Sağlık emekçileri Ankara hastanelerindeki durumu anlattı!

Sağlık emekçileri Ankara hastanelerindeki durumu anlattı!
3 Eylül 2020 09:30

Koronavirüs vakaları yeniden arttı. Salgınla en ön cephede mücadele eden sağlık emekçileri ise yorgun ve tedirgin. Ankara’da sahada çalışan sağlık emekçileri, son durumu anlattı…

 

Fotoğraf: AFP

 

Koronavirüs vakaları artmaya devam ediyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, yaptığı açıklamasında birinci dalgada ikinci pikin yaşandığını ifade etmişti. Sağlık emekçileri ise yorgun… Ağır koşullarda aylardır çalışan sağlıkçılar “Bu kışı nasıl atlatacağımızı bilmiyoruz” serzenişinde bulunuyor.

 

 

Bu akşam saat 19.00’da Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısından sonra kameraların karşısına geçerek açıklama yapması bekleniyor.

 

 

soL Haber, Ankara’da sahada çalışan sağlık emekçileriyle konuşup salgındaki son durumu aktardı.

 

 

İşte sahadan son bilgiler:

 

Şehir Hastanesi’nde zor şartlar
Şehir Hastanesi’nde çalışan bir hemşire, 3 Nolu kulenin Covid kulesi olacağını ifade etti. Çocuk hastanesi giriş kan almada 4 sağlık çalışanında koronavirüs tespit edildiğini belirten hemşire, “Bunun dışında çeşitli polikliniklerde olan hemşire arkadaşlarımızda da pozitif vakalar var” ifadelerini kullandı.

Bir asistan hekim ise, koronavirüs polikliniğinin son günlerde çok yoğun olduğunu vurgulayarak, “Geçen gün 750 kişi vardı başvuran. İnsanlar beklemekten bıkıp gidiyorlar” diye konuştu.

Kıdemli bir hemşire ise detaylı bir biçimde yaşanan aksaklıkları aktardı. Hemşire, kişisel koruyucu ekipmana halen sınırlı bir erişimleri olduğunu ifade ederek, “Talep ettiğimiz şeyler belirli sayıda ve eldeki malzemeye göre temin ediliyor” dedi. İklimlendirmenin iyi olduğunu, yemekhanede masalara fiziksel mesafe bırakarak iki kişi şeklinde oturduklarını belirten hemşire, “Hemşire arkadaşlarla ortak bütçemizden aldığımız, malzemesini de cebimizden karşıladığımız çay-kahve makinasını kaldırmamız istendi. Biz zaten neyi nasıl kullanacağımıza azami dikkat ediyorduk. Bu durumda bir kahveye on beş lira vermek üzere Starbucks’ın yolunu tutmak zorunda kalacağız” ifadelerini kullandı.

Nöbet ücretlerinin çok düşük olduğunu söyleyen kıdemli hemşire, “8 saatlik hafta sonu nöbetinin karşılığı 114 lira. Her ay böyle iki nöbet tutan arkadaşımız 16 saatlik tek nöbet istediğinde de ona 16 saatlik iki nöbet yazıldı. Asistanlar 36 saat çalışmaktan bitap düşüyorlar. Personel açığı var.” dedi.

 

 

İbni Sina’da endişelendiren yoğunluk

 

 

İbni Sina Hastanesi’nde ise emekçiler yoğunluktan kaynaklı endişe yaşıyor. Bir asistan hekim, günde 150 kadar hastadan örnek aldıklarını ifade ederek “Birkaç gün önce yer yok diye hasta yatırılamadı” dedi. Asistan hekim, koronavirüs polikliniğinin küçük, tek pencereli ve giriş-çıkışların yoğun olduğu bir alan olduğunu ifade ederek, ekipmanlarının tam olmasına karşın yoğunluk nedeniyle tedirgin olduklarını söyledi.

Hastanenin ameliyathanesinde çalışan bir sağlık emekçisi, iki ameliyat arasındaki 30 dakikalık bekleme süresinin 15 dakikaya indirildiğini belirterek “Çalışanlar bu durumdan kaygılı çünkü bilimsel dayanaktan çok, vaka yapmak isteyen hırslı cerrahların baskısı sonucu alınmış bir karar olarak görülüyor” diye konuştu.

