlikeler beklemektedir. Yalnız doktorlar, mali terör estirmiyor; bir çok meslek de bu tür haram faaliyetler mevcuttur. Sohbetimizi, Kim ne yaparsasa, Cenab-ı Allah ona bin kat karşılığını versin inşallah.

 

Vatan şehitlerini ve Cumhuriyetimizin kurucusu M. Kemal Atatürk’ü rahmetle, Gazileri minnetle anar. Mübarek Ramazan ayının yüzüsuyu hürmetine hastalara şifa-i şerifler diler. Allah, Yüce Türk İslam alemini emrettiği şekilde haram olamayan çember içerisinde, yaşayan kullarının arasına katsın. Amin Velhamdulillahi rabbilalemin. Maasalavat.

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Aziz Atam, ruhun şad mekanın cennet olsun
‘CUMHURİYET’, bizi biz yapan ortak değerimizdir
Hicri yılbaşında huzur ve bereket bizimle olsun