Olimpiyatlar, gurur kaynaklarımız ve yanlış yollar

Olimpiyatlar, gurur kaynaklarımız ve yanlış yollar
13 Ağustos 2012 11:06

İsrail’de ultra Ortodoks erkekler, “cinsel tahriğe” karşı verdikleri mücadele için yeni bir silaha kavuşmuşlar.
İngiliz Daily Mail gazetesinin haberine göre; aşırı dindar Yahudi erkeklerin taktıkları  çevreyi bulanık gösteren gözlükleri sayesinde, güzel kadınları görmekten kurtulacaklarmış!..


AV.CEMİL CAN H&H YORUM

Aynı günlü Türk gazetelerinin birinci sayfalarını ise, Londra Olimpiyatları’nda 1500 metre finalinde altın madalyayı alan  Aslı Çakır Alptekin ile gümüş madalyayı kazanan Gamze Bulut’un fotoğrafları süslemişti… Altın kızlar, tekvandoda  gümüş madalyayı kazanan Nur Tatar’la birlikte kameraların önüne çıktılar. Gururumuz olan  bu 3 genç kız, bir birine sarılarak Londra sokaklarında poz verdiler. Aşırı dindar Yahudiler ile “tahrik”  konusunda aynı hassasiyete sahip Müslüman dindarlar,  “tahrik” olmamak için doğal olarak bu fotoğrafı göremediler!.. Yine aynı nedenle Cemaat’in “Zaman” ayarlı gazeteleri, kızlarımızın madalya alan bacaklarını sansürleyip, sadece başı açık fotoğrafları yayınlanmışlar. İşte burası AKP’nin 11 yıldır  iktidarda olduğu  Türkiye Cumhuriyeti’dir ve  getirildiğimiz noktadır…
***
Uzun aradan sonra CHP’nin kaset komplosuna kurban giden eski Genel Başkanı Deniz Baykal, ekranlara çıktı gazetecilerin sorularını yanıtladı. Birikimli ve deneyimli bir politikacı olan Baykal, “Kendimi yeni CHP’li hissetmiyorum” dedikten sonra, “CHP yeni anayasa aldatmacasına baştan girmemeliydi” diyerek, Y-CHP’nin izlemekte olduğu çizgiyi onaylamadığını açıklamış oldu.  Daha sonra bölgede yaşanmakta olan hayati öneme sahip olaylara değinerek, tespitlerini paylaştı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’ndan duymak istediğimiz: “Biz Van’daki depremin yaralarını sarmaya çalışırken, Suriye’de olaylar ortaya çıkmamışken birden bire kamp yerleri hazırlandı… Hükümet çok kritik bir karar aldı. Bir tanesi füzelerle ilgili savunma kalkanı, füze kalkanı… Oslo görüşmelerinde ’sizi rahatsız eden jandarma komutanının ismini verin’ dendi…Suriye’ye müdahale, İran’a doğrudan müdahale anlamına geliyor. Suriye’ye müdahale büyük Ortadoğu savaşıdır… PKK terörden fazlasını ifade ediyor… ABD Türkiye’yi uçak gemisi gibi kullanmak istedi… ABD, PKK’ya karşı harekete geçmemize izin vermiyor…Türkiye’de bir yörünge düzeltmesine ihtiyaç var…” şeklindeki sözleri ile Türkiye’nin gündemini özetledi… AKP’nin ABD’nin Ortadoğu’daki çıkarlarını korumak üzere kurulmuş olduğu ve iktidara getirildikten sonra, Türkiye’nin  büyük bir proje içerisinde basit bir piyon durumuna düşürüldüğünü de örnekleri ile ortaya koydu. Uzun süredir susan  Baykal’dan bu sözleri duymak, Y-CHP hakkında söylenenlerin ne kadar haklı ve yerinde olduğunu göstermesi bakımından son derece isabetli oldu!..
***
Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve Emine Erdoğan,  Myanmar’ın Arakan bölgesinde zor koşullarda yaşayan Müslümanları ziyaret etmiş ve Müslümanlardan  toplanan yardımları, Myanmar’ın Müslüman halkına dağıttılar.Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve Emine Erdoğan,  Myanmar’ın Arakan bölgesinde zor koşullarda yaşayan Müslümanları ziyaret etmişler ve Türkiyeli Müslümanlardan  toplanan yardımları, bu ülkenin Müslüman halkına dağıtmışlardır. Heyet daha sonra  Budistlerin yaşadığı bir başka kampı ziyaret ederek kalan yardım malzemelerini de Budistlere dağıtmış. Yardımların  toplandığı Müslüman Türkler, zaten fakir ve yardıma muhtaçtılar. Dişlerinden ve tırnaklarından artırdıkları malzemelerin, bir kısmının da Budistlere dağıtılmasına razı olduklarını hiç sanmam!..  Zaten “yardım” adı altında, Türkiye’de  yapılan yolsuzlukların hesabı hiç bir zaman sorulmamıştır. Ülkemizde dünyanın en büyük yolsuzluğu yapan Deniz Feneri’nin sorumlularını yargılayacak bir mahkeme henüz bulunamamıştır. Türk halkı ise, bu olaylardan ders çıkartamayıp istismar edilmeye devam edilmektedir…