Sendikanın fakülteye yolladığı yazının ardından ekipman konusunda sıkıntı yaşanmadığını ifade eden emekçi, “Önlemler kişisel koruyucu ekipman bakımından fena değil. N95, siperlik veya tek kullanımlık önlük tedarikinde sıkıntı yaşanmıyor” dedi.

En büyük sıkıntının yemekhane olduğunu ifade eden emekçi, “Son derece sağlıksız, karbonhidrat ağırlıklı ve küçük porsiyonlu yemekler çıkıyor” dedi. Kendi aralarında bir anket yaptıklarını da belirten emekçi, çalışanların yüzde 80’den fazlasının yemekleri sağlıksız bulduğunu, porsiyonların doyurucu olmadığını düşündüklerini saptadıklarını ifade etti. Emekçi, “Basit gibi görünüyor ama bu da verilen değer konusunda önemli bir etken ve problem” dedi.

 

 

Hacettepe Hastanesi’nde vakalar yüksek
Hacettepe Hastanesi’nde çalışan bir hemşire, 28 Ağustos’ta hastane yönetiminin 295 personelin hastalandığı bilgisini paylaştığını aktardı. Hemşire, koruyucu önlemlerin genel olarak iyi olduğunu ancak bölümden bölüme de fark ettiğini, bazı bölümlere maske dahi verilmediğini ileri sürdü.

Yemeklerden yakınan hemşire, “Et ihalesinin gerçekleştirilemediği konuşuluyor. Gerçek olduğunu düşünüyoruz çünkü en az 2 aydır yemeklerde et yok” dedi ve bu haftanın menüsünü paylaştı; pazartesi öğlen etsiz bamya, salı etsiz türlü, çarşamba kremalı mantarlı makarna, perşembe etsiz kuru fasülye, cuma da etsiz patates.

Sürece hazırlanmadan ve eğitim verilmeden koronavirüs servislerinde çalıştırılmaya başladıklarını ifade eden hemşire, “Çalıştığım servis eleman yetersizliğinden ve korona pozitif hasta çıktıktan sonra başka serviste çalışmam istendi. Bir servis kapatıldıktan sonra başka bir serviste çalıştım bir hafta” diye konuştu.

 

 

Bilgi işlem biriminde 9 kişinin enfekte olduğunu belirten Hacettepe Hastanesi’nden bir asistan doktor, “Aynı odada çalışıyorlar, havasız kapalı bir ortam. Üstelik herhangi bir sıkıntı için tüm bölümleri geziyorlar. Vakalar özellikle geçen hafta çok arttı” dedi. Asistan doktor, genel olarak çalışanlarda endişenin hakim olduğunu belirterek “Eşim de doktor, evde çocuğu nasıl koruyacağımızı bilemedik” diye konuştu.

Ek ödemelerden yakınan bir hemşire ise “Mayıs ayını alamadık daha. Aldığımız da bir şeye benzemiyor. Martta servise çektiler, 200 lira ek ödeme aldım. Bakanlık en yüksekten dağıttık ydiyor, herkes zannediyor ki 3 maaş ek ödeme aldık. Vallahi mart, nisan toplam 350 lira aldım” ifadelerini kullandı. Hemşire, birçok sağlık çalışanının eşiyle dönüşümlü çalıştığını söyleyerek “Çocukları bırakacak yeri olmayanlar 1 hafta izin alıyor, çocuğa bakıyor. Diğer hafta eşi alıyor. Şimdilik idare ediyorlar ama bu daha ne kadar gider bilmiyorum” diye konuştu.

Hastanede çalışan bir stajyer hekim ise testi pozitif çıkmayanların semptom gösterse dahi çalıştırıldığını ileri sürerek “Servislerden birinde bir hemşireyi koku ve tat kaybına rağmen çalıştırdılar” ifadelerini kullandı.

Hacettepe’de çalışan bir sağlık memuru ise, koronavirüs tanısıyla hastanede yatan bir hastanın yaşamını yitirdiğini ancak ailesinin ölüm belgesinde koronavirüs yazmasını istememesi üzerine bu ibarenin silindiğini ileri sürdü. Hastane imamının yıkamak istememesine karşın mecbur bırakıldığını iddia eden sağlık memuru, “Gece çalışan personel koronavirüs olmuşsa yerine çalışacak bir personel olmadığından gün aşırı 16 saat çalışmak durumunda bırakılıyor” diye konuştu.