Seçimleri kazanmak için her türlü çılgınlığı ve oy hırsızlığını yapmaya kararlıdır

Seçimleri kazanmak için her türlü çılgınlığı ve oy hırsızlığını yapmaya kararlıdır
18 Ocak 2019 19:46

Önce bir saptamayı ortaya koyalım:AKP 2002 seçimleri dışında bugüne kadar yapılan tüm genel ve yerel seçimler ile referandumlarda milli iradeyi çiğneyerek oy talanı yapmıştır.

 

 

 

Dr. İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM
Bunun nedeni AKP’nin genlerinde bulunan oy hırsızlığı DNA’larıyla bu usulsüzlüğü beceriyor olmasıdır.
Bugüne kadar bunu her seçimde nasıl kotardı?
AKP devlet kurumlarını ele geçirdikten sonra bunları en ustalıklı senkronize bir şekilde kullandı ve hak etmediği oylarla hep iktidar oldu, hatta bu şekilde cumhuriyeti bile sahte referandumla yıktı.
Baskı ve şiddet kullanarak, devlet görevlilerini tehdit ederek, cezalandırarak oy hırsızlığını en etkili ve iğrenç hale getirdi.
Yargıyı, emniyeti, YSK’yı ve tüm devlet kurumlarını hukuk dışı olarak etkisi altına aldı.
Örneğin geçmiş seçimlerde yasalarda açık hüküm bulunmasına rağmen mühürsüz oy pusulalarının geçerli sayılmasını YSK’ya yaptırarak seçimleri kazandı ve proje muhalefetin cılız itirazlarına karşın herkesin aklıyla alay ederek ‘’Atı alan Üsküdar’ı geçti!’’ dediler.

 

Korku yüzünden YSK’ya ve yargıya yapılan tüm itirazlar reddedildi.
Açık oy hırsızlıklarına rağmen yurttaşların demokratik gösteri haklarını kullanması olasılığına karşın güvenlik güçleri teyakkuzda bekletildi.
Zaten diktatoryal bası ve şiddet korkusu ile hiçbir yurttaş böyle bir demokratik tepkiye girişmedi.
16 yıldır ülkeye hükmeden ve sürekli olarak anayasa ve yasaları çiğneyen iktidar sahipleri seçimi hangi koşullarda olursa osun seçimi kazanmaya kendilerini mahkum hissediyorlar.
Çünkü iktidarlarını kaybettikleri gün sürekli işledikleri cürümler nedeniyle Türk yargısının önüne çıkarılacaklarını çok iyi biliyorlar.
31 Mart seçimini AKP kaybettiğinde iktidardan hemen düşecekler mi?
Tabii ki böyle bir şey olmayacak ama iktidarları çok şiddetli olarak sarsılacak ve bunun sonucunda yeni siyasal birliktelikler doğacaktır.
Çünkü Türkiye gibi kültür düzeyi düşük kitlelerin yaşadıkları ülkelerde insanların çoğunluğu güce tapar.
Güçlü sarsıldığı ve yıkıldığı zaman kitleler ondan fersah fersah uzaklaşarak yeni tapacak güçler ararlar.
Ve, bunun sonucunda kanun nizam tanımayıp yıllarca kamçı ile yönettiği topluluklar düşmanlıklarını açıktan söylemeye, onların temsilcileri siyasal organizasyonlar ve devlet kurumları cezalandırmak için derhal faaliyete geçerler.
Çünkü cürümleri affedilmeyecek ölçüde çok büyük.
Bunları sıralamaya gerek yok ama 16 yıl içinde kendilerine ve yandaşlara devlet ve milletin malını talan ettirmeler, devlet kadrolarını yine kendi görüşlerinde olanlara fütursuzca peşkeş çekmeler, cumhuriyet tarihinde ilk defa 18 adamızı Yunanistan’a kılları kıpırdamadan teslim etmek, 5 milyon sığınmacı Ortadoğu insanı ile yurdumuzu işgal ettirmek.

