“Özerklik şartı” ve “Tam bağımsız Kürdistan”

“Özerklik şartı” ve “Tam bağımsız Kürdistan”
21 Nisan 2012 09:21

Ana muhalefet partisi Y-CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın:”Yerel yönetimlere mali ve idare anlamda özerklik verilmesini istiyorum.
Ana muhalefet partisi Y-CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın:”Yerel yönetimlere mali ve idare anlamda özerklik verilmesini istiyorum. Eğer Türkiye Avrupa’da ilerlemek istiyorsa adem-i merkeziyetçiliği dikkate almalı” dedi…


Av.Cemil CAN H&H YORUM

İki dönem Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanlığı’nı yapan; Hukuk, Ziraat ve İktisat Fakülteleri mezunu olan Gökhan Günaydın; Abant İzzet Baysal Üniversitesinde öğretim üyesidir. AB sürecinde, tarımın başına gelecekleri anlatmasına fırsat verilmedi. Y-CHP’den Milletvekili seçilerek, onu da sesi kısılanlar arasına kattılar. O Şimdi BOP’nin alt başlıklarını savunmakla görevlidir!..

Geçenlerde Avrupa Birliği Bölgeler Komitesi Sosyalist Grubu üyeleri, Kadıköy Belediyesi öncülüğünde bir araya gelerek, “Türkiye’de Yeni Anayasa Yapım Süreci ve Adem-i Merkeziyetçilik” (1) konularını tartıştılar…

Konferansın birinci oturumunda Avrupa Birliği (AB) üye ülkelerinde Âdem-i Merkeziyetçilik süreçleri ve Türkiye’de Âdem-i Merkeziyetçileşme önündeki zorluklar tartışıldı. Öncelikle Avrupa’dan gelenler, kendi ülkelerinden yerel yönetimlere özerklik ve adem-i merkeziyetçilik konusunda örnekler sundular. Avrupalı konuşmacıların tamamı Türkiye’de yapılmaya çalışılan yeni anayasa metninde ademi-i merkeziyetçiliğin yer alması gerektiğini savundular. Türkiye’de farklı kimlikler olduğuna dikkat çeken Avrupalı temsilciler, bu farklılıklar açısından her bölgenin kendi özerkliğini elde etmesi gerektiği üzerinde durdular…

Türkiye’de farklı kimlikler olduğuna dikkat çeken Avrupalı temsilciler, bu farklılıklar açısından her bölgenin kendi özerkliğini elde etmesine vurgu yaptılar…

Türkiye genelinde 57 belediyenin üye olduğu Sosyal Demokrat Belediyeler Derneği’nin (SODEM) işbirliği ile gerçekleştirilecek konferansa, derneğin aynı zamanda kurucu başkanlık görevini de üstlenen Kadıköy’ün Belediye Başkanı Selami Öztürk, hükümetin son yasal düzenlemelerdeki dayatmacı tutumunu eleştirdi. 7 milyon nüfusu temsil ettiklerini ileri süren belediye başkanı, yeni anayasa yapımına toplumun her kesiminin katılması gerektiğini savunarak, gerçek demokrasinin merkezden değil, yerelden geçtiğini vurguladı…

Avrupa Birliği Bölgeler Komitesi Türkiye ile Çalışmalar Grubu Başkanı Bernard Soulageise, konuşmasında; “Bu bir özerklik projesidir. Siyasi bağlamı olan bir şey” dedikten sonra, “Adem-i merkeziyetçi devlet olmadan, müktesebat gereği de AB’ne giremezsiniz. CHP’nin bu konuyu sahiplenmesi belirleyici” olduğunu vurguladı…

CHP Milletvekili, Türkiye-AB Karma Parlamento Komitesi Üyesi Umut ORAN da Anayasa yapım sürecinde samimiyet gerektiğini, oysa iktidarın samimi olmadığını vurgulayarak, ”Türkiye’de ‘Ya bendensin ya yok ol, ya tarafsın ya bertaraf, ya sev ya terk et’ zihniyeti var. Bu zihniyet değişmediği sürece, ne Adem-i Merkeziyetçilik olur ne de yeni Anayasa” diyerek “Bölünme Anayasası”nın yapımında CHP’ye bekledikleri önemin verilmediğinden yakındı!..

