Orhan Bursalı: Kimse sormuyor, ‘Beyefendi engelleyebilirdiniz, yapmadınız, niçin şimdi?’ Bari biz soralım…

Orhan Bursalı: Kimse sormuyor, ‘Beyefendi engelleyebilirdiniz, yapmadınız, niçin şimdi?’ Bari biz soralım…
9 Aralık 2019 12:36

Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun kurucuları arasında olduğu Şehir Üniversitesi’nin borç yapılandırma talebinin reddedilmesiyle ilgili konuşmuş; isim vererek eski AK Partili Mehmet Şimşek, Abdullah Gül, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’na da sert eleştirmişti. Erdoğan, “Bunlar Halk Bankası’nı dolandırmaya kalkıyorlar” demişti.

 

 

 

 

Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı, “İlk ağır salvo, çanak çömlek patladı artık…” başlıklı yazısında, “Kimse sormuyor, “Beyefendi engelleyebilirdiniz, yapmadınız, niçin şimdi?” Bari biz soralım..” dedi.

 

 

Orhan Bursalı’nın yazısının bir kısmı şöyle:

 

Üniversite 2008’de kuruluyor. Kurucular arasında Davutoğlu da var. Şehir Üniversitesi’nin arazi tahsisini 49 yıllığına Başbakanlığı döneminde RTE yapıyor, bunu söylüyor zaten. 2009’da Dragos (Maltepe) kampusunda inşaat çalışmalarına başladıklarına göre, tahsis de 2008 veya o 2009’da yapılmış olabilir.

Fakat, 2014’te Cumhurbaşkanı RTE görevi devir alır almaz, parti başkanlığına ve başbakanlığa Ahmet Davutoğu’nu getir(il)di.
Mülk devriyle kredi

Özelleştirme Yüksek Kurulu, 2015’te çok değerli tahsisli araziyi, yine eğitim amaçlı kullanılmak üzere, bu kez tapunun, yani mülkün Şehir Üniversitesine bedelsiz devredilmesini kararlaştırır. Yüksek Kurul’un altındaki imzalar, Başbakan Davutoğlu, Başbakan Yard. A. Babacan, Maliye Bakanı, Mehmet Şimşek vb.

2016 yılında da üniversite Halk Bankası’ndan herhalde 500 milyon civarında kredi alıyor.

Arazinin bedelsiz tapulanması belli ki büyük bir kredi alabilmek için. Devraldıkları mülkü teminat gösteriyorlar. Yani her şey devlet eliyle, kredi dahil (HB de, devlet bankası).

Cumhurbaşkanı’na göre, bugünkü değeri 2.5 milyar lira olan hazine – devlet malı bir taşınmazın böyle bedelsiz devredilmesi, daha önce hiç görülmemiş, yapılmamış.
Hepsi sustu, neden?

Taa 2018’de kadar, hükümeti ve devleti elinde tutan herkes sustu.

Tamam, bedelsiz devir diyelim ki bugüne kadar hiç olmadı. Aradan üç yıl geçti.

Cumhurbaşkanı, daha önce tahsis ettikleri arsanın bedelsiz devrini bilmiyor muydu? Biliyordu.

Peki, sesini çıkardı mı, böyle şey olmaz dedi mi? Hayır! İstese müdahale edebilirdi. Arkadaşlar böyle değil, diyebilirdi.

Cumhurbaşkanı bu bedelsiz devrin, bankadan kredi almak için teminat olarak gösterileceğini bilmiyor muydu? Bence biliyordu. (Davutoğlu konuşabilir!) Ama onayladı tüm işlemleri, yasal veya zımnen. Ses çıkarmamak da bir onaydır.

Olay ne zaman patladı? Mimarlar Odası’nın “bedelsiz devrilemez” davasının Danıştay’da 2018’de karar bağlanması, mülk devrinin iptal edilmesiyle.. Borca karşılık teminat karşılıksız kalınca ve Ş. Üniversitesi de geri ödeme güçlüğü çekince ve banka tüm gelirlere el koymaya girişince.
Her şey normal!

Fakat anormal işler var: Danıştay kararı, bankanın el koyması vb. tüm bunların hepsi, Davutoğlu – Babacan ile Saray’ın derin ayrılığı ve siyasi düşmanlığı- rakipliği başlayınca oluyor.
‘Beyefendi neden engellemediniz?’

Bu arada Abdullah Gül Bey, hâlâ aralarında eski yoldaşlık ve ideolojik siyasi ilişki kaldığı zannıyla Cumhurbaşkanı’na telefon edip, isterseniz şu Şehir Üniversitesi işini halledersiniz diye ricada bulununca.. Cumhurbaşkanı’nın eline bulunmaz bir koz geçiyor, Halk Bankası’nı dolandırmaya kalkıştılar diyor ve Hürriyet gazetesine de sayfa tepesine 4’lünün fotoğraflarını dizip üzerlerine alavere dalavere manşeti atmak düşüyor.

Cumhurbaşkanı diyor ki: “Bunlar dürüstlüğü kimseye bırakmıyor değil mi? Öksüz, yetimin hakkını kalkıp kurdukları üniveresiteye tapu devri yapmak suretiyle, Özelleştirme Yüksek Kurulu Başkanı sıfatıyla bunu sağlıyor. Peki, bu nasıl doğruluk, Peki, yanında kimler var?” (sayıyor hepsini..)

Cumhurbaşkanı bunları AKP İstanbul İl Danışma Meclisi toplantısında söylüyor.

Her iki yavrulanmış partinin kuruluş aşamasında.. Tam yeri ve zamanı söylemenin.

Çünkü kurucuların hemen hepsi AKP’den kopanlar, ayrılanlar vb.

Kimse sormuyor, “Beyefendi engelleyebilirdiniz, yapmadınız, niçin şimdi?”

Bari biz soralım..