Bu arada  CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’ndan, Başbakan’a bir örtülü ödenek sorusu gelmiş. Geçen yılın ilk altı ayında 296 milyon TL’ye ulaşan örtülü ödenek, bu yılın ilk altı ayında 431 milyon TL’ye çıkmış… Tanrıkulu önergesinde: “Suriye’de muhalif olarak adlandırılan gruplara örtülü ödenek üzerinden yardım yapıldığı iddiaları doğru mudur?” diye sormuştur… Myanmar’a yapılan yardımları bir ölçüde  anlamak mümkündür ama, Libyalı ve Suriyeli “muhaliflere” örtülü ödenekten yapılmış yardımlara bu milletin razı olduğunu hiç sanmam!..
***
ABD Dışişleri Bakanı  Hillary Clinton, İstanbul’a gelerek Davutoğlu ve Erdoğan’la görüştü. Yapılan açıklamadan;  temel olarak Suriye muhalefetine yardım, insane krize yönelik çözümler, demokratik bir geçiş sürecinin sağlanması  ele alınırken “güvenlikli bölge” olasılığı ve PKK konularının  görüşüldüğü anlaşılmaktadır… Suriye Devlet Başkanı  Beşşar Esad’ın düşüşünü hızlandırmaya çalışırken diğer yandan acil müdahale gerektiren insane krize de  cevap vermeye uğraştıklarını söyleyen Clinton, Türkiye’ye sığınmacılara ev sahipliği yapmasından dolayı teşekkür etti… “Sığınmacı” diye tariff edilen kişiler, Suriye’de rejimi yıkmak isteyen ve bunu yapabilmek için  teröre başvuran silahlı gruplardır. Tümünün arkasında ABD’nin olduğu tartışmasızdır. ABD teröristleri destekleyerek, başka bir ülkenin meşru hükümetini yıkmayı kendine hak görebiliyor! Ve böyle bir olayın içinde Türkiye de rol alabiliyor!..   
Öte yandan benzer bir hareketi PKK eliyle Türkiye’ye karşı uygulamaya koyan da ABD’dir. Kendi ellerimizle topraklarımızın bir kısmı üzerinde, ayrı bir devlet kurulması için düşmanla işbirliği yapıyoruz. Irak’ın Kuzeyinde yuvalanan PKK’ya karşı, operasyon yapmamıza “dost ve müttefikimiz” acaba neden izin vermiyor? Şimdi de benzer bir durum, Suriye’nin Kuzeyinde oluşuyor. Suriye’nin Kuzeyinde etkin olmaya çalışan PKK’nın Suriye kolu PYD’ye karşı da sınır ötesi  operasyon yapmamıza karşı çıkılıyor!.. Bu nasıl dostluk, bu ne biçim müttefiklik anlamak mümkün değil!.. Diyelim ki,  hükümeti iktidara getiren ABD olduğu için elini kolunu bağlamıştır. Peki,  Kılıçdaroğlu ile Bahçeli neden susuyor? Muhalefette  olabilmek  için de ABD’nin desteğini almak şart mı? İktidarın  ABD’ye  diyet borcu olabilir, muhalefetin de mi borcu var?.. Sadece Türk halkına borçlu olacak bir iktidar yaratmak zorundayız. Bunun tek yolu, bağımsız ve  diyet borcu bulunmayan bir muhalefeti örgütlemekten geçiyor. O nedenle, muhalefeti eleştirmek, iktidarı eleştirmekten çok daha önemlidir…  
***
Şemdinli’de iki haftadan çok süren çatışmaların sona erdiği ve “çok sayıda” teröristin etkisiz hale getirildiği açıklanmış. İlk defa öldürülen PKK’lıların sayısı verilmiyor!.. Bu arada Tunceli Milletvekili Hüseyin Akgün’ün PKK tarafından kaçırıldığı haberi ülke gündeme bomba gibi düşmüştür. Foça ’da askeri araca bombalı saldırı düzenleyenler henüz bulunamamış tabi. Foça’ya yakın bir yerde, tarlada ölü bulunan 3 çiftçiyi kimlerin neden öldürdüğü de bilinmiyor!.. Terör hedef gözetmeksizin saldırıyor yine. Devlet Şemdinli’de ağır yara almıştır. Terörün ulaştığı boyutu göstermek bakımından bu son olay son derece önemlidir. “Teröristle mücadele, temsilcisi ile müzakere”nin  doğru bir siyaset olmadığı böylece kanıtlanmıştır!..
DİPNOT:
Bangladeş ,Çin, Hindistan, Laos, ve Tayland arasında yer alan ülke. 1919’dan 1937’ye kadar Myanmar, “Birmanya” adı altında Hindistan’ın bir eyaleti olarak İngiliz yönetiminde kalmıştı.


Yazarın Son Yazıları:
‘Bağımsızlık’ mı ‘hırsızlık’ mı?!..
Devletin ‘özel’i olmaz!..
‘Cesaret ödülü’nün bedeli!..