Oturumun ikinci bölümünde, TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi CHP Milletvekili Rıza Türmenkonuştu. Türmen:”Yeni anayasaya toplumsal bir talep var. Bunu gittiğimiz yerlerde görüyoruz” dedikten sonra, başarılı bir anayasada, bütün farklı kimliklerin korunması ve bunların anayasa yoluyla tanınması gerektiğini söyledi. Türkiye’nin Avrupa Yerel Yönetimler Sözleşmesi’nin (2) 20 paragrafına taraf olduğumuzu ve 10 paragrafına çekince koyduğumuzu belirten Türmen, “Söz veriyoruz, Bu 10 paragrafa da biz taraf olacağız” diye konuştu…

Grubun 11. Çalışma Toplantısı, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde 19 Eylül 2011’de Antalya’da gerçekleştirilmişti… O zaman yapılan toplantının açılış oturumunda konuşan Avrupa Birliği Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ahmet Yücel, AB projesinin bir devlet politikası olduğunu, siyasi kaygılarla bu sürecin engellenmemesi gerektiğini, AB standartlarının, halkın hayat standardını yükselteceği anlayışıyla önemsediklerini vurgulayarak, yapılan çalışmaların Türkiye için reform niteliğinde olduğunu kaydetmişti. Toplantıda AB’li dostlarından da aynı yaklaşımı beklediklerini belirten Yücel, “Gelin, sürecin önünü tıkamayın, ekonomik olarak daha kalkınmış bir Türkiye AB’nin lehinedir” demişti…

Hatırlıyor musunuz? 24.05.2011 günü Van’da düzenlenen mitinginin ardından Hakkari’ye geçen Kılıçdaroğlu, Hakkari’deki konuşmasında; “Avrupa’da kabul edilen Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı aynen kabul edeceğiz” demişti… Kılıçdaroğlu’nun bu yaklaşımının, CHP’nin 22 ve 23. İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ tarafından Avrupa Birliği hukuku ve uygulamalarıyla ilgili olarak yürütüp ‘“Toplumsal Mutabakat ve Milli Bütünleşme Raporu”na bağladığı çalışmalara dayandığını, Milliyet Gazetesi yazarı Fikret Bila 28.05.2011 tarihli köşe yazısında dile getirmişti… “Bölünme kaygıları” nedeniyle pek çok kişinin karşı çıktığı ve esasen bu kaygılar nedeniyle, Demirel hükümetince sözleşme, 10paragrafa çekince koyularak imzalanmıştı.Tehlike henüz ortadan kalkmış değil. Tam aksine daha da yaklaşmışken, Şükrü Elekdağ: “Anayasa’nın 127. maddesine göre (3) merkezi idare, yerel yönetimlerinhizmetlerini denetlerken bu hizmetlerin 3 ilkeye (1. İdarenin bütünlüğü ilkesi, 2. Kamu hizmetlerinde birliği sağlama ilkesi ve 3. Toplum yararının korunması ilkesi) uygun olmasını dikkate alacaktır. Bu ilkeler dikkate alındığı takdirde, Şart ile ileri derecede bir adem-i merkeziyetçilik uygulanamayacağı da anlaşılır” diyerek, ısrarla çekince konulan 10 paragrafın kabul edilmesi ile “ulusal bütünlüğün pekişeceğini” savunmaktadır!..

İlginçtir, bu deneyimli diplomat, sorunun çözümünün gerçek anlamda “ileri demokrasi”de olduğunu savunarak, bu konuda AKP ile aynı dili konuşmaktadır!.. “İleri Demokrasi” insana ABD’nin son yıllarda bazı ülkelere“özgürlük ve demokrasi” götürmesini çağrıştırıyor. Tıpkı Graham Fuller’in geçenlerde bölünmeyi, “entegre” (bütünleşme) sözcüğü ile anlatmasında olduğu gibi… “İleri Demokrasi” tesis edildiğinde, sorun çıkarmayacağı ileri sürülen “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı”nın, var olan cılız demokrasi bile yok edilirken, Y-CHP tarafından gündeme taşınmasını anlamak mümkün değildir!..

