RTE, Türkiye’yi kanlı İslam coğrafyasının küresel çöplüğü haline getirdi

RTE, Türkiye’yi kanlı İslam coğrafyasının küresel çöplüğü haline getirdi
9 Nisan 2018 09:07

Öncelikle, ”kanlı İslam coğrafyası” betimlemesinin kökenini açıklamam gerekiyor.

 

 

Dr. İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

 

Aşağıda, Kuran’da geçen üç ayetin konumuzu ilgilendiren kısımlarının meallerini vererek, tezimizi vuzuha kavuşturalım.

 

 

Tevbe Suresi, 5.ayet:”Kafirleri yakaladığınız yerde öldürün.”

 

 

Bakara Suresi, 191.ayet:”Müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayın, onları kuşatın, onlar için gözetleme yerlerinde oturun…”

 

 

Bakara Suresi, 193.ayet:”Fitne kalkıncaya, din Allah’ın oluncaya kadar kafirlerle savaş…”

 

 

Kuran’da, kafirlerle savaşma ve onları öldürme ile ilgili böyle onlarca ayet bulunmaktadır.

 

 

Yine cihad yapmakla ilgili de onlarca ayet ve geçmiş peygamberlerle ilgili savaş ve kanlı mücadeleler hikaye edilince, köktendincilerin rol modelleri anadan üryan açığa çıkmaktadır.

 

 

Çünkü köktendinciler, kendilerini Müslüman olarak niteleyen birkısım toplulukları da-ki çoğunluğunu da bunlar oluşturuyor-hedef almakta ve kitlesel katliamlara neden olmaktadır.

 

 

İşte yukarıda yazdığım dinsel emirler nedeniyle, İslam coğrafyasının tümünde köktendinciler, cihad ve kafir öldürme adına kitleler halinde insanları katletmektedirler, ayetlerde o günün betimlemesiyle pusu kurulmaktadır, yani ödünsüz olarak terör çıkarılmaktadır.

 

 

Tüm İslam coğrafyasında bu aşağılık din terörü yapılmakla beraber, bazı ülkelerde çok daha şiddetli olmaktadır.

 

 

Din teröründen bizar olan insanlar yüz binler, milyonlar halinde huzur bulacakları ve kendilerini kabul edecek ülkelere sığınmaktadırlar.

 

 

2011 senesinden beri ülkemize Suriye’den sığınan insanların sayısı 5 milyondan fazladır.

 

 

Bu Arap sığınmacılar yüzünden ülkemiz başta pahalılık olmak üzere çok büyük sıkıntılara girdi ve halen bu kambur her geçen gün artan sıkıntıyla omuzlarımızda durmaktadır.

 

 

Şimdi de Afganistan ve Pakistan’dan gelen sığınmacılar 10 binler halinde sınırı geçerek ülkemize girmektedir.

 

 

Tüm bunlar, hiç kuşkunuz olmasın RTE’nin talimatıyla yapılmaktadır.

 

 

Bu talimat esasında BOP(Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi) Eşbaşkanlığı’nın talimatıdır.

 

 

Neydi BOP? Gelin kısaca anımsayalım.

 

 

Zamanın ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice 7 Ağustos 2003’te Washington Post’a verdiği mülakatta Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da 22 ülkenin sınırlarının değişeceğini ve yeni devletler kurulacağı beyanında bulunmuştu ki, bunlara Türkiye ve İran’da dahildir ve geçerliliği halen devam etmektedir.

 

 

Başbakanlık döneminde RTE defalarca kendisinin de BOP Eşbaşkanları’ndan biri olduğunu açıklamıştı.

 

 

Arap baharı ile birçok İslam ülkesi ve bu arada Suriye yerle bir edildi.

 

 

İran ve Türkiye’yi BOP çerçevesinde parçalayamadı.

 

 

Kürt kartı oynandı ama Türk milleti tarihten gelen savaş yeteneği ve 35 senedir terörle mücadele deneyimi ile TSK sayesinde PKK çok büyük bir yara aldı.

 

 

AKP iktidara geldiğinde PKK terörü sıfır çizgisine gelmişti ama BOP Eşbaşkanlığı görevi çerçevesinde RTE’nin 2005 Ağustos ayında Diyarbakır meydanında ‘’Türkiye Cumhuriyeti başbakanı olarak Kürt gerçeğini kabul ediyorum…’’ demesiyle yangının üzerine binlerce ton benzin dökülürcesine PKK terörü hızla yükselen eğri ile tavan yaptı.

