Sadaka-i fıtır ve kul hakları

Sadaka-i fıtır ve kul hakları
4 Temmuz 2015 17:01

Ey Yüce Türk İslam alemi! Sohbetimiz; kul hakları ve bencillik hakkında olacaktır.

 

Numan ALADAĞ H&H YORUM

 

Ey deryayı rahmetinin sonu olmayan Allahım! Bu dünyada bütün mü’minata rahmet ve mağfiretinle cümle İslam alemine helal lokmayı nasip etsin dileklerimizle, sohbetimize başlayalım:

Sohbetimizden, başta kendimiz olmak üzere, tüm okuyucularımızın faydalanabilmesi ve feyiz alması Cenab-ı Allah’tan niyazımızdır.

 

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) Hadis-i şeriflerinde:

1- ”Rüşvet veren de alanda cehennemliktir, devlet malına ihanet edene şefaat etmem.”

2- ”Parasını kaybedenin bir kaybı yoktur, sağlığını kaybedenin kaybı ortadadır. İzzetinefsini kaybedecek bir şeyi kalmadığını.”

3-”İnsanlar dünyada iken uykudadırlar. Ölünce hakikatleri görünce uyanırlar.”

4- ”Rüşveti alana, verene, vasıta olana Allah lanet etsin.”

5- ”Münafıkın üç alameti vardır. Yalan söyler, vadını yerine getirmez, emanete hıyanetlik eder.”

6- ”Dinsizliğin sonu azab, haksızlığın sonu helaktır.”

7-”Helal mal salih Mü’minlere dünya ve ahiretleri için ne güzel yardımcıdır.”

8- Helal lokma aramak için çalışmak cihad gibi en büyük ve faziletli bir ibadettir.” buyuruyor.

 

DÜŞMANA GALİP GELMEK İÇİN OKUNACAK DUA:

 

(Bismillahirrahmanirrahim, İnna fetahna leke fethan mubina, ve yehdiyeke siraten müstakima, ve mennasru illa min indillahi Azizi’l-Hakim, vellahu yueyyidu binasrihi men yeşau, ve kane hakkan aleyna nasru’l-mü’minine, feftah beyni ve beynehüm fetha, vec’al li min ledünke sultanen nasira, kale Rabbi’nsurni bima kezzebun.) daima bu duayı okuyunuz.

 

Değerli Mü’minler!

 

Rüşvet, toplumun en büyük hastalıklarından ve en önemli tehlike habercisi olup, rüşvet girdiği yerde Adalet olmaz, devlet işleri ehil olmayan bencillerin eline geçer, hak ve Adaletsizlik içinde boğulur gider ve toplum düzeni sarsılır. Haklıyı haksız; doğruyu yalancı liyakatı ehliyetsiz duruma düşürür. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) hadis-i şeriflerinde: ”İş (görev), layık olmayana verildiğinde kıyameti bekleyin.” buyuruyor. İslam, hak ve Adalet mefhumu ile bağdaşmayan bir içtimai felaket olan rüşveti, kesin olarak yasaklamış, bu kazançları haram kılmıştır. Bir devlet adamı, bir idareci ve memur, bencillik ahlakı ile rüşvet yemeyi ve rüşvet yemeye aleni göz yumması halinde, onlarda namus, şeref Vatan sevgisi ve Allah korkusu olduğuna inanır mısınız? İslamiyete riyakarlık yaparak odaklananlar, en tehlikelilerdir! Hem Müslümanım ve hem de dürüstüm diye topluma mesaj verecek, hem rüşvet hareketliliğine katılıp göz yumacak. İşte bu tarakta bezi olanlar şeytana arkadaş olup beraberce faaliyet sürdürdüklerinin belgesidir.

 

Nedense bu konu üzerinde istenildiği kadar durulmamış ve Yüce Türk İslam alemine bunun ifade ettiği gerçekler yeteri kadar açıklanmamıştır. Bu çok büyük bir eksiklik ve ihmaldir.

 

Makam-mevki ve maddi açıdan kuvvetli olanlar amacına erişmek için yapılan hata ve işlenen suçların %90 nını şahıslara karşı işlenenler teşkil eder. Birinin bir başkasına yaptığı maddi-manevi haksızlığın karşılığı olana cezanın ortadan kalkması için ziyan görenin, kendisine zarar vereni affetmesiyle mümkündür. Zarar verenin ilmi, mevkii, mali durumu, diğer yetenekleri ve Allah’a olan yakınlıkları ne olursa olsun, isteği ile bütün servetini hayır işlerine harcasın, başkasına yapmış olduğu ziyanın cezasından kurtulamaz. Bu Kur’an-ı Kerimin emridir ve kesindir.

 

Din adamlarımız başta olmak üzere, anne ve babaların, öğretmenlerin, resmi ve özel sektör idarecilerinin, Devlet adamlarının, TBMM üyelerinin (Milletvekillerinin) ve büyüklerin çocuklara ve emrinde çalışanlara öğreteceklerinin başında Allah’a eş koşmamak ve her türlü haram işlerden sakınmak. Kur’an emirlerini inkar etmemek ve kul hakkının affedilemeyeceği olmalıdır. Bu dünya ahiretin tarlasıdır, ne ekersen orada onu biçeceğinden şüphen olmasın.

