Rant mı önemli yeşil alanlar mı?

Rant mı önemli yeşil alanlar mı?
8 Ekim 2017 17:44

TUİK 2016 yılı eğitim istatistiklerine göre okuma yazma bilmeyenlerin nüfusumuza oranı yüzde 3.5. Bu oran okuma yazma bilmeyen 2.5 milyon vatandaşımızın olduğunu gösteriyor.

 

 

 

 

 

Prof. Dr. Mehmet Tomanbay H&H YORUM

 

 

Zorunlu eğitim süresi açısından konuya baktığımızda da vatandaşlarımızın ortalama 6.5 yıl eğitim aldığını görüyoruz. Bu oran Almanya, Hollanda ve Belçika gibi ülkelerde 13 yıl, ABD, Yeni Zellanda ve İngiltere gibi ülkelerde 12 yıl ve birçok diğer gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede de 11 yıl dolayında. Eğitimle ilgili düzeyimizi anlamak için ortalama eğitim süresi Türkiye’den düşük olan birkaç ülkeye daha bakalım. Örneğin Venezuella’da bu rakam 6.2 ve Kuveyt’te de 6.1 yıl. Anlaşılacağı üzere eğitim düzeyimiz açısından, gelişmiş ülkelerin çok ama çok gerisindeyiz. OECD ülkeleri açısından ise durum daha da vahim. Türkiye’de ortalama eğitim süresi OECD ülkeleri ortalama eğitim sürelerinin hemen hemen yarısına eşit.

 

Olaya tersinden bakalım. Ne der ünlü atasözümüz: “Eğitim cehli alır, eşeklik baki kalır”. Yani eğitim düzeyi yükselirse cahillik azalır, düşük kalır ise cahillik düzeyi yükselir. Ne yazık ki rakamlar toplumumuzda cahilliğin hala yaygın bir olgu olduğunu gösteriyor. İlginç olan nokta cahilliğin yaygın olduğu toplumumuzda kimi kavramların ilginç bir şekilde hemen herkes tarafından çok iyi bilinmesi ve dillerden düşmemesi. Dillerden düşmeyen bu ilginç kavramlardan birisi “rant” kavramı. Rant kelimesi eğitimlimizin de cahilimizin de dilinden düşmüyor. İnsanlarımız açısından rant elde etmek eğitim elde etmekten çok önde gelen bir amaca dönüştü.

 

 

Neden bu kavram herkesin dilinde derseniz bunun da tek bir yanıtı var. Tümüyle rant ile geçinmeye çalışan bir topluma dönüştüğümüz için. Eğitimlisinden cahiline, toplumumuzun hemen tüm kesimlerinin neredeyse ana amacı rant ile yaşamak. Peki rant ne demek? İktisadi anlamına girmeyeceğim. Sözlüklere göre rant; bir malın, mülkün ya da paranın, belirli bir süre sonunda hiç emek harcamadan getirdiği gelir demek. Yani kirada eviniz, tarlanız varsa ya da bankada paranız varsa hiç çalışmadan bunların geliri ile yaşayabilirsiniz. Üretimde bulunup yaşadığınız topluma katkıda bulunmanıza gerek yok. Bu durumda siz bir “rantiye” yani rant ile geçinen kimsesinizdir. Günümüz Türkiye’sinde rant elde etmenin çok çeşitli yolları üretildi. Çalışmadan gelir elde etme anlayışı toplumumuzda yerleşip kökleştikçe insanımız rant elde edebilmek için türlü yollara başvuruyorlar. Başvurulan bu türlü yollar ise toplumumuzda haksız kazançlara ve büyük zararlara yol açmakta. Birlikte yaşamanın en temel unsurlarından olan adalet duygusunun yıpranmasına ve devletimize güvenin ortadan kalkmasına neden olmakta.

 

 

Anlatmak istediğim şudur: Kıyıda, köşede çok ucuza kapattığınız bir tarlanız ya da arsanız mı var. Ya da babanızdan şehrin merkezi yerinde miras kalan bir bina ya da arsanız mı var. Belediyenin varolan imar yasaları çerçevesinde şu andaki getirisinden de memnun değilsiniz. Bu durumda bağlı olduğunuz belediyenin başkanı yakınınız ise, ya da güçlü bir siyasi yakınınız varsa hemen devreye sokun. Gayrimenkulünüzün imar durumunu belediye meclisinde etkisi ve yetkisini kullanarak değiştirsin. Öncesinde örneğin arsanızda üç kata inşaat izni varken çıkarsınlar 15 kata. Alın size büyük bir rant.

 

 

Öte yandan genel olarak inşaatla uğraşanlara rant sağlayan önemli bir imar değişikliği yakınlarda gerçekleşti. Kuşkusuz rantlardan en çok yararlananlar inşaatla uğraşanlar, müteahhitler. Bunların rant baskısıyla inşaat sektörünün anayasası olarak da tanımlanan “Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği” 3 Temmuz 2017 tarihinde Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi. 2 Kasım 1985 tarihli eski yönetmelik ise 1 Ekim 2017 tarihinde yürürlükten kalktı. Hazırlanan İmar Yönetmelik taslağını TMMOB Mimarlar Odası “planlama kültürünü yok sayan, imar plan tadilatlarını kalıcılaştırarak yok sayan, kamusal alanları daraltan, trafiğin içinden çıkılmaz hale geldiği kentlerimizde araç odaklı ulaşım altyapısını özendiren, yapılaşmayı arttırıcı, teknik ve sosyal altyapıların standartlarını düşürücü nitelikte düzenlendiği” şeklinde eleştirmiş ve mimarlık ve kent odaklı olmayan bu taslağın geri çekilmesini önermişti. Ancak özellikle yapılaşmayı arttıran böylelikle de emlak sahiplerinin rantını arttıran bu yönetmelik geri çekilmedi ve yürürlüğe girdi.

 

 

Yürürlüğe giren yönetmeliğin en vahim yönlerinden birisi de yeşile saldırması. Yönetmeliğe göre rant, özellikle yeşil yoksulu kentlerimizde apartmanların bahçelerinde kalan yeşil alan kırıntılarının da yok edilmesi pahasına yaratılmakta. Eskiden sadece binaların altına yapılan otoparklar yeni yönetmelikle artık bahçelere yapılabilecek. Böylelikle müteahhitler, bina altlarına yapılan masraflı otoparklar yerine bahçeleri otopark yapacaklar. Müteahhitler kazanırken ne yazık ki kentlerimiz ve yeşile hasret vatandaşlarımız kaybedecek, yeşil alanlar hepten azalacak. Anlaşılacağı üzere rant peşinde koşmayı engellemedikçe insanca bir yaşam özlemimizi yitirmeye devam edeceğiz.

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Değişim zamanı
Yaşasın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız
Ekonomide durum: Cumhurbaşkanı mı, yardımcısı mı haklı?