 

 

Sonra da çözüm süreci dedikleri alçak ve şerefsiz ihanet süreci ile PKK terör örgütü ile Türk devletini anlaşma masasına oturttular.

 

 

Sonra yurtsever Atatürkçü aydınların kalem mücadeleleriyle AKP köşeye sıkıştı ve başta RTE’nin kendisi olmak üzere avenesinin bu alçak uygulamanın altında kalacaklarını anlayınca bu işten vazgeçtiler, askeri mücadele ile PKK’lı teröristler Güneydoğu’ya geldikleri ağır silahlarla, kazdıkları hendeklere hak ettikleri şekilde gömüldüler.

 

 

RTE, o aşamaya gelinceye kadar askeri kışlalara tıkamış, silahların namlularını da toprağa yönlendirdiğini anımsatalım ki, bunu kendisi anlatıyor ve bilgiağında(internet) videoları mevcuttur, arşiv yalan söylemez.

 

 

Yani Türk milleti, BOP talimatı çerçevesinde RTE’nin çözüm süreci dediği aslında ihanet süreci olan barış kartını yutmadı.

 

 

Peki, bu durumda BOP Eşbaşkanlığı Türkiye’yi nasıl bir kaosa sürüklemeli ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti paramparça olsun?

 

 

Evet, BOP Eşbaşkanlığı şuna kara verdi: ’’Türkiye’nin demografik yapısını kökten değiştireceğiz ve Türk çoğunluğuna dayanan ve 95 yıllık süreç içinde diğer ufak tefek etnik gruplarla sosyal, kültürel, geleneksel, tarihsel birliği yıkmak için kanlı İslam ülkelerinde çıkan kaostan kaçan milyonlarca çöp insan yığınlarını Türkiye’ye yerleştireceğiz.Demografik denge alenen Türkler aleyhine meydana çıktığında, kargaşa ve yeni terör dalgalarını başlatacağız.’’

 

 

2011 senesinden beri BOP’un bu kararı uygulanmaktadır.

 

 

Şu ana kadar 5 milyon çöp insan yığını Türkiye’ye girdi ve yetmedi, şimdi yeni dalga başladı; Afganistan ve Pakistan çöp insan yığınları ile birkısım Afrika orangutanları ülkemizi doldurmaya başladı.

 

 

Hiç kuşkunuz olmasın ki, BOP’un Türkiye ile ilgili bu menfur stratejisi işleyecek, çöp insan sürüleri her gün on binler halinde gelmeye devam edecektir.

 

 

Hükümet yetkililerin son Afganistan göç dalgası ile ilgili olarak söyledikleri, engel olacağız yalanlarına kanmayın, çünkü bunlarla birlikte Suriye sınırından hala daha her gün yine binlerce Suriyeli Arap kaçak giriş yapmaktadır; ekmek elden, su gölden, gönüllü hamalları da Türkler olunca.-ah bin yıllık tarihsel başbelamız ah!-

 

 

Hele Binali Efendi’nin iyi niyetliler dışında kimseyi almayacağız sözü maksatlarını çok açık olarak göstermektedir, zira her gireni alacaklar ve sonra da onlar zulme uğramışlardı diyecekler.

 

 

Yakın bir süre önce RTE’de ‘’Afrin’i alalım, Suriyeli kardeşlerimizi yerlerine yurtlarına göndereceğiz’’ diyordu ki, tamamen gerçekdışı, çünkü BOP çerçevesinde ve yukarıda açıkladığım nedenlerle gitmek isteyen Suriyeliler bile zorla Türkiye’de tutulacak.

 

 

Bunun bir nedeni de RTE, başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerince savaş ve terör gruplarıyla işbirliği yapıyor tehdidi ile suçlanıp, Ortadoğu insan cürufatının kendi ülkelerine gelmemesi için korkutulup, Türkiye’ye yerleşmesini sağlamaktadırlar.

 

 

Ve, Avrupa bu konuda maalesef çok başarılı olmuştur.

 

 

Avrupalı devlet adamları ve diplomatları güçlü istihbaratlarıyla, geri kalmış ülkelerin şark kafalı siyasetçi ve devlet adamlarını zaaflarından yakalar ve sonuna kadar tehditle kullanırlar.

 

 

Bir diğer mesele 2019 seçimi kapımızda.

 

 

Bugünkü durum itibariyle bile RTE’nin seçimi kaybedeceği kesindir ama 2016’daki sahte referandum gibi herhangi bir dalavere ile seçimi alacaklarını ümit ediyorlar.

