Sahte Peygamber, sahte Allah

Sahte Peygamber, sahte Allah
27 Ocak 2014 00:45

Başbakan Erdoğan’la aynı görüşü paylaştığım çok azdır. O, bir insanın iki eli, iki gözü, iki kulağı vardır derse itiraz etmem. Ateş yakar, su boğar derse de kabul ederim. Çünkü bilim de öyle söyler.

 

Hilmi SARAL H&H YORUM

 

Başbakan, “İslam Eserleri Ödül Töreni”nde yaptığı konuşmada “Bu medeniyet sahte peygamberleri, içi boş âlimleri her zaman tarihin çöplüğüne atmıştır.” dedi. İşte bu dediğine de katılıyorum!

 

Ne var ki bu cümlede oldukça gerçekçi ve bilimsel olan başbakan aşağıda anımsatacağım konularda sessiz kalmıştır.

 

AKP Bursa milletvekili Hüseyin Şahin, “Sayın Başbakanımıza dokunmak bile bence ibadettir” diyerek onu peygamber mertebesine yüceltti ama Sayın Erdoğan’dan buna bir itiraz gelmedi. Belli ki kendisine dokunulmasının ibadet sayılması içten içe hoşuna gitmiştir!

 

AKP Gölcük Kadın Kolları yetkilisi Nuran Yıldız yaptığı bir konuşmada, “AKP’ye oy vermek, Başbakanla nikah kıymak gibidir.” dedi. Başbakandan buna da itiraz gelmedi. “Ne saçmalıyorsun, oy vermek başka, nikah kıymak başkadır. Kimsenin iffetini töhmet altında bırakamazsınız” demedi.

 

O zaman Of Belediye Başkanı, şimdi de yumrukçu İstanbul milletvekili Oktay Saral, “Allah, Başbakanımızı bizim başımıza nasip ettiği için her gün iki rekat şükür namazı kılmamız gerekir” dedi de Başbakan bunu da sessizlikle geçiştirdi. İbadet kula değil, Allah’a yapılır diye açıklamadı. Açıklamadığı gibi bu sözü söylediği için onu milletvekilliği ile ödüllendirdi.

 

Aydın İl Başkanı İsmail Hakkı Eseri, “Başbakanımız bizim için adeta ikinci peygamber gibidir” diye konuşurken “Ne saçmalıyorsun! Hz. Muhammet Allah’ın gönderdiği ilk peygamber değil ki, ben ikinci olayım! O son peygamberdir ve ondan sonraki de olmayacaktır” diyemedi. Söylenilenler doymak bilmez egosunu okşuyor, içinde bulunduğu megalomoniyi tatmin ediyordu.

 

Bunlar yetmemiş gibi daha bir hafta önce, Düzce AKP milletvekili Fevai Aslan, “Allah-ü Teala’nın bütün vasıflarını üzerinde toplamış bir lider” diyerek Recep Tayyip Erdoğan’ı Allah olarak ilan etti. Erdoğan’dan buna da itiraz gelmedi. Hüseyin Çelik’e “dil sürçmesi”dir diye cılız bir açıklama yaptırıldı. Konuşan mahalle arasında ne dediğini bilmeyen birisi değil ki “Ben Tayyip Erdoğan’ın g….nün kılıyım” demesini hoş karşılayalım. Koskoca bir milletvekili, binlerce insanın temsilcisi başbakanı Allah’ın eş değeri olarak tanımlıyor; ama başbakandan itiraz gelmiyor.

 

Görüldüğü üzere başbakanı Peygamber yerine koyan da var Allah yerine sayan da. Ne var ki inananlar için Peygamberin ve Allah’ın ne olduğu, kim olduğu bellidir. Onlardan başkası da sahtedir. Sahte de olsa Erdoğan kendisine yakıştırılan bu sıfatlardan rahatsız değildir.

 

17 Aralık büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonunu kapatmak için kendisini Allah ilan edenler, oğlu için fedailiğe soyunanlar ve harf devrimini tartışmaya bizzat kendisinin açması bu hırsızlığı örtmeye yetmeyecektir. Yatak odasındaki para sayma makineleri ve kasalar, ayakkabı kutusundaki euro ve dolarlar o kadar milletin gözüne girdi ki sokakta, kahvede, dolmuşta kimse başka bir şey konuşmuyor. Türbanlı Bülent Ersoy’un bayılması bile para etmedi.

 

Herkes Başbakan Erdoğan’ın bir sözünü tekrarlayıp duruyor: Hırsızlık babadan oğula geçer. Kimse oğlundan hırsızlık öğrenmemiştir. Hırsızlık babadan öğrenilir.

 

Bu toplum sahte peygamberlere itibar etmediği gibi, inandığı Allah’ı da hiç sorgulamamıştır. Kendisini sahte peygamber ve Allah olarak sunanları tarihin çöplüğüne atmayı başaracaktır.

 

O gün yakındır.