 

Kuvvetli olanlar amacına erişmek için her yolu denemeyi meşru sayar. Menfaat duygusunun her kapıyı açacağı fikri, vicdanlara bir değer hükmü olarak yerleşir. Haklara: Liyakat ve çalışmak ile sahip olunamayacağı kanaati yerleşince, o toplumdan huzur, ahenk, hakka saygı ve vicdan muhasebesi gibi faziletleri beklemek uzak bir hayal olur.

 

Toplumda, zulme yol açan haram kazanç şekillerinden biri de rüşvettir. Rüşvet, tabir olarak, karşılığında bir hizmet verilmeyerek avantadan alınan şey demektir. Rüşvet alan da veren de dinen kötülenmeğe ve ayıplanmaya müstehaktır. Zaten yapılması gereken bir işin, bir menfaat karşılığı yapılması veya ehliyetli olmayan kişilerin layık olmadıkları makam ve mevkilere getirilmesi de rüşvetin ta kendisidir.

 

SADAKA-İ FITIR

 

Sadaka-i fıtır: İhtiyacından fazla ve helal olarak kazanılan mali varlık demektir. Riyakar olmayan, rüşvet yemeyen, fiziksel ve zihinsel çalışarak helal kazanç elde eden, rüşvet yiyenlere göz yumup ortak olmayan ve ruhunda Vatan sevgisini taşıyanların, namusu ve şerefi ile başı dik olan Müslüman olmalıdır. Aile reisinin kendisi, çocukları ve ailesi efradıyla hizmetinde bulunanlar için sadaka-i fıtır vermesi vaciptir. Sadaka-i fıtır Bayram namazının kılınmasıdan önce verilmelidir. Ne kadar erken verirseniz fakirler bayram hazırlıklarını kolaylaştırmış olup, daha çok sevaplara nail olursunuz.

 

Fitre vermek mali bir ibadet olduğundan, bunu verirken sahih olması için niyet etmek şarttır. Verilen sadaka-i fıtırın alınteri ile kazanılmış helal kazanç olmalıdır. Kesinlikle rüşvet haram vs. gibi kazançtan sada-i fıtır verilmez. Haram kazanç ile verilen sadaka-i fıtır, riyakarlık zihniyetiyle kendi kendisini kandırmaktan başka bir şey değildir. Rüşvet yiyen ve göz yumanların yaptıkları işin günahının büyüklüğü ortada. Namuslu-şerefli olup ve Allah’tan korktuğun müddetçe yardımcın Allah olduğunu bil. Buna İman etmiş isen seni kimse yolundan döndüremez. Hiç bir zamanda düşmezsiniz.

 

Rüşvet alma ve verme ahlakına sahip olanlar dikkat ederseniz; hem siyasette hem de bürokraside daima ön planda yer almaktadırlar. Rüşvet yemeyenlerin ve Allah’tan korkanların siyasette ve bürokraside daima geri planda kaldıklarını görüyoruz. Onun içindir ki, sanayi ötesi toplum ülkeleri, bazı ülkelerde daha çok ticari hareketlilik (İhracat) sağlayabilmesi için, İslam ülkelerinde İslamiyete ilgiyi azaltmak ve insanlara daima tembellik ve günah işlemeyi alıştırıyorlar. Yüce Türk İslam alemi olarak, bu tür pisliklere dikkat edip, yayılmasını önlemeliyiz.

 

Bazı makam ve mevkilere, seçimle veya atamayla geldikleri zaman, iki yıl görev yaptıklarında ömür boyu değer kaybetmeyen ve sürekli pirim yapan hisse senetlerine sahip oluyorlar. Böyle bir ahlak da, rüşvetin ta kendisi olduğunu unutmamalıyız? Hem namusu ve şerefi üzerine yemin edecek hem de, Allah, Vatan ve Ay Yıldızlı Bayrak sevgisinden mahrum olacak ve ömür boyu en yüksek emekli maaşını alacak. Bu haram olan maddi ve sosyal menfaati önüne koyarak, hem ülkeyi ekonomik darboğaza sürüklemek hem de kendilerinin günah işleme ve haram yemeye teşvik edenlere cevabı ne olacak? CEVAP: Efendim bu bir kanuni haktır, kanun bunu bize vermiş niye hakkımızı almayalım. Ülkesini ve milletini ekonomik darboğaza sürükleyenlerin bu aziz mübarek günlerde, Ermeni Diasporası ile bir farkı olmadığını hatırlatmakta fayda vardır. Böyle zulümleri: Yapsa yapsa, ancak Ermeni Diasporası yapar ve muradına erer.

 

NOT: Helal olarak çalışıp hizmet edip Vatan sevgisini ruhunda taşıyanlara, ömür boyu hisse senetlerinin piriminden pay almasına karşı değiliz.

 

Cenab-ı Allah, ihanet şebekelerine fırsat vermesin inşallah.

 

Cenab-ı Allah, sadakat ve samimiyetle yaptığınız tüm ibadet ve hayırlarınızı kabul etsin.

 

Vatan şehitlerini ve Cumhuriyetimizin kurucusu M. Kemal Atatürk’ü rahmetle, Gazileri minnetle anar. Mübarek Ramazan ayının yüzüsuyu hürmetine hastalara şifa-i şerifler diler. Allah, Yüce Türk İslam alemini emrettiği şekilde, helal lokma ile yaşayan kullarından eylesin. Amin Velhamdulillahi rabbilalemin. Maasalavat.

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Aziz Atam, ruhun şad mekanın cennet olsun
‘CUMHURİYET’, bizi biz yapan ortak değerimizdir
Hicri yılbaşında huzur ve bereket bizimle olsun