Elekdağ, bu düşüncesini Anayasa’nın 127. maddesinde hüküm altına alınan “idari vesayet” nedeniyle,merkezden kopuk bir yerel idareye izin vermeyeceği fikrine dayandırmaktadır. Halbuki, önümüzde yeni anayasa çalışmaları var ve pek yakında “idari vesayet”i kabul eden hükmün de yerinde yeller esebilir!.. Kaldı ki, “idari vesayet” Anayasa’da kaldıktan sonra “yerel yönetimlere özerklik” tanımak, işlevsiz bir ifade olmaktan öteye bir anlam taşımayacaktır. AB’nin bir isteğini yerine getirirken, o isteği bir anayasa hükmü ile işlemez hale getirmeye “Şark Kurnazlığı” denir. Bunu ise AB’ye yutturmak olanaksızdır… O halde uyutulmak istenen yine Türk halkı olacaktır. Ve ne yazık ki, bu görevi de Y-CHP üzerine almış bulunmaktadır!..

Y-CHP, “Bölünme Anayasası”nın yapımında neden görev almaktadır?.. Y-CHP halkının partisi olmaktan çıkarılıyor mu?..

Y-CHP’nin okumuş, yazmış deneyimli milletvekilleri, bugünlerde kraldan daha fazla kralcı görülüyorlar Türk halkını yatıştırmak için AKP’nin ağzına almadığı konuların tümünü, önce onlar dile getirmektedirler. Neymiş efendim? İktidara geldiklerinde, Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın çekince konulmuş bütün maddelerini imzalayacaklarmış! Güleyim bari. Ülkenin bölünmesine hizmet eden bu söylemlerle iktidara gelinebileceğine inanıyorlar mı acaba? “Bölünme Anayasası”na “evet” diyen Y-CHP iktidara gelebilir mi? Y-CHP’nin işbirliği stratejisi giderek ortaya çıkıyor aslında. Anlaşılan bu dönem seçilenlerin tek derdi var. O da: AKP’nin iktidardan düşmemesidir. Tıpkı MHP’nin “AKP’de bir bölünme olursa kaos çıkar” düşüncesinde olduğu gibi. Halkın üç beş adım gerisinden gelerek muhalefet yapmayı siyaset yapmak sanıyorlar! Üstelik de risksiz iş. “Ana muhalefet”in üzerine aldığı bu iş son derece de kolay. AKP’nin yapacağı icraatları onlardan önce, dile getirip sahiplenmek. Hepsi bu kadar işte. “Paralı Askerlik” ve “Vicdani Ret” olaylarında olduğu gibi… Gerisini hükümet zaten yapacaktır… Tıpkı 28 Şubat nedeniyle başlatılan operasyonlar da olduğu gibi. Hükümet sözcüleri de öyle demiyor mu? CHP Meclis’te defalarca bu konuyu dile getirdiği için, biz de soruşturmayı başlattık!..

Bu noktadan sonra, Atatürk Cumhuriyeti’nin yıkım taşeronları arasına ne yazık ki, Y-CHP’yi de katmak zorundayız….

Y-CHP Milletvekillerinin, “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı”nın çekince konulan maddelerinin tamamının imzalanarak “ulusal bütünlüğün pekişeceği” masalı, halkı sakinleştirmek için AKP adına yapılmış bir hamledir. Artık onlara aldanmamak gerekir. Zira çok yakında nelerin yaşanacağını BDP eş başkanı açık açık söylüyor bize. Dilerseniz bu noktada ona kulak verelim. Hazret; “Suriye’de özerk Kürdistan oluşabilir. İran’da zaten Kürdistan eyaleti var. Bu durumda Iğdır’dan Hatay’a, Türkiye’nin tüm güney sınırları resmen Kürdistan olacak” diyor…

Y-CHP’yi dinleme yerine, Demirtaş’ın özlemini dile getirdiği bu söylemine göre konuşlanmak çok daha akıllıcadır!..


Yazarın Son Yazıları:
‘Bağımsızlık’ mı ‘hırsızlık’ mı?!..
Devletin ‘özel’i olmaz!..
‘Cesaret ödülü’nün bedeli!..