 

 

Fakat, bıçak kemiğe dayanmıştır; başta muhalefet olmak üzere milyonlarca yurtsever bu sahtekarlığa meydan vermemek için kolları sıvamıştır, hiçbir şekilde ve neye mal olursa olsun geri adım atmayacağı gözlemlenmektedir.

 

 

RTE, seçimi vermemekte kararlı, yurtsever kitleler kutsal oylarının başına bir çorap örülmemesi için çok dinamik bir şekilde ayakta olacağı kesin.

 

 

Çünkü, makam gittiği anda RTE’nin işlediği ağır anayasal suçlardan yargılanacağı, yurtsever Atatürkçü milyonların da özgürlüklerini ebediyen kaybedecekleri kesin.

 

 

Bu durumda bir kaos çıkmaz mı?

 

 

Bu çıkan kaosta Suriye ve Afganistan’dan gelen insan kitlelerinin militan olarak kullanılmayacağını kim garanti edebilir?

 

 

Zira 15 Temmuz naylon darbe tiyatrosunda, daha önce Suriye’den gelmiş olan Arap teröristlerin, hiçbir şeyden ve uydurma darbeden bile haberi olmayan, eli silahsız olarak sokaklara çıkarılmış olan anakuzusı askerlerimizi boğazladıkları biliniyor ve bilgiağında görselleri mevcut.

 

 

Bu konuyu ele alan değerli Türk aydını yazarlarımızı gerçekten yüreğimle kutlamak istiyorum.

 

 

Ama hakikatler özet halinde, yukarıda bahsettiğim gibi.

 

 

Bir de muhalefete ve cumhurbaşkanı adaylarına mesajlarım şudur ki, Türk kamuoyuna cumhurbaşkanı seçildiği taktirde ilk yapacağı icraatın RTE’nin cumhurbaşkanlığı yapacak üniversite diplomasının olmadığını yasal olarak açığa çıkaracağını ve buna dayanarak, cumhurbaşkanı olarak imzaladığı hiçbir yasanın, kararnamenin, yıktığı devlet kurumlarının, atadığı hükümetlerin ve silsile yoluyla bu hükümetlerin icraatlarının geçerli olmayacağı ile yaptığı dışantlaşmaların hükmünün olmadığı, vatandaşlığa geçirdiği sığınmacıların yine bu çerçevede yasal olmadığından vatandaşlıktan çıkarılacağının sözünün verilmesi ile birlikte RTE’nin derhal Yüce Divan ve ilgili mahkemelere verilmesi bir.

 

 

İkincisi cumhurbaşkanı seçildiği taktirde, yeniden parlamenter hükümet sistemine geçileceğinin sözünün verilmesi ile birlikte 16 Nisan 2016 hırsızlık oylarına dayalı sahte referandumun derhal iptal edileceği sözünün verilmesi.

 

 

Üçüncü olarak da ülkemize ihanet derecesinde sokulan milyonlarca Arap, Afgan, Zenci sığınmacıların derhal Türkiye’den en kısa sürede çıkarılacağı sözünün verilmesi.

 

 

Dördüncü olarak, diğer tüm ilkel gerici icraatları ile birlikte, okullardaki Arapçılık eğitimine son verilerek, laik, bilimsel, seküler eğitime derhal geçileceği sözünün verilmesi.

 

 

Bir de hapishanelerde düşünce suçundan-böyle bir suç var mı acaba yeryüzünde?-yatanların derhal tahliye edileceği sözünün verilmesi.

 

 

Ortadoğu bataklığındaki savaşlara son vererek, Anadolu evlatlarının körpe kuzular gibi karatoprağa girmesine son vereceği sözünün verilmesi.

 

 

Şunu çok açık olarak belirtelim ki, yukarıda belirttiklerim toplumun bizar olup, yaşamdan bıktığı geçeklerdir ama insanlar korktuklarından dillendiremiyorlar.

 

 

Bu nedenle, bunları vadeden bir cumhurbaşkanı adayı parsayı toplayacaktır.

 

 

RTE tarafından Türkiye’yi kanlı İslam coğrafyasının küresel çöplüğü olmaktan kurtaracak ve onun tarafından birçok yerinden yıkılan devlet düzenini tekrar eskimez cumhuriyet düzenine, Atatürk aydınlığına kavuşturacak bir cumhurbaşkanı lazım Yüce Türk ulusuna.

 

 

Dr. İbrahim ÖZDOĞAN Twitter

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!