‘Papa ile farklı düşündüğümüz konu yok’

‘Papa ile farklı düşündüğümüz konu yok’
28 Kasım 2014 18:08

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda Papa Françesko’yu ağırladı.

 

 

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AK Saray’da ağırladığı Papa ile görüşmesine ilişkin, “Terörle mücadeleki bakışımız aynı, dünyada özellikle şiddete yönelik bakışımız aynı, paranın egemenliğine yönelik bakışımız aynı” dedi. Erdoğan, ortak basın toplantısında ise dünyanın görmediğini söylediği noktalara vurgu yaparken; Papa Türkiye’nin cömertliğinden bahsetti.

 

 

Katoliklerin ruhani lideri Vatikan Devlet Başkanı Papa Françesko Türkiye’ye geldi. Papa, Ankara’daki ilk durağı Anıtkabir’in ardından Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na geçti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Papa Françesko’yu karşılamak üzere Saray’ın önüne çıktı.

 

 

Papa Françesko’nun yeni yapılan Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ağırlanan ilk yabancı devlet başkanı olurken, Erdoğan ve Papa ortak bir de basın toplantısı düzenledi.

 

 

Erdoğan, papa ile görüşmesine ilişkin olarak, “Yaptığımız görüşmede farklı düşündüğümüz konu, hemen hemen hiç yok. Dünyadaki bu olaylara bakışta aynı şeyleri paylaşıyoruz. Terörle mücadeleki bakışımız aynı, dünyada özellikle şiddete yönelik bakışımız aynı, paranın egemenliğine yönelik bakışımız aynı” dedi.

 

 

ERDOĞAN: BU ZİYARET BARIŞ UMUTLARINI ÇOĞALTACAK

 

 

Erdoğan, Papa ile görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında ise şunları söyledi:

 

 

Bu ziyaretin, bölgemizin son derece kritik bir süreçten geçtiği, böyle bir zaman diliminde gerçekleşiyor olması son derece anlamlı. Saygıdeğer misafirimizin Türkiye’ye yaptığı bu ziyareti çok önemsiyorum. Bunun barış umutlarını çoğaltacak çok hayati bir adım olduğuna inanıyorum. Bugün verilecek mesajlar sadece Vatikan’a değil tüm Müslüman coğrafyasına, tüm Hristiyan coğrafyasına ulaşacak, oralarda da yankı bulacaktır. Bugün Ankara’da vücut bulan fotoğraf, hiç şüphesiz bir umut fotoğrafıdır. Vatikan’dan gelen son yıllardaki kardeşlik mesajları büyük umut vadediyor.

 

 

BATIDA IRKÇILIK CİDDİ BİR ARTIŞ GÖSTERİYOR

 

 

– Batı’da ırkçılık, ayrımcılık, İslamofobi son yıllarda ciddi bir artış gösteriyor. Müslüman ülkelerde yaşayanlara önyargının hızla arttığını görüyoruz. İnsanlar, kendilerinden başka dine mensup kişiler tarafından tutucu, gerici ya da şiddet yanlısı olarak yaftalanıyor.

 

 

IŞİD, DEVLETLERİN YANLIŞ POLİTİKALARININ ÜRÜNÜ
Örneğin Batı dünyasında Müslümanların terörle özdeşleştirildiğini üzüntüyle müşahede ediyoruz. Yine Müslüman dünyasında Hristiyanlara şiddetle yaklaşan algıları esefle müşahede ediyoruz. Şunu özellikle ifade etmek isterim ki DEAŞ gibi, El Kaide gibi, Boko Haram gibi örgütler uzun yıllar süren yanlış politikaların sonucunda ortaya çıkmıştır. Ayrıştırılan, uzak tutulan, yalnız bırakılan insanlar bu örgütlerin açık hedefi haline getirilmişti.

 

 

SURİYE’DE DEVLET TERÖRÜ VAR

 

 

DEAŞ bütün dünyada her gün konuşuluyor, tedbirler alınıyor. Ancak Suriye’de 300 bin masum insanı öldüren, 7 milyon insanı ülke içinde veya ülkesinin dışında iltica etmesine neden olan durumu kimse ciddi manada konuşmuyor. Burada bir devlet terörü var. Suriye’deki devlet terörünü estiren bir kişi var. “Acaba o giderse onun yerine kim gelir ki” şeklinde hiçbir altyapısı olmayan bir yaklaşım sergileniyor.

 

 

ULUSLARARASI CAMİA KUDÜS’E SESSİZ KALIYOR

 

 

Kudüs’teki kısıtlamaları kimse görmüyor. Uluslararası camia buna da kayıtsız kalıyor. Türkiye’de 30 yılı aşkın süredir devam eden PKK terörü dünyadan gereken tepkiyi almıyor İşte bu çifte standartlı tutum, bu adaletsiz yaklaşım sadece İslam dünyasındaki kitlelerin ruhunda değil, adalet isteyen herkesin ruhunda derin yaralar açıyor. Bugün buradan verdiğimiz veya vermekte olduğumuz mesaj bu olacaktır. Gerek Batı’da yükselen İslamofobi’ye gerekse İslam dünyasında Batı’ya yönelik şiddete karşı birlikte durmamız gerekiyor. Bunların karşısında eli kolu bağlı durmak, tarihe ve insanlığa karşı büyük bir haksızlık olacaktır. Hoşgörüsüzlüğe karşı birlikte çözümler üretmek ve uygulamak zorunda olduğumuza inanıyorum.

 

 

TARİHİ ADIMLAR ATTIK

 

 

Medeniyetler İttifakı projesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Bu girişimin yaşatılması ve daha işler hale getirilmesi umut verici olacaktır. Türkiye, birlikte yaşama kültürüne eşsiz katkılar sağlayacak birikime sahiptir. Türkiye özgürce kültürünü ve inancını yaşatabilmiştir. Ülkemiz sınırları içindeki azınlıklara yönelik tarihi nitelikte adımlar attık. Türkiye, birlikte yaşama kültürünü güçlü bir şekilde desteklerken, dünyaya da bunun mesajını samimi biçimde veriyor. Türkiye’nin birlikte yaşamak adına verdiği mesajların tüm dünya tarafından dikkate edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’nin tavsiyeleri gündelik siyaset içinde görmezden gelinmesin.

 

 

Biz yaklaşan tehlikeyi görüyor, hissediyor ve tüm insanlığı ortak hareket etmeye çağırıyoruz. Sadece yakın coğrafyamızda değil; açılım politikamızla Afrika gibi çok çeşitli topraklardaki çevresel sorunlarla da yakında ilgileniyoruz. Türkiye bugün az gelişmiş ülkelere yıllık 45 milyon dolar yardım yapan bir ülke haline gelmiştir.

 

 

Katolik aleminin ruhani lideri Papa Fransuva hazretlerine, bu ziyaretiniz hiç kuşkusuz son derece olumlu izler bırakacaktır. Ziyaretini Hristiyan dünyasındaki önyargıları da kıracaktır diye düşünüyorum. Sizi ve heyetinizi ülkemizde görmenin memnuniyeti içinde tekrar teşekkür ediyorum, hepinizi saygı ve sevgiyle tekrar selamlıyorum.

 

 

PAPA: DİYALOĞA İHTİYACIMIZ VAR

 

 

Erdoğan’dan sonra konuşan Papa ise doğal güzellikle ve tarihi açıdan zengin, antik medeniyetlerin izleriyle dolu iki kıta ve farklı kültürler arasında köprü vazifesi gören Türkiye’yi ziyaret etmekten mutlu olduğunu söyledi ve ekledi:
“Burası ilk yedi kilise konseyine ev sahipliği yapmıştır. Ayrıca Efes’te Hz İsa’nın annesi Meryem Ana’nın yaşadığına inanılan yere dünyanın her yerinden Hristiyanlar hac görevini yerine getirmek için gelir. Bütün bunların yanı sıra Türkiye’nin canlılığı ve verimliği ülkenizin takdir edilme vesilelerinden biridir.

 

 

– Bizim diyaloğa ihtiyacımız var. Çünkü birçok ortak unsurumuz ve değerimiz var. Aynı zamanda bu diyalog hikmetli bir ruh ve sükûnete değer vermekte ve ondan ders çıkarmaktadır. Sağlam bir barış uğruna çabalamak gerekmektedir. Bunu gerçekleştirmek için Müslüman, Yahudi ve Hristiyan vatandaşlar yasalar çerçevesinde aynı haklara sahip olmalı ve aynı ödevleri yerine getirmelilerdir. Böylelikle her seferinde yanlış anlamalardan uzak kalacaklardır. Dostluk böylece yeşerecektir.”