Cumhuriyetin biriktirdiği mal varlıklarını başta Araplar olmak üzere yabancılara peşkeş çektiler.
Binlerce cürümleri içinde birkaç tanesini prototip örnek olarak saydık.
Yazımızın esas konusu AKP’nin 31 Mart seçimini kazanmak için her türlü yasa ve anayasa dışı çılgınlık ve oy hırsızlığını yapacaklarına aitti.
Bakın seçime başlarken Türk ulusuna dakika bir gol bir olarak TBMM Başkanı Binali Yıldırım’ı İstanbul belediye başkan adayı olarak gösterdiler ki, herkesin bildiği gibi bu durum yasaları filin ekin tarlasını çiğnediği gibi yasaları fütursuzca ve meydan okuyarak çiğnemektir.
İstifa ettirmemelerinin nedeni iki olasılığa dayanmaktadır.
Bunlardan biri bir bahane ile seçimleri iptal ettirme düşünceleridir ki, böyle bir durumda Binali Yıldırım makamına tekrar rahatlıkla oturması için.
AKP bu olasılığı her an değerlendirmeye hazırdır.
Zira yaptırdıkları kamuoyu araştırmalarında yoğun olarak oy kaybettiklerini ve bunun tüm yurda şamil olduğunu çok iyi bilmektedirler.
Bu olasılığı hangi durumda değerlendirebilirler?
Oy hırsızlığı ve seçimlerde her türlü dalavereyi çeviremeyeceklerini anladıkları an.
Ki, Suriye sınırına askeri yığınak yapmalarının nedeni budur.
Diğer olasılık seçmenin üzerinde olumlu bir etki yaratmak için eski bir başbakan ve yeni Meclis başkanının imajından yararlanmak.
Son yapılan kamuoyu anketinde Ekrem İmamoğlu’nun yüzde 42, Binali Yıldırım’ın yüzde 44 gözükmesinin nedeni de budur.
Daha önce yazımızda uyardığımız gibi Binali Yıldırım’ın karşısına siyaset ve devlet yönetiminde ağırlığı olan Abdullatif Şener çıkarılmış olsaydı bu orantı daha fazlasıyla tersine dönerdi.
Ne ise inşallah AKP çok yeri ve İstanbul’u kaybeder eğer seçim yapılırsa.
Şimdi gelelim sadede.
Son günlerde medya ve sosyal medyada yoğun olarak yer aldığı gibi başta İstanbul olmak üzere bir seçmen bereketi kaynıyor.
Öyle ki bir dairede 165 seçmen kayıtlı ve dairelerin çoğunda, bitmemiş inşaatlarda, metruk yerlerde, fiziki varlığı olmayan katlarda hatta ahırlara bile seçmen kaydedilmiş.
Bu neyi gösteriyor biliyor musunuz?
AKP’nin 31 Mart seçimlerini almak için yapacağı her türlü çılgınlığı ve oy hırsızlığını gösteriyor.
AKP Bunu yapabilir mi?
Rahatlıkla yapar, çünkü yaptıkları onlarca seçim ve referandumdan dolayı yoğun deneyimleri var ve yukarıda da söylediğim gibi partinin genetiği oy hırsızlığına çok yatkın.
Bu seçmen yığılması hayali seçmenlerle birlikte mükerrer yazılışları da kapsamaktadır.
Bu nedenle muhalefetin parmak boyasının geri gelmesi için çok yoğun baskı kurması gerekir.
Bir de vatanımızla hiçbir ilişkisi olmayan, ihanet edercesine vatandaş yapılmış Suriyeli seçmenler de ayrı bir musibet!
Ayrıca 20 milyon fazladan basılmış oy pusulası bulunmaktadır ve bunların hangi sayıda illere fazladan gönderildiği bilinmemektedir.
Şimdi geldik AKP’nin esas sinsiliğine!
Millete ve muhalefete ‘’kuşa bak kuşa!’’ derken uyutup esas oy talanını oy sayımında yapacaklardır.
SEÇSİS ile bilgisayar ortamında yapıla oy sayımı oy talanında en etkili yoldur.
Bugüne kadar yapılan oy talanının en etkili yöntemi mühürsüz oy pusulalarının kullanılması ve bu yöntem olmuştur.
AKP bunları çok rahatlıkla yapar ve önlerinde hiçbir engel yoktur.
Yukarıda değindiğim gibi devlet kurumlarını senkronize bir şekilde çalıştırıyor.
Daha açık bir ifade ile devletin meşru güçlerini ve yasalarını kendi gayrimeşru işlerinde ustalıkla kullanıyorlar.
En küçük bir demokratik itirazda bulunanı yargı ve polisle etkisiz hale getiriyorlar.
Yapılacak iş başta elektronik ortamda oy sayımı olmak üzere bütün oy talancılığı yöntemlerinin kaldırılmasını sağlamak, oy kullandıktan sonra parmak boyası kullandırmak, sahte seçmenleri behemehal uygulamadan kaldırmak.
Ya da seçimleri boykot ederek bunları sağlanıncaya kadar seçimlere katılmamak.
Aksi halde ağlayıp bağırmanız yarar getirmeyecek ve 1 Nisan’da şunu duyacaksınız yine: ‘’Atı alan Üsküdar’ı geçti!’’
Tüm bu olumsuzluklara rağmen eğer yine de seçimi boykot etmezseniz ben de ‘’Yenilen pehlivan güreşe doymaz!’’ derim.

 

 

Dr. İbrahim ÖZDOĞAN